..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yazar yazý yazmayý baþka insanlara göre daha zor yapan insandýr. -Thomas Mann
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Tüze Felsefesi (Hukuk) > Umut Salih Tiryakioðlu




2 Mayýs 2010
Adalet Üzerine...  
Umut Salih Tiryakioðlu
Gözlerimizi ýþýða alýþtýrmaktan bahsederken adaletin gözlerinin baðlý olduðunu unuttuðum sanýlmasýn! Evet gözleri baðlýdýr, bu yüzdendir ki zengin-fakir, güçlü-zayýf, kiþi-kurum gibi bir ayrýmý yoktur. Bilincinde yahut bilinçaltýnda herhangi bir gruba aidiyet ve yakýnlýk duyumsamaz. Acýma, öfke, yahut korku nedir bilmez. Kýlýcý doðru zamanda, doðru yere ve doðru baskýyla iner. Ölçüsü þaþmaz terazisidir. Bahsettiðim þeyin eski pagan masallarýndaki kahramanlarý anýmsattýðýný biliyorum. Ama o bir kahraman da deðildir. Bir idealdir. Mükemmel, ezeli ve ebedi... Ulaþýlamayan... Ona yakýn olabilmek bile ne büyük zevk! Bedeni veya duyusal baþka hiçbir zevk bir ideale yakýn olmanýn verdiði zihinsel hazza yaklaþamaz. O idealin peþine düþmekse zihni de aþarak ruhsal bir doyumun kapýlarýný aralayacaktýr.


:BAIA:
Kýsa bir girizgah yapmak istiyorum. Adalet nedir? Bu sual üzerinde özenle durmak gerekiyor. Cevaplar mý? Onlarýn bir önemi yok! Sorunun bizatihi kendisi yani onu irdelemek bile bizi bir nebze daha adalete yaklaþtýracaktýr çünkü. Yaklaþtýracaktýr diyorum çünkü onu tam anlamýyla gerçekleþtirmek ancak bir faraziyedir. Bu dünyada adaletin tam anlamýyla tecellisini beklemek boþa bir bekleyiþ olacaktýr. Hele de o bu kadar uzaklardayken...
     Keþke adaletle mesafemiz ölçülerle ifade edilebilecek cinsten olsaydý. Bu durumda her nerede ise gidip onu öðrenebilmek, alabilmek kabil olurdu. Ama onunla aramýzdaki uzaklýðý mesafelerle anlatabilmek maalesef mümkün deðil. O, baþka bir varlýk dünyasýnda sessizce gölgesini sunuyor bize, bizler de adalet özlemiyle bu gölgenin resmini mevzuatlarla çiziyor, duruþmalarla bu gölgeyi teatralleþtiriyor, bu gölgenin bizleri serin ve güvende tutmasý için adliyenin soðuk duvarlarýnýn altýna sýðýnýyoruz.
     Peki gölgesinden bile bu denli medet beklenen, bir devletin temeli sayýlan, insanlarýn mallarýný, izzet ve nefislerini, canlarýný ve dahi karmaþýklaþan dünyamýzda niteliði ve niceliði artarak deðiþen daha bir çok hak ve özgürlüklerini muhafaza altýna alan adalet, zaman ve mekan sýnýrlarýnýn ötesinde özü itibariyle nasýl bir varlýktýr ve onu zaman, mekan ve toplumsal yapý baðlamýnda çizmeye çalýþan yasama organlarýnýn gölge ve karakalem çalýþmalarýnýn yanýnda adaletin gerçeðinin resmine ulaþabilmek mümkün müdür?
     Burada metod sorunu ön plana çýkýyor. Dünya üzerinde modern devletler yasa koyma yetkisini devletin temel erklerinden biri olan yasama organýna devretmiþ bulunmaktadýr. Ancak burada da yasama organýný oluþturan kimselerin yeterince yetkin olmamasý durumu bir sorun olarak ortaya çýkmakta, pratikte bu mesele, uzmanlaþmýþ kiþilerden oluþturulan bir komisyon vasýtasýyla çözülmektedir. Burada yasama faaliyetinin temel amacý tabii olarak halkýn ihtiyaç ve beklentilerine cevap vermekle birlikte, uluslar arasý kaidelere aykýrý davranmamak ve ayrýca devletin yani organize olmuþ, belli bir toprak parçasý üzerinde egemenlik hakkýna sahip bu devasa organizasyonun politikalarýný gerçekleþtirmektir. Yani bu yönüyle yasama, küresel olmaktan daha çok yerel bir nitelik taþýmaktadýr ve toplumlarýn farklý özellikler taþýmalarý dolayýsýyla kendine özgülüðü elbette ki bir dereceye kadar hoþgörülebilir kabul edilmelidir. Gelgelelim böylesine sýnýrlý bir zihin çerçevesinde oluþturulmuþ yasalarýn adaletin özüne ulaþabildiði kabul edilebilir mi? Ya da varsayalým ki devlet, aþýrý idealleþtirilmiþ bir tavýrla ve devrim niteliðinde bir algýyla yeryüzünün bütün ileri hukuk düzenlerini tarayýp hukukun en ileri biçimlerini mevzuatýna kabul etmiþ olsaydý bile deðiþmez, kavranmasý namümkün, bir ütopyadan ibaret olan adaleti gerçekleþtirmiþ olur muydu? Muhakkak ki bu tarz pragmatik giriþimler, kendisi için giriþimde bulunulan topluma sýnýf atlatacak bir bilgeliðin iþi olabilirdi ama sonuçlar bazan koþullarla zaman, mekan ve toplumla sýnýrlandýrýlýr. Bu soyutu somuta dökmek zorunda kalan dahinin ödemekten kaçamayacaðý bir bedeldir.
     Peki sýnýrsýzca mevzuunun derinine inecek bir yol yok mudur? Yani bilgeliðin sonsuzluða uzanan karmaþasýnda kendine yer açabilecek kadar kendinden kuvvete malik, istemden doðan ama istemi bilgeliði yokeden bir unsur olmaktan çýkarýp bilgeliðe ivme kazandýracak bir araca dönüþtürecek bir güç... Elbette ki sözünü etmeye çalýþtýðým þey Schopenhauer'in belirttiði gibi sanattýr. Sanat, istemden doðar, yani insanýn karnýnda taþýdýðý bütün komplike arzularýndan, heva ve heveslerinden ve bütün bunlarýn neticesinde kendini ortaya koyma arzusundan... Ancak insanda ilahi bir kývýlcýmýn eseri olan sanat, onu yaratan dürtülere baþkaldýrýp onlardan daha güçlü bir konuma eriþmedikçe yani istem -kültürümüzdeki karþýlýðý nefstir-, sanat vasýtasýyla derinleþtirilip ilmin emri altýna girmedikçe doðru yöntem olmaktan çýkýp bilgelik yolundaki en büyük engel olacaktýr. Çünkü bir aðaç bazan sadece bir aðaç olmaktan çýkýp resmedenin duygusal travmasýna -ki bu evrensel bir þey de deðildir- dönüþebilir. Yahut da kelimeler siyasi bir beyannameye... Anlaþýlacaðý üzere bunlar bizi adalete götürmeyecek, ondan uzaklaþtýracaktýr. Peki sanat, hakimiyeti ele aldýðýnda ne olur? Tereddütsüz olarak söyleyebilirim ki et ve kemikten ibaret olan, üzülen, sevinen, parça parça birþeyler düþünebilen insan, evrensel bir akla, tüm bir beyne ve sezgiye dönüþür. Ve sezgi yolumuzdur. Bizi hakikate, adaletin gerçek bir tanýmýna yaklaþtýracak bir yol...
     Bu yolda insanýn temel beþ duyusuyla algýladýðý dýþ etkenler, bunlarýn doðurduðu duyular ve duygularýn karmaþasý olmayacaktýr. Bu yüzden vicdan hissi bile sakýnýlmasý gereken putlardan biridir. Çünkü bir zaaftýr ve hakikati duyumsamak isteyen öncelikle kendi benliðine karþý katý davranmalýdýr. Elbette burada eleþtirilen, hakimin vicdani kanaatlerine göre karar vereceði ilkesindeki gibi bir vicdanlýlýk deðil genel çaðrýþýmýyla hissi ve yanýltýcý bir duygusal durum yahut eðilimdir. Yani bir hükme dayanak teþkil edecek vicdanýn, evrensel ve bir öz olarak var olmasý lazýmdýr. '...Kiþinin dolaysýz ve kendiliðinden yargýlama yapmasýný saðlayan bir güç...' Yoksa toplum, çevre yahut hayatý boyunca beynine doluþan birtakým his kýrýntýlarý, hakimin hükmüne dayanak teþkil edemez. Etse bile adaletin yanýndan geçemeyeceði gibi bir tür kendini tatminden öteye gidemez. Elbette günü kurtarmak da önemlidir ama gevþeme ve rahatlama arzusu, hakikatin peþine düþenler için pek gereksiz bir þeydir.
     Ayný þekilde deney ve gözlem, neden ve sonuç gibi bir takým fizik yasalarý da metodumuza dahil olamayacaktýr. Çünkü bu yöntemlerle fizik dünyada var olmayan bir üst kavramýn portresini çizmek mümkün olamaz. Fizik, hayalin gücünü ancak bazý kayýtlarla kullanmaktan yana koyagelmiþtir tavrýný. Bizim hayalimiz ise sýnýrsýz, baðsýz ve baðýntýsýz olmalý; metafizik düzeye varmalýdýr. Ancak bu baþýboþ, sistemsiz bir düþ kurma olmayacaktýr. Tüm heva ve hevesler üzerinde ezici üstünlüðünü ilan etmiþ olan sanat, beynimizde saf bir görüye dönüþecek ve ilmin karanlýk yollarýnda bize yol gösterecek; kuruntulara kapýlmaktan da bizleri alýkoyacaktýr. Belki bu þekilde gözlerimizi kamaþtýracak bir parýltý, bir adalet hüzmesi çalýnacak ve kazýnacaktýr zihinlerimize. Ama aydýnlanma bir ilerleme üzerine, aþama aþama, gözlerimizi ýþýða alýþtýrarak yine de bir anda olacaktýr. Hemen deðil...
     Gözlerimizi ýþýða alýþtýrmaktan bahsederken adaletin gözlerinin baðlý olduðunu unuttuðum sanýlmasýn! Evet gözleri baðlýdýr, bu yüzdendir ki zengin-fakir, güçlü-zayýf, kiþi-kurum gibi bir ayrýmý yoktur. Bilincinde yahut bilinçaltýnda herhangi bir gruba aidiyet ve yakýnlýk duyumsamaz. Acýma, öfke, yahut korku nedir bilmez. Kýlýcý doðru zamanda, doðru yere ve doðru baskýyla iner. Ölçüsü þaþmaz terazisidir. Bahsettiðim þeyin eski pagan masallarýndaki kahramanlarý anýmsattýðýný biliyorum. Ama o bir kahraman da deðildir. Bir idealdir. Mükemmel, ezeli ve ebedi... Ulaþýlamayan... Ona yakýn olabilmek bile ne büyük zevk! Bedeni veya duyusal baþka hiçbir zevk bir ideale yakýn olmanýn verdiði zihinsel hazza yaklaþamaz. O idealin peþine düþmekse zihni de aþarak ruhsal bir doyumun kapýlarýný aralayacaktýr.
     Konuyu irdeledikçe ister istemez felsefeye sýðýnmak zorunda hissediyorum kendimi. Çünkü soyutu baþka türlü anlatabilmek imkaný yok. Anlatýmý kolaylaþtýrmak için de kendi kavramlarýmý belleklere yerleþtirmeye çalýþmanýn yanýnda ünlü ütopyalardan da yararlanmayý düþünüyorum. Platon, öðretilerinde idealar dünyasýndan söz eder. Burada yasalar, kavramlar ve ilkeler vardýr. Bunlar duraðandýr ve deðiþmezler. Evrende var olan herþey bu idealarýn yani özlerin yansýmalarý, daha doðrusu gölgeleridir. Adalet için de ayný durum söz konusudur. Bu zekice öðretilerden yeri geldikçe kendi sistematiðimizi kurmak için de yararlanýlacaktýr. Çünkü büyük bir þey hakkýnda saðlýklý bir bilgiye sahip olabilmek için ona bir çok açýdan bakmak, yaklaþmak gerekecektir. Üstün beyinlerin kýymetli ürünlerinden istifade etmemek de ahmaklýk olur. Hem bu þekilde istemin etkinliði yani tek bir benliðin deðer yargýlarý kýrýlarak amaçladýðýmýz gibi evrensel ve objektif bir bakýþ açýsý kazanýlabilir hem de sanatsal bir sezgi gücüne ulaþýlýr. Çünkü sanatýn milliyeti, örfü ve adeti olmadýðý gibi ona dindar yahut dinsiz de denemez. Her neyse!
     Gölgelerden söz etmiþken, arayýþ içerisindeki herkes gibi ve pek kolaycý davranarak gözlerimizi þöyle bir doðaya da çevirebilirdik. Ne de olsa insan, tabiatý taklit ederek baþlamýþ ve ilerlemiþtir. Peki neden böyle eðlenceli bir yöntemi benimsemek yerine duyusal olarak algýlayamayacaðýmýz ancak zihin yoluyla kavramsal olarak üzerinde düþünüp fikir yürütebileceðimiz bir hayal alemine dalýp kaybolmak riskine giriyoruz? Gölgelerde dolaþarak ve kendimize doðayla ilgili yalanlar söyleyerek adaletin belki bulutumsu ama renkli ve mütebessim bir siluetini ortaya koyamaz mýydýk? Bu, zevkli bir oyun olurdu ama oynamaya çok fazla vaktimiz kaldýðý söylenemez. Karamsar filofozomuz Nietzsche gibi davranmak istemesem de tabiatta adalet yoktur. Bu konuda pozitif bilimlerden yararlanamayýz. Çünkü dýþ dünyada 'Büyük balýk küçük balýðý yer.'. Ya insanlýk! Ýnsanlýk için adalet mevzuu bahis midir? Geçmiþe baktýðýmda sadece kanlý savaþlar görüyorum. Çoðunlukla güçlülerin kazandýklarý... Adalet güç müdür ki! Öyle olsaydý dünya her çaðda cennete benzerdi.
     Ne düþündüðünüzü biliyorum! Madem diyorsunuz, adaleti yerkürede deðil baþka bir boyutta arayacaðýz, hal böyleyken uzayda ýþýk hýzýyla bir yolculuk yapýp belki bir karadeliðin içine girmemiz yahut da yogayla Nirvana'ya yükselmemiz gerekecek. Elbette hayýr! Hakikati dýþarda aramayacaðýz. Beni yanlýþ anlamayýn, iç dünyamýza ya da çocukluðumuza da dönmeyeceðiz. Ýçerisi daha tehlikeli... Hýrslarýmýz, acýlarýmýz, korkularýmýz ve en tehlikelisi intikam... Ýntikam olan yerde adalet yoktur. Ama yola girmek için de bu sinsi tehlikeleri aþmak lazýmdýr. Çünkü içinde duygularýn da yerleþegeldiði bir yere gidiyoruz. Beynin bizatihi kendisine...
     Bilindiði üzere insan beyni çok karmaþýk bir yapýdadýr. Hala çözülememiþ olmakla birlikte gizemini baþlangýçtan beri de sürdürmektedir. Bilim adamlarý, bir takým testlerle beynin gücü hakkýnda rakamsal veriler elde etmeye çalýþmýþlar ama zamanla bu testlerin kesin ve bütünlüklü bir neticeye varmaktan uzak olduðunu itiraf etmek zorunda kalmýþlardýr. IQ testlerinin yanýnda ruhsal zeka ve duygusal zeka gibi yaklaþýmlar ileri sürüldüyse de bunlarla da büyük resme varýlamamýþtýr.
     Aristo'ya göre, insan düþünen bir hayvandýr. Bu derin ama soyut önermeyi Immanuel Kant yeryüzüne indirmiþ, ustalýkla bir sisteme dönüþtürmüþtür. Beynimize dýþ dünyadan, sinirler vasýtasýyla milyonlarca uyarý gelmektedir. Bu örgütlenmemiþ uyarýlar, duyulardýr. Zaman ve mekan algýlamasý içerisinde bu sayýsýz uyarý 'zihnin amacý' doðrultusunda elenir, uyum içinde birleþir ve bu duyular algýlamalara ve algýlar da kavrayýþla fikirlere dönüþür. Yani gerçeklik olarak gördüðümüz herþeyi özü itibariyle deðil aslýnda bir fikir olarak biliyoruz. Dolayýsýyla oldukça karmaþýk ve subjektij olan düþünme etkinliði neticesinde ulaþýlacak bir yargý; bir öz ve ideale, hakikate deðil bizleri yine bir fikre vardýracaktýr. Bu halde arayýþýmýzý beyinde sürdürmemizin manasý nedir? Bu, beynin içinde bulunuþumuzu gerçekten de anlamsýz kýlardý, eðer beynin henüz keþfedilmemiþ bir yerlerinde beynin kendisinden ari olarak, baðýmsýzca dönüþünü sürdüren ve sinirlerle deðil daha kadim ve kozmik hatýralarla beslenen kýrmýzý bir gül bulunduðundan haberdar olmasaydýk! Yani 'sezgi'nin varlýðýndan...
     Sezgi, geliþmiþ bir içgüdüdür. Bilindiði üzere hayvanlar, akýllarýyla deðil içgüdüleriyle hareket ederler. Kabuklarýný henüz kýrmýþ kaplumbaðalarý denize yürüten odur. Zavallý kaplumbaðalar bu konuda bir deneye de sahip deðildir. Ama her seferinde doðru istikameti tercih ederler. Bu misalle tabiata bakmamak ilkesini ihlal ettiðim sanýlmasýn! Çünkü alýcý kuþlarýn bu yavrularý yutmak için arkada pusuya yatmýþ olduklarýný biliyorum. Ve adalet, Thrasymakhos'un iddia ettiði gibi, her yerde kuvvetlilerin yararýna hizmet eden, onlarýn isteklerini gerçekleþtiren bir olgu deðildir.
     Diyeceðim o ki, sezgi, insanda entelektüel bir içgüdünün yansýmasýdýr. Yani hayatta kalmak gibi maddi bir amaca deðil, daha mistik bir gayeye, hakikate hizmet eder. Ýþte bu nedenlerle çalýþmamýn seyrini bilime, doðaya, mevzuata, duygulara yahut fikirlere deðil sezginin ve sanatýn kudretine dayandýrmayý uygun gördüm. Çünkü insan, Sokrates'in eþsiz tanýmýndaki gibi, ruhunda ebedi hakikatler taþýyan, yüksek... Ve akýl sahibi bir varlýktýr.
(Devamý gelecek)

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Bilgilendirici
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
3 Mayýs 2010
Konuya iliþkin akla çok soru geliyor,ama yazýnýn tamamlanmýþ halini görmeli diye düþünüyorum.Çünkü "devam edecek" ibaresi var.Bu arada yazýda geçtiði için belirteyim:Kant'ýn bilgi anlayýþý göreceli(relativ)dir.Zihnimizde 12 tane zihin kategorisinin(düþünme kalýbý) bulunduðunu ve duyular(deney) yoluyla elde edilen hammaddenin bu kategorilerde (tabi akýlda) iþlenip gerçek bilgi haline geldiðini,ama bu bilginin de göreceli olduðunu savunuyor.Diyor ki zihnimizdeki kategoriler böyle olduðu için bu bilgi meydana geldi,baþka türlü olsaydý baþka bir bilgi oluþacaktý.Kant'ýn göreceli anlayýþý birçok göreceli anlayýþta olanlardan þu noktada ayrýlýr:Ötekilerde bireye göre bir görecelik varken Kant'ýn iþaret ettiði insanlýða göre bir göreceliktir.Paylaþým için teþekkürler.Saygýlarýmla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tüze felsefesi (hukuk) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Adalet Üzerine - 4 (Ýnsanlýðýn Þafaðý)
Adalet Üzerine (Yeni Bir Evrensel Sistem Arayýþý ve Adalet Düþüncesi)...
Adalet Üzerine (Hukuk Ekolleri Ýçerisinde Tabii Hukuk Doktrini'nin Ýdealist Duruþu ve Evrensel Bir Sistem Arayýþý)...

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ölüm Üzerine - 1
Beyinde Felsefi Bir Serüven...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Beyit [Þiir]
Bütün Sanatçýlarý Susturun [Þiir]
Sen Gitme [Þiir]
Allah'ý Bulmak [Þiir]
Türk Milletinin Evlatlarýna... [Þiir]
Þairin Hayatý [Þiir]
Biz... [Þiir]
Kýtalar [Þiir]
Aklýmdan Geçen Bazý Þeyler [Þiir]
Ýtiraf [Þiir]


Umut Salih Tiryakioðlu kimdir?

. . .

Etkilendiði Yazarlar:
..


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Umut Salih Tiryakioðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.