..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabýn kaderi okuyanýn zekasýna baðlýdýr." -Latin Atasözü
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > hayal




20 Aðustos 2008
Pigme  
hayal
Bu, onu son görüþümdü. Ya da en azýndan, ben öyle olmasýný umuyordum. Ayný gece, apar-topar evi terk etmiþ; birkaç gün otellerde idare ettikten sonra, küçük bir daire kiralamýþtým. Sessiz, sakin, olaysýz ve en önemlisi Ege’siz, yirmi iki mutlu yýl geçirdim. Bir sabah kapý zilinin çalmasýyla, her güzel þey gibi, dingin ve mutlu yaþantým da bitti. O, gelmiþti!


:BABH:
Senli-benli iliþkileri sevmem. Bu yüzden olsa gerek, belli bir yerde bir yýldan fazla durmuþluðum yoktur. Ýnsanlar, bir süre sonra sizi kanýksamaya baþlar. Mesafeli duruþunuzu, giriþken olmamanýza yorup; “Yazýktýr! Garibi topluma kazandýralým” zihniyetiyle çat kapý yapar; sizi çay, kahve, altýn v.s günlerine ortak etmeye çalýþýrlar. Gitme zamanýdýr. Bu da, sýk ev deðiþikliði demektir. Ancak hiçbir yerde bu kadar kýsa kalmamýþtým. Taþýnmamla çýkýþým arasýndaki süre, sadece beþ aydý. Asýr gibi geçen beþ ay!

     Taþýnmamýn ilk günü ve hatta ilk saatiydi. Ve o uðursuz tanýþma gerçekleþti! Artýk hayatým eskisi gibi olmayacaktý. Karþýmda, 5-6 yaþlarýnda, kirpiklerine kadar sarý, sapsarý bir oðlan çocuðu duruyordu.

-     Hey, sen de kimsin?
-     Dostlarým “Pigme” der bana.
-     Pigme? Ha, þu küçük Afrika yerlileri.
-     Cýk, o deðil. Pig; yani “Palazlanmamýþ Ýblisler Grubu” benim de üyesi olduðum bir topluluk. Pig’den sonraki ekte, üyenin takma adýdýr. Ýkisi birleþtirilerek, “Kod Adý” elde edilir. Pigme gibi. Kýsaltmayý açacak olursak; bendeniz: “Palazlanmamýþ Ýblisler Grubundan Manyak Ege”
-     Yani adýn Ege. Ýblis ve manyaklýðýn da nerden geldiðini, zaman içinde öðreniriz herhalde.

Konuþmuyor; sadece gülümsüyordu. Ancak gülümsemesinde, bir çocuðun sevimli masumiyetinden çok, þeytanî bir soðukluk vardý sanki. Hatta bir an, gözlerinde kýrmýzý yansýmalar gördüðümü bile söyleyebilirim.

     Ayný günün akþamýydý. Birden odanýn ortasýnda beliriverdi. Ne zamandan beri ordaydý ve en önemlisi, evime nasýl girmiþti?

-     Adýn Gültenmiþ. Ama sana “Kýz kurusu” diyorlarmýþ.
-     Birincisi, evime nasýl girdin? Ýkincisi, evet adým Gülten. Üçüncüsü, kim bana “Kýz kurusu” diyor?
-     Annem babama “Karþýmýza bir kýz kurusu taþýnmýþ” derken duydum. Kýz kurusu ne demek?

Cevap vermedim. Ama o, yokuþ aþaðý inerken freni patlamýþ bir araba gibiydi. Durdurulmasý ve önüne geçilmesi imkânsýzdý. Ve sanýrým, onu hiç sevmemiþtim!

-     Elma, kayýsý kurusu gibi bir þey herhalde. Onlarda kuruyunca, suratýn gibi buruþuyorlar ya.
-     Senin anan, baban yok mu oðlum? Gecenin bir vakti, elin evinde ne iþin var? Defolup gitsene evine!

Sanki, beni hiç duymuyordu.

-     Hayvanlarý sever misin?
-     Hayvanlarý da, çocuklarý da sevmem!
-     En çok hangi hayvandan nefret edersin?
-     Farelerden ve senin gibi fare suratlý çocuklardan! Fareleri zehirlemekten müthiþ zevk alýrým. Evine gitmezsen, seni de zehirleyeceðim!
-     Tam benim kafadansýn, diyerek sýrýta sýrýta gitti.
( Bu çocuðun gözlerinde, gerçekten kýrmýzý ýþýltýlar mý vardý? )

Gel zaman, git zaman aramýzda mecburî bir iliþki doðdu. Ondan kaçýþým mümkün deðildi. Kapýdan, bacadan, anahtar deliðinden… Mutlaka, bir þekilde önüme çýkýyordu. Gerçek bir iblisti!

Aslýnda, sadece bir fincan kahve yapacak kadar kalmýþtým mutfakta. Ýçeri girdiðimde, tuhaf bir sessizlik fark ettim. Ölüm sessizliði! Onu hiç otururken görmediðim için yadýrgadým. Sonra akvaryuma takýldý gözlerim. Japon balýklarým ortalýkta görünmüyordu. Akvaryum süslerinin arkasýnda mýydýlar acaba? Akvaryumun camýný týklatýrken;

-     Balýklarýný mý arýyorsun? dedi. Ya, sen ne zalim bir kadýnsýn! Bir de bana iblis diyorsun, kendi iblisliðine bakmadan! Dýþarýda kar yaðýyor ve bu soðukta, balýkçýklar suyun içinde. Yazýk hayvanlara!
-     Ne diyorsun sen ya?
-     Balýklar üþümüþ diyorum. Isýnsýnlar diye cebime koydum onlarý. Bak, sýcacýk oldular!

Tanrým! Avucunda, iki ölü kýrmýzý balýk! Balýklarým!

Ertesi gün, özür anlamýnda hediye ettiði prinhalarla birlikte, onu da akvaryuma týkmak istiyorum. Cürmümü gerçekleþtiremeden kaçýyor elimden.

-     Gülten Teyze; öðretmenim bana “ucube” dedi.
-     Neden? Kreþteki çocuklarý mý yedin?
-     Kimseyi yemedim! Dünyada yerçekimi olduðunu, bu yüzden cisimlerin havada asýlý duramayacaklarýný söylüyordu. Ben de, havada asýlý durabileceðimi söyledim. “Mümkün deðil! Bu yerçekimi kanununa aykýrý” dedi. Kanýtlamak için, koþarak sýnýfýn duvarýna, ordan da tavanýna týrmanýp, karþý duvardan yere indim. Öðretmenim; “Sen bir ucubesin!” diye baðýrdý.
-     Yüce Rabbim! Sen bana düz duvara týrmanmakla kalmayýp, duvarda baþ aþaðý durduðunu mu söylüyorsun?
-     Hýýý… Sana da göstereyim mi?
-     Allah’ým neden ben?
-     “Ucube” ne demek?
-     Aynaya baktýðýnda gördüðün þey.
-     Gülten Teyze; neden çocuðun yok?
-     Sana ne!
-     Yoksa çocuk yapmayý bilmiyor musun?
-     Kapat çeneni!
-     Hadi, utanma! Öðretebilirim.
-     Sussana manyak!
-     Ama önce bir erkek bulacaksýn. Sonra, bir güzel yýkanacaksýnýz. Bu iþte, temizlik çok önemli.
-     Ne diyorsun sen ya?! ( Aman Tanrým! Biliyor olabilir mi? Yok caným! O, daha 5 yaþýnda. )
-     Sonra, yataða gireceksiniz. Sonra….
-     Sus dedim sana! Sansürlenmiþ bir öykü istemiyorum ben! Ýblis! Senin yüzünden öykümü riske edemem. Allah’ým, neden hep böyle aklý baþýndan baðýmsýz kahramanlarla savaþmak zorundayým?
-     Sonra, yatakta oturup ellerinizi açacaksýnýz.
-     Ne?
-     “Allah’ým, bize evlat ver” diye dua edeceksiniz. Bir süre sonra, çocuðunuz olacak. Annem, dünyaya geliþimi böyle anlattý. Ama “hayýrlý evlat” dilemeyi unutma. Annem, “hayýrlý” demeyi unuttuðu için benle cezalandýrýldýðýný düþünüyor.
-     Allah’ým, þükürler olsun! Pigme, seni öpmek istiyorum!
-     Iýýyyy… Þapýr-þupur öpülmekten hiç hoþlanmam!

Her defasýnda, yeni bir þok yaþatmaya yeminliydi sanki. Sabahýn erken saatlerinde, görünmeyen bir þeyi çekiþtiriyormuþ gibi debelenirken gördüm onu.

-     Ne o? Sabah sporu mu?
-     Hayvanýmý gezdiriyorum Gülten Teyze.
-     Hangi hayvaný oðlum? Ortada ne bir hayvan var; ne bir tasma; ne de zincir var. Sakýn gezdirdiðin hayvan, sen olmayasýn!
-     Kýrkayaðýmý gezdiriyorum. Ne yani, herkes gibi köpek mi gezdirseydim? Boynu ince; tasma takamadým. Makara ipi baðladým; ama çok yavaþ yürüyor.
-     Yahu, salak oðlum! Hayvanýn kýrk tane ayaðý var. Elbette yavaþ yürüyecek.
-     Haklýsýn. Ben bunu nasýl düþünemedim, diyerek eve doðru seðirtti.

Akþam; iþ dönüþü. Ege, sabahki yerinde, hâlâ ipi çekiþtirmekte. Ancak, iyice yaklaþýnca, kýrkayaðýn simetrisinde bir tuhaflýk fark ettim.

-     Bak, aklýna uydum da, gördün mü olanlarý Gülten Teyze?
-     Ne oldu ki?
-     Hayvanýn kýrk ayaðý yüzünden yürüyemediðini söyleyince, eðer ayak sayýsýný yarýya indirirsem, daha hýzlý hareket eder diye hesapladým.
-     Eeee…
-     E’si, yanlýþ operasyon! Önceden iyi-kötü yürüyordu. Þimdi yerinden bile kýpýrdamýyor.
-     Yüce Rabbim, akýl-fikir ver!

Ertesi sabah, kapýyý açar açmaz.

-     Günaydýn Ege. Ne o, gece paspasta mý uyudun?
-     Cýk.
-     Nereye sabah sabah?
-     Kýrkayak aramaya.
-     Niye? Öbürüne ne oldu ki?
-     Öldü.
-     Ölüm, kurtuluþtur bazen. Üzülme.
-     Üzülmedim; kýzdým! Azýcýk daha dayansaydý, protez bacak ameliyatý yapacaktým. Onun yüzünden projem yarým kaldý.
-     Ne?
-     Önce, organ nakli yaptým. Ama örümcek ayaklarý, kýrkayaðýnkilere göre uzun kaldý. Sonra, bakýr tellerden, tam da kýrkayaðýnkilere uygun protezler yaptým. Operasyona baþlayacaktým ki, öldüðünü fark ettim. Ne olacak þimdi? Þehirde kýrkayak bulmak, kolay mý?
-     Yaaa… Senin iþin de zor be!

Olaydan birkaç gün sonraydý. Her zamanki gibi, bir akþam dibimde bitiverdi.

-     Bak, Gülten Teyze; sana kendi ellerimle limonata yaptým.
-     Limonata sevmem. Kendin iç. Ayrýca, evine defol! Yapýlacak yýðýnla iþim var.
-     Ýçmezsen, asla gitmem!
-     Peki, içersem gidecek misin?
-     Hem de hemen. Söz!

Bu sözün üzerine, deyim yerindeyse, sevindirik oldum. Ege’siz bir akþamýn þerefine, fondip yaptým limonatayý. Ancak içmemle, gözlerindeki o kýrmýzý ýþýltýyý görmem bir oldu. Bu iblis, yine ne yapmýþtý?

-     Söyle!
-     Neyi söyleyeyim?
-     Gözlerini gördüm iblis! Nasýl bir þeytanlýk yaptýn? Ýtiraf et!
-     Yapmadým!
-     Yaptýn!
-     Tamam, yaptým! Madem istedin, söylüyorum. Gerçeðe hazýr mýsýn?
( Gerçeðe hazýr mýydým? Ya da gerçeðin, ne kadarýna hazýrdým? )
-     Hazýrým; söyle!
-     Limonatanýn içinde, beþ tane larva vardý.
-     Ne? Ne vardý?
-     Larva ya! Kurbaða yumurtasý iþte!
-     Ööððð… Ama neden, neden yaptýn bunu?
-     Abartma! Sadece basit bir deney! Bir belgeselde izlemiþtim. Bazý tür kurbaðalar, larvalarýný iribaþ olana dek, midelerinde tutarlarmýþ. Böylece onlarý, tehlikelere karþý korurlarmýþ. Bir diþinin midesi de ayný görevi yapar, deðil mi? Hem sana yutturmasaydým, annem onlarý atacaktý.
-     Bööððð… O larvalarý üzerine, hayýr hayýr; aðzýna kusacaðým manyak!

Ama onun için hiçbir þeyin önemi yoktu. Pigme, küsme huyu olmayan, iflâh olmaz bir arsýzdý. Ve ben, delirmenin sýnýrýnda, daha ne kadar dayanabilecektim?

-     Kumru, balkonumuzdaki saksýya, üç tane yumurta býrakmýþ Gülten Teyze.
-     Hýýrrr…
-     Anne kumru, önceleri yumurtalarýn üzerine oturuyordu. Kuyruðundan sadece bir, iki tüy yoldum diye, artýk gelmiyor. Þimdi yumurtalardan civciv çýkmaz, deðil mi?
-     Hýýrrr…
-     Acaba diyorum Gülten Teyze; yumurtalarýn üstüne ben otursam, içinden küçük Egeler çýkar mý?
-     Hýýrrr…
( Mümkün mü? Ya mümkünse! Birine tahammül edemezken, üç küçük Ege daha! )
-     Hayýrrr!...

Bu, onu son görüþümdü. Ya da en azýndan, ben öyle olmasýný umuyordum. Ayný gece, apar-topar evi terk etmiþ; birkaç gün otellerde idare ettikten sonra, küçük bir daire kiralamýþtým. Sessiz, sakin, olaysýz ve en önemlisi Ege’siz, yirmi iki mutlu yýl geçirdim. Bir sabah kapý zilinin çalmasýyla, her güzel þey gibi, dingin ve mutlu yaþantým da bitti. O, gelmiþti!

-     Günaydýn Gülten Teyze. Ýzini bulmak zor oldu. Ama seni görmeden gidemezdim.
-     Bana bak Pigme! Her nereye gidiyorsan, hemen git! Defol!
-     Artýk 27 yaþýnda, ün yapmýþ bir genetikçiyim. Amerika’nýn en popüler üniversitesine, araþtýrma görevlisi olarak gidiyorum ve uçaðým birazdan kalkacak. Hey, ben artýk büyüdüm!
-     Ben de yaþlandým! Yorgun kalbimin þakalarýný ya da arsýzlýklarýný kaldýrabileceðini sanmýyorum. Hadi, güle güle!
-     En azýndan, hediyeni alsaydýn.
-     Hediye mi?
-     Evet, sana özel. Lütfen kabul et!

Kýrmýzý kurdeleyle baðlanmýþ, küçük bir kutuydu. Þirin, zararsýz ve albenili görünüyordu.

-     Tamam, aldým iþte! Artýk kapýyý kapatabilir miyim?
-     Hediyeni açmayacak mýsýn? Hadi, lütfen aç!
-     Tamam tamam. Açýyorum!

Kurdaleyi çözerken, bir an gözlerinde, o kýrmýzý ýþýltýlarý gördüm sandým. “Yanýlmýþ olmalýyým” deyip açtým. Açmaz olaydým! Ne olduðunu anlayamadýðým bir yaratýk, ýþýk hýzýyla fýrladý ve evin içinde kayboldu.

-     Aman Allah’ým, neydi o öyle?
-     Fare! Benim en gözde kobayýmdýr. Onu, senden baþkasýna emanet edemezdim Gülten Teyze.
-     Seni öldüreceðim iblis! Seni de, fareni de zehirleyeceðim!
-     Ben de seni seviyorum Gülten Teyze. Hoþça kal!
-     Buraya gel manyak! Beni, bu fareyle yalnýz býrakma!
-     Haaa…. Söylemeyi unuttum. Her tür zehire karþý baðýþýktýr. Ayrýca hamile. Sanýrým þu dakikalarda, mutfaðýnýn gizli bir köþesinde doðuruyordur. Haaa… Embriyolara kuþ geni aþýlamýþtým. Sanýrým uçan, küçük fareciklerin olacak. Düþünsene; baþýnýn üstünde, omzunda gezinen farecikler! Ne sevimli!
-     Boyun, posun devrilsin! Gidiþin olsun da, dönüþün olmasýn e mi!
-     Ben de seni öpüyorum Gülten Teyze. Amerika’dan yazarým. Bayyy…

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Okurken çok güldüm.
Gönderen: Özgür / , Türkiye
3 Eylül 2008
Merhaba, Okurken çok güldüðüm bir öyküydü. Böyle yaramaz, enerjisi bitmeyen çocuklar çok oluyor. Bazýsý anne ve babanýn kötü davranmasý sonucu içlerindeki yaratýcýlýðý insanlýk için kullanamýyorlar. Bazýlarý da teþviklerle hikayedeki gibi bilimadamý olup çýkýyorlar. Kaleminize saðlýk.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Çocuðum [Þiir]
Külleri Sana , Közü Bana Düþen Sevda [Deneme]
Gece (Hayal) Dir (Er) Erse Gün (Iþýðýna) [Deneme]
Ýkilem [Deneme]


hayal kimdir?

Okumayý, yazmayý, þiir dinlemeyi ve sinemayý seviyorum. "Ekonomik özgürlüðüm var" diyen bir köleyim. Her iyi köle gibi, az tüketir, çok üretirim.

Etkilendiði Yazarlar:
Cemal Süreya, Oruç Aruoba


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © hayal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.