Matematiðe, yalnýzca yaratýcý bir sanat olduðu sürece ilgi duyarým. -Godfrey Hardy |
|
||||||||||
|
BÝR ÝDEAL UÐRUNA Balýkesirli bir ailenin dört çocuðundan en küçüðüydü Fikret. Otuzunu geride býrakmýþ, kahverengi gözlü, açýk buðday tenli, orta boylu, yakýþýklý, tatlý dilli biriydi. Kardeþlerinin içinde tek okuyandý. Eðitim Enstitüsünü bitirdikten sonra öðretmen olmuþ, ilk atamasý Aydýn’ýn Nazilli ilçesine yapýlmýþtý. Ýki yýl sonra da Nazillili bir tüccarýn kýzýyla evlenmiþti. Öðretmenliðinin yedinci yýlýndaydý. Öðretim yýlýnýn baþlamasýna on beþ gün kala, Milli Eðitim Bakanlýðý’ndan atamayla ilgili mektup almýþ, atamasý Van Ýl Milli Eðitim Müdürlüðü’ne yapýlmýþtý. Beklemiyordu, böyle bir þeyi hiç beklemiyordu. Sýrasý mýydý þimdi? Durup dururken, bu atama da neyin nesiydi? Hem de þunun þurasýnda okullarýn açýlmasýna iki hafta kala… Atamayý mý düþünecekti, yoksa önündeki kýþ kýyamette ter-ü taze karýsýyla dört yaþýndaki kýzýný mý? O da biliyordu, vatan topraðýnýn her karýþýnda görev yapmanýn kutsal olduðunu; ama þimdi hazýrlýklý deðildi buna. Doðuya atanmasýna deðil, atamasýnýn aniden ve zamansýz olmasýna üzülüyordu. Genç, idealist adam içini çekti. Karýsý ve kýzýnýn bu durumdan haberi yoktu. Van’ý haritadan biliyordu. Doðunun en ücra yerlerindendi. Ýran sýnýrýndaydý. Ýçinden “Neyse” dedi. “Baþa gelen çekilir.” Karýsýnýn ve çocuðunun bulunduðu odaya geçti. Esmer, yeþil gözlü, dolgun vücutlu genç kadýn, salondaki masada çocuðuna yemek yediriyordu. Yanýna gelen kocasýný sýkýntýlý görünce þaþýrdý: -Hayrola, moralin niye bozuk? Yanýt vermedi kocasý. Karýsý ardýný býrakmayýnca, olup biteni anlattý. Beklenmeyen atamaya karýsý da çok üzüldü… Aklýna hemen baba evi geldi. Ortaokulu yeni bitirmiþti. Babasý: “Kýzým” demiþti. “ Liseyi bitirdin. Matematiðin de kuvvetli. Tezgâhta da iyi yetiþtin. Para iþinde insanlara pek güven olmuyor. Erkek kardeþlerin de daha küçük. Boþ ver üniversiteyi. Kazansan da arkandan gelemeyiz. Bak, iþimiz gücümüz hep burada! En azýndan evleninceye kadar iþimizin baþýnda bulun. Sonra da erkek kardeþin yetiþir…” Kocasýna az kalsýn “istifa et!” diyecekti. Sonra, “Olmaz! Mesleðini çok seviyor. Baþka iþ yapamaz. Yapmak istemez.” dedi. Düþüncesinden vazgeçti. *** Fikret, ertesi günü sabah erkenden kalktý. Bakanlýða gitmek için hazýrlandý. Mektubu da yanýna aldý. Eþi ve çocuðuyla vedalaþarak evden ayrýldý. Faytonla Nazilli garajýna geldi, Ýzmir’e giden otobüslerden birine bindi. Basmane’deki kent garajýnda indi. Basmane Garý’na geçip, Afyon Postasý’na bilet aldý. Afyon üzerinden aktarmalý olarak Ankara’ya hareket etti… Bakanlýkta tayinle ilgili görüþme yaptý. Ayný günün akþamý yolluðunu alýp, geri dönmek için yola çýktý… Ankara dönüþü, eþiyle oturup, atamayla ilgili uzun uzun konuþtular. Sonunda karara vardýlar: Fikret’in eþi ve çocuðu þimdilik kayýnbabasýnýn yanýnda kalacak. Saray’da eþinden ve çocuðundan ayrý olarak görevini sürdürecek. Bu arada, lojman ayarlayabilirse eþini ve çocuðunu yanýna alacak… Ayarlayamazsa tatilde Nazilli’ye dönecek, yazý ailesinin yanýnda geçirecek. Okulun açýlmasýna yakýn Saray’da kiralýk ev arayacak, bulursa taþýnacaklar. Aldýklarý bu kararý, ayný günün akþamý kayýnbabasýnýn evine giderek açýkladýlar, onlar da uygun gördüler. Yeni atamasý yapýlan yerde göreve baþlamasýna on gün kalmýþtý. 