Hala çevrende bulabileceðin güzellikleri bir düþün ve mutlu ol. -Anne Frank |
|
||||||||||
|
Gel zaman git zaman bencillik o ülkeye öyle yayýlmýþ ki, komþular dahi birbirine misafirliðe gitmez; kimse kimsenin halini hatýrýný sormaz olmuþ. Ýnsanlar evlerinde sakladýklarý yüreklerini sandýklarýnda býrakmýþ ve hayatlarýný yürekleri olmadan sürdürmeye baþlamýþlar. Ülkeye kara sandýklar hükmetmeye baþlamýþ. Akan gözyaþlarý görülmez; atýlan yardým çýðlýklarý duyulmaz; verilen hayýrdualar anlatýlmaz; paylaþýlan dostluklar tadýlmaz olmuþ. Derken bir gün ülkeye simsiyah giysili bir yabancý gelmiþ. Bu yabancýnýn yüzü beyaz bir örtüyle kapalý; elleri beyaz eldivenlerle sarýlý; göðsü beyaz bir tülle örülüymüþ. Siyahlarýn arasýnda beyazlar öyle ýþýk saçýyormuþ ki; yabancý geçtiði her yolda dikkatleri üzerine çekmiþ. Bu yabancýyý merak eden halk, birbiriyle hiçbir þeyini paylaþmadýðý için merakýný da paylaþamamýþ. Gece olmuþ, yabancý geldiði yoldan geri dönerek gitmiþ. Halk, yapayalnýz evine çekilmiþ. O gece uzun yýllardan sonra ilk defa herkes ayný düþüncenin içinde kývranmýþ. Ýnsanlar evlerinde, odalarýnda bir aþaðý bir yukarý dolaþýp yabancýnýn kim olduðunu bulmaya çalýþmýþlar. Yabancýyý düþünürken teker teker yüreklerini sakladýklarý kýrk siyah sandýðýn olduðu odalarýna gitmiþler. Bir anda, unuttuklarý sandýklarla karþýlaþýnca duraklamýþlar. Yüreklerini hatýrlamak içlerini öyle acýtmýþ ki, hemen oradan çýkmýþlar ve yabancýyý da, sandýklardaki yürekleri de o odada býrakmýþlar. Yatýp uyumuþlar. Ertesi gün, yabancý yine gelmiþ. Bu kez elinde bir beyaz sepet varmýþ. O yürüdükçe, halk da peþinden gitmiþ. Herkes bencil ve tek baþýna yaþamaya o kadar alýþmýþ ki, birbirine deðil konuþmak, selam bile vermemiþ; yabancýnýn arkasýndan birer yabancý olarak yürüyüp gitmiþ. Yabancý, sepeti, bir zamanlar gürül gürül akan ama þimdi kuraklýktan topraklarý çatýr çatýr eden ülkenin en büyük kurumuþ akarsuyunun yanýna býrakmýþ ve ortadan kaybolmuþ. Herkes kaybolan yabancýnýn ardýndan þaþkýnlýkla bakakalmýþ. Ardýndan sepette ne olduðunu merak etmeye baþlamýþ ama kimse uzanýp sepeti açmaya cesaret edememiþ. Gece olmuþ; herkes çaresizlik içinde evine dönmüþ. Yabancýyý ve sepeti düþünürken kendilerini yine yüreklerini sakladýklarý odada, kýrk siyah sandýðýn önünde bulmuþlar ve hýþýmla odalarýna çekilip uyumuþlar. Yine gün doðmuþ; halk erkenden uyanýp, anlaþmýþ gibi yollara dökülmüþ. Akarsuyun yanýna gidip yabancýyý beklemeye ve sepette ne olduðunu düþünmeye koyulmuþ. Gözler artýk birbirine bakmaya baþlamýþ. Yabancý gelmiþ; sepetin içine bir parça ýslatýlmýþ ve ezilmiþ ekmek býrakýp geri gitmiþ. Halk artýk, her gece evine gittiðinde siyah sandýðýndaki yüreðine bakmaya, ertesi günü yabancýyý görmek üzere kurumuþ akarsuyun yanýnda toplanmaya ve meraklarýný bakýþlarý aracýlýðýyla birbirleriyle paylaþmaya baþlamýþ. Yabancý, her gün ýslatýlmýþ ekmek getirip sepete býrakmýþ ve gitmiþ. Halk, her gün ayný saatlerde buluþup ayný merakla bekleþip durmuþ. Aradan yedi gün geçmiþ. Sekizinci gün herkes ayný saatte meraklý bakýþlarla birbirini karþýlarken yabancý gelmek bilmemiþ. Herkes tarif edilemez bir telaþýn içine girmiþ. Dokuzuncu gün gelmiþ; yabancý yine gelmemiþ. Derken sepette bir aðlama sesi duyulmaya baþlanmýþ. Halkýn arasýndan bir ses yükselmeye baþlamýþ: “Bu sepette ne olduðuna bakmalýyýz.” Herkes sepete bakmak istiyormuþ ama kimse buna cesaret edemiyormuþ. Birden bir rüzgâr çýkmýþ ve sepeti ters çevirmiþ. Sepet sallanmaya, aðlama sesi çoðalmaya baþlamýþ. Halk merak duygusuna daha fazla dayanamayarak sepeti açmýþ; bir de ne görsün! Yüreði olmayan bir bebek! Göðsü delik olan, yüreði olmayan bu bebek acý çýðlýklar atýyormuþ. Gece olduðu için, her zamanki gibi eve gitme vakti gelmiþ. Kimse gururundan vazgeçemediði, yardýmseverlik yapamadýðý ve cömertlik gösteremediði için bebeðe yardým etmemiþ. Herkes evine gitmiþ. Ýnsanlar evlerine gitmiþler gitmesine de, kendilerini yüreklerini sakladýklarý siyah sandýklarýnýn baþucunda bulmuþlar. Bebeðin aðlayan, gönülleri daðlayan, yüreksiz hali içlerine öyle dayanýlmaz bir acý vermiþ ki, hiç düþünmeden kýrk siyah sandýðý açýp yüreklerini oradan almýþlar ve kurumuþ akarsuyun yolunu tutmuþlar. Anlaþmýþ gibi bütün ülke halký ellerinde yürekleriyle bebeðin yanýnda buluþmuþlar. Deðil yüreklerini, ceplerindeki bir kuruþu dahi paylaþmayan; deðil ölmek üzere olan bir hayvana; insana bile bakmayan bu halk, tek tek sandýklara sakladýklarý en deðerli varlýklarýný, yani yüreklerini o bebeðe sunmuþ. Bebek, yürekleri aldýkça sakinleþmeye, gülümsemeye, kendine gelmeye baþlamýþ. Gecenin karanlýðýnda her yürek topraða bir ýþýk huzmesi vermiþ. Bebeðin bulunduðu toprak ýþýk demetine dönüþmüþ. Ardýndan bir þýrýltý sesi duyulmaya baþlanmýþ. Yýllarca kurak kalan akarsu yine gürül gürül akmaya baþlamýþ. Ülkenin kurak, karanlýk ve asýk suratlý halkýnýn yüzünde gülücükler açmýþ. Herkes mutluluktan birbirine sarýlmýþ. Ýþte o anda, siyahlar içindeki yabancý siyahlarýndan arýnmýþ, beyazlara bürünmüþ halde çýkagelmiþ. Bebeði almýþ, bebeðin tamamlanan yüreðine mutlulukla bakmýþ, halka dönmüþ ve “Teþekkür ederim. Yardým etmeseydiniz bebeðim ölecekti.” demiþ ve bebeði alýp gün ýþýðýyla birlikte oradan ayrýlmýþ. Ayrýlýrken dilinden þu sözler dökülmüþ: - Ýnsan cömertlik ve yardýmla insan olur; bencillik insaný sadece kurutur. Yüreklerini veren insanlar, giden bebeðin ardýndan yüreklerinin de gittiðini samýþlar ama yürekleri içlerine dolmuþ, akarsu aktýkça içlerindeki yürekleri de büyümüþ, çoðalmýþ. Ýnsanlarýn yüreklerine insanlýk taþýmýþ. Evlerine gittiklerinde ne siyah sandýklar ne de sandýklarý sakladýklarý odalar canlarýný yakmýþ. Herkes gün aðardýktan sonra yepyeni ve ýþýl ýþýl bir güne baþlamýþ. Arkadaþlarýný, tanýdýklarýný, dostlarýný özlediklerini hissetmiþ ve büyük bir özlemle misafirliklerine yeniden baþlamýþ. Ama bu sefer, misafirler güler yüzle karþýlanmýþ, kýrýk bardaklar çöplere atýlmýþ, en güzel bardaklarda þerbetler, tatlýlar ikram edilmiþ. Yardýma ihtiyacý olanlara yardým eli uzatýlmýþ. Bir daha o ülkeye ne kuraklýk ne de bencillik gelmiþ.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Derviþe Güneyyeli Kutlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |