Ýlk insan olan Âdem(as)’a, Allah sadece þu þekilde ol demiþtir ve emir gereði o da, beyan edilen þekilde oldurulmuþtur. Niteliðini daha fazla deþelemenin ve o an ki üreme sisteminin boyutunu anlamsýz bir þekilde irdelemenin hiç kimseye faydasý olmayacaktýr. Þu an ki üreme sistemi ise zaten hepimizce malumdur ki insan, yine kendisi gibi insanlar olan anne ve babasýnýn yapýþkan ve önemsenmeyen atýk suyundan yani nutfesinden yaratýlmaktadýr. Ýnsanýn hayatý ve taþýdýðý özellikler gibi yaratýlýþ þeklide mucizelerle doludur. Zira anne rahmi dediðimiz ve týpký dünya gibi hacmi sularla kaplý bir küre içinde, belli süre korunma ve geliþme evresinden geçtikten sonra dünyaya gelen insan; eli, ayaðý, gözü, kulaðý, kalbi, beyni ve sürekli kan üreten bir kan bankasý olmasý gibi mevcut özellikleriyle alternatifsiz bir sanat eseri niteliði taþýmaktadýr. Nitekim ne kadar çok çaba sarf edilse de, hiçbir teknoloji belki benzerini inþa edebilir ama her özelliði ile asla bir insan var edemez. O nedenle þunu rahatlýkla söyleyebiliriz ki o mükemmel sanatkâr olan Allahýn yeryüzündeki en büyük sanat eseri, insandýr. Ayrýca da Allah kendinde bulunan birçok vasfýný sadece insana vermiþtir. Zira iþte bu özelliði ile insan, hiç þüphesiz Allahýn yeryüzündeki halifesidir.

Nitekim insan, fýtratý itibariyle iyi olana da, kötü olana da meyilli yaratýlmýþtýr. Ýyi olaný seçip iyi davranýþlarda bulunmasý kendi menfaatine olduðu gibi, kötü olana meyletmesi de kendi zararýnadýr. Ýnsan iyi ya da kötü, yaptýðý her iþin karþýlýðý olarak dünya hayatýnda da, ölümden sonraki hayat dediðimiz ahiret âleminde de ödüllendirilecek veya cezalandýrýlacaktýr. Bu sebeple insanýn, dünyada baþýna gelen her hangi bir musibet, ya onun daha önce iþlediði bir hatadan dolayýdýr, ya da sabretmesi karþýlýðýnda daha sonra mükâfatlandýrýlacaðý bir bela imtihanýnda bulunduðu içindir ki, zira insanýn her iki durumu da sabýrla karþýlýk vermesi en güzel davranýþ þeklidir.

Daha öncede belirttiðimiz gibi insanlýk, cennet diye isimlendirilen ve bütün güzelliklerin toplandýðý bir mekânda yaratýlmýþtýr. Zira daha sonra dedemiz olan Âdem (as)’ýn, her insan gibi yanlýþa olan meyli nedeniyle, yaptýðý hatadan dolayý cezalandýrýlýp daha geniþ kapsamlý bir beþer tarihi ve imtihan süzgecinden geçirilmemiz için, hep birlikte yeryüzüne sevk edilmiþizdir. Nitekim Âdemin hatasýndan dolayý bizim cezalandýrýlmamýz doðru deðil ki, gibi düþünceler elbette akla gelebilir. Fakat bu sadece bir süreç baþlangýcýdýr. Zira hiç kimse Âdemin hatasýndan dolayý cezalandýrýlmýþ deðildir. Öyle ki kötülüklerden olabildiðince uzak duran ve imkânlarý nispetinde iyiliklerle dolu bir hayat yaþayan her insan, gayet tabiî ki bu dünyasýný da cennete çevirecektir. Böyle bir insanýn, sonraki âlemde de varacaðý yer zaten, yine o bütün güzelliklerin bulunduðu cennet olacaktýr. Dolayýsýyla atmosferini oluþturabilen bir insana cennet, her yerde cennettir.      

Allah insaný cins olarak, bir erkek ve bir kadýn yani bu günkü deyimiyle bay ve bayandan ibaret yaratmýþtýr. Erkek bulunduðu pozisyondan yani erkek olarak dünyaya gelmiþ olmaktan memnundur. Kadýn da ayný þekilde durumundan þikâyetçi deðildir. Nadiren de olsa bunun aksi beyan edilebilir. Ama bu durum, kesinlikle o insanýn kendi kendine girdiði bir sýkýntýnýn neticesidir. Zira insanýn böyle bir þeyi rabbine atfederek þikâyette bulunmasý da, çok büyük bir yanlýþtýr.

Hülasa Allah erkekleri, kadýna göre fiziki anlamda; kadýnlarý ise erkeklere göre hissi anlamda daha güçlü yaratmýþtýr. Yani erkekler, beden gücü olarak kadýnlardan daha kuvvetli ve dayanýklýdýr. Kadýnlar ise erkeklere göre 6. his ya da 5 duyu organýmýz dýþýndaki ek bir özellik diye isimlendirdiðimiz hissiyat fazlalýðýna sahiptirler. Zira bu his erkeklerde de vardýr ama kadýnlardaki kadar asla deðildir. Biz burada genelden bahsettiðimiz için, elbette kimi istisnalar kaideyi bozmayacaktýr. Nitekim Allah, bütün varlýklarý o kadar mükemmel bir denge içinde yaratmýþtýr ki, hiç kimsenin hiçbir þekilde þikâyette bulunma ya da mevcut olduðu durumdan dolayý itiraz etme gibi bir hakký kesinlikle yoktur.      

Neticede, özellikleri bakýmýndan Allahýn kâinata yansýyan þekli diye nitelendirilen insanýn, bulunduðu atmosferdeki en büyük görevi, yaratýcýsýna karþý hissedeceði sevgi ve saygý bilinciyle birlikte tabiata, eþyaya ve diðer bütün varlýklara iyi muamelede bulunarak, onlara ve de kendisine düzenli bir ortam hazýrlaya çalýþmak olmalýdýr.


Mehmet Akif UÇAR
www.yakamozkitapevi.com