Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Ben de çok isterdim içinde “acý” geçmeyen yazýlar yazmayý. Suya-sabuna dokunmadan… Ezilenlerin feryadýný duymadan… Komþusu açken uyuyabilen… Vurdumduymaz bir hayat yaþamayý ben de denemek isterdim. Söylenenlere aldýrmadan yazýlar yazmayý hem çok isterdim, lakin gördüðün/gördüðünüz gibi beceremiyorum. Geçenlerde, Malatya’nýn yetiþtirdiði ilim adamlarýndan Ramazan Keskin Hoca ile Adýyaman’a bir seyahatim oldu. Yol boyunca bagajlarý yükle dolu/haddinden fazla yüklerle iþçi taþýyan transit minibüslerle karþýlaþtýk. Adýyaman’dan Malatya’ya kayýsý bahçelerinde çalýþmak üzere katar katar yollara düþmüþ ýrgatlar gördüm. “Adýyamanlýlar olarak Vali ve Emniyet Müdürü hariç hepimiz kayýsý toplamaya gidiyoruz” þeklinde bir espriye -þahsen- gülmedim ama çok manidar buldum. Sonra Adýyaman Belediye Baþkan yardýmcýlarýndan biriyle yaptýðýmýz görüþmede; “...yaklaþýk 50 bin insanýmýz bu mevsimde Malatya’da kayýsý bahçelerinde çalýþýyor” verisi yukarýdaki espriyi doðrulamýþ olduðunu gördüm. Diyebilirsiniz ki (bel ki diyebilirsiniz) bütün bunlarý neden anlatýyorsun… Sahi bütün bunlarý neden anlatýyorum? Yazacaðým onca konular varken… Ama þu bir gerçek ki, nerede sýrtý açýk, karný aç, gözü yaþlý bir insan görürsem herkesten önce benim yüreðim kanar. Adýyaman yolculuðumda da, yol boyunca istif istif minibüslere doldurulan ýrgatlardan biri deðildim elbet. Lakin onlardan biriymiþim gibi ayný acýyý hissettim. “Adam bana ne onlardan” deyip geçmedim. Empatinin ötesi sempatiyle selamladým onlarý… O gün ikindi namazý sonrasý Adýyaman Merkez Camiinde cenaze namazýný kýldýðýmýz cenazenin yerine kendimi koyduðum gibi… O gün ikindi nazmýmýzý Adýyaman Merkez Camiinde kýlmýþtýk. Çýkýþta bir tabut gördüm. (Cenaze namazýný kýldýrmak için getirmiþler camiye.) Tüm cami cemaati gibi biz de safa geçerek yerimizi aldýk. Tabutun üstündeki yýrtýk ceket yalnýz benim deðil Hoca efendinin de dikkatini çekmiþ… Tabutun üstündeki o eski ceket her þeyini ifade ediyordu o mevtanýn… Kimsesizliðini, garibanlýðýný, yöreye has kiþiliðini ele veriyordu… Kim olduðunu bilmediðim bu insana da “adam bana ne” diyemedim ve biraz da onun için aðladým kimseciklere göstermeden gözyaþlarýmý… Aslýnda anlatmak istediklerimi Mehmet Akif daha güzel bir dille anlatmýþ… “Kenâr-ý Dicle'de bir kurt aþýrsa bir koyunu, Gelir de adl-i Ýlâhî sorar Ömer'den onu! Bir ihtiyar kan bî-kes kalýr, Ömer mes'ûl! Yetîmin, girye-i hüsrân alýr, Ömer mes'ûl!”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þevket Baþýbüyük, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |