"Ýnsan - iþte tüm sýr burada. Bu sýr üzerinde çalýþýyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
…..Anne ile baba sözleþmiþçesine, bir aðýzdan; “ Hadi oðlum pipini bir de fotoðrafçý amcaya göster bakalým” dediler!... Baba, fotoðraf çekimi için eve çaðrýlan delikanlýya dönerek : “ Bu afacan var ya , bu afacan… “ dedi ve ekledi : “ Aslýnda bunun geliþimini daha saðlýklý bekliyorduk…. Ama ne yapacaksýn? Ýkiz dünyaya geldiðinden midir ne ?… Umduðumuz gibi olmadý…” Daha sonra sesini alçaltarak : “ Ýkizi kýz oldu…” dedi ve yeniden sesini yükselterek yineledi: “Hadi , pipini göster amcaya Fatih. Baba, bu kez: " Amcasý... Bir-iki sövmeyi bile öðrendi maþþþallah! “ diye sözünü bitirdiði anda arkalarýndan bir kýz çocuðunun cýlýz sesi geldi: “ Baba ben göstereyim… Bakýn, benimkine bakýn!... “ Baba geri döndü, anne mutfaktan yetiþti; ikisi birlikte kýza doðru hýþýmla hamle yaptýlar!...Kýz çocuðu minicik elleriyle eteðini kaldýrmýþ beklemekteydi…Anne erken davrandý ve kýzýn ellerine vurarak eteðini býrakmasýný saðladý. Namusu kurtarmýþlardý!... Baba bir ‘ohh! , çekti!...Daha sonra kýz çocuðunun kolundan tutarak sarstý artarda ve “ Sen kýz çocuðusun! Ayýp!…Ayýp!...” diye söylenirken kýzarmýþ yüzünü fotoðrafçýdan gizlemeye çalýþýyor gibiydi… Anne araya girdi de evin erkeði biraz rahatladý: “ Amcasý Fatih’ in þeyi iyi çýkacak deðil mi?” Belki bir evin salon ve ya oturma odasýnýn duvarýný süslemek ve anne-babalarýn gurur duymasý için asýlmýþ bu ve buna benzer bir erkek çocuðu fotoðrafýný görmeyenimiz yok gibidir. Kimileri pipisiyle oynarken çekilmiþtir, kimilerinin eline ise, oyalanarak düzgün görüntü vermesini saðlamak amacýyla oyuncak neyin gibi bir þeyler tutuþturulmuþtur…Erkek çocuk, her an için çekilmeye hazýr bir silaha sahip olduðu psikolojisi ile beslenerek büyür genellikle..Olasýlýkla Ýleride bir parçasý olduðu aileye yük olan iþsiz, mesleksiz kredi kartlý, cep telefonlu ve kontorsuz bir yeniyetme olarak kendisini ne tür tuzaklar beklerse beklesin, o çocukluk yýllarýndan kalan solgun fotoðraflarýn deðeri her gün biraz daha artacaktýr. Erkek çocuðunun doðumu ile baþlayan ayrýcalýðý her aþamada kendini gösterecek, bu ayrýcalýklý durum da çocukla büyüyecektir. Örneðin; ' Bak kýzým! Kardeþin oðlan çocuðu, bir yerleri þiþer, sen azýný yesen kýyamet mi kopar?... , ' Sen kýzsýn! Kardeþinle seni ayný gözle görmemizi bekleme boþuna!..., Ta baþýndan aile içinde baþlayan ayrým çocuklarla birlikte büyüyerek dalga dalga toplumu da kuþatmayý sürdürür. Ailece edinilen malýn bölüþümüne de yansýr bu eþitsizlik. Oðul’ un ‘ erkekliðe ilk adýmý olarak, kabul gören sünnet, davul zurna büyük bir gümbürtüyle dosta düþmana duyurulurken Havva Ana’ dan bu yana kýz çocuklarýnýn kadýnlýða ilk adýmlarý olan dönem, aile içinde bile anne ile kýz arasýnda kalmaya mahkûmdur. Oysaki; sünnet, aþýrma (intihal) yoluyla baþka dinlerden edinildi… Dinlerin kurucu öncüleri de sünnetli deðildi.. Delikanlý kýzlarýn o özeli ise, yaratýlýþ inancýna göre, katýksýz bir Allah vergisi olarak Havva Ana’dan buyana süregelen bir durumdur. Her ne kadar sünnet sonradan edinilen bir gelenek olsa da, kýz çocuklarýnýn özel dönemlerinin utanýlacak denli gizlenmesi ve o dönemde adeta aþaðýlanarak dýþlanmalarý karþýsýnda bir övünç madalyasý gibi algýlanmakta ve öyle durmaktadýr… Komþumuz yaþlý bir teyzenin hayýflanarak ‘Aman Allah’ým!. Her þeyleri ortaya döktüler!, diye utanarak eleþtirmekten kendini alamadýðý; genç kýz ve kadýnlarýn özel günlerinde kullandýklarý malzemenin televizyon reklamlarý da olmasa, bir bakýma yaþýyor olduðumuzu borçlu olduðumuz analarýmýzýn o özel dönemlerini temelli unutacaðýz… Bu baðlamda, yaþadýðýmýz toplumda erkek olarak dünyaya gözlerini açmýþ tüm erkek çocuklarýnýn yüzde doksan dokuzunun iradesi dýþýnda baþýndan geçmesi kaçýnýlmaz olan sünnetin, kadýnlarýn özel dönemi denli yaþamsal bir gerekliliði söz konusu deðil…Yanlýþ anlamayý önlemek için kýsaca yineliyorum: Analarýmýzýn söz konusu özel durumlarý olmasaydý bizler de dünyaya gelemezdik. Sonradan gündeme gelmiþ bir olay olarak sünnetin bu anlamda herhangi bir katkýsý yok! Erkek çocuklar, büyüdük sýra edep yerlerini kapatmayý öðrenirken, yetiþkin kýz çocuklarýnýn bir yerlerini açmasý istenecektir gizli kapaklý… Sen kýz çocuðusun kimseye gösterme!..Ýndir eteðini!.. Ayýp! Ayýp! Diye yakýn çevresine sýký disiplin uygulayan bir anlayþtan gelen bireylerin oluþturduðu içi boþ kalabalýklar bir yerlerini açmakta nazlananlara kadýn tiplerine topluca ‘ Aç!... Aç!..., diye tempo tutup baðýracaklardýr.. Bu kadarcýk mý ? Keþke bununla kalsa!... Sanatýn içine tüküren belediye baþkanlarý çýkacaktýr aralarýndan!... Parka konmuþ bir yontuyu ve ya bir resim sergisinde yer alan resmi ‘müstehcen, bulduðunu ileri sürerek baltayla saldýranlar da bunlarýn içinden çýkacaktýr!... Uygar dünyanýn büyük kalabalýklarla açýk alanlarda gerçekleþtirdiði yýlbaþý kutlamalarýný taklit edecesine Taksim Meydaný’nda bir araya gelen kalabalýk arasýna karýþmýþ boþta gezen kazma gençlerin, kýstýrdýklarý turist kýzlarýn þurasýný burasýný mýncýkladýklarýna tanýk olarak insanlýðýmýzdan utancaðýz!... Aþýk olduðu kadýn ve ya kýza sokak ortasýnda kurþun yaðdýran ve ya býçakla delik deþik ettikten sonra ‘ Kendisini çok seviyordum , bunu anlamadý!..., diye durumu açýklamaya kalkanlar mý dersiniz? Utanýlacak her türlü melanetle gurur duyan, bunu da tempo tutarak, söz konusu melanetin ortaya çýkarýlan sorumlularýna yönelik ‘ Türkiye sizinle gurur duyuyor, diye gürleyen yarýnsýz kümelerin günden güne çoðalmada olduðunu mu dersiniz? Ýþin iyice çýðrýndan çýktýðý zamanlarda ana-baba yaþýyorsa ayaklarý yere deðmiþ ama, iþ iþten de geçmiþtir çoktan. Genel olarak, ölen aile büyüklerinin cenazesi, kendini bildi bileli ikinci sýnýf muamelesi gören kýz çocuklarýnýn evinden çýkar. Ölmeden önce ve gene genellikle yaþlýlarýn elinden tutan da, son ana kadar baþucunda bekleyen de, son görev olarak kefenleyen de kýz çocuklarý olur!.. Bu durumun canlý tanýklarýnýn sýklýkla yinelediði, ' Hayýrlýsý kýz evladý , teranesi dillerde pelesenk olur... Siz ne dersiniz, nasýl düþünürsünüz, onu elbette bilemem! Ama bildiðim bir þey var: O da, yaþamakta olduðum bu coðrafyada olan , biten onca olumsuz gidiþatýn bir bölümünü kendimce saptamaya çalýþtýktan sonra kadýnlarýmýzýn, 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü’ nü kutlayacak gücümün ve isteðimin kalmadýðýdýr. 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü’ nü erkeklerin kutlayacaðýný iyi bildiðim için, 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü, tüm erkeklere kutlu olsun, demekle yetinmek istiyorum…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mudi Beya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |