Yaþamýn tanýmý yoktur. -Halikarnas Balýkçýsý |
|
||||||||||
|
Lefkoþa gecelerine yabancýyým. Nerede eðlenilir, nerede yenip içilir pek bilmem. Gerçi eðlenceye düþkün biri olduðum söylenemez, ama yemek yemeði çok severim. Bu nedenle dostlarým bana “Seni yedirmektense, giydirmek daha iyi” derler. Bu günlerde Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý olarak Turgut Özakman’ýn yazdýðý, Özlem Özkaram’ýn yönettiði “Kanaviçe” isimli oyunu sahneliyoruz. Oyunumuz Þubat ayý boyunca Her Cuma ve Cumartesi gecesi saat 20.00’de YDÜ Kütüphane Salon 4’te gösterime devam edecek. Geçtiðimiz cumartesi gecesi oyun sonrasý yorulduðumu hissettim. Bu yorgunluðu da ancak bir yerlere oturup, yemekle, sohbetle atabilirdim. Yanýmda çok deðerli dostum Ertaç Hazer var. Ona rica ettim. Lefkoþa gecelerini de tanýmak istiyorum. “Mütevazi bir yere gidip oturalým, sohbet ederiz” dedim. Sözümü ikiletmedi. Ertaç Hazer, benim ne tür ortamlardan hoþlandýðýmý biliyor. Kalabalýk olmayacak, yiyecekler çok çeþitli ve taze olacak. Bir de sanat müziði olursa ne ala… “Hocam beni takip et. Tam istediðiniz gibi bir yer biliyorum” dedi. Arabalara atlayýp yola düþtük. Hamitköy giriþindeki Atatürk Caddesi’nde bulunan “Meyhi Keyf” denilen bir meyhane biçimindeki restauranta gittik. Burayý Ali Ecesoy ile Orçun Reis çalýþtýrýyormuþ. Bizi, daha kapýda güler yüzle karþýladýlar. Ýçeri iki bölüme ayrýlmýþ: Alt kýsým ve üst kýsým. Masalarda oturan birkaç grup var. Biz, alt bölümü tercih ediyoruz. Dýþarýsý görünüyor. Gayet temiz ve refah bir yer. Buraya ilk defa gelmeme raðmen sanki daha önce defalarca gelmiþ gibiyim. Çünkü restaurant sahibi o kadar içten ve samimi davranýyor ki bize, bende o hissi uyandýrýyor. Masamýz hemen envai çeþit mezeyle döþeniyor. Kýbrýs Türk Mutfaðýna has yiyeceklerle donanýyor. Ben, bu gibi ortamlarda hep rakýyý tercih ederim. Ertaç Bey de bana uyum saðlýyor ve rakýdan gidiyoruz. Çok geçmeden içeriye tanýdýk biri giriyor. Geçmiþlerden gelen bir dost bu. Ülkemizin tanýnmýþ gazetecilerinden Hüseyin Ekmekçi. Hüseyin Ekmekçi Alaniçi Köyü’nden. Çocukluðumuzda bu köyde 6 ay kadar oturduðumuzu hatýrlýyorum. Alaniçi Spor Kulübü ile de hep iç içe olmuþumdur. Daha sonra ailem Güvercinlik Köyü’ne yerleþti. Tabii bundan sonra evlenene kadar burada ikamet ettim. Köyün kulüp baþkanlýðýný yaptým yýllarca. O yýllarda Hüseyin Ekmekçi Alaniçi Takýmýnýn kalecisi idi. Çok da iyi bir kaleci idi. BTM yükselme liginde de sürekli karþýlaþýrdýk. Hele yaz tatillerinde düzenlenen futbol turnuvalarýnda birçok kez karþý karþýya gelirdik. O günlerin tadý bir baþka idi. Sayýn Ekmekçi, bizi görünce yanýmýza kadar gelip seslendi. Kýsa da olsa oturup o eski günleri konuþtuk. Tabii sanat ve kültür alanýnda da fikir alýþ veriþi yaptýk. Sonra ayrýldý. Ertaç Hazer ile derin sohbette idik. Restaurantta canlý müzik de baþlamýþtý çoktan. Fakat biz sohbetin büyüsündeydik. Biraz sonra o büyüden uyanýp baþka bir büyüye daldýk. Müzisyen arkadaþlar masamýza gelmiþti. Veli Bekçem ve Mustafa Karagözlü. Biri keman, diðeri darbuka çalýyordu. Türk Sanat Müziðinin en güzel örneklerini sunuyorlardý. Hani radyo programlarýnda “Unutulmayanlar” vardýr. Ýþte onlardan icraa ediyorlardý. Her dönem dinlenen ve çok sevilen þarkýlar… Sevgili Ertaç da kemanýn ezgili naðmeleri karþýsýnda kendini tutamayýp o meþhur dizeleri, kendine has yorumla dile getiriyordu: “Þarkýlar seni söyler Dillerde name adýn, Aþk gibi, sevda gibi Huysuz ve tatlý kadýn” Þarkýlardan sonra sýra þiirlerdeydi. Böyle bir gece þiirsiz olmazdý. Artýk diðer masalar da bu büyülü ortama kendilerini kaptýrmýþlardý. Onlar da bize eþlik ediyorlardý. Þiir okuma görevi bana düþmüþtü. Ertaç Bey, benim þiir okuduðumu biliyordu. Rica etti. Böyle bir ortamda yok diyemezdim. Dudaklarýmdan dizeler dökülmeye baþladý. Kemancý arkadaþ çok yanýk bir ezgiyle þiirime ortak oldu. Pürsessizlik hakim olmuþtu meyhaneye. Neredeyse nefes dahi alýnmýyordu. Ben coþtukça coþmuþtum. Nedense üniversite yýllarýmdan beri, böylesi ortamda benden þiir istendiði zaman hep Cahit Sýtký Tarancý’nýn o çok sevdiðim, asla unutamadýðým bu þiirini okurum. Ve arkasýndan zincir halkalarý gibi þiir dizeleri birbirini takip eder: “Haydi Abbas, vakit tamam; Akþam diyordun iþte oldu akþam. Kur bakalým çilingir soframýzý; Dinsin artýk bu kalp aðrýsý. Þu aðacýn gölgesinde olsun; Tam kenarýnda havuzun. Aya haber sal çýksýn bu gece; Görünsün þöyle gönlümce. Bas kýrbacý sihirli seccadeye, Göster hükmettiðini mesafeye Ve zamana. Katýp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beþiktaþ'tan; Yaþamak istiyorum gençliðimi yeni baþtan.” Çok güzel bir gece yaþamýþtýk. Orada bulunan herkesle vedalaþtýk. Ortam bizleri kenetlemiþti. Dost yapmýþtý. Oysa ilk defa tanýþýyorduk. Yolum uzundu. Maðusa’ya dönecektim. Bu nedenle içkiyi kararýnda býrakmam gerekiyordu. Alkollü araba kullanmanýn ne kadar zararlý olduðunu çok iyi bilenlerdenim. Ýki kadehi kesinlikle geçmedim. Kendimi yokladým. Rahatým. Araba kullanabilecek durumdayým. Her þey tadýnda güzeldi. Maðusa’ya gidene kadar dudaklarýmda hep o þarký vardý: “Huysuz ve tatlý kadýn.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |