BÝR KADIN NEDEN AÐLAR?..



Kendimi bildim bileli okumaya ve yazmaya aç iþtahýmý bir türlü doyuramadým. Cahit Sýtký’nýn dediði “yaþ 35 yolun yarýsý eder” Yolu çoktan yarýladým ama yine o açlýk yine o müthiþ iþtah, hala var bende…
Kendime bir lakap bile taktým.
“ Okur-Yazar Obezi”

Ama son birkaç ay ne okuyabiliyor ne yazabiliyordum. Beyin kimyamda deðiþimler oluþmuþtu.
Dün uzun zamandýr içime damýttýðým, gözyaþlarýma artýk engel olamamýþtým. Ýþin içinden çýkamadýðým bir sorunum vardý. Bir baþýma çözebileceðim bir þey de deðildi. Çaresiz kalmýþtým. Bu da yüreðimi kýskývrak kýstýran bir “ataç” gibiydi.
Evimde bir köþem var. O köþede bir “ben” olurum. Düþünürüm, ileri geri sararým belleðimde yaþanmýþ ve yaþanacak her þeyi. Ve tabi ki, yaþananlarý. Çýktým terastaki bu köþeme. Takýldý gözlerim ufkun o gökyüzüyle flört ettiði son noktasýna…Ve;
Aðladým…Aðladým…Aðladým…

Sessiz tinimin özsuyu gümüþ bir çizgi gibi çenemde birleþip, kucaðýma akarken, düþündüm.

“ Gözyaþlarýnýn tadý neden tuzludur?”

“ Denizlerin ve Okyanuslarýn suyu neden tuzludur?”

Sonra bir çocuk gibi gülümsedim. Öyle ya bu sorularý kendime soruyor ve yanýt arýyordum. Evet, neden aðlarýz ve neden tuzludur tinimizin usaresi?
Özellikle acýklý bir film izlerken, mendilleri hazýr etmemiz gerekir deðil mi? Bizi hislendiren bir þarký ve sýla özlemi çekerken gelen bir mektup, yahut da bir dokunaklý þiir-yazý da aðlatýr bizi. Hele ki, bir ölüm haberi ve sevdiðimiz bir canýn yitimi…Aðýtlarýmýz yüreðimizde yas tuttukça içe damýtýrýz ruhumuzun öz suyunu…

Bazý aðlamalar vardýr. Kahkahalarýn bitiminde gözyaþýyla öpüþürler. Onlar “mutluluk” gözyaþlarýdýr. Sevinçli bir haber aldýðýmýzda ve beklentilerimiz olumlu boyuta taþýndýðýnda, umutlarýmýza ilk baharýn yeþillikleri gibi çiçekler tomurcuklandýðýnda akýtýlan “sevinç” gözyaþlarýmýz da vardýr.

Bu aðlama konusunu araþtýrayým dedim. Sonucunu buyurun sizde okuyun.

“(*)…Göz Hastalýklarý Uzmaný Op. Dr. Halil Aksu araþtýrmanýn devamýnýn Rusya’da ameliyat olan hastalar üzerinde yapýldýðýný ve çok çarpýcý sonuçlar alýndýðýný vurgulayarak, "Araþtýrmada ayný anda ameliyat olan hastalar 3 gruba ayrýldý. 1. gruba hiç aðlama seansý uygulanmadý, 2. gruba soðan kestirerek aðlama seansý uygulandý, 3. gruba acýklý film izletilerek aðlama seansý uygulandý. Sonuç çok çarpýcý. Hiç aðlamayan ya da soðanla aðlayanlarýn yaralarý normal süreçte iyileþirken, film izletilerek aðlama seansý uygulatýlan grubun yaralarý normal süreçten 12 gün önce iyileþti. Bu da gösteriyor ki, bedenimiz ve ruhumuzun temizlenmesinde gözyaþlarý da görevlendirilmiþtir. Bu sonuçlara göre ayrýca erkekler aðlamaz tezi de rafa kaldýrýldý" diye konuþtu.

"Ömür boyu 10 kova gözyaþý"

Amerika’da yapýlan araþtýrmada, bir insanýn hayatý boyunca 100 litre gözyaþý döktüðü, "erkekler aðlamaz" tezinin de çürütüldüðü bildirildi. Göz Hastalýklarý Uzmaný Op. Dr. Halil Aksu, gözyaþýnýn anatomi ve fizyolojini anlatmanýn saatlere sýðmayacaðýný ancak aðlama gözyaþlarý hakkýnda yapýlan bilimsel araþtýrmalara göre bir insanýn norman þartlarda 24 saatte 30 damla gözyaþý döktüðünü, bunun da yaþam boyu yaklaþýk 100 litre yani 10 kovaya ulaþtýðýný söyledi.

Aksu, Minnesota Üniversitesi’nde yapýlan araþtýrmada bir grup insana ’acýklý film’ izlettirildiðini ve aðlama gözyaþlarýnýn incelendiðini belirten Aksu, "Ayný gruba soðan kestirilmiþ ve soðana baðlý gözyaþlarý toplanýp incelenmiþ ve sonuçlar çok çarpýcý çýkmýþtýr. Soðana baðlý gözyaþý su ve lipid ihtiva ederken, acýklý filme baðlý gözyaþlarýnda su ve lipid ilaveten analjezik ve vücut için toksin bir madde olan lösin ve enkafilin maddeleri de tespit edilmiþtir" dedi…”

Az önce beni hüzünlendiren anýmý ardýma atýp, aklýmdan sýzan eski bir hikayeyi de sizlerle paylaþma gereksinimi duydum.
Keyifli okumalar…

“…Küçük bir erkek çocuk annesine sordu;

-"Niçin aðlýyorsun ?"

-"Çünkü ben kadýným" diye cevapladý annesi.

-"Anlamadým !" dedi çocuk.

Annesi çocuðunu kucaklayýp;

-"Ve hiç bir zaman da anlayamayacaksýn!" dedi.

Çocuk bu sefer babasýna;

-"Baba, annem niçin aðlýyor?" diye sordu.

Babanýn cevabý;

"Bütün kadýnlar sebepsiz aðlayabilen yapýdadýr"

Küçük oðlan büyüdü, yetiþkin adam oldu ve hâlâ kadýnlarýn niçin aðladýklarýný keþfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiðinde Allah’a sordu.

-"Allahým!" dedi "Kadýnlar niçin bu kadar kolay aðlayabiliyorlar?" Allah dedi ki...

-"Ben kadýnlarý özel yarattým!...

-“…Tüm yaþamýn aðýrlýðýný taþýyabilecek kuvvette olmasýna raðmen baþkalarýna teselli verecek kadar yumuþak omuzlar; doðumun acýsýna olduðu kadar doðurduklarý evlatlarýnýn nankörlüðüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim…

“… Baþkalarýnýn kuvvetinin kalmadýðýnda devam edecek azmi, ailesinin hastalýðýnda yorgunluða pabuç býraktýrmayacak kudreti verdim. Her türlü aðýr þart altýnda, ve hatta annelerini çok kötü incitseler de çocuklarýný sevmek duygusallýðýný verdim…

“…Bu duygusallýk her yaþtaki çocuklarýnýn yaralarýný sarmalarýna, sorunlarýný dinleyip paylaþmalarýna yardým ediyor. Kocalarýný tüm kusurlarýyla sevmek kuvvetini verdim…

“…Onlarý erkeðin kalbini korumalarý için yarattým. Onlara iyi bir kocanýn eþini asla incitmeyeceðini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranýþlarda bulunacaðýný anlayacak duyarlý bir zeka verdim…

“…Tek zayýflýk olarak kadýnlara birer “GÖZYAÞI” verdim. Tamamen kendilerinin sahip olduklarý, ihtiyaçlarý olduðunda kullanmak üzere.. Ýnsanlýk için bir gözyaþý..." diye cevapladý…”

Gözyaþý döken kadýnlarýn, daha uzun ömürlü oluþunu þimdi daha iyi anlayabiliyorum.


Yüzünüzden sevgi dolu gülüþler ve mutluluk gözyaþlarýnýz hiç eksik olmasýn….

Emine Piþiren/Edremit-Akçay/30.07.2008
(*):Milli Gazete