..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi dünyadaki yaþam ýrmaðýdýr. -Henry Ward Beecher
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Gülmece (Mizah) > Arzu Kulaç Sevimli




9 Ocak 2010
Kim Tutar Seni Be!  
“ Durum Bin Ýki Yüz Otuz Dört Artý Reçete”

Arzu Kulaç Sevimli


Çok deðil, beþ-altý durum artý reçetenin ardýndan, sonunda otobüse binmek zorunda kaldýðým bir gün, ilk uygulamayý hayata geçirmeyi baþardým. Nezaketle; gideceðim yerin güzergâhý üstünde olup olmadýðýný sorduðumda,“ Kör müsün, okuman yazman yok mu?” diye hýrlayan otobüs þoförüne; “ Evet, körüm. Okumam yazmam da yok. Fakat bu durumda bile senin ebenin çanaðýný çatlatacak bir yol bulurum” diye öyle bir çemkirdim ki...


:BFJC:

Kim Tutar Seni Be!
“ Durum Bin Ýki Yüz Otuz Dört Artý Reçete”


   Yýllarca “Mut” denen þeyi bulmak umuduyla bir takým eylemlerde bulundum. Yol otoritelerince çizilmiþti. Mutluluk yolunda kendinle ve çevrenle barýþacaktýn. Kötülüðe bulaþmayacak, bulaþanlarý hoþ görecek, düþünsel ve eylemsel her sahada, iyi niyeti rehberin kýlacaktýn. Sonunda da baþýna, üç elma düþecek, illa ki gökten düþen elmalarýn hýzýna dayanabilirsen, sonsuza kadar mutlu yaþacaktýn.

   Bu yolda dalmadýðým kiþisel geliþim kaynaðý, boylamadýðým derinlik kalmadý. Spritüel, dini, insani romandan, röportaja, ne bulduysam yalayýp yuttum. Daha doðrusu yalayýp, yuttuðumu sandým. Meðer yutkunamamýþým. Yutkunamadýklarým boðazýma takýlmýþ olmalý,durup dururken hastalandým. Diz kapaklarýma giren kramplar neticesi kýsmi felç geçiriyordum. Baþým dönüyor, midem bulanýyor, olur olmaz yerlerde düþüp pat diye bayýlýyordum. Týrnaðýmdan saçýma kadar defalarca yapýlan kontrollerde ciddi hiç bir hastalýðým olmadýðý anlaþýldý. Sonunda kendimi bir ruh hastalýklarý uzmanýn kapýsýnda buldum.

   Birkaç psikiyatr kapýsý sonra anlaþýldý ki, bu hastalýk hazmedemediðim olaylar karþýsýnda veya mutsuz, saldýrgan kalabalýklar içindeyken vuku buluyor. Ýyi de nasýl iyileþeceðim ben? Ömrümün geri kalanýný yaýmnýz mý geçireceðim? Çare olur diye gitmediðim doktor, denemediðim yöntem, almadýðým ilaç kalmadý. Her geçen gün biraz daha çuvalladýðým günlerin birinde son doktorum, gözyaþlarý içinde anlattýðým öykümü dinleyip baþýný kaþýdýktan sonra, reçetenin ilaç yazýlmasý gereken yerine þunlarý yazdý;
“Davranýþlarýný gözle, belirtiler baþladýðý anda içinden geçen ilk eylemi yap. Becerebilirsen bir ay geçmeden eskisinden de iyi olacaksýn. Yan etkilerden ve sonuçlardan ben sorumlu deðilim. Baþarýlar”
   Reçeteyi okuduðumda çok basit buldum. Bundan kolay ne vardý caným.

   Takip eden günlerde daha uzun süreli felçler geçirmeye baþladým Anlaþýlan reçeteyi çok hafife almýþtým. Ýçimden gelen eylemi yapmak için harekete geçtiðim her denemede muhtemel sonuçlarý göze alamayarak geri çekiliyordum. Sýkýntýlarýma bir de bu basit reçeteyi bile uygulayamamanýn aðýrlýðý binince tekrar doktorun kapýsýný çaldým. Çaresizlik yüklü bir sesle; “Yapamýyorum!” dedim. Bunun üzerine bana eski bir arkadaþýnýn konferanslarýndan bahsetti. Vakit geçirmeden; “Bu adreste ve haftanýn þu günü” yapýlan konferanslardan birine gitmeliydim. Eðer bu konferanslara katýlýp, hala reçeteyi uygulama gücü bulamazsam benim için çok geçti. Hayýr! Öyle demek istememiþti. Allahtan umut kesilmezdi.

   Konferans günü özenle hazýrlanýp, aheste adýmlarla belirtilen yere gittim. Topluluðun sayýsý ve yaþanan cümbüþ beni þaþýrtmadý desem yalan olur. Kapýdaki kalabalýðý ücretsiz oluþuna baðlayarak, sýraya girdim. En arkadan da olsa bir bilet alýp girmeyi baþardýðýmda ýþýklar kararmýþtý. Pamuk saçlý, gözlüklü, yolda görsem yardým etmek için çýrpýnacaðým zar zor yürüyen yaþlý bir amca sahneye çýktý. Adamýn sesini duyduðum anda önyargýnýn ne menem bir þeytan olduðunu bir kez daha anladým. Hem yumuþacýk hem güçlü olmayý baþaran etkileyici bir sesle “Merhaba” diyerek dinleyicileri selamladýktan sonra, mükemmel bir diksiyonla konuþmaya baþladý.
   “Uyumlu olmak, kabul görmek, sevmek, sevilmek, saygýdeðer ya da paralý olmak uðruna ne çok þeyden vazgeçmek zorunda býrakýldýnýz deðil mi? Ne kazandýnýz peki? Mükâfatýnýz tek tip, duyarsýz ve anormal insanlar ordusuna nefer olmak oldu. Kýsýtlanma kuþatmasý ve ayýplanma korkusuyla zayýf, sessiz, ama sinsi, duygusal anlamda küt, heyecansýz, enerjisiz, zevksiz, renksiz bir dünya ve ülke toplumunun mutsuz insanlarýyýz.Ýþte hayatýnýzý bir nebze daha çekilir kýlacak ve ara sýra da olsa kendinizden memnun olmanýzý saðlayacak bir kiþisel geliþim davranýþlarý konferansýnda daha bir aradayýz. Þimdi sakýn rahatlamayýn. Gevþemeye falanda kalkmayýn. Çok mutsuz ve keyifsizseniz konuþmam sýrasýnda bir kaç not alýp, çýkar çýkmaz uygulayabilirsiniz.”

   Ýlk kez böyle etkileyici bir hatiple karþýlaþýyordum koltuða iyice yerleþip dikkatle, þimdi gözüme çok karizmatik görünen adamý dinlemeye baþladým.
   “Öncelikle ben bir bilge, kiþisel geliþim koçu ya da psikolog deðilim. Aslýnda hep “hiç kimse” olmak istemiþtim, ama “hiç” olmanýn bir þey olmaktan daha zor olduðunu anladýðýmda vazgeçmek zorunda kaldým. Neyse bu sizi ilgilendirmez. El kitabýmý yazarken yüzün üstünde yaþlý, ermiþ, dermiþ devþirmiþ Pollyanna ya da kanatsýz melekle röportaj falan yapmadým. Öyle birileri olduysa da yaþamýmdan teðet geçtiklerinden olmalý onlarla öðretici bir yaþam deneyimim olmadý. Öte dünyadan ziyaretçilerim gelmedi. Tanrý ile muhabbetimse özeldir. Benim ki klasik yap, yaþa, hisset, paylaþ yöntemi…

Burada olduðunuza göre fena halde çaresizsiniz Doktor doktor gezip, avuç avuç ilaç yuttunuz. Yine de kendinizi iyi hissetmiyorsunuz, hala mutsuzsunuz, doðru mu? Siz de beþ kuruþ etmez, ticari kaygýlarla yazýlmýþ; aklýnla inan olsun. Yürekten dile kavuþ. Ýyi ol kuþlar baþýna pislesin, ne baþýný yýkamasý! Koþ bilet al. Amorti bile mi çýkmadý? Yeterince istemedin dimi, seni haylaz! Sev ebenin bile yüzü gülsün. Bak aborjin denen mahlûklar da insan, ama ilaç ya da esrar almadan (ne malum!) uçuyorlar. Sen de aborjin ol þapkandan tavþan çýksýn. Sýrrý öðren Alâeddin’in lambasýný bulursun cinsinden þeyler yazan kitaplara yeterince para yatýrdýnýz deðil mi? ”

   Dinleyici koltuklarýndan bir uðultu koptu. Salondan yükselen onay dolu mýrýltýlarýn kesilmesini bekledikten sonra elini sallayarak devam etti.

   “Mutluluk yolunda ilk yapmanýz gereken þey þu. Evinizde boþu boþuna yer kaplayan ve içleri sýkýcý, yorucu, uygulanamaz, velev ki azmettiniz uyguladýnýz, karþýlýðýnda; “Sen niye böyle iyi niyetlisin? Kesin anormalsin. Kusura bakma kardeþ, devemi diken ebemi… ken” türü cümlelerle toplumdýþýna itileceðiniz ve sonrasýnda bunlarý yaparken kýçýnýzdan akan terleri (ki, halk arasýnda fedakârlýk da denir) düþündükçe çok daha mutsuz olacaðýnýz bu tür kitaplarýn, bir daha kapaðýný dahi açmayýn. Hatta daha iyisi onlarý toplayýp, hoþlanmadýðýnýz bir tanýdýðýnýza hediye edin. O þaþkýn ve piþman bir mahcubiyetle kendini; “Bayram deðil, seyran deðil..” hususunda sorgularken, sizin aðzýnýz kulaklarýnýzýn yolunu çoktaaan bulmuþ olur. O tür kitaplarýn size yaþatacaðý tek mutluluk da budur.

Bir de paþa gönlünün istediði yere git, kalbinin sesini dinle türünden kitaplar vardýr. Bunlarý da bir heves alýr okursunuz. Okurken heyecanlanýr; “Evet ya, doðru valla!” falan dersiniz. Uygulamaya kalkýnca da ayvayý yersiniz. Çünkü bunlarý yazanlarýn, hele bide “Ben yaptým, oldum” diyenlerin hemen hepsi kafayý sýyýrmýþtýr inanýn. Bunlar topluma çýkmayan, insanla ve dünyayla baðlantýyý kesmiþ, bir sürü kedi köpekten baþka hiçbir canlýyla temas etmeyen hafýzayý uzun zamandýr kaybetmiþ hasta teyze ve amcalardýr. Biz sanki bilmiyoruz aklý duymazlýktan gelebilirsek daha mutlu olacaðýmýzý. Sen bize bunun nasýl olacaðýný söyle deðil mi?Sonra bakalým seni mutlu eden þey, benim toplumumda ve çevremde beni mutlu edecek mi? Ben senin gibi dað baþýnda, lüks bir villada oturup, bütün gün börtü böcekle, kuþla çiçekle mi etkileþiyorum? Sen gel bir sabah iþe gitmek için belediye otobüsüne bin, otobüsteki bir sürü suratsýzla ter ve nefes alýþveriþinde bulun. Ýþ yerine git. Birkaç kýl, günaydýn dahi demesin, yakýnlaþmak zorunda kaldýðýn diðer üç beþ kýl, seni hiç alakadar etmeyen sorunlarýyla her fýrsatta kafaný bellesin. Hýrslý, öfkeli, doyumsuz, mutsuz, insanlarla iki üç saat haþýr neþir ol. Trafiðe çýk. Çoluk çocuk, kadýn her çeþit satýcýyý gör. Hem yüreðin acýsýn, hem kork. Eve git, haber dinle gözün gönlün açýlsýn, bakalým öyle bol keseden mutluluk tarifleri verebilecek misin? Eh artýk söylememe gerek yok. O tür yayýnlarý da ne yapacaðýnýzý biliyorsunuz. Keþke size bunlarý yutturanlarý da bulabilme ve müsait yerlerine, hayal kýrýklýklarýnýzca büyük delikler açabilme þansýnýzda olsaydý….Þimdi durumlara göre reçetelere ve uygulamalardan örneklere geçebiliriz artýk.”

   Alkýþlarla inleyen salonu eliyle sakinleþtirdikten sonra konuþmasýna kaldýðý yerden devam etti.
   “ Durum bin iki yüz otuz dört artý reçete” dedi bana kaçýrdýðým onca konferansý hatýrlatmak istercesine. “Ben bu günlerde en çok eþek kadar kadýnlarýn ya da öküz kadar adamlarýn, çocukça diyebileceðimiz saçma sapan bir dili kullanmasýndan muzdaripim. Aðzýný büze büze aþkooþ, ciccooooþ ya da gözlerini kýrpa kýrpa, pamam(tamam) evt(evet), mamaa diyen insan kardeþinizin, sevimli olmak uðruna kendini beceriksiz bir maskaraya dönüþtürmesini izlemek zorunda kaldýðýnýzda, yüzünü gözünü daðýtmak geliyor içinizden deðil mi? Benim de. Ýþte böyle durumlarda kadýnsa toplum içinde yaþýný hatýrlatacak;
   “Senin delikanlýdan mý öðreniyorsun kýrk yýldýr kullanmadýðýn bu dili?”
   “Sen beþ yaþýndan kýrk beþine kadar olan arada kartlaþýrken, dilinin çocuk kalmasý ne kadar acý bir çeliþki” ya da açýkça;
   “Yaþýndan baþýndan utanmýyorsun, koca göbeðinden, sarkmýþ gýdýndan, yüzündeki bir kilo boyaya raðmen saklayamadýðýn yarýklardan utan be kadýn” diyiniz. Sonrasýnda ise kesinlikle piþman olmayýnýz. Ýnanýn hak etmiþti. Yapmanýz gereken ablanýn saldýrýsýna fýrsat vermeden mekândan sývýþmak ve kendinizi tuvalete atýp deriiin bir ohhh çekmektir. Daha sonraki günlerde belki bu abla býrakýn çocukça konuþmayý, büyük ihtimalle sizle hiç konuþmayacaktýr ama o aný hatýrladýkça, yüzünüzü kaplayan tebessüm baki kalacaktýr.”

   Bende dâhil salondaki herkes ellerimizi paralarcasýna alkýþladýk. Alkýþ sesleri kesildikten sonra adamakýllý yakýþýklý olduðuna karar verdiðim adam tekrar konuþmaya baþladý.
   “ Eðer bu dili kullanmaya çalýþan bir erkekse ve çelimsiz, sýska bir tipse;
   “Ne bu ulan, adam gibi konuþ, karý mýsýn sen?” diyerek önce gurunu kalbinden vurunuz.(Yanlýþ anlamayýn bayanlar, erkek toplumunda kadýna benzetilmek pek inciticidir ya) Sonra da, Nasýlsa çelimsizin teki, öyle bir Osmanlý tokadý atýnýz ki; bir daha býyýðýndan, sakalýndan utanmadan, sevimli olmaya kalkmasýn. Öyle ya; madem bu kadar gayretlisin, çocukçaya harcadýðýn zamaný, dilini güzel ve akýcý kullanmaya harca hödük…

Peki, bu adam sizin suyunuzu çýkaracak bir tipse; o zaman tokat kýsmýný siliniz ve kalabalýk bir ortamda buz gibi bir sesle; “Karýlarýn ve o biçimlerin kullandýðý bu dil, bilmem kimin aðzýna hiç yakýþmýyor.” diyiniz. Hemen ardýndan “Deðil mi arkadaþlar?” diyerek çevreden bir iki kiþinin, destekler bir tutum içine girmelerine özen gösteriniz. Desteklemezlerse “Bunlar arkandan seni taklit edip gülüyor, haberin olsun” demeyi de ihmal etmeyiniz. Ama yine de en güzeli; bu tipe nerde rastlanýrsa rastlansýn, cinsi ya da ebadý ne olursa olsun, kendi kendinizi yemektense, o an içinizden ne geliyorsa (küfür serbest) onu söyleyip, iyi bir dayak yemeyi göze almaktýr. Bir kaç gün canýnýz yanar ama her hatýrladýðýnýzda içiniz ferahlar.”

   Tekrar salonu kaplayan alkýþ tufaný kesildiðinde;
   “Arkadaþlarým bu hafta da bize ayrýlan sürenin sonuna geldiðimizi hatýrlatýyorlar. Haftaya durum bin iki yüz otuz beþ artý reçete de buluþmak üzere hoþça kalýn. Olumsuzluklar karþýsýnda susmaya harcadýðýnýz enerjiyi konuþmaya harcayýn. Haydi! Kim tutar sizi be!” diyerek alkýþ saðanaðý altýnda sahneden ayrýldý.

   Çok deðil, beþ-altý durum artý reçetenin ardýndan, sonunda otobüse binmek zorunda kaldýðým bir gün, ilk uygulamayý hayata geçirmeyi baþardým. Nezaketle; gideceðim yerin güzergâhý üstünde olup olmadýðýný sorduðumda,
   “ Kör müsün, okuman yazman yok mu?” diye hýrlayan otobüs þoförüne;
   “ Evet, körüm. Okumam yazmam da yok. Fakat bu durumda bile senin ebenin çanaðýný çatlatacak bir yol bulurum” diye öyle bir çemkirdim ki, vatandaþlarýn; “Kusura bakma oðlum(kardeþ)…ben…þey…kem…” gibi cevaplarýna alýþkýn olan býçkýn ve hýrçýn sürücü neye uðradýðýný þaþýrýp, güzergâhý söylediði gibi, binmeme de yardým etti. Ama bir kez midemi bulandýrmýþtý. Ýnmeden önce sürücü koltuðuna yanaþýp, üstüne gönül rahatlýðýyla kusmayý ihmal etmedim. Oh be! Yaþadýðým mutluluðu imkâný yok tarif edemem. O gün bu gündür depresyon bulutlarý yüreðimin yeryüzüne uðramýyor.

   Aradan iki yýla yakýn bir zaman geçti. Durum bin beþ yüz küsurlardayýz. Sayýlarý hýzla artan ihtiyaç sahipleri de yararlansýn diye, konferanslara her hafta deðil, ayda bir gidiyorum. “Mut” denen þeyle çok sýký fýký olamasam da ondan, hasta olacak kadar mahrum deðilim artýk. Kimliðimin eskiden “Kocaman bir tavþan” yazan yerinde, uzun zamandýr “Küçük bir aslan” yazýyor. Ara sýra ipin ucunu kaçýran arkadaþlarým da olmuyor deðil tabi. Ben bu satýrlarý bir hastane ya da hapishaneden yazmýyor olmamý, kantarýn topuzunu henüz hiç kaçýrmadýðýmýn iþareti sayýyorum.
Arzu Kulaç Sevimli
O9/01/2010-Ýzmir








.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Güzeldi...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
3 Nisan 2010
Zevkle okudum.Saygýlarýmla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Anlýk Her Þeyin Olur
Seni Kayýramam
Ben Sen Mecnun Arasýnda
Kelimelerin Bittiði Yer
Yüreðinin Ayarýna Su Katma Kayra
Yadýrgama

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýlk Roman [Öykü]
Bir Küfür Kii! [Eleþtiri]
Bir Gram San_at Kadar [Eleþtiri]
Bayram Gelir Neyime! [Eleþtiri]
Dert Yok Hem Dert Çoooook [Eleþtiri]
Taþ Oldum Baþ Yarayým [Eleþtiri]


Arzu Kulaç Sevimli kimdir?

Yedi kat kuþtüyü yataðýn altýnda olsa da bezelye tanesi ,bütün gece uyuyamayan prensesim hala.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Arzu Kulaç Sevimli, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.