Kredi kartý ekstremi gördüm sabah sabah.Yazan rakamý görünce gözlerim yuvalarýndan fýrladý,pek bir ''huhh'' oldum bir anda...



Millet kreme,parfüme,elbiseye,incik boncuða yatýrýyor paralarý.Benimkiler de bakkal Kemal'e,Manav Ahmet efendiye gidiyor;ha bir de Kasap Ali çýktý son bir aydýr.



Yok bir derdim;sadece þu GDO olayý patlak verdikten sonra,ciddi ciddi az biraz ''manic'' biri oldum çýktým ben.



''Lokanta mýzmýzlýðým'' tavan yaptý;birak içeri girip yemek yemeyi,artýk kapýlarýn önünden geçmiyorum



Sebzeden meyveden elimi eteðimi çektim;evde ki hububatlarla beslendim.



Sonra hububat stoðumuz sýfýrlandý;dolaplar boþaldý.



Süte yogurda peynire verdim kendimi



Sonra onlarla alakalý da haberler yapýldý,yazýlar yazýldý.



Protesto ettim hepiciðini;a ç bilaç gezmeye baþladým.



Baktým olmuyor,yaþanmýyor böyle,market market gezip üzerinde ''organik'' yazan ürünleri toplamaya baþladým; ne geçtiyse elime piþirdim,piþirttim. Tatsýzýðýna, tuzsuzluðuna bakmadan,oflaya puflaya o gün onu yedi bizim ev eþrafý...



Sonra onlarla alakalý da bir bomba patladý.



Ya ''ne yiyecez,ne içecez biz,açým ben'' diye gezerken ortada;aa,bir duydum ki bizim mahallenin manavý organik sebze-meyve iþine el atmýþ.



''Hade pe oradan,yalandýr'' dedim; ''vallahi doðru'' dedi bizim mahallenin kýtýr tadýndaki altýn kýzlarý; biz gittik yerinde gördük,kalite kontrolünü yaptýk,onayýný verdik.



Koþa koþa Ahmet efendiye gittim.Ecik bücük domateslere,þekilsiz biberlere,kocaman kocaman yamuk yumuk salatalýklara ''bas bas paralarý Ebru'' yaptým.Gerçi baþta alýþamadým hiçbirinin tadýna;tepki verdi bünyem.Þaka bir yana,yýllar yýlý hormonlu,GDO lu sebzeleri yiye yiye damak tadým filan kalmamýþ benim.Ne olduðumu þaþýrdým.



''Ya ben þu kalsiyum tabletlerinden mi alýp içsem acaba,artýk ne süt içiyorum,ne yoðurt yiyorum'' diye dert yanarken,duydum ki bizim bizim bakkal Kemal amca inek almýþ,koyun almýþ.Süt yoðurt peynir iþine girmiþ.



Tabii kutusu,þiþesi yok; inekten saðýp dolduruyorlar ''güðüm''denen kaplara....Kaptýðým gibi tencereyi,''Kemal amcaa,süt varmý sütt'' diye daldým dükkana. ''Olmamýý'' dedi,''kaç kilo istiyorsun? ''Gözlerim parladý,altýn bulmuþtan beter oldum. ''Doldur doldur dedim,aðzýna kadar dolsun''. ''Kýzým vallahi billahi içinde katký maddesi yok'' dedi ama ''ý-ýhh'' dedim,''sadece 2 kaþýk ver''; ''ben kendi yoðurdumu kendim mayalayacaðým''. Yaþ 35,sonunda bu ay yoðurt mayalamayý öðrenmiþ bulunmaktayým,vatana millete hayýrlý olsun. Ama bu kadarla kalmayacak,kafaya koydum ''peynir''ide kendim yapacaðým.Süt-yoðurt tadýný da unutmuþum ben;süt inek inek kokuyor ama alýþacaðým.



Köylerden ''kendi elleriyle,kendileri için ekip biçtikleri'' nohut,mercimek,fasulye,bulgurlardan toplamaya baþladým.



Saðlýk nedenlerinden dolayý ''et'' yemek,anne-babasýna da ''tavuk'' yedirmek zorunda olan biri olarak,son dönemlerde patlayan ''ilaçlý su enjekte edilen et-tavuk'' olaylarýndan sonra,' 'yahu biz ne yapacaðýz,bunlarýn iðne yemeyeni yok mu'' derken,''kasap Ali ye git'' dediler; ''paraya kýy,o köylerde horozlarý kovaladýðý tavuklarý yakalayýp kesiyor.Hatta istersen kýsýrlýk sorunu olmayan doðal yollardan çiftleþen koyun,kuzu filan da buluyor''.''Allah pe'' diye koþtura koþtura daldým dükkana.''Köy tavuðu var mý'' dedim; ''anca yarýna getirtebilirim'' dedi; ''kessinler yolsunlar getirsinler''. Yarýn oldu,gittim almaya.Adam koydu tavuðu tartýya,ben bastým çýðlýðý; ''aaa dedim,''bunun gerisi kocamanmýþ''.Kasap uzaylý görmüþ gibi baktý yüzüme; ''bakma hiç'' dedim,''hayatýmda kaç defa köy tavuðu gördüm ben?Markettekilerin ne derisi var ne gerisi''...Tabii ''tavuk'' tadýný da unutmuþum;bu tavuklarý haþladýðým zaman tencerenin üzerinde 2 parmak yað oluyor,yerken köy kokusu geliyor burnuma.Sonra toplandýk 6-7 aile,''getir bize ''çayýr çimen ooo'' diye hoplaya zýplaya gezen bir koyun dedik'';kes,parçala...Gerçi biraz geç piþiyor,o da koyun koyun kokuyor ama;alýþacak gibi görünüyoruz.

　 ..........



Hava pek bir güzeldi bugün bizim þehirde.Günlerdir pek bir kötü fena daraldým evde; grip-nezle,salya-sümük demedim,çektim eþofmanlarý,attým kendimi sokaða.Ona bir alo,öbürüne bir mesaj derken; ''Bütün bekar kýzlar toplandýk'' durumu oldu.Hadi kahve içelim dedik.Attýk kendimizi sahilde ki kafelerden birine...



Ne olmuþ ne bitmiþ,beti-bereketleri nereden geliyormuþ baþta anlayamadým ama,''bütün bekar erkekler toplanmýþ''durumu vardý.''Derisi,gerisi,boyu posu,göbeði,saçý baþý'' pek bir yerinde,''eser miktarda'' kýl-tüy sorunu olan,''kýtýrlýk derecesi'' pek bir yer bir kývamýnda,ambalajlarý pek bir þýk,''sürüsüne bereket adam manzaralý'' bir masaya oturduk.



Gelsin çaylar,gitsin kahveler;çaktýrmadan bakmalar,aleni gülümsemeler derken,açýldý tabii konular,döküldü ortaya ''dedisiz kodusuz'' hikayeler.Masanýn solunda oturaný saðýmda oturan tanýyordu;saðda oturaný solumda ki.Hatta hatta karþý masadan güllü çukulatalý dünürcü yollamýþlar zamanýnda bizim masadaki hatunlardan birine...''Aman bakma sen onun süt dökmüþ kedi gibi durduðuna;o çok çapkýndýr'',''ay ben iyi tanýrým;bu var ya bu ooo,çok yalancý''. ''Ortada ki var ya ortadaki;o ne firlamadýr bilemezsiniz''. ''Aaa,asýl onun yanýndaki var ya,ne barý biter ne pavyonu;adam ayný anda üç kiþiyi idare ediyor''.Bu arada dördüncü olarak beni düþündü sanýrým amcam;pek bir aleni,pek bir ýsrarlý þekilde kesmeye,hatta abartýp gözleriyle parçalamaya,bölmeye filan baþladý.



Ne düþünüyorsun dedi kýzlardan biri;sesin soluðun çýkmýyor? ''Hiçç'' dedim;''zaten takmýþým hormona,GDO ya;siz konuþurken aklýma direk süper marketlerde ki sebze meyve reyonlarý geldi.Ayný burada olduðu gibi;manzara muhteþem,insan hangisine bakacaðýný,hangisini torbaya koyup sepete atacaðýný þaþýrýyor.Dokunmaya kýyamýyorsun.

Sonra geliyorsun eve,açýyorsun torbalarý,bir kesiyorsun;içi simsiyah çýkýyor patlýcanlarýn.Domateslerin içi bembeyaz; sanki elma olmak istiyormuþ ama sonradan domates yapmýþlar gibi kýtýr kýtýr.Biberler kanser olmuþ,kabaklar suya kesmiþ.Lahanalarýn dýþý çýtýr,içi kýtýr; haþla haþla piþmek bilmiyor.Hani gerçek hallerini bir kaç gün bekletince daha iyi anlýyor insan; domatesler yandan küfleniyor; biberlerin en önce uçlarý yumuþuyor.Gülmeye baþladýlar,''yeter'' dediler;''sus yoksa sebze yiyemeyeceðiz ya da nerede bir adm görsek aklýmýza gelecek; adamlara bakamayacaðýz''.''Durun'' dedim ''daha bitmedi''.''Sebze kalmadý'' dediler; ''daha ne durucaðýz?''. ''Olur mu ya'' dedim; ''daha hýyarlar var''. ''Hani bakýyorsun kalem gibi dümdüz,pýrýl pýrýl parlýyor,en ufak bir defosu yok.Alýyorsun atýyorsun dolaba.Üç gün sonra bir bakýyorsun mutasyona uðramýþ.Ne görüntü kalmýþ ne lezzet.Yaf benim aldýðým bu muydu diyorsun?Allah tüm sebzelikleri GDO 'lu hýyarlardan korusun!''.Hep bir aðýzdan ''Aminn'' dedi kýzlar.Bu arada nedendir bilinmez ama beni ''dördüncü'' olarak düþünen amcam da pek bir rahatsýz oldu sanýrým ''GDO lu hýyar'' muhabbetinden,çayý boðazýna kaçtý,az daha ölüyordu,zor kurtardý arkadaþlarý:)



Kendi lezzetinde,kendi tadýnda ve her türlü hormon,GDO'lu insan,duygu ve düþünceden uzakta hayatlar sürmeniz dileðiyle;



Sevgiyle,çok ama çok mutlu kalýn...



(Ebru)