..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Cumhuriyet fikir serbestliði taraftarýdýr. Samimi ve meþru olmak þartýyla her fikre saygý duyarýz. -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Yazarlar ve Yapýtlar > alper seçilir




23 Þubat 2007
"Kendini Arayan Adam"da Kendini Kaybeden Yazar: Halit Ertuðrul  
alper seçilir
Günümüz modern dünyasýnýn temel edimlerinden biri olan yazmak meselesi belirli bir önem dünyasýna hakim olmasýyla birlikte içinde muhtelif sorunlarý da ciddi anlamda tartýþma sahasýna sokmuþtur. Temeli “fi” tarihinde baþlayan “sanat için mi; yoksa toplum için mi yazmalý?” anlayýþýnýn varyasyonlarý þeklen deðiþip nitelik olarak ayný kalarak halen entelektüel kirlilik oluþturmaktadýr. Bu mülahazalarýn çözümü pek mümkün gözükmemekte ve daha da ötesinde bir tefekkür mülahazasýndan öteye geçmeye muvaffak olamayacaðý izlenimi oluþturmaktadýr. Çünkü yazmak, tamamiyle, ne sanat içindir; ne de toplum için. Yazmak bir tarafýyla sanat için olanla; toplum için olaný birleþtirmektir. Peki günümüzde kaç yazar bunu baþarabiliyor? Tabii ki, bu soruya cevap bulmak eleþtirmenlerin baþlýca görevidir. Bu baðlamda, biz de bir bütün olarak düþünülebilecek bu sorunun bir parçasýný yanýtlayabilmek adýna, kitaplarý çok satan bir yazarýmýz olarak Halit Ertuðrul’un “Kendini Arayan Adam” adlý kitabýndan hareketle, bu konuda dikkatimizi celbeden sorunlarý dillendirmeye çalýþacaðýz.


:AJHGJ:
HALÝT ERTUÐRUL’UN “KENDÝNÝ ARAYAN ADAM” ROMANI ÜZERÝNE BÝR ELEÞTÝRÝ
-Hiç kimse’ye-

“Hiçbir þey hayat kadar þaþýrtýcý olamaz.
Yazý hariç.” Ýbn-i Zerhâni

Alper SEÇÝLÝR

     Günümüz modern dünyasýnýn temel edimlerinden biri olan yazmak meselesi belirli bir önem dünyasýna hakim olmasýyla birlikte içinde muhtelif sorunlarý da ciddi anlamda tartýþma sahasýna sokmuþtur. Temeli “fi” tarihinde baþlayan “sanat için mi; yoksa toplum için mi yazmalý?” anlayýþýnýn varyasyonlarý þeklen deðiþip nitelik olarak ayný kalarak halen entelektüel kirlilik oluþturmaktadýr. Bu mülahazalarýn çözümü pek mümkün gözükmemekte ve daha da ötesinde bir tefekkür mülahazasýndan öteye geçmeye muvaffak olamayacaðý izlenimi oluþturmaktadýr. Çünkü yazmak, tamamiyle, ne sanat içindir; ne de toplum için. Yazmak bir tarafýyla sanat için olanla; toplum için olaný birleþtirmektir. Peki günümüzde kaç yazar bunu baþarabiliyor? Tabii ki, bu soruya cevap bulmak eleþtirmenlerin baþlýca görevidir. Bu baðlamda, biz de bir bütün olarak düþünülebilecek bu sorunun bir parçasýný yanýtlayabilmek adýna, kitaplarý çok satan bir yazarýmýz olarak Halit Ertuðrul’un “Kendini Arayan Adam” adlý kitabýndan hareketle, bu konuda dikkatimizi celbeden sorunlarý dillendirmeye çalýþacaðýz.
     Üzüm Yemek mi; Baðcýyý Dövmek mi?
Halit Ertuðrul her ne kadar “Ben sanat kaygýsýyla yazmýyorum. Amacým: Ýnsanlara bir þeyler anlatmak.” dese de, bu hiçbir þekilde Halit Ertuðrul’un bir yazar olduðu gerçeðini deðiþtirmez. Eðer kitaplarýnýz bu ülke de ve baþka ülkelerde baský üstüne baský yapýyorsa, insanlar sizi okuyorsa bu durum sorgulanmalýdýr. Bunun kaçarý yoktur.
Þimdiye kadar belki de Halit Bey’in ben sanat için yazmýyorum tavrýndan dolayý ya da belirli bir kitleye hitabeden yazmasý sebebiyle bu iþ ihmal edilmiþtir. Ama artýk yeter, bazý müte-nasirlerin Türk dilini iþlemeden; sokakta insanlarýn meramý anlatacak kadar sýnýrlý bir kelime kadrosuyla kitaplar yazarak “Hizmet Ediyoruz Kardeþim.” edasýyla para ve þöhret kazanmasýný yadýrgýyoruz. Yazar olan kimse tezini desteklemek için de olsa kitap yazmanýn kriterlerine riayet etmek zorundadýr.
     Saldým Çayýra Mevlam Kayýra: “Kendini Arayan Adam”
Ýlk intibâlar:
Bir çoðumuzun tarzý olduðu üzere, ilk önce kitabýn arka kapaðýný okuyarak kitap hakkýnda fikir sahibi olmak istiyoruz:
     “Bir sonbahar günü Kayseri’de otobüse binmiþti. Bir ideoloji uðruna geçen altmýþ yýllýk hayatý, otobüs yolculuðunda tanýþtýðý genç öðretmenin anlattýklarýyla birden alt üst oldu. Bir yolcuyla yaptýðý sohbetin hayatýný bu kadar kökten deðiþtireceðini nerden bilebilirdi? Sabaha kadar devam eden sohbetin sonunda o artýk bambaþka bir insandý. Neler konuþtular, bir insaný bu kadar derinden etkileyecek konular nelerdi? Bu gerçek hayat hikayesinin sonu nereye vardý? Halit Ertuðrul’un 300.000 satan ve altý dile tercüme edilen kitabý, sizin de hayatýnýzda yeni sayfalar açacak.” (Arka Kapak)
     Oldukça heybetli gözüken bu arka sayfa tanýtýmý kitabýn görüntüsüyle tezat oluþturuyor. Ýncecik( tebriklerle birlikte 141 sayfa); alelâde basýlmýþ bir kitabýn bu tanýtým yazýsýyla ne kadar alakalý olduðunu insan sorgulamadan edemiyor. Ýnsanlarýn hayatýný deðiþtirme amacý güden kitabýn bu çelimsiz görüntüsünü yadýrgamamak elde deðil.
Kitabýn ilk kýsýmlarýný inceliyoruz: Kitabýn kaçýncý basýlýþý olduðunu ve hangi basýmevleri tarafýndan basýldýðýný bildiren bilgiler yok. Böyle bir kitap için ne talihsiz bir üþengeçlik.
Sayfalarý çevirip kitabýn dünyasýna girdikçe düþüncelerimizde pek de haksýz olmadýðýmýzý gördük. Kitapta yazým, cümle, mantýk ve roman tekniði açýsýndan tespit edebildiðimiz kusurlarý, düþüncelerimizi desteklemesi açýsýndan örneklerle göstermeye çalýþacaðýz.
     Cümle hatalarý:
“Komünizmin yýkýlýþýný hazýrlayan en önemli sebeplerden birisi, ömrünü bu uðura adamýþ milyonlarca insanýn ve özellikle de dünya çapýndaki ünlü komünistlerin, bu rejimi bir bir terk ederek, bu davalarýndan vazgeçmiþ olmalarýdýr.” (s. 7) buraya kadar sorun yok; ama bu cümle çerçevesinde hemen alt paragraftaki þu hataya bakar mýsýnýz: “Bunun sayýsý dünya çapýnda o kadar fazla olmuþ ki,…” düþünebiliyor musunuz? Çokluktan bahsediliyor, önceki cümle, gerektiði gibi çokluk ekiyle bitiyor; ama alt paragrafta, yani üst paragrafta bulunan cümleyle organik baðý olmasý gereken cümle “bunun” ifadesiyle baþlýyor. Böyle bir durumda, bu ifade “bunlarýn” olmalýydý.
     Hemen akabinde bir baþka cümle: “Türkiye’de, komünist aydýnlar arasýnda bu durum yaþandý.”(s. 7) bu þekilde. Bizce ; “Türkiye’deki komünist aydýnlar arasýnda da bu durum yaþandý.” Þeklinde olmalýydý.
     Bir cümle hatasý daha: “Ayný zamanda; boþlukta anlamsýz bir hayat süren insanlara bir kurtuluþ reçetesi sunuyor.” (s. 8). Burada ikinci bir gramatikal kirlilik yapmýþtýr.
     “Çok acýmýþtýk. Hemen köylüyle bir araya gelerek boþ bir evi tamir ettik, içini döþeyip kendisine teslim ettik. Her gün birimiz (kendisini) akþamlarý misafir alýr olduk.” (s. 16).
“Birazýný da bize vermekten kýzmadýn deðil mi?” (s. 22) cümlesi “Birazýný da bize verdiðin için kýzmadýn deðil mi?” þeklinde olmalýdýr.
18. sayfanýn ilk paragrafý: “Milletin kucaðýnda büyütüp onun ekmeðiyle beslenen bir insanýn, en çok saygý duymasý lazým geldiði bir yere ihanet etmesine karþý, içimde büyük bir nefret doðmuþtu.” Bu cümle bizce þu þekilde olmalý: “Milletin kucaðýnda büyüyüp onun ekmeðiyle beslenen bir insanýn, en çok saygý duymasý gereken yere ihanet etmesinden dolayý, içimde kendisine karþý büyük bir nefret doðmuþtu.” Ayrýca “Kucakta büyümek” deyiminin bu tip bir kullanýma uygun olmadýðýný da belirtmeliyiz.
     “‘Amcamdan mektup geldi, hanýmý çok hastaymýþ da, onun bakmasý için oraya gönderdim’ diye cevap vermiþ.” (s. 19). Onun mu yoksa ona mý? Ayrýca oraya kelimesini gereksiz kullanmanýn alemi nedir?
“Adam ön tarafa doðru ilerlerken, bütün yolcularýn dikkatli bakýþlarýna hedef olu(yordu). Þöförün yanýna geldiðinde, siyah gözlüklerini çýkarýp sýcak bir tebessümle bizlere dönü(yor) ve nazik tavýrlarýnýn yaný sýra insana saygý telkin eden olgunluðuyla, yolcularýn sempatisini bir anda üzerine toplu(yor).” (s. 29) yordu, yor, yor ve yor-umsuz.
     “Yüz ifadesinden istifade ettiðini anlýyor ve için için seviniyordum.” (s. 70). Bu cümlede dolaylý tümleç eksikliðinden kaynaklanan bir anlatým bozukluðu vardýr. Þöyle olmalýydý: “Yüz ifadesinden söylediklerimden istifade ettiðini anlýyor ve için için seviniyordum.”
     115. sayfada “Avrupa Yakasý”nýn Selin’ini aratmayacak bir dil kullanýmýyla karþý karþýyayýz: “Kendi davama bizzat ben,…” burada gereksiz kelime kullanýmýndan kaynaklanan bir cümle hatasý vardýr. Bi’z –zat kelimesi Arapça “ben” anlamýna gelmektedir. Bunun yanýna bir de Türkçe “ben” kelimesi eklenerek gereksiz tekrara düþülmüþtür. Yine ayný sayfada “bütün zerratýmýz,…” kullanýmý yanlýþtýr. Doðrusu Arapça bir isim olan zerre kelimesine gelen Arapça –at çokluk ekiyle yapýlan zerreat olmalýdýr.
     126. sayfada “Öyle ki, milyonlarca suçsuz insanlara yaptýðýmýz …” Türkiye’nin en çok okunan yazarlarýndan Halit Bey’in hatasýný görüyor muyuz?: Altý koyu-italik kelime insan þeklinde olursa bu anlatým hatasý da düzelmiþ olur.
     130. sayfada “Hâlâ, oðlundan bir cevap bekliyordu. Kapkara geçmiþini, nurlarla aydýnlatan o müstesna insanýn karanlýk hatýralarý gün ýþýðýna çýkar ve birçok merak konusu olan noktalar da aydýnlatýlmýþ olur, ümidimi muhafaza ediyorum.” Bu paragrafta Halit Bey, þimdiki zaman çerçevesinde bir þeyler anlatmak istiyor; ama ilk cümlede bilinen geçmiþ zaman kullanýmý mevcut.
     Yazýmla ilgili sorunlar:
Halit Ertuðrul’un yazým konusundaki hata anlamýnda dillendirilebilecek en önemli kusuru; gereksiz týrnak (“) kullanýmý ya da açýlan gerekli týrnak iþaretlerinin kapatýlmamasýdýr. Þimdi bu durumu örneklerle görmeye çalýþalým:
Sayfa 11’de (“) açýlarak baþlanan paragraflarýn hiçbirinde týrnaklar kapatýlmamýþ; 13. sayfada 3. paragrafta ; 16. sayfanýn ilk paragrafýnda; 17. sayfanýn 4. paragrafýnda; 18. sayfanýn 3. paragrafýnda ve 5. paragraflarýnda; 19. sayfanýn ilk 8. paragrafýnda; 20. sayfanýn 1., 3., 5. ve 21. sayfaya taþan 6. paragrafýnda; 21 sayfanýn 5. ve 6. paragraflarýnda, 55. sayfanýn son iki paragrafýnda; 66. sayfada 5. ve 6. paragraflarda; 67. sayfada 1. paragrafta; 68. sayfada baþlayýp 69. sayfaya taþan paragrafta; 69. sayfanýn tüm paragraflarýnda; 71. sayfanýn 6. paragrafýnda; 71. sayfada baþlayýp 72. sayfaya taþan paragrafta; 72. sayfada 5., 6., 7. inci paragraflarda; 73. sayfada 1. ve 2. paragraflarda; 78. sayfada 2. ve 3. paragraflarda; 79. sayfada 1., 2., 3. üncü paragraflarda; 81. sayfada 4., 5., 6., ve 8. paragraflarda; 84. sayfada 3., 4., 5. paragraflarda; 87 de baþlayýp 88 e taþan paragrafta; 93. sayfada ilk paragrafta; 94. sayfada 1. ve 2. paragraflarda da açýlan týrnak iþaretleri kapatýlamamýþtýr. Bu bir yazar açýsýndan çok talihsiz bir savrukluktur.
Bunun haricinde; 93. sayfada 1., 2., ve 3. paragraflarda konmasý gereken konuþma çizgileri konmamýþ.
Yine ayný sayfada eser adý týrnak içine alýnmasý gerekirken alýnmamýþtýr: “Haþir Risalesi”. Ayný sayfada son paragrafta baþka bir kimsenin görüþünü týrnak içinde verirken “d(D)aha nasýl itiraz edelim, bu kitap âdeta ahiretin sokaklarýný çizmiþ(.)” burada büyük harfle baþlanmalý ve sonunda da nokta konulmalýydý.
     94. sayfada son iki paragraf aslýnda tek bir paragraf olmalýdýr. Gereksiz iki ayrý paragraf haline getirilmiþtir.
Yine 110. sayfanýn tamamý bir paragraf olmasý gerekirken birden çok paragraf vardýr.
85. sayfanýn 5. paragrafýnda da gereksiz týrnak açýlmýþtýr.
Bunlarýn haricinde daha birçok yazým hatasý mevcuttur; ama biz tezimizi desteklemek açýsýndan, bu kadarýný yeterli görüyoruz.
Mantýksal Tutarsýzlýklar:
Öncelikle; kitaptaki þu muðlak ifadeye dikkatleri çekmek istiyoruz: “böylesine kapasiteli bir kiþinin….” (s. 8) Burada ne anlatýlmak isteniyor; Neye göre kapasiteli; insanýn kapasitesi neye göre ölçülendiriliyor, hangi konuda kapasiteli?
Bir de, þu olaya bakalým: “Ýhtiyar Muhtarýn Acýlarý” kýsmýnda birden bire bir köye çýkagelen bir öðretmen vardýr. “Fakirim dedi. Kimseciklerim yok. Babamý annemi çok küçük yaþta kaybettim. Beni bir hayýr sahibi okuttu. Bir ay önce onu da kaybettim. Dünyada yapayalnýz kaldým. Ben de valizimi alarak sizlere sýðýndým. Eðer kabul ederseniz. Bundan sonra sizleri ana baba kabul etmek istiyorum.” (s. 15). Böyle bir þey olabilir mi? Hani tezli romanýnda kendi içinde bir mantýk çerçevesi olur. Tanýmadýðýmýz biri bir gün çýkageldi “Ben sizin çocuklarýnýza öðretmen olmak istiyorum, siz de benim ana- babam olun.” dedi. Bizde her ne kadar gönlü saf Anadolu köylüsü olsak da bunu yuttuk; hemen kabul ettik. Unutulmamalýdýr ki; Halit Bey’in kitaplarý, arka kapakta belirtildiði üzere baþka dillere de çevrilmektedir. Yani biz insanýmýzýn enayi olmadýðýný biliyoruz, ya onlar! Bizce Sayýn Ertuðrul, bir þeyler anlatabilmek için kurguyu bu kadar bayaðýlaþtýrmamalý.
“Zehirlemekten Lezzet Alanlar” bölümündeyiz: Bu bölümde bir önceki bölümde olumsuz bir tip olarak tanýtýlan komünist öðretmenle ilgili deðerlendirmeler nasýl bir çeliþkiyi barýndýrýyor, görmeye çalýþalým: “Geleceðin garantisi olarak, ‘öðretmensin’ diye köye gönderileceksin…(25) “Bu da nesi!” dememek elde deðil. Bu öðretmen kendisi köye gelip “Ben sizin çocuklarýnýzý okutmak istiyorum.” dememiþ miydi? Þimdi de gönderilmekten bahsediliyor. Kim göndermiþ; hadi gönderdiyseler niçin kendisi gelmiþ gibi tanýtýldý? ( Belki gizli anlamda gönderilmiþ olabilir; ama burada kastedilenin o olmadýðý aþikardýr.) Bu kadar çok yazarsa bir yazar haliyle dönüp de yazdýðýný okuma zahmetine katlanmaz. Yayýnevi editörü de zaten satýþtan gayrýsýyla engin dimaðýný meþgul etmez. Nihayetinde de Türk edebiyatýnda müte-nasirler türer.
     Neyse biz devam edelim. “O Adam” bölümünde de Halit Bey’in ne kadar çok Amerikan filmi seyrettiðini görmemiz mümkün: “- ‘Sayýn yolcularýmýz’ diye sesleniyor. “baðýþlayýn, ama size bir teklifte bulunacaðým. Çalacak kasetimiz kalmadý. Ýçinizden iyi þarký veya türkü söylemesini bilip de, söylemek isteyen varsa, buyursun mikrofona gelsin. Hem bizleri eðelendirmiþ olur, hem de vakit geçer. Yoksa bu uzun yol baþka türlü bitmez.” (s. 27) Türkiye’de yurt içinde otobüsle yolculuk yapan kimseler içinde böyle bir olaya þahit olan tek bir insan var mýdýr? Denilebilir ki; “Ya kardeþim, bu tezli roman; kurgu yapýlmýþ”. Böyle bir durumda ancak þu denilebilir: “Kurgusu batsýn”. Bu kurgudan ziyade kurgusuzluk, kurgu üretememe. Ben de 15 günde bir kitap yazsam herhalde kurgu murgu aramazdým. Nasýl olsa okunuyorum, kitlem mevcut. Kurguyla niye uðraþayým ki? Niye sýkýntý çekip yazamamaktan, yazý dilini geliþtirememekten kahrolayým ki?
Þimdi de kitaplarý yüz binler satan büyük yazarýmýzýn bitmeyen ilginçliklerinden bir devasal ilginçlik daha: 28. sayfadayýz, “Tebessümlü bekleyiþler sürerken, arka koltuklardan gür bir ses yükseldi:” þimdi fazla deðil, 18 satýr sonraki cümleye bakalým: “bir koltuk arkamda oturan ‘o adam’ýn,..” gördünüz mü? arka koltuklar, bir anda, bir koltuk arkamda oldu. Bu da mý, kurgu?
     113. sayfadaki þu cümleye bakalým: “Onu okuyup derin derin tefekkür etmekten baþka bir þey yapmýyorum, düþünemiyorum.” Düþünemeyen bir insan acaba nasýl tefekkür edebilir.
Roman Tekniði Açýsýndan “Kendini Arayan Adam”
     Mademki, Ertuðrul, kitabýný roman olarak tanýmlamýþtýr. Bu demektir ki bu kitabýn bir de roman tekniði açýsýndan deðerlendirilmesi gerekmektedir.
Ön sözü okumaya baþlýyoruz: “insanlýða huzur ve mutluluk getirileceði iddia edilen ve bu uðurda bir çok ülkeyi felaketin eþiðine getiren, milyonlarca insanýn da hayatýna mal olan komünizmin; 1990 yýlýndan sonra bir ‘çýð’ gibi yýkýlýþýna þahit olduk.
Komünizmin yýkýlýþýný hazýrlayan en önemli sebeplerden birisi, ömrünü bu uðurda adamýþ milyonlarca insanýn ve özellikle de dünya çapýndaki ünlü komünistlerin, bu rejimi bir bir terk ederek, bu davalarýndan vazgeçmiþ olmalarýdýr. Bunun sayýsý dünya çapýnda o kadar fazla olmuþtu ki, ünlü Rus yazar Aleksandr Soljenitsin’in ifadesiyle ‘Komünizmin kafa ve yürek kadrolarý kalmadý. Çünkü komünizm; yetmiþ yýllýk uygulamalarýyla insanlara huzur deðil, korku ve gözyaþý getirdi.’ diyecek kadar, komünizmden bir kopuþ olmuþtu.” (s. 7). Bu ifadelerden anlýyoruz ki; artýk bir tezli romanla karþý karþýyayýz. Bu tezde komünizmin insanlarý yýllarca avuttuktan sonra; onlara mutsuzluktan baþka bir þey vermemesi.
Tezli romanýn tanýmýný yaparak deðerlendirmelerimizin omurga aralýðýný doldurmaya çalýþalým: “Tez unsurunun belirgin olduðu, romancýnýn belli bir düþünceyi ve iletiyi okuyucuya benimsetmek için olay ve kiþilerin olduðu gibi deðil; olmasý gerektiði gibi yer aldýðý ve tezin belirgin bir biçimde hissedildiði romanlara ‘tezli roman’ denir.” (Çetin 2005: 124-125).
Þimdi de romanýn genelinde, yazar, bu teze ne derece sadýk kalabilmiþtir, bunu görmeye çalýþalým: Roman bir ana olay ve bir de yan olaydan oluþuyor. Yan olay “Ýhtiyar Muhtarýn Acýlarý” bölümüdür. Bu bölümde, komünist bir öðretmen ele alýnmýþ ve bulunduðu köyde insanlara yapmýþ olduðu kötülükler komünizm çerçevesinde anlatýlmýþtýr. Okurun nazarýnda lanet edilecek, komünist öðretmen tipi çizilmiþtir. Bu kýsýmda tez öðesi iyi kullanýlmýþ.
Ana olaya, yani yazar ile Salih Gökkaya arasýndaki diyaloglar çerçevesinde Salih Gökkaya’nýn komünizmden dönerek Müslümanlýkla þereflenmesine, baktýðýmýzda: “O Adam” bölümünden baþlayarak romanýn sonuna kadar tek mesele Salih Bey ve onun mensubu olduðu Komünizmdir. Roman boyunca bu mesele tez ekseninde vurgulanmýþ ve gereken mesajlar da verilmiþtir. Yani tezli bir roman olarak tezin vurgulanmasý ve istenilen tesiri býrakmasý açýsýndan roman baþarýlýdýr.
Þimdi de romanýn kiþilerine bakalým: Romanýn merkezi kiþisi konumundaki Salih Gökkaya, “Kendisi oldukça gösteriþli. Ýri yarý bir vücut yapýsýna sahip. Lacivert bir elbise ve gözünde siyah bir gözlük…saçlarý itinayla taranmýþ, kendinden emin ve aðýrbaþlý bir hali var. Býyýðý yok. Yeni traþ olmuþ simasý pýrýl pýrýl…yaþý altmýþ civarýnda. Yüzünden çenesine doðru inen iki derin çizgi, çok önemli hatýralar saklýyor gibi kuytu, sessiz. (s. 28); görünüþte çok ciddi ve aðýr görünen ‘o adam’ýn, konuþurken son derece sempatik, nazik ve pürüzsüz bir ifade gücüne sahip olduðunu fark ediyordum. (s. 29); ‘adam’ýn kullandýðý metot son derece cazipti. Ve eminim bu buluþ da kendisine aitti. Bütün konuþmalarýnda, kendi felsefesine bir ekol getirebilecek kadar kültürlü, zeki ve bilinçli olduðu açýkça görülüyordu.” (s. 35). Romanda bu ve buna benzer ifadelerle güçlü bir düþünce adamý olarak gösterilmiþse de roman çerçevesinde çizilen karakter yapýsýyla bu güçlülük yansýtýlamamýþtýr. Salih Gökkaya, dinleyici olmaktan belki de bir anlamda yazara fikirlerini rahatlýkla anlatmasýný saðlamaktan baþka bir þey yapamamýþtýr.
     Yine, Salih Gökkaya, ilkeleri olan aðýrbaþlý bir kimse olmasýna raðmen, yazarýn anlatýmýyla: “- ‘Sayýn kaptaným’ dedi. ‘benim gibi iþe yaramaz bir ihtiyara, böylesine temiz ve saðduyulu insanlarla birlikte olma fýrsatý verdiðiniz için, size yürekten teþekkürlerimi arz etmek istiyorum. Kabul buyurursanýz, þu ihtiyar kalbimi sevindireceksiniz.” birden bire yapmacýk bir tevazu içerisine girer. Böylesine abartýlmýþ bir tevazu basit insanlara mahsustur. Halit Bey de iyi bilir ki ilkeleri olan insanlarýn tevazularý da ölçülüdür. Romanýn merkezi kiþisini sunmak bakýmýndan Halit Bey oldukça baþarýsýzdýr.
Romanýn diðer önemli kiþi olan yazara bakalým: Ýdealist bir öðretmen ve anlaþýldýðý kadarýyla kendisi de Salih Bey gibi bir dava adamý. Romanda yazarýn kendinden bahsettiði yerler azdýr. Bunlarý görelim: 53. sayfada Salih Gökkaya’nýn aðzýndan “Ama kullandýðýnýz iletiþim tekniði, son derece etkiliydi.” Ýfadesi yazarýn kendi kendine yaptýðý bir övgüdür. Kitabýn “Asrýn Mektubu” bölümünde Salih Gökkaya Halit Bey’e mektup yazmýþtýr. Ama kitabýn bir kýsmýnda (bu kýsým “Hayret Dolu Tebessüm Baþlýðýyla” adlandýrýlmýþtýr.) “1979 yýlýnýn güz ayýnda, Adana’ya gitmek üzere Kayseri’den otobüse binmiþtim.(….) ama bir genç âdeta yerinde duramýyor, ititrazlarýný belirtmek için fýrsat aradýðý her hâlinden belli oluyordu.(…) (s. 116). Salih Bey, Halit Bey’le birlikte yaþadýklarý hadiseyi tekrardan Halit Bey’e özel bir mektupta, sanki herkese iletmek istercesine, Halit Bey’i býrakýp genele sesleniyor. Böyle bir þey olabilir mi?
117. sayfada “Kendini Öven Adam” yine devrede “Karþýmdaki nurâni simalý genç,..”(…) “ Sýradan bir insan olmadýðýný anlamýþtým gencin.” Salih beyin aðzýndan Halit Bey kitabýnda kendini bu ve buna benzer ifadelerle övmekten geri durmuyor. Þunu hemen belirtmeliyiz ki; Halit Ertuðrul, belki de bu övgülerin tamamýna layýktýr; kendisini tanýman; ama kendi ifadesiyle, bir “hizmet insaný”nýn kendini bu þekilde övmesi açýkçasý bize ilginç geldi.
Bu aþamada þunu da belirtmeliyiz ki; Roman kiþileri tip olma özelliði gösteriyor. Bu da tezli romanýn baþka bir özelliðidir. Tip taným olarak,“Bazý romancýlar, benimsemiþ olduklarý ideolojik düþüncelerini toplum geneline yaymak için romaný bir vasýta olarak görürler. Bu tür metinlerde tek doðrultular ve slogana dayalý bir dil geliþtirilir. Kamplaþmalar saðlanýr. Kiþiler, bizden olanlar ve bize karþý olanlar diye bölünür. Dost ve düþman kesimleri üretilir. Hazýr düþünce kalýplarý yapýþtýrma usulüyle bol bol eklenir. Bu durumda roman, sanatsal bir metin olmaktan çýkar; kullanmalýk bir metin haline gelir.” (Çetin 2005: 101) þeklinde bir anlam ihtiva etmektedir. Romanda kiþiler bu çerçevede deðerlendirilirse romanýn duyumsama aralýðý daha net olarak algýlanabilir.
     Ayrýca yine roman tekniði açýsýndan dikkatimizi çeken bir meselede tasvirlerdeki güçsüzlüktür. Çok az olan tasvirlerden birine bakalým: “Güzel bir okul…yanýnda yeni lojman…etrafýnda iyi tanzim edilmiþ bahçe …yemyeþil aðaçlar, pýrýl pýrýl çayýrlar…minicik öðrencilerin cývýl cývýl sesleri.” (s. 13) vs…vs… Tasvir bu þekilde devam ediyor. Ne dersiniz, böylesine bayaðý bir tasvir 150 yýl öncesinin Tanzimat romancýlarýnda bile görülmüþ müydü?      Romanýn üslubuna baktýðýmýzda: Yazar “Risale-i Nur”dan alýntýlamadýðý yerlerde vasat bir okurun anlayabileceði bir dil kullanmayý tercih etmiþtir: Cümleler kýsa; ama bazý yerlerde yazar kültür adamlýðýna kiþiliðini ön plana çýkararak yýldýzlardan, gezegenlerden, maddeden, tabiattan ayrýntýlý olarak uzun uzun bahsetmiþtir. Bir anlamda “Karadavut Tefrikacýlýðý” yapýlarak okur sýkýlmýþtýr. Üslup konusunda yazar pek istikrar gösterememiþ kimi yerlerde akýcýlýðý saðlamýþ kimi yerlerde ise bunu baþaramamýþ ve vasat bir görüntü çizmiþtir.
     Sonuç Olarak
     Bu eleþtiri denememizde günümüz Türkiye’sinin en çok okunan yazarlarýndan olan Halit Ertuðrul’un, “Kendini Arayan Adam” romanýný çeþitli yönlerden inceleyerek, tarafýmýzca hatalý gözüken yönlerini belirli kaynaklar ýþýðýnda irdelemeye çalýþtýk. Tezli bir roman olarak istediðini veren; ama bunu yaparken Türk Dili ve Edebiyatý açýsýndan herhangi bir varlýk gösteremeyen “Kendini Arayan Adam” da özellikle, savruk bir yazým stilinin benimsenmesi, dikkatsizlikten ve acelecilikten yapýldýðý aþikar olan mantýk ve cümle hatalarý saðlýklý bir okumayý etkilemekte; belli kültür seviyesine sahip kimseleri bu kitaba karþý önyargýlý olmaya kýþkýrtmaktadýr. Ayrýca, þunu da açýkça söyleyebiliriz ki; Halit Ertuðrul, arabesk edebiyatý yapmaktadýr. Yalnýzca insanlarýn duygularýna bilhassa da dini duygularýna hitap ederek “suya sabuna dokunmadan”, “arada yeyip sýrada gezmektedir”. Bu aslýnda bir anlamda sömürüdür. Her ne kadar kendisi bunu art niyetle yapmýyor olsa bile, yapýlan iþin mahiyeti ortadadýr. Belki kýsa vadede tezin iþlevi açýsýndan baþarý saðlanabilir; ama ileriye dönük olarak; eleþtiri, unutulmak, kendine ve yazý diline saygýsýzlýk, 150 yýldýr geliþim gösteren bir tür olarak romana zarar vermek gibi yan etkileri içinde barýndýrmaktadýr.
     Bu anlamda Ertuðrul, bu kadar çok kitap yazacaðýna, az ve öz yazsýn ki; hem bu yan etkileri bloke etsin hem de bundan fazla deðil; 30 yýl sonrada ismi anýlsýn, kendini bu tüketim çýlgýnlýðý içinde tükettirmesin.
     Yararlanýlan Kaynaklar:
     Halit Ertuðrul, 2005, Kendini Arayan Adam, Nesil Yayýnlarý, Ýstanbul.
     Nurullah Çetin, 2005, Roman Çözümleme Yöntemi, Öncü Kitap, Ankara.
Zeynep Korkmaz, 2003, Türkiye Türkçesi Grameri ( Þekil Bilgisi), TDK Yayýnlarý, Ankara.      
     
     


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: ÜSTAD SEÇÝLÝR'e
Gönderen: REÝS 54 / Sakarya/Türkiye
25 Temmuz 2009
Kitabý edebi yönden eleþtiren Seçilir ,gerek kendine özgü yazýlarýyla gerekse örnekleriyle Modern Eleþtiri yazarlarýný aratmamaktadýr.Yazýlarý ve þiirleriye Türk gençliðinin okumasý gereken yazarlardandýr...Yaratýcý yazar Seçilir Edebi denemeleriyle de dikkat çekmektedir.Çýktýðý bu kutlu yolda baþarýlar dilerim, ÜSTAD SEÇÝLÝR Allah Yar ve Yardýmcýn Olsun!... REÝS




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Takma Saçlý; Adý Çýkmýþ Sevgiliye Müstezat [Þiir]
Seni Sevmek I [Þiir]
Kýrlangýcýn Sevgiliye Güzellemesi –ý - [Þiir]
Kasîde - Ý Nakýs [Þiir]
Aþkýn Araf’ýnda Yol Dilenmeleri [Öykü]
Geyve: "Mona Rosa"dan; Çocukluðuma… [Deneme]
"Mehlikâ Sultan"la "Kaf Daðýnýn Ardýn (Da) "A Metaforik Bir Bakýþ [Ýnceleme]


alper seçilir kimdir?

geleneðin ekseninde edebiyat araþtýrmacýlýðýnda kendine bir sistem oluþtumak isteyen, edebiyatý bir yaþam biçimi olarak benimseyen, iyi edebiyatçý deðil edebiyatýn kendisi olmak isteyen ; edebiyat deþtinde Galib gelmek isteyen Fuzulî bir karakter.

Etkilendiði Yazarlar:
daha o kadar büyümedik


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © alper seçilir, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.