Giyimine çok özen gösterir, dýþ görünüþün hayatta pek çok þeyden daha önemli olduðuna inanýrdý. Yalnýz, kýlýk ve kýyafetinde abartýya kaçmaz ortamýn gerektirdiði þey ne ise buna uyum saðlamayý da bilirdi. Tabiî ki bir nebze diðerlerine göre daha dikkat çekici olurdu giydikleri. Belli baþlý markalarý kullanýr, modayý yakýndan takip ederdi. Pijamalarý dahi hep ütülü ve göz okþayýcý yumuþaklýktaki çizgilere sahipti. Kullandýðý parfüm, türünün en kaliteli markalarýndan olup etkisi bulunduðu ortamlarda defalarca test edildikten sonra seçilen bir üründü. Nedense bu markayý benimsemiþ, kiþiliðinin dýþa vuran ayrýlmaz bir parçasý olarak özdeþleþmiþti onunla. Giyim ve kuþamda dengeleri gözetiyor olsa da parfümeri söz konusu olduðunda zaaflarýný gizleyemez, çocuksu bir saflýkla aklýndan geçenleri ulu orta dökerdi ortaya. Bu özelliðinin çevresindekilerce beðeniyle karþýlandýðýný fark ettiði gün bu durumu ilgi odaðý haline gelmek istediði zamanlarda kullanmaya karar verdi. Nitekim giriþimlerinde baþarýlý da oldu. Güzel bir kokunun sihirli etkisine kapýlmayacak kiþi yoktur diye düþünüyordu. Gardýrobunda ayný markanýn yýllar öncesinden kalan cicili bicili þiþeleri birikmiþ, yenilerini koyacak yer kalmayýnca o’da gidip sýrf þiþeleri saklamak üzere küçük bir komodin almýþtý. Ürünün piyasaya düþen serisinden her defasýnda üç tane alýr. Bunlardan birini kullanýr, birini saklar ve diðerini de ne olur ne olmaz diye yedeklerdi. Kýsa zaman içinde güzel bir koleksiyona sahip olmuþtu. Þiþelerin tozunu bile kendisi alýr, kimsenin bunlara dokunmasýna izin vermezdi. Öyle ki, bir defasýnda eve gelen temizlikçi kadýn þiþelerin bulunduðu odanýn temizliðini yaptý diye iþinden olmuþ, zavallý kusurunun ne olduðunu dahi öðrenememiþti. Parfümeriye olan düþkünlüðü zaman içinde iþte böyle güçlü bir tutkuya dönüþmüþtü. Gözü gibi koruduðu bu koleksiyonu çok özel anlarda çok özel dostlarýna gösterirdi. Tabiî ki misafirleriyle dolabý arasýna kendisini siper ederek, aralarýndan seçtiði birkaç þiþeyi uzaktan görmelerine izin vererek olurdu bu kaçamak anlarý!
Dýþ görünümün tek baþýna yeterli bir nitelik olmadýðýnýn farkýndaydý bizimkisi. Görünüþün karþý tarafta uyandýrdýðý etkinin sürdürülebilmesi için tavýr ve davranýþlarýn da bu etkiyi dengelemesi gerektiðine inanýyordu. Bu denge öyle bir kurulmalýydý ki fiziki görünümle þekillenen imaj, davranýþlarla kazanýlan imaj ile örtüþmeli ve ortaya çýkan görüntü tamamen doðal olup aralarýnda herhangi bir tezat bulunmamalýydý. Örneðin kýlýk ve kýyafette aðýrbaþlý bir insan izlenimi vermek isteyen biri, hal ve davranýþlarýyla da bu imajý destekleyebilmeliydi. Aksi durumda amacýna ulaþamayacaðý gibi baþkalarýnca alay konusu olmaktan kurtaramazdý kendisini. Ya da ortamýn gereðine uygun davranamamak ta ayný sonucu verir diye düþünüyordu. Bunun için yakýndan tanýmadýðý insanlar arasýna katýlacaðý zaman eðer yeterli zaman bulabilirse önce onlar hakkýnda bilgi sahibi olmaya çalýþýr. Bu fýrsatý bulamamýþsa bir süre aralarýnda sessizce kalýr, bu insanlarýn genel eðilimlerini anlamaya çalýþýr ve sonra harekete geçerek gösterirdi kendisini.
Ýnsanlar arasýnda bulunduðu sürece onlar arasýnda ayýrým yapmaz, birini diðerine tercih ettiðine dair en ufak bir açýk bile vermezdi. Ýnsanlarýn kendisi hakkýnda olumlu bir izlenime sahip olmalarýna son derece dikkat eder, her taþýn yerinde aðýr olduðu inancýyla insanlara gereken saygýyý göstermekte kusur etmezdi….