2 BÝR ÝDEAL UÐRUNA Boþuna dememiþlerdi, “Sayýlý günler çabuk geçer.” diye. Aradan beþ gün daha geçti… Fikret’le karýsý, o sabah daha erken kalktýlar. Kýzlarý henüz uyuyordu… Fikret týraþýný oldu. Lacivert takým elbisesinin altýna beyaz gömleðini, ayaðýna siyah iskarpinlerini giydi; boynuna da viþne çürüðü kravatýný baðladý. Akþamdan eþiyle hazýrladýklarý tahta bavulu aldý. Karýsý da kýzýný kucakladý. Doðru kayýnpederinin evine… Burada kucaklaþmalar, sarýlýp aðlamalar sýzlamalar, gözyaþlarý… Fikret metanetli olmaya çalýþtý. Becerdi de. Uðurlamak için hep beraber bahçe kapýsýna yürüdüler. Fikret, elindeki tahta bavulla beþ-on adým atýnca, kaynanasý tasla uður suyu döktü. Arkasýndan bakakaldýlar, tâ ki ilk sokaktan köþeyi dönünceye dek. Boyunlarý bükük geri döndüler. Avluyu geçip, evin içine girinceye dek kaynanasýnýn ve karýsýnýn aðzýndan dualar eksik olmadý. *** Dördüncü günün sabahý, Fikret elindeki tahta bavuluyla Ýl Milli Eðitim Müdürü’nün karþýsýna dikildi. Elindeki atama belgesini kendisine uzattý. Belgeyi alan müdür, meslektaþýna oturmasý için yer gösterdi… Bakanlýktan gelen tayinle ilgili dosyayý arþivden istetti. Elindeki belgeyle dosyasýndakini karþýlaþtýrdý, birbirini teyit ediyordu. Müdür, kendisinden yaþça küçük de olsa Fikret’e: -Hocam, tayininiz Saray’ýn M. köyü Ýlkokulu’na. Ýl haritasýna baktým, Ýran sýnýrýna yakýn görülüyor. Ben þimdi, Ýlçe Milli Eðitim Müdürlüðü’ne verilecek olan görev yazýnýzý vereyim. Bu sýrada Fikret hemen ayaða kalktý. Müdür sözlerinin arkasýný getirdi: -Ýlçe Milli Eðitim Müdürlüðü size gerekli bilgilendirmeyi yapacaktýr. Yeni görevinizde þimdiden baþarýlar dilerim. Görev yazýsýný aldý, ceketinin cebine koydu. Teþekkür ederek elini uzattý… Kapýdan çýkýnca, girerken yan tarafa býraktýðý tahta bavulunu aldý. Ýl Milli Eðitim Müdürlüðü’nden ayrýldýðýnda saat on sularýydý. Garajdan eski bir minibüsle Özalp’a hareket etti. Ýkindi sularýnda ilçeye girdi. Çarçabuk karnýný doyurdu. Oyalanmadý hiç; çünkü zamanla yarýþýyordu. Saray’a gitmek üzere külüstür bir dolmuþa bindi. Yol toprak ve bozuk olduðundan bir saatte varabildi. *** Saray’ýn küçük, derme çatma garajýnda dolmuþtan inince kol saatine baktý. 16:45’i gösteriyordu. Ýçinden “Mesai saatinin bitmesine on beþ dakika var.” dedi. “Yetiþmeliyim.” Elinde tahta bavuluyla adýmlarýný hýzlandýrdý. Mesai saatinin bitimine beþ dakika kala hükümet konaðýnýn önüne geldi. Soluk soluðaydý. Hava serin olmasýna karþýn elindeki yük terletmiþti. Konaðýn kapýsýndan girerken, kolu yorulduðu için tahta bavulunu sað eline aldý. Kapýdaki bekçiye Ýlçe Milli Eðitim Müdürüyle görüþmesi gerektiðini söyledi… Merdivenlerden üst kata çýktý. Koridorda göz gezdirirken sol tarafta, ahþap zemin üzerine siyah yazýyla “Milli Eðitim Müdürlüðü” yazýsýný gördü. Doðru oraya yöneldi. Tahta bavulunu yine kapýnýn yan tarafýna býrakarak girdi. Getirdiði görev yazýsýnýn suretini müdüre uzattý… O da Ýl Milli Eðitim Müdürlüðü’ne istekte bulunduðu yazýyý çýkardý. Ýkisini karþýlaþtýrýp dosyasýna koydu. Gidecek olduðu köyle ilgili kýsa bilgi verip, yeni görevinde baþarýlar diledi. Zaman yitirmeden hükümet konaðýndan ayrýldý. 3 BÝR ÝDEAL UÐRUNA Gün aya kavuþmak üzereydi. Kentin çarþýsýna uðradý. Ýlk önüne çýkan küçük bakkal dükkanýndan yiyecek-içecek þeyler aldý. Dükkana bakan küçük erkek çocuðu olduðu için ona adres sormadý. Çýktý. Ana caddede yürüdü… Gözüne iliþen büyük bir manifatura dükkanýna selâm verip girdi. Tezgahýn baþýnda oturan kýrk beþ -elli yaþlarýnda, baþý bereli, elmacýk kemikleri çýkýk, uzun kýr sakallý adama: -Öðretmenim, adým Fikret Güneþ. Tayinim M. Köyü ilkokuluna çýktý. Yarýndan sonra göreve baþlamam gerekiyor. Köye nasýl gidebilirim? Manifaturacý hemen: -Biraz önce, o köylülerden bir gurup geldi, benden alýþ-veriþ yaptýlar. Þimdi buradaydýlar. Yeni çýktýlar. Adýmlarýný hýzlandýrýrsan yetiþirsin, dedi. Dýþarý çýktý, gideceði yönü gösterdi. Fikret tahta bavulunu kaptýðý gibi yerinden fýrladý, gösterilen yöne doðru hýzlý adýmlarla yürümeye baþladý. Tek sigara içimlik hýzlý yürüyüþten sonra kent geride kaldý. Dar bir toprak yola girdi. Ortalýk kararmýþtý. Önünde insan, hayvan karaltýsýyla ilgili en ufak bir þey görünmüyordu. Sað kolu aðrýyýnca, bu kez tahta bavulunu sol eline aldý. Tez adýmlarla yürümesine raðmen ne önünden gidenleri, ne de karþýsýndan gelen birini görebildi. Oysa, bozkýrýn ortasýndan uzayýp giden tozlu ve taþlý yolda bir saattir yürüyordu. Gökyüzündeki yusyuvarlak ay, gümüþ tepsi gibi balkýyordu; kendisine yalnýz eþlik eden o idi… Geceleyin hava serinlemiþti, insaný üþütüyordu. Rüzgârdan aðaçlarýn yapraklarý hýþýrdýyordu. Yorulmuþ ve acýkmýþtý. Yol kenarýnda nadasa býrakýlmýþ, içinde tek tük aðaç bulunan tarlalardan birine oturdu. Tahta bavulundan yol azýðýný ve suyunu çýkardý. Bozkýrýn ortasýnda, yukarýdaki ayýn parlak ýþýðý altýnda karnýný doyurdu. Yemekten sonra üstüne rehavet çöktü. Yenik düþmemek için hemen ayaða kalktý. Yanýnda içmek için bulundurduðu sudan biraz alýp yüzünü yýkadý. Uykusu açýlýr gibi oldu. Ýçinden “En iyisi durmayayým, yürüyeyim. Yoksa uykuya yenik düþeceðim.” dedi. Tahta bavulunu aldý, yola koyuldu. Yürüdükçe uykusu daðýlýyor, gözü açýlýyordu. Biraz sonra uykusundan hiçbir eser kalmadý. Gözünün önünde karýsýyla kýzýnýn hayali: Önce kýzýnýn gülüþü, “Baba” deyiþi, bakkala gitmek için ikide bir para isteyiþi, dýþarýdan gelince annesinden önce koþarak kapýyý açýþý, bazý günler heyecanlý heyecanlý “baba annem var ya, bugün…” diye þikâyet ediþi; sonra karýsýnýn okul dönüþlerinde “Ooo, hoþ geldin þekerim!” deyip sarýlýþý, sabahlarý gül kurusu poplin geceliðiyle mutfakta kahvaltý hazýrlarken arkasýndan kucaklayýp öpüþü, bir þey yaptýrmak istediðinde o anki iþvesi, bazen de dansözlere taþ çýkartýrcasýna karþýsýnda kývýrtýþý… Ýçini çekti. Bir süre sonra, nedense kötü þeyleri hayal etti: Yüzleri poþuyla sarýlý zebellâ iki eþkýya. Yolun karaltýsýnda, aðaçlarýn arasýndan önüne fýrlýyorlar. Ellerinde silahlarý… “Kýpýrdama hiç!” Donup kalýyor. “Bavulu býrak, ellerini kaldýr!” Panik içinde. Denileni yapýyor. Korkudan yüzü kireç gibi. Diz çöktürüp, bavulunu açtýrýyorlar. Ýþlerine yarayacak ne varsa alýyorlar. Yetmiyor, topraða yüzükoyun yatýrýp, baþýna bir kurþun. Biran ürperiyor. Bedenini daha bir korku sarýyor. Telâþla adýmlarýný çabuklaþtýrýyor. Ardýndan gecenin karanlýðýnda cam gibi parlayan iki ýþýk, kendine doðru yaklaþýyor: Yýrtýcý, aç kurt. Elindeki bavulla savunmaya geçiyor… Avýný yakalayamayan kurt yandan, arkadan saldýrýyor. Bu kez tahta bavulunu olduðu yerde savurarak daireler çiziyor. Kan ter içinde, soluk soluða. Baþýndan aldýðý tahta bavulun sert darbesiyle, kurt yere yýðýlýyor. Tüyleri diken diken oldu. Titredi. Önündeki toprak yol saða kývrýlýrken, sol tarafý sýk aðaçlý ve karanlýktý. Sol taraftaki aðaçlar yolun kývrýmýný karartýyordu. Kývrýmý tedirginlik içinde geçti. Ýp gibi uzayýp giden yolda ürkek bakýþlarla ilerledi. Þimdi, düz, geniþ bozkýrýn ortasýndaydý. Artýk etrafýný seçebiliyordu. Korkularýndan biraz da olsa sýyrýlmýþtý. 4 BÝR ÝDEAL UÐRUNA Tahta bavulunu yere býraktý. Yolun kýyýsýndaki küçük bir kayanýn üstüne oturdu. Kulak kesildi. Korku içindeydi. iki de bir saðýna soluna, ara sýra dönüp arkasýna bakýyordu. Sanki arkasýndan biri ansýzýn saldýrýp, boðazýný sýkacaktý. Fazla oturamadý. Ýçinden “Yolcu yolunda gerek.” dedi. Tahta bavulunu kaptýðý gibi yürüdü. Bir sigara içimlik yürüyüþten sonra, koyun çanlarýnýn seslerini iþitti. Uzaktan geliyordu. “Çobanlar, koyunlar.”dedi. “Galiba köye yaklaþýyorum.” Birkaç adým daha attý. Önce köpeðin havlamasýný duydu, ardýndan kendisi karþýsýna çýkýverdi. Yabancý kokusu almýþtý anlaþýlan. Hemen hedef küçültüp, yere çömdü. Babasý çocukluðunda “Oðul,” demiþti. “Sen sen ol; karþýna bir köpek çýktýðýnda hemen yere çöm. O zaman saldýrmaz. Bekler, bir süre sonra da çeker gider.” Dediðini yaptý babasýnýn. Köpek yanýndan ýraklaþtýktan sonra ayaða kalktý. Elindeki tahta bavuluyla adýmlarýný hýzlandýrdý… Çan sesleri duyulmaz oldu. Saat gece yarýsýný çoktan geçmiþti. Neredeyse sabah ezaný okunmak üzereydi. Bir çeyrek saat daha yürüdükten sonra içinden “Saray’daki manifaturacý ‘molasýz üç dört saatte ulaþýrsýn’ demiþti. Onun söylediðine göre þimdiye kadar köye çoktan varmam gerekiyordu. Yoksa köyü geçip gittim mi?” dedi. Farkýnda olmadan sýnýra dayanmýþ, þans eseri mayýnlara basmadan Ýran tarafýna geçmiþti. Aðustos 2005 Çiðli/Ýzmir
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nail Uyar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |