..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir þey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Tarihsel Olaylar > kemal düz




20 Ekim 2009
Ýskenderun Garý'na Tren Gelmez M'ola  
kemal düz
iskenderun garý’na yolcu treni gelmiyor artýk. hareket saatinden önce trene doðru koþturan yolcular da yok. tren yolculuðunu tamamlayýp, bir tapýnaðýn bahçesine girercesine rehavet ve huzur içinde iskenderun sokaklarýna daðýlan kimseler de yok.


:BBEI:
ÝSKENDERUN GARI’NA TREN GELMEZ M’OLA

Ýskenderun Garý’na yolcu treni gelmiyor artýk. Hareket saatinden önce trene doðru koþturan yolcular da yok. Tren yolculuðunu tamamlayýp, bir tapýnaðýn bahçesine girercesine rehavet ve huzur içinde Ýskenderun sokaklarýna daðýlan kimseler de yok. Artýk aðýr trenler var, yük trenleri var. Ýnsan taþýmayan, insana uzak trenler var. Bir zamanlar gemiler terketmiþ, Ýskenderun’dan Ýstanbul’a giden gemiler. Þimdi de trenler. Yüzyýlý aþan süredir, duyulan yolcu trenlerinin cuf cuf sesleri de yok. Ýskenderun iki kapýlý han gibidir günümüzde. Kontrolü ise þimdi çok daha kolay. Karayolu da olmasa, asayiþi daha iyi olur. Refik Halid Karay 1954 yýlýnda yayýnlattýðý,1973 yýlýnda da filme çekilen, sinemalarda gösterilen, “2000 Yýlýnýn Sevgilisi” isimli romanýnýn ilk cümlesi, ‘Ýskenderun Garý’ ile baþlar. Refik Halid; birbirlerini tanýmayan iki genç olan, Fahir’le Güldal’ý Ýskenderun Garý’ndan, Ankara – Ýstanbul trenine bindirir. Ökaliptus aðaçlarýnýn yakýcý kokusu arsýnda, iki genç insan gözgöze geleceklerdir, Ýskenderun Treninde. Bu aþk, Ýskenderunlu’ya pek uzak olmayan, yeniden doðuþu doðrulatýrcasýna gerçekleþir. Fahir’in dediðine bakýlýrsa; bu bir görüþte bir aþk deðil, zamanýn derinliklerinden gelen, 2000 yýldýr yaþanan bir aþktýr bu. Fahir, Güldal’ý Tamara olduðunu dile getirir. Sonra, Tamara, Amora olur. Selçuklular döneminde Zerrintaç adýný alýr. Romanda, Güldal tatlý bir kýz örneði olarak çizilmiþ. Biz en iyisi 2000 Yýlýn Sevgilisi’nin satýrlarýna bir göz atalým: ” Ýskenderun Garý, Ankara – Ýstanbul trenine bineceklerle onlarý uðurlamaya gelenlerin kalabalýðýndan bir an evvel kurtulup okaliptus aðaçlarýnýn kenar mahalle eczanesi kokulu gölgesinde öðle uykusuna dalmak istiyor. Mayýsýn henüz yirmisi ama burada þimdiden temmuz sýcaðý hüküm sürmektedir.
Güldal, amca kýzý Gülnur’a usulcacýk sordu:
“Þu adamý tanýyor musun?”
Yataklý vagonun önünde, küçük valizini yere býrakmýþ, uzun boylu, yüzünün hatlar madalyalardaki kabartma resimleri kadar keskin, tunç sertliðinde bir genci iþaret etmiþti. Daha doðrusu iþaret etmeden Gülnur bu delikanlýdan bahsolunduðunu, ayný þeyi düþündüðü için anlayývermiþti.
“Hayýr,” dedi, “tanýmýyorum; buralý deðil. Galiba beraber yolculuk edeceksin. Þansýn var, hoþ adam! Eðer o da Ýstanbul’a gidiyorsa tam iki gece bir buçuk gün ayný çatý altýnda bulunacaksýnýz. Ýyi ki yaðmurlar yaðdý, seller meydaný bataklýða çevirdi de uçaða binemedin. Ne malum, bu tesadüfün sonunu belki de düðün davetiyesinden öðreneceðiz.”
“Zannetmem,” diye söylendi. “ baksana, adamcaðýz vurdumduymaz. Bizimle meþgul olacaðýna hayran hayran dað tepelerini seyrediyor. Hem bekarlýðýna nerden hükmettin?”
“Ben sezerim, hiç de yanýlmam.”
Onlar böyle konuþurken hakkýnda fýsýldananlarý iþitmiþcesine, delikanlý baþýný çevirdi; garýn uçuk benizli gölgesine toplanmýþ kadýnlý erkekli uðurlayýcý grubuna bir göz attý. On beþ kiþiden fazla idiler. Akraba ve ahbap olarak aralarýnda hepsi de iyi giyinmiþ, hepsi de yüzüne bakýlýr dokuz tane kýz ve kadýn bulunuyordu. Þirin, güler yüzlü. Ýskenderun’da -Hatay ilhakýndan sonra- büyük arazi sahiplerinin birdenbire, bütün Anadolu kasaba ve þehirlerindekilerden daha kýsa zamanda yeni hayata uygun hale gelmiþ kýzlarý ve kadýnlarý…
Fransýz iþgalinin sosyal deðiþiklere engel olmak þöyle dursun zemin hazýrlamasý bu süratte mühim rol oynar. Fakat en mühim sebep Türk halkýnýn, Türk olmayan ahaliye karþý, Atatürk inkýlabýný bir nümayiþ þekli vererek benimsemiþ görünme gayretidir. Anavatandan sadece inkýlaba ayak uydurmaktan ibaret, yarý zoraki hareket Hatay’da bir vatanseverlik mahiyetini almýþtý.
Güldal ile gülnur’un hoþlarýna giden erkek, ýþýk fazla keskin olduðundan muhakkak ki çevreleri ayýrt edemedi. Edememekle beraber, “Hangisiyle ya da hangileriyle yol arkadaþlýðý edeceðim? diye düþünmüþ olmasý lazýmdý. Güldal içinden:
“Benimle,” diye söylendi. “ yalnýz benimle beyefendi…
Öbürleri kalacaklar. Hissenize ben düþtüm… En iyisi, Ýstanbullu’su!”
Tam o sýrada amcasý, - orada banka müdürü idi- yakýþýklý erkeðe seslendi:
“Doktor! Doktor!
Ýkisi de birbirlerine doðru yürüdüler; el sýkýþtýlar. Kýzlar aralarýnda fýsýldaþtýlar:
“Doktormuþ…”
Trenin hareketine birkaç dakika kaldýðý için bütün grup konuþarak- Suriye’den kaçak getirimli en mükemmel Fransýz markalý parfümlerin öðle sýcaðýnda adeta þahlanarak erkeðe hücum hücum eden azgýn rahiyasý içinde – vagonlara yaklaþýyor… Küme oldular.
“ Güldal! Bak, Doktor Fahir Bey, de Ýstanbul’a gidiyor. Sizi tanýþtýrayým.”
Burada romaný býrakýyorum kendi yolunda gitsin. Bu romanýn giriþ cümlelerini buraya uzun uzun yazmamýn iki nedeni var. Birincisi 1944 yýllarýn Ýskenderun’undan kesitler sunan roman, o dönemin Ýskenderun’a ait toplumsal, siyasal ve kültürel pek çok bilgi veriyor. Roman bir tren yolculuðunu anlattýðý için yol boyunca hep Ýskenderun adý geçiyor sohbet aralarýnda. Ýkinci neden ise … bu yolcu trenlerinde romanda olduðu gibi doktorlar, banka müdürleri, subaylar, avukatlar, iþadamlarý gibi günümüzün elitist kesimi yolculuk yapsaydý yine tren seferleri durdurulur muydu? Bir gazetede çýkan trenlerin iyi çalýþmadýðýný belirten haber üzerine, iyileþtirici tedbirler alýnacaðýna, durumdan vazife çýkarýp, yolcu seferleri durduruldu. Ne zaman baþlayacaðý da henüz bilinmiyor.
Kitabýn 33 sayfasýnda sayfasýnda þu cümleyi okudum ve paylaþmak istiyorum:
…Ýsviçre dönüþü vapurda tanýþtýðý bir romancý ona söylemiþ ve ilave etmiþ:
“Siz yüzlerce ýrkýn karýþtýðý binlerce senenin Akdeniz trenini temsil ediyorsunuz. Grek, Latin, Türk, Arap, Berberi hatta eski devirler; Roma, ve Kartaca! Asýl mühim tarafý bazen onlardan birine, bazen ötekine daha çok benziyorsunuz; yani zaman zaman bir tanesi üstün geliyor. Bana bir an oluyor Thais, bir an da Salambo’yu düþündürüyorsunuz. Bilitis sizsiniz diyeceðim geliyor. Osmanlý tarihinin Baffo veya Nasoya’sý sizde mevcut! Denizlerin perisi olan Akdeniz’in tadý, rengi, huyu; gölgesi, ýþýðý vesairesi var sizde!”
Bunlarý aklýndan geçiren Güldal içinden söylendi:
“Bilememiþsiniz romancý bey! Ben Sibel ve Zerrintaç’ým. Sise limanýnda satýlýða çýkarýlan on sekiz yaþýndaki güzel esire Tamara benim! Doktor Fahir’le ilk defa, ikibin sene kadar önce bu þehrin esir pazarýnda karþýlaþmýþtýk. Ne sandýnýz? Ýþte, o yýllardaki adýný henüz bilmediðim gemici aþýðým þudur:…”
Yazar bu coðrayayý çok güzel betimlemiþ. Bugünkü olabilecekleri o günden görmüþ. Yazarlýk geleceði görme biçimidir bir þekilde.
Anadolu’da binlerce yýldýr devam eden aþký kimseler bozamaz.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel olaylar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þeyh Sait Ýsyaný: Ýrticai ve Bölücü Bir Ayaklanma
ve Keþif Sona Erdi...
Kara Acý: Darfurda Olup Bitmeyenler

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýskenderun'da Kitapçý Olmak
Yunus Peygamber Sütunu
Bir Yeþilçam Emekçisi: Cem Erman
Diriller Yoksa Driller mi?
Ýskenderun'da Sosyal Aktiviteler
Cem Erman Ayhan Iþýk'ý Anlatýyor
Küçük Prens Aramýzda
Bayýr Bucak Türkleri
Perþembe Yaylasý'nda Günlük Yaþam ve Oba Kültürü
Hayat Dediðin

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nevruz Uður [Þiir]
Aybastýlý Þair Ýzzet Haznedar [Þiir]
Münzevi Bir Osmanlý [Þiir]
Çukurova'nýn Ýki Yiðit Sesi: [Þiir]
[Þiir]
Þiirin Hatayý [Þiir]
Düþüyorum Tut Elimden - Selma Sayar [Öykü]
Bir Öykücümüzden Bir Öykümüz Var [Öykü]
Aybastýlý Bir Feylesof: Refik Güley [Roman]
Anýlarda Ýskenderun: Cem Erman ve Hikayet-i Zeki Müren [Deneme]


kemal düz kimdir?

edebiyat sanat, tarih, kültür ve folklora karþý ilgim var. yerel bir gazetede kültür sanat yazýlarý yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
engin geçtan, edip cansever, tevfik fikret v.b.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.