Yaþamýn tanýmý yoktur. -Halikarnas Balýkçýsý |
|
||||||||||
|
Sözlüklerde “ yaþanýlan zamana uyan veya yaþanýlan zamana uydurulmuþ “ gibi anlamlar yüklenilmiþ bir terim modernizm. Yaklaþýk olarak iki yüzyýllýk bir geçmiþe sahip olan bu kavramýn standart anlamda tanýmýný yapmak mümkün deðildir. Zira, kavramýn kapsadýðý alan inanýlmaz boyutlara varmýþtýr. Her geçen günle beraber bu alan büyük bir hýzla geniþlemektedir. Ancak bu kavram hakkýnda nihai safhada söyleyeceðimiz þey, taþýdýðý deðerlerin tepeden týrnaða materyalist ögeler taþýdýðýdýr. Kâinatý pozitivist ve rasyonalist bir yalancý gözlükle görüp deðerlendiren, fizik ötesi bir güç ve onun sahibini reddeden ve insaný tanrýlaþtýran bir sakat ideoloji… “…Tâbir caizse, Ýnsan Tanrý’nýn yerini alarak kendi ilâhlýðýný ortaya koyuyordu. Zaten Jean Paul Sartre’ nin deyimi ile “insan, Tanrý olmak isteyen bir varlýk deðilmi idi ” Tanrýyý ve ona baðlý anlam ve kavram çerçevelerini yeryüzünden kovmak isteyen Ýnsan Merkezli ( humansantrizm ) dünya görüþü F. Becon, R. Decartes ve nihayet Ý.Newton’ un çalýþmalarý ile Tanrý’ dan ve dini anlamlardan tamamen baðýmsýz mekânik bir dünya görüþüne ulaþtý…” 1 Aydýnlanmacý batýnýn modernizmin vasýtasýyla, Allah’ ý aklýnca bütün kâinattan uzaklaþtýrýp, onun yerine insaný her davranýþýyla özgürlük ve rasyonallik aldatmacasý ile kendi argümanlarý aracýlýðýyla köleleþtiren, dolayýsýyla kendi yaradýlýþýna yabancýlaþtýran bir ütopik hayat tarzý, insanlýðýn çözümsüz bir problemi haline dönüþür. Batýlý toplumlarda baþlangýcý, Rönesans ve Reform hareketleri, Fransýz ihtilâli gibi deðiþik olaylara dayandýrýlan modernizmin, bizim toplumumuzda hayat bulmasýnýn, Tanzimatla belirmeye baþladýðýna dair görüþ birliði mevcuttur. O günden bu yana modernitenin uygulayýcýlarýnca, Türk toplumuna kimi zamanlarda baský ve zor ile, kimi zamanlarda ise kuzu postuna bürünmüþ bir kurt gibi inanç ve deðerlerin ilüzyonist eylemlerle perdelenmesi cihetine gidilir. Çünkü : “ …Batýlý sömürgecilerin Avrupa- merkezci sosyal bilimcileri ve oryantalistleri kanalýyla bize telkin ettikleri paradigmaya göre, Batýlý olmayan bütün kültürler ve bu kültürler içinde toplumlar, ya statik özelliklerinden dolayý kendi iç dinamikleriyle deðiþemezler veya çok aðýr bir tempo izleyeyerek deðiþirler. Yine bu yanýltýcý ve sömürgeci paradigmaya göre, gerçek tarihsel deðiþmenin yönü Batýnýn izlediði ilerlemeci doðrusal çizgi olduðundan, Batýlý olmayan toplumlara uygulanacak mekanik müdahaleleler, sonuçta bu toplumlaruýn yararýnadýr. Çünkü bu toplumlarý kendi baþlarýna býrakýrsak ebediyyen deðiþmezler, tarihleri boyunca uygarlýðýn nimetlerinden mahrum kalýrlar…” 2 Bunun için de, modernizmin önündeki en büyük engel olan Ýslâm’ ýn , ‘ Tanzimat`tan bu yana, siyasî ve idarî güç odaklarýnca , reform adý altýnda ehlileþtirilmesi dönem dönem gündeme getirilse de, milletçe bu talepler reddedilmektedir. Buna raðmen, projenin uygulayýcýlarý toplumun geçmiþine iliþkin varýnýn yoðunun en ufak bir iz bile býrakýlmadan silinmesi için, ülke þartlarý elverdiði ölçüde tavýrlarýný ortaya koymaktadýr. Türkçe ezan örneðinde olduðu gibi, geçmiþte totaliter bir anlayýþla reforme edilen bir takým dinî ritüeller, siyasî þartlar oluþtuðunda ortadan kaldýrýlsa da, ülke ne zaman olaðanüstü rejim dönemine girse,sonuçsuz kalan bu uygulamalarýn yeniden gerçekleþtirilmesi için yapay bir gündemle kamuoyu oluþturulmaya çalýþýlmaktadýr. 