Kim Kazanacak?



Yeniden iki kutuplu döneme girdik! Geçmiþin iki kutuplu dünyasýndaki soðuk savaþýn bir nevi danýþýklý dövüþ olduðu sonradan anlaþýldý (halklar özellikle Ortadoðu halký açýsýndan). Geçmiþ dönemdeki savaþýn formülü 2 sömüren, 1 sömürülen idi.
Soðuk savaþ sonrasý kýsa bir dönem için bir sömüren ve sümürülen oldu (ise uyanýþtan sonraki mahmurluk süreci olarak algýlanmalý). Ne var ki çeyrek asýr dahi sürmedi bu süreç. 21. yüzyýlýn ilk yarýsýnda yeni Küresel kavramlar türedi. Kuþkusuz her kesimden insanlarýn içini doldurarak-dolduramayarak kullandýðý, özellikle terör, adalet, baðýmsýzlýk gibi kavramlar daha öncede yok deðildi. Ancak bu kavramlar "Küresel siyasi kavram"lar haline geldi. Öyleki devletler karþýlýklý düþmanlarýna kullanmaktan çekinmez oldular. Ýsrail bir yandan "devlet terörü" uygularken öte yandan da Ortadoðu'da yalnýzlaþmýþ mazlumlarý oynuyor. ABD teröre destek veriyor safsatasý ile Ýran'a savaþ açmanýn eþiðine kadar gelmiþ bir halde. Daha ötesi Ýran gibi güçlü ve bir o kadarda onurlu ülkenin en önemli gücünü "terorist güç" ilan ediyor.

Güçlünün egemenliðini kabulenmeyen, sömürüyü onaylamayan, her inanç ve ideoloji'yi (Lübnan Hizbullah'ý ve Hamas gibi ) baðýmsýzlýk hareketleri ABD tarafýndan terör kavramýyla tanýmlanýyor. Gerçi 17. yüzyýlla birlikte insanlýðýn ve medeniyetin beþiði olan Asya ve Afrika'ya "Orman Kanunu" Felsefesi ile yaklaþan ve bu Felsefe üstüne kendisini þekillendiren Batý dünyasý özellikle Ýnglitere Ýmparatorluðu 2. Dünya savaþýnýn akabinde liderliði danýþýklý bir þekilde Siyonist'lerin de yardýmý ile ABD ye teslim ederek kendi kýtasýnda baþarýyla yerleþtirdiði dünyanýn cennetine madde transferi gelenðini 20. yüzyýlýn sonlarýna kadar rahatlýkla baþardý.

Sonrasý bilinen deðiþimle gelen, bir tarafta sömürmeye alýþmýþ, öte tarafta ise sömürülmek istenmeyen yeni iki kutuplu dünya! Asýl düðümü bünyesinde barýndýrýr bir vaziyet halini aldý. Ve düðümün çözüm görevi ve sorunu hala netleþmiþ deðil. Sorun terör kavramý ile birlikte adalet ve hürriyet kavramlarýný da gerçek manada tanýmýna kavuþacak. Ýþte tam bu aþamada dünyanýn pek alýþýk olmadýðý bir kiþilik ve bir çözüm önerisi ile sahneye giriyor. Özelde Batý'nýn, genelde dünyanýn alýþýk olmadýðý eþitlik ve adalet pradigmasýný þekillendirmek ve yeniden tanýmlamak istiyor. Kim bu kiþi? Ahmedi Necat! Ahmedi Necat'ýn ''siyasi pradigma''sýnýn ''olmazsa olmaz''ý olan bu kavramlarýn ilham kaynaðý nereden besleniyor? Kendi siyasi üretimi mi? Yoksa baþka bir deðer mi? Ýslam devriminin deðerler manzumesinin kaynaðýný semavi'likten aldýðý tartýþma götürmez bir realite. Ahmeti Necat kimliðinin ise geçici olduðu bilinendir. Nitekim O'da bir süre sonra daha öncekiler gibi sahneden çekilip yerini kendisinden sonra gelen meslektaþýna býrakmak zorunda. Ama biz günümüz dünyasýna çeki-düzen vermek isteyen, mevcut iki kutubun dünya Felsefesine kýsaca bir deðinelim. Acaba ayný sonuçlara ulaþabilecek miyiz?
Söz konusu kutuplar, ABD ve Ýsrail ikilisi (ki baþlýbaþýna bir kutuptur) ve Ýran!

Önce ABD'nin dünya ya sunmak istediði deðerlerin kaynagý olan baðýmsýzlýk bildirisinden bir pasaj sunalým: "Bütün insanlarýn eþit yaratýldýklarýna; yaratýcýlarý tarafýndan onlara hayat, özgürlük ve mutluluðu arama hakký gibi geri alýnamaz bazý haklar verildiðine inanýyoruz". Evet, ve bunun açýlýmý, yani bu belgede ifadeye kavuþan yönetim ilkeleri için Thomas Jefferson ise þöyle diyor:

"Biz þu gerçeklerin açýk olduðu görüþündeyiz: bütün insanlar "eþit" yaratýlmýþlardýr, onlarý yaratan Tanrý kendilerine "vazgeçilemez bazý haklar vermiþtir", bu haklar arasýnda "yaþama", "özgürlük" ve "refah"ýný arama haklarý yer alýr, bu haklarý korumak için insanlar arasýnda meþru, iktidar hak ve yetkilerini yönetilenin rýzasýndan alan hükümetler kurulmuþtur. Herhangi bir hükümet þekli, bu amaçlarý tahrip eder bir nitelik kazanýrsa, onu deðiþtirmek veya kaldýrmak ve temelleri kendi güvenlik ve refahlarýný saðlamaya en uygun görünecek ilkeler üzerine dayanan, güç ve yetkiyi ayný amaçla örgütleyen yeni bir hükümet kurmak o halkýn hakkýdýr." (telafuz olduðu gibi aktarýldý)

ABD Baðýmsýzlýk bildirisinde yukarý daki "eþitlik", yasama", "özgürlük", "refah" ilkelerini prensip edindiðini iddia ederek Ortadoðu'da ve Afganistan'da kan dökerek övüne dursun, biz ABD'nin tanýnmýþ politikacýlarýndan Zbigniew Brzezinski'nin "Ýran'ýn zamaný geldi" adlý makalesindeki þu cümleleri de okuyalým: "Ortadoðu'daki en yoðun nüfuslu ülke ve dünyanýn önde gelen "enerji" üreticilerinden biri olarak Ýran, bugün Kuzey Kore gibi haydut devletler tarafýndan yürütülen büyük çaplý "itaatsizlik" ve "yalnýzcýlýk" lüksüne sahip olamaz".

Demokrasi, insan haklarý ve eþitlik adýna! Yeryüzü'nün Kýrallarý olmak isteyen ABD'nin öncüleri, Ortadoðu'nun mazlum halklarýna kendi deðerleri (sömürü) adýna terör estirmeye devam ederken! Bir de Ýran anayasasý'na bakalým!

Acaba ABD Jandarmasý Þahlýk rejiminin kabul edilemez ilkelerini red ederek, Ýslami bir anayasa oluþturarak onurlu hayat sürdürmeyi prensip edinmek isteyen Aziz Ýran halký yüzbinler Þehid vererek baðýmsýzlýðýný ABD'nin elinden geri almayý baþarmýþ (darýsý bizim baþýmýza) Ýran milletinin evlatlarýný terorist ilan eden ABD'nin haklýlýðý ne derece geçerli? Ne yapmak istiyordu Ahmedi Necat'ýn Ýran'ý? Ýran Ýslam Cumhuriyeti anayasasýnýn -dýþ siyasetinin 10. bölümünden madde 152 ve 154. maddeleri okuyalým.

Madde 152:
Ýran Ýslam Cumhuriyeti'nin dýþ siyaseti, her nevi egemenlik kurmak ve egemenlik altýna girmeyi reddetmek, ülkenin her alanda istiklalini ve toprak bütünlüðünü korumak, bütün müslümanlarýn haklarýný savunmak, egemenlik peþinde olan güçlere karþý hiç bir taahütte bulunmamak ve savaþ açmayan devletlere barýþcý iliþkiler kurmak esaslarýna dayanýr.

Madde 154:
Ýran Ýslam Cumhuriyeti, beþeri toplumlarýn tümünde insan saadetini, kendi gayesi bilir ve istiklal, hürriyet, hak ve adalet yönetimini, dünya insanlarýnýn tümünün hakký olarak tanýr. Binaenaleyh diðer milletlerin dahili iþlerine, her nevi müdahaleden tam olarak çekinmekle beraber, mazlumlarýn zalimlere (mustaz'afi'nin müstekbirlere) karþý haklý mücadelelerini dünyanýn her neresinde olursa olsun, himaye eder. (maddeler aynen böyle)
Nasýl anlamalý? Öyellikle 154. madde de yoðunlaþarak düþünelim, fazla söze gerek kalmayacak inanýyoruz ki ayný sonuca varabiliriz!

Peki kim kazanacak? Kronolojik sýralamaya göre; gerek Tevrat, gerek Ýncil ve gerekse son semavi Kitap olan Kur'an Ýlahi adalet kavramlarýndan bahseder.'' Þüphesiz Allah adil olanlarý sever'' Hucurat/9 insanýn kemalete olan tutku ve isteði ile, mana'da var olan nihai kemal zirvesine ulaþmak isteðinden yola çýkarak, Kur'an'ýn Ýlahi adaleti asýl olan diðer iki kaynak ( Ýncil ve Tevrat) taki adaletin kamil tanýmlamayý da bünyesinde taþýr.
Kuran öðretisi; uygulamadýðýmýz (yapmadýðýmýz) bir þeyi niçin baþkalarýndan beklememizi özellikle kýnayýcý bir dille yargýlar.
Asýl etken; Ahmedi Necat'ýn siyasi kiþiliðinde önemli etkisi olan ''inancý'' ve inancýnýn olmazsa olmazý olan ''Adl'' (ki imanýn gerekliliklerinden ve Allah'ýn subuti sýfatlarýndan)dýr. Yani adaleti öncelikle kendi þahsýnda pratize ediþi, O'nun diðerlerine göre haklýlýðýný ve zerafetinin göstergesi olarak kabul edilmesidir. Protokolü önemsemeyen, yere baðdaþ kurup Zeytin ekmek yiyen, mütevazi bir lider ama, çýkýþlarý ile mazlum halklarýn gönlünde sarsýlmaz bir taht kurmayý baþaran, Siyonizmi ve Emperyalizmi insanýk ailesinin baþ belasý ve düþmaný olarak kabul eden ve karþý direnen Ahmedi Necat, Küresel çýkýþlar yaparak, mücadelesinde haklýlýðýný göstermiyor mu? Buna özellikle Ortadoðu'nun Kahraman ve müslüman halklarý karar verecek! Karar vermenin ötesinde, Siyonizm ve Batý emperyalizmine karþý aktif mücadele yerini almakta da gecikmeyecektir! Fi Emanillah.



Muhammed CAN
Frankfurt 03.10.2007
mcan313@yahoo.de