..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle baþederken, yapýlacak en mantýklý þey normal rolü yapmak. -Herman Hesse
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýronik > bayVeritas




9 Nisan 2002
felsefenin sefaleti  
tanrý, aþk ve ölüm hakkýnda bir komplo

bayVeritas


“bunlar senin kendi düþüncelerin mi?” “düþüncelerin sahiplenilir olduðuna inanmam... belki baþkalarý da buna benzer þeyler düþünüyorlardýr...”


:BDID:







'ellerini arkadan baðladým. baðlý iþte... hayýr kurtulamaz caným... sandalye de saðlam; ne kadar kýpraþsa da boþuna. evet yemek verdim. yani ne varsa.. hamburger yaptýrdým þu aþaðýdaki büfeden... çizburger deðil hamburger... portakal suyu da aldým... sigara yaktý hemen sonra. ben içirdim.
'sigarasýný da bitirdikten sonra geçtim karþýsýna. “evet, ne olacak þimdi” diyen bir ifadesi vardý. ne olacaðýna dair düþünce üretememesi için olabildiðince ifadesiz durmaya çalýþtým.'
“biliyorsundur; bundan hiç þüphem yok; insanlarýn belli baþlý iki üç asýl sorusu vardýr... kalanlar ritüellerle ya da boktan þeylerle alakalýdýr...” dedim ve sustum. o da susuyordu. “þimdi bana bildiklerini anlatacaksýn...” dedim, arkama yaslandým. tam karþýsýnda bir koltukta oturuyordum.
“üç temel sorun; tanrý, aþk ve ölüm... bunlarýn bilgisine eriþebilmek ya olanaksýz ya da -en iyi ihtimalle- çok zormuþ... doðru mu?”
cevap vermedi ve yumruðu geçirdim. burnu kanadý. bunu yapmak zorunda býraktý beni... belki de gerekliydi... birkaç dakika konuþmadým.
“doðru mu?”
“e..evet...doðru denilebilir...”
“doðru denilebilir demek...” bir yumruk daha yedi. þimdi, neler olabileceðine dair bazý düþünceler oluþmuþtu herhalde kafasýnda... kýzgýn ve meraklýydým; amacýma ulaþmaktan baþka düþündüðüm bir þey yoktu.
“önce tanrýdan bahsedelim; tanrýnýn varlýðýna dair ne düþünüyorsun? hemen belirteyim; gerçek düþüncelerini anlatmadýðýný hissettiðim anda þu gördüðün demir çubukla kaburgalarýný kýrarým. kiþiliðin ya da tercihlerin beni ilgilendirmiyor... düþüncelerin; evet düþüncelerin lazým bana...”
“tanrý...”
“evet, tanrý... var mý?”
“var...”
“bak; ben senden açýklamalar bekliyorum...detaylar bekliyorum... kestirip atma sakýn...”
“var ancak... ancak onun varlýk tarzý farklý... yani... bir dað gibi ya da insan gibi deðil...”
“ne gibi?”
“bunu anlatmak.. uzun sürebilir yani aslýnda...”
“vaktimiz bol! anlat!”
“tanrýya olan inanç... bu çok önemlidir... inanç... üç kiþi beþ kiþi deðil milyonlarca, milyarlarca insanýn inancý... saf inanç... fayda üzerine kurulmamýþ... gerçek... milyarlarca zihnin, niyetin beslediði... bir inanç...gerçek...”
“tanrýnýn bir tasarým olduðunu mu iddia ediyorsun?”
“hayýr... hayýr; bir tasarýma göre çok daha kontrolsüz, kolektif bilincin... kolektif bilincin inancý... beslemesi ve sistemsizce, tasarlamadan oluþturmasý...hayýr oluþturma yanlýþ olur... ortaya çýkarma...evet ortaya çýkarmasý...”
“yani yoktu ve insanlar onu ortaya çýkardýlar?”
“bunun bir önemi yok... yani baþlangýcýn... çünkü baþlangýç yok... insan sadece gýrtlak yapýsý ve ellerinin avantajýyla uygarlýk kurdu... yani yaptý ve anlattý... evrenin en zeki veya ulvi balinasý, yalnýz kalmaya ve sadece kendi ömrüyle sýnýrlý bir bilgisel donanýma mahkumdur...”
“ha ha... kafayý yer o balina herhalde?”
“bilemem...”
“pekala... baþlangýç ya da ortaya çýkarma?”
“bunu... evet bunu bir çemberi düþünür gibi düþünmek gerek... çok basit olarak anlatmak gerekirse... düþün ki yüzlerce kiþi gökten kurbaða yaðmasýna yönelik bir inanç ya da korku geliþtirdiler, diyelim...”
“neden yaðmur deðil de kurbaða?”
“fare de olabilir... yaðmur deðil çünkü onu beklemek fayda kökenlidir... saf deðildir...”
“ama tarihte görülmemiþ þey deðildir gökten kurbaða yaðmasý ve bilimsel bir açýklamasý da vardýr?”
“sadece örnek vermeye çalýþýyordum.. her neyse...iþte çember gibidir; öncesinde her zaman ilerisi de vardýr...”
“ben þu kurbaða yaðmasý muhabbetini nereye baðlamaya çalýþtýðýný merak ettim... benden bir þey mi saklamaya çalýþýyorsun?”
“hayýr... hayýr sadece bir örnekle açýklamak istedim ancak beceremedim galiba...”
“bence bir þeyler saklýyorsun? anlat!”
“yani o kadar insan o denli saf bir inanç geliþtirmiþlerse gökten mutlaka kurbaða yaðacaðýný söyleyecektim... bu kurbaðanýn ya da yaðmanýn daha önce var olmadýðý anlamýna gelmez...”
“saçma bir örnek verecekmiþsin...”
“aslýnda...”
“saçmalýk! yani diyorsun ki tanrý insanlarýn inancýyla var oldu ama tam da kutsal kitaplarda yazdýðý gibi var oldu: o her zaman vardý, þeklinde.... öyle mi?”
“öyle de denilebilir...”
“bana bak; denilebilir deyip durma! sinirimi bozuyor o laf... öyle mi deðil mi?”
“öyle...”
“bunlar senin kendi düþüncelerin mi?”
“düþüncelerin sahiplenilir olduðuna inanmam... belki baþkalarý da buna benzer þeyler düþünüyorlardýr...”
“çok fazla belirsizlik var cümlelerinde... kesin konuþmaný istiyorum...”
“benim düþüncelerim.”
“güzel... devam edelim... o halde en az dört tane tanrý var öyle mi?”
“dört tanrý olduðunu, o dört tanrýya da inanmayan biri söyleyebilir... inanan için bir tanrý vardýr...”
“hým.. dýþardan baktýðýmýzda öyle görünüyor ama?”
“tanrýyla ilgili araþtýrmalarda bilimin metotlarýný kullanýlamaz... mantýk kurallarý ve bilimsellik bu konunun dýþýndadýr... çünkü tanrý bilinemez ve anlaþýlamaz; sadece sezilebilir...”
“bir ateist misin yoksa sofu musun anlaþýlmýyor?”
“ateist de deðilim sofu da deðilim...”
“biliyorum ben senin ne bok olduðunu! tanrý hakkýnda konuþmanýn boþ olduðu çünkü bir yere varýlamayacaðý söylenir; sen ne düþünüyorsun bu konuda?”
“bu kimin konuþtuðu ve kimin dinlediðiyle baðlantýlý... olgunlaþmamýþ bir zihniyet tanrýyla alakalý her konuþmadan olumsuz olarak etkilenebilir: çaðrýþýmlara býrakýr kendini ve hatalý yargýlar oluþturur. bununla beraber ben de boþ olduðunu düþünürüm çünkü kendini bilen birine bu konuþmalar bir þey kazandýrmaz...”
“þimdi sen bana laf mý soktun acaba? acaba ben olgunlaþmamýþ zihniyetli miyim yoksa kendini bilmez biri miyim?”
“benim öyle bir niyetim yoktu...”
“hadi öyle olsun... peki aþk hakkýnda ne diyeceksin? sakýn bana bu konuda bir þeyler bilmediðini söyleme!”
boðazýný temizledi... yüzünde kapana kýsýlmýþlýk ve býkkýnlýk var. elimden kurtulacak deðil; bildiði her þeyi öðreneceðim....
“aþk da tanrý gibidir...”
“bak þimdi?” demir çubuðu karnýna gömdüm. inledi ve baþý öne düþtü. bir sigara yaktým. sinirimi bozuyordu kahrolasý herif...
“sakýn beni bir daha geçiþtirmeye kalkma!” dedim ve saçlarýndan tutup kafasýný kaldýrdým.
“ben... ben geçiþtirmiyordum...sadece...”
“sadece ne? aþk... bakýnýz tanrý maddesi... bu mu?”
“hayýr... yani.. aþk da tanrý gibi...hakkýnda konuþmak açýsýndan...diyecektim...”
“tamam, gevelenme... ayný þey mi?”
“hayýr tabii... aþk, insanýn kendini baþka bir bedende aramasýdýr... ya da aþk, bir aynaya bakan birine, aynanýn da bakmasýdýr... ya da, için dýþ, dýþýn iç olmasýdýr... herkesin aþký kendinedir; bir insanýn aþkýný anlayan, o insanýn aþýk olduðuna aþýk olmak zorunda kalacaðýndan, en üst düzeyde bireysel bir þeydir...”
“sen hiç aþýk oldun mu?”
“ben..”
“tamam...buna cevap verme; beni ilgilendirmiyor... aþkýn sýnýrlarý var mýdýr?”
“insanlarýn sýnýrlarý vardýr... aþkýn tüm sýfatlarý insanýn sýfatlarýdýr... mutlu insan vardýr; temiz insan vardýr; mutsuz ve kirlenmiþ insanlar da vardýr... küçük insanlarýn büyük aþklarý olamaz... aþk insaný terbiye etmez; insan neyse odur... cesursa, insan aþký için fedakarlýkta bulunur; aþaðýlýk bir ruha aþk, erdemli davranýþlarý esinlendiremez.. “katlanmayý bilmeyen aþký çekemez” lafý yanlýþtýr; müslüm gürses oyuna getirilmiþtir: saçlarý boþuna beyazlamýþtýr arkadaþýn... yýllardýr sorsa da bu soruyu kendine; bir cevap bulamayacaktýr... sefalet tahtýnda oturan birinden ne beklenir ki?”
“ne diyorsun sen yahu? coþtun?”
“affedersin...”
“yok..sadece yavaþ ol... daðýtma kendini... aþký kalýcý kýlmanýn yolu hakkýnda bir þeyler duydum...sen de duydun mu?”
“aþkla ilgili tüm nasihatler, tüm planlar saçmalýktýr... hiçbir yasa tek bir insana yönelik deðildir... yasalar genellemelerdir ve aþk son kertede bireyseldir... herkesin aþký kendine...”
“ama her gün gazetelerde dergilerde tonlarca sayfa yayýnlanýyor?”
“onlar, kuvvetle muhtemel, tek tip insan oluþturma programýnýn parçalarý...”
“o da nasýl bir programmýþ?”
“bir güç tarafýndan kontrol edilmeyen ama kabaca sistem diyebileceðim þey... kendisi olmaktan uzaklaþan ve “ortak benlik” kalýplarýyla hareket eden insanlýk meydana getirme programý... geniþ anlamýyla küreselleþme: sadece coca-cola deðil; tüm kavramlarda ve deðerlerde ‘yontulma’ ‘oluþturulma’....”
“aþktan konuþuyorduk, nelerden bahsetmeye baþladýn! insan aþýk olmak ister... bu doðal!”
“aþk kaçýnýlmaz ve beklenilmezdir. aþýk olmak istenebilir ama bu istemenin motivasyonuyla insan sadece aþýk olduðunu düþünür; aþk orada yoktur...”
“eðer baþkasýnda kendini görmekse aþk, kendini kandýrma deðil midir?”
“insan sürekli olarak kendini kandýrma eðilimindedir... kendini görmek aynanýn yansýmasý gibi deðildir... insan kendini asla tam olarak bilmez, sadece biraz fikri vardýr; insanýn kendisi kaypaktýr, deðiþkendir çünkü... insan en nihayetinde bir kolajdýr; nasýl kendimim diyebilir ki? nelerden hoþlandýðý/hoþlanacaðý nelerden kaçýndýðý/kaçýnacaðý tesadüfi olarak oluþur... zaten küreselleþme dediðim de bu oluþmanýn tesadüfilikten çýkýp tasarýmlaþtýrýlmasýdýr... her neyse; kiþi aþýk olduðunda, artýk neye aþýk olduysa, onu benliðine alýr ama bir yandan da kendini onun benliðine gönderir... için dýþ, dýþýn iç olmasý bu demektir iþte: saðlam görünen bir mantýk kuralýnýn ihlali! artýk o, iki kiþidir ama bu, bir artý bir demek deðildir; iki kiþinin tek kiþi olmasýdýr... kendini kandýrmak ise, bundan daha büyüðü yoktur ama daha güzeli de yoktur...”
“peki aþk acýsý hakkýnda ne diyeceksin?”
“aþk acýsý ölümcül olabilir... gerçek bir aþk söz konusuysa, iki kiþinin tek kiþi olmasý ne kadar büyülü ve güzelse, ikili olduktan sonra ondan mahrum býrakýlmak o denli lanetli ve korkunçtur. çünkü aþk insaný deðiþtirir ve yoksunluðun neden olduðu bir baþka deðiþime ayak uydurabilmek çok zordur. matematik basittir: bir artý bir iki... ikiden bir çýktý bir... ama bu durumda, iki aslýnda bir (tek) olduðundan; ikiden (birden) bir çýktý...sýfýr! aþkýn mantýða gelmez büyülü matematikselliðinden gerçek dünyanýn mantýkla iþleyen matematiðine geçmeyi baþaran, yani bir (tek parça) kalabilen, bu acýdan sað kurtulmuþ demektir...”
“aþký fazlasýyla statik düþünüyorsun...”
“anlamadým?”
“bilmiyorum...böyle diyesim geldi... aþk için elde edememek derler; ulaþamamak?”
“evet... ama o baþka anlamda aþktýr... film oyuncularýna veya þarkýcýlara falan duyulan...”
“hayýr... daha çok platonik aþktan bahsediyorum...”
“platonik kelimesi sanýrým platon’dan geliyor... idealleþtirmekle alakalý olabilir... bu konuda fazla bilgim yok... yani akýlda yaratýlana aþýk olmak... elmayý muz sanmak gibi bir þey... sen muzu seviyorsun diye elma muz olmak zorunda deðildir; elma kabuðuna bastýðýn halde muz kabuðuna basmýþ gibi düþebilirsin... isme raðmen cisim vermek ya da cisme raðmen isim vermek...”
“aþk konusunda çok düþünmüþe benziyorsun?”
“aþk, insan olmanýn en büyük gurur kaynaðýdýr... tüm insani olgular arasýnda aþk en deðerlisidir benim için...”
“o halde ölüm konusuna geçelim... ölüm ne demek biliyoruz ama asýl ilgilendiðimiz ölümden sonrasý?”
“ölümden sonra cenaze vardýr...”
“dalga geçiyorsun...”
“bir organizasyon olduðunu sanmýyorum... ölürsün ve aklýn biraz daha yaþar sadece...”
“açýkla!”
“en uzun düþler bile çok kýsa zaman sürelerinde görülür. insan meðer ki yukardan vapur falan düþüp de ölmemiþse yani bir anda et yýðýnýna dönmemiþse, tamamen ölmesi zaman alýr. kan beyinde giderek yavaþlayarak da olsa dolaþmaya devam edebilir. zaman ve mekan uzar-kýsalýr, çarpýklaþýr... ben huzurlu ölmenin cenneti, tersinin cehennemi iþaretlediðine inanýrým...”
“bir düþsel hayat ha?”
“hafife almamak lazým... intihar belki bu yüzden yasaklanmýþtýr. intihar edenler genelde kara düþüncelere sahiptirler ve ölen akýllarý onlara tüm sorunlarýnýn ortasýnda bir yer ayarlamýþ olabilir... bunu bilemezsin; uyumadan önce düþünde korkup korkmayacaðýný bilemeyiþin gibi... ya da mutlu olup olmayacaðýný bilmeyeceðin gibi...”
“ya sonsuza kadar cennet yaþamý?”
“uyanamayacaðýn için düþ hiç bitmeyecektir...”
“gömüldün ve seni mezara koydular; orada senin düþler aleminde olduðunu düþünebilirim öyle mi?”
“uyuyan adam saatler süren bir düþten bahsedebilir... ama onu gözleyen sadece iki dakika düþ gördüðünü bilir. aklýn çalýþma hýzý hakkýnda bildiklerimiz çok az... hele bir de ölen bir akýl... zamanda ve mekanda ölçülemez deðiþiklikler olabilir...”
“dünyada ne yaparsak yapalým o halde... nasýl olsa ölüm anýndaki düþümüze göre olacaksa bu; herkes istediði her þeyi yapabilir?”
“hayýr... bilinçaltý affetmez... huzurlu ve sakin bir insan olmak gerekir... bunun içinde huzuru ve sakinliði koruyan davranýþlarda bulunmak...”
“yani kutsal kitaplarda yazýldýðý gibi davranmalý; ama cennet ya da cehennem garantisi yok... öyle mi?”
“kutsal kitaplarýn hepsinin özü aynýdýr... biçimsel farklýlýklar vardýr sadece... onlarýn özüne göre davranan insan zaten onlara ihtiyaç bile duymaz ve içi rahatsa ölümden sonrasý hakkýnda tasalanmaz... onu geceleri rahatsýz eden düþleri yoktur...”
“pekala...diyelim ki sen tam da dediðin gibi bir insansýn ve ben sana çok kötü bir þey yapmak üzereyim... diyelim ki sana iþkence yapacaðým ve seni yavaþ yavaþ öldüreceðim... aklýn da yavaþ yavaþ ölürken hep beni ve yaptýklarýmý görmeyecek misin? belki aklýn iþkencemde takýlý kalacak ve sonsuza kadar iþkencede kalacaksýn?”
“bunu bilemem... bununla beraber sen, hiçbir þekilde bilemezsin...”
“senin ya da benim bilmemden bahsetmiyorum... ne oldu senin huzurlu ve içi rahat bir insan olmana; bana ondan bahset?”
“her halde o iþkencelerden kurtulmaktan baþka bir dileðim olamaz... ve öldüðümde kurtulurum... benim cennet tasarýmým ve beklentim pek þatafatlý deðil doðrusu... ihtiraslarým yok bu konuda...”
“ha ha... pekala düzgün ruhlu bok yiyen... biliyorsun deðil mi; hayata dair en çok merak edilen þeylere kendince cevaplar bulmuþsun ama hayat baþka galiba: çok boktan bir durumdasýn... kendini kurtaracak bir þey bilmiyor gibisin?”
“bana fazla bir þey yapmayacaksýn...”
“nereden çýkardýn?”
“sana çok þey anlattým...”
“anlatman gerekiyordu... seninle iþimiz bitti sayýlýr.. birazdan içeri televizyoncular girecek ve muhtemelen kendini bu akþam ülkenin en sersem haber bülteninde konuk olarak bulacaksýn... herkes senden bahsedecek çünkü tüm konuþmamýzýn video bantlarý yayýnlanacak... o kadar tanýnacaksýn ki yok olmaya baþlayacaksýn... her þeyinle dejenere olacaksýn ve þanslýysan yakýnda bir televizyon programýnda yemek tarifleri verirken bulacaksýn kendini... týpký o yaþlý deprem uzmaný gibi; týpký tanrý gibi; popüler olacaksýn ve var oldukça yok olmaya baþlayacaksýn... ne demiþler; bilgi paylaþtýkça parçalanýr...”
“beni evime býrakýn...”
“senin evin insanlarýn arasýnda... tam da oraya býrakýlacaksýn hiç merak etme...”






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýronik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
böyle masal ismi olmaz
Çünkü Yembel Çok Tembel
Hiper - Reel Tanýklýklar 7
iyi kahve yapmak üzerine
Hiper - Reel Tanýklýklar 5
Hiper - Reel Tanýklýklar 4
Hiper - Reel Tanýklýklar 3
handeli pay
nasýl þeyler?
Hiper - Reel Tanýklýklar 6


bayVeritas kimdir?

tersmeditasyon@gmail. com

Etkilendiði Yazarlar:
her okuduðumdan etkilendim...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © bayVeritas, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.