20. yüzyýlýn son çeyreðine kadar bir anlamda oluþumunu tamamlayan modernizm, 1970’ li yýllarýn ortasýnda itibaren dünya coðrafyasýnýn bütününde sosyal, ekonomik, politik ve kültürel anlamda akýl almaz bir hýza eriþir. Bunun sonucunda, küreselleþme olarak adlandýrýlan deðiþim ve dönüþüm süreci baþlar. Çokuluslu þirketler eliyle üretim iliþkileri baþtan aþaðýya deðiþir. Ulaþým ve iletiþim imkânlarý, ulus devletlerin sýnýrlarýný göstermelik hale getirir. Bunun sonucunda, özellikle mazlum milletlerin millî kültürleri yok oluþ sürecine girer. Yeryüzünde artýk çokkültürlü bir hayat baþlamýþtýr. Yazar Ömer Faruk Dönmez’ in dediði gibi : “… Modernizm bir iþgal biçimidir. Meþgul ederek iþgal eder. Emperyalizme, kapitalizme karþýyýz dediðimizde, hemen herkes biz de karþýyýz der. Hatta bir kapitalist bile karþý olduðunu söyler. Ben bu kavramý üçlü kullanmayý tercih ediyorum. Bu yüzden Emperyalizm, Kapitalizm, Modernizm; þu an yürürlükte olan sistem, bir iþgal biçimi ve bizi fazlasýyla meþgul ediyor…” 3 Modernite, küreselleþme yoluyla bir anlamda ulus devletleri etkisizleþtirirken, “… Halen Türkiye`de tartýþtýðýmýz ama bir türlü anlaþamadýðýmýz `alt kimlik-üst kimlik` sorununu baþýmýza belâ eden de modernizmin ta kendisidir. Çünkü, modernizmin bir ürünü olan `ulus devlet` modeli, ayný zamanda `ýrkî ayrýþma` sürecinin de baþlangýcý olmuþtur. Oysa bütün ilâhî dinler, insanlarý renklerine, dillerine göre deðil, `insani hasletleri`ne göre deðerlendirmiþlerdir…” 4 Yeni dünya düzeninin Türk toplumumu üzerindeki etkileri bu gün öylesine vahim bir hal almýþtýr ki, onu farkedemeyecek kadar rehavet, hatta hastalýk derecesinde uyuþukluðu sevinçle kabullendik. Beyin ve gönüllerimiz bu ruhsuzluktan oldukça memnun. “ Gün bu gün; saat bu saat felsefesi “ ile, “ Daðlarýn, taþlarýn bile üstlenmediði emanet” ten kurtulmanýn verdiði hazla, vicdanî sorumluluk ve rahatsýzlýklarý da defettiðimiz için fiziksel olarak oldukça rahatýz. Toplumlarýn gündelik hayatlarýnda yiyip-içme giyim-kuþam gibi zorunlu ihtiyaçlarýndan tutun, tatil, eðlence, gezip-tozma, sonrasýnda kültür ve sanat faaliyetlerine kadar aklýnýza gelen ne kadar faaliyet varsa, bunlar artýk alýþýlagelmiþ geleneksel bir metodla karþýlanmayacaktýr. Modernizmin ideologlarýnýn belirlediði modeller, uygulayýcýlarý eliyle projelendirilecek ve üretilecektir. Üretilen bu ürünler de, kendilerinin ilkel olduðuna inandýrýlmýþ kitlelere nefes aldýrmazcasýna oldukça sýk periyodlarda sunulacak, onlar da bunlarý, büyük bir iþtahla imkânlarýný zorlayacak bir þekilde tüketmeye mecbur kalacaklardý. Bu zemini hazýrlamak için kullanýlacak felsefenin sloganý ise, “ eskiye dair ne varsa hepsi yanlýþ ve kötü, yenilik adýna olanlar ise külliyen doðru ve güzeldir” olacaktý. Modernitenin teorisyenleri, pazar alanlarýný mümkün olduðunca geniþletmek uðruna, toplumun geleneksel yapýlanmalarý üzerinde oldukça ince hesaplar yaptýlar. Bu hesaplarý yaparken de ilk ele aldýklarý birimin aile olmasý kaçýnýlmaz idi. Ýnsanlýðýn sosyalleþmesi sonucu asýrlardýr genellikle kan hýsýmlarýnýn bir arada yaþadýðý geniþ aile yapýsý, kapitalist Pazar için bir önemli bir risk taþýyordu. Çünkü, aile ne kadar az bireyden meydana gelirse, ailelere sunulacak mal ve hizmetler de ters orantýlý bir þekilde artacaktý. Mesela ailelerin ev ihtiyacý, bölündükleri adet kadar artacaktý. Onun içindeki beyaz eþya, mobilya, diðer fonksiyonel ve dekoratif eþya ihtiyaçlarý da, ayný þekilde daha fazla talep demekti. Türkiye dahil, bir çok geleneksel tarým ülkesi, modernite potasýnýn içine girmezden önce, ürettikleri besin maddesi kendilerine yeterken, modern tarým ve hayvancýlýðýn öngördüðü çeþitli standartlar sebebiyle, bu gün bir takým temel ihtiyaç maddelerini dýþ alým suretiyle karþýlamaya baþlamýþlardýr. Türk toplumunda, cep telefonu piyasasýndaki son birkaç yýldaki arz-talep hareketlerine baktýðýmýzda, inanýlmaz derecede bir israf akýþýný görüyoruz. Toplumun ekonomik anlamda en alt grubundaki bireylerin bile, çaðýn gerisinde kalmamak adýna, aylýk gelirinin birkaç katý fazlasýndaki fiyatla bir þekilde satýn aldýklarýný görüyoruz. Üstelik daha birkaç ay öncesinde, yine bütçelerini zorlayarak aldýklarý telefonlarý, ödedikleri deðerin l/10-1/20’ si oranda daha düþük bir bedelle elden çýkarýyorlar.. Çünkü modernite ve teknolojinin yeni versiyonlarý, artýk telefonlarý iletiþim iþlevinin ötesinde, internet, medya v.b.gibi ayrýntýlarla zenginleþtirmiþtir. Bireyler inanmaktadýrlardýr ki, bu ürünü elde etmezlerse, çaðýn gerisinde kalacaklar ve de toplumsal karizmalarý çizilecektir. Sonuç olarak, günümüzde modernizm sanki medeniyetin eþ anlamý olarak kullanýlmaya baþlamýþtýr. Oysa modernlik için , bilim ve teknolojinin ortaya çýkardýðý maddi deðerleri kullanmak yeterlidir. Medeniyet ise bünyesinde barýndýrdýðý manevý deðerler ile ölçülür. Bunlar da baþta Hak, adalet, sevgi, barýþ, vicdan gibi bir çok deðere sahip olmaktadýr. Bu deðerler yoksa, kâþanelerde yaþamak, ulaþýmýnda uçak ve limuzin kullanmak, en son modanýn gerektirdiði giysiler giymek, kuþ sütünün eksik olduðu sofralardan beslenmek insaný medenî yapmayacak, aksine yoksul insanlara karþý onlarý daha da yabancýlaþtýracaktýr. K A Y N A K Ç A : 1 “ Medeniyet ve Modernizm “, Millî Gazete, 03 Ekim 2005 2 Ali BULAÇ, “ Gündemdeki Konular : Modernizm-Ýrtica-Sivilleþme”, Akabe Yayýnlarý, Ýstanbul, 1990, s.15 3 Ömer Faruk DÖNMEZ, “ Modernizm Bir Ýþgal Biçimi”, Millî Gazete, 12 Aralýk 2009 4 Mehmet OCAKTAN, “ Din Ýnsan Hayatýndan Çýkarsa”, Yeni Þafak Gazetesi, 15 Aralýk 2005 http://ferahnak.wordpress.com/2010/04/11/modernizm-iki-asirlik-mecburi-yol-haritamiz/
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |