Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
“Örtmenim! Demirhan gülüyorrr!” “Þrakkkkk! Terbiyesiz köpek seni, 10 Kasým gibi böyle acýlý bir günde nasýl gülebiliyorsun? Benim cetvelim nerede? Uzat bakiim elini...” ... 29 Ekim’ler, 23 Nisan’lar, 10 Kasým’lar, 19 Mayýs’lar, 30 Aðustos’lar... bu tarihler bana: • Sonsuz aymazlýklar; • Çocuk ruh saðlýðý konusunda cahil, eðitilmemiþ ilkokul öðretmenlerini; • Atatürk potresi üzerinden duygu tüccarlýðýný; • Sahte gözyaþlarýný; • Sabah ayazýnda, kavurucu öðlen güneþinde ayakta durmayý; • Uzadýkça uzayan, çocuk ruhunda “ulan artýk bitsede gitsek” duygusunu yeþerten, geliþtiren okul müdürlerinin, emekli subaylarýn konuþmalarýný; • Baldýr bacak, etek boyu tartýþmalarýný; • “Ohaaa bu ne ya? Sayýn Meclis Baþkaný, sizi temsilen yerinize ’çocuk’ diye çýkardýðýnýz þahsýn 3 tane çocuðu varmýþ...” cümlesi ile baþlayan tartýþmalarý; • Motorize polis birliklerinin, akrobasi gösterisini; • Bazý törenlere katýlmamak için, acil olarak hastalandýðýna dair raporlar alan belediye baþkanlarýný, parti il ve ilçe baþkanlarýný; • Ceylan derisi koltuklarda uyuklayan milletvekili hazretlerini; • Diz kapaðým da patlayan sivri uçlu öðretmen ayakkabýlarýný; • Atatürk büstü nöbetlerini; • Sýnýf öðretmenin gözüne girebilmek için, acý soðanla yaratýlan gözyaþlarýný; • Tüm gün kafa ütüleyen, okul bandosunun bahçe provalarýný; • Kaþ göz iþaretleriyle iletiþim kurduklarý idda edilen, Cumhurbaþkaný’ný, Baþbakan’ý, Genelkurmay Baþkaný’ný hatýrlatýyor. Bir de Çotadanak Pide Salonu’nda, karþýlaþtýðým 88 yaþýnda Kurtuluþ Savaþý Gazisi’nin gözü yaþlý bir þekilde “... ya bu millet bizle beraber paþayý (Atatürk) anlamadý ya da anlatmasý gerekenler anlatamadý...” diye sitem etmekte haklý olduðu konuþmasýný... Gazi’nin sitemine gelince, bence anlatýlamadý, anlattýrýlmadý... Ýnsan Mustafa Kemal yerine, sadece komutan, asker Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatma hatasýna düþüldü. Ve sonralarý iþ iyice zývanadan çýkarak ‘Kemalizm’ diye bir din yaratýlmaya çalýþmalarýna kadar ulaþtý... “Biz istedik, biz savaþtýk, biz kazandýk, biz kurduk. Oh canýmýza deðsin ne iyi etmiþiz, elimize saðlýk.” doðrusu yerine; “O istedi, O savaþtý, O kazandý, O kurdu. Eline saðlýk, hadi o zaman O’nun kýymetini bilerek yaþayalým.” mitos Atatürk versiyonu tercih edildi. Eh sonuçta, bu yanlýþ tercihler ve versiyonlar sonucunda bugünkü hormonlu, saðlýksýz, Evren Atatürkçülerinden, salon Atatürkçülerine kadar geniþ yelpazede eciþ büçüþ Atatürkçüler peydahlandý... Bunlarýn daha sonra devlet yönetiminde söz, bürokrasi de makam sahibi olmalarý da Cumhuriyet ve demokrasi düþmanlarýnýn ekmeðine, katmerlisinden yaðlar sürdü. Hâla ýsrarla anlamak istemedikleri olay, Atatürk üzerinden demokrasi sevgisi; demokrasinin özümsenmesi; demokrasiye baðlýlýk duygu ve düþüncesinin oluþmayacaðýna, oluþanýn ise bugünkü gibi “goy goyculuk” olacaðýdýr. Asýl yapýlmasý, uygulanmasý gerekense; toplumun kendisine yabancý olan “Demokrasi” kavramýný anlayacaðý bir þekilde anlatmak ve anladýkça da özümsemesini saðlamaktý. Eh zaten demokrasiyi anlamýþ, özümsemiþ bir halk için “Kemalizm dini” (!) yaratmanýza gerek yoktur. Çünkü halk kendi liderinine hak ettiði deðeri verecektir. Yoksa, þimdilerde yaþadýðýmýz gibi, Mustafa Kemal’e verilen deðer deðildir. Yani bir takým zümrenin, Mustafa Kemal’i öldürerek (!) sadece Atatürk’ün yaþamasýný istemeleri sonucunda, “ Atatürk’e” verilen samimiyetsiz, baðnaz ve yobaz bir deðerdir. Eðer öyle olmasaydý, yaþadýðýmýz þu günlerde bazý abuþlar: Anýtkabir’in mozelesine yüz sürmezdi! “Abi valla diyorum, aha Anýtkabirin köþesindeki sütunun arkasýnda Ata’nýn hayaletini gördüm” diye yemin etmezdi! “Ah ah þimdi keþke Atatürk olsaydý da bizi bir çýrpýda kurtarsaydý.” diye hayýflanmazdý! “Türk þöförü asildir” gibi komik ötesi, akla ziyan vecizeler söylediðine inanmazdý! Demokrasinin ve Cumhuriyet’in korunmasýnda, savunulmasýnda en güvendiðiniz kurum sorusuna karþýlýk: “Silahlý Kuvvetlerimiz” demek yerine, “BÝZÝZ, YANÝ TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ HALKI” derlerdi! Eðer bir “devletin iþleyiþ düzeni” kendi sýnýrlarý içerisinde hâlâ Silahlý Kuvvetler tarafýndan korunuyorsa, ya da halkýn büyük bir çoðunluðu Silahlý Kuvvetleri’ni demokrasinin sigortasý olarak görüyorsa, o topraklarda demokrasi rüzgarlarýnýn esmeyeceðini bilirim. Ve ben Cumhuriyetimizin 84. yýldönümünde ýsrarla þunlarý öneririm: Cumhuriyetinize siz sahip çýkýn! Demokrasiyi öðrenin ve özümsemeye çalýþýn! Gelse de bizi kurtarsýn diye Atatürk’ü beklemek yerine, “acaba ben de Atatürk olabilir miyim?” diye kendinize sorun ve Mustafa Kemal’le beraber “leblebi koydum tasa, kýz annem” türküsü eþliðinde karþýlýklý oynayýn!, Yoksa, Cumhuriyetin 100. 125. 150. yýldönümlerinde hâlâ “ Acaba filanca ülke olur muyuz” diye kendini kendinize yarattýðýnýz korku filmleri görerek kutlarsýnýz... Mýsmýl olun...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Demirhan Ocak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |