..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bana ev hikayesinden söz açmayýn. Artýk benim oraya gideceðim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Modern Þiir > Ali Osman Öztürk




11 Mart 2002
Erich Fried‘den Apolitik Þiirler  
Ya da Aþkýn Siyasallýðý

Ali Osman Öztürk


Siyasal bir þair olarak tanýnan Erich Fried'in Ýzedebiyat'ta yayýmlanan aþk þiirlerine "güya" apolitik bir yaklaþým.


:DIBA:
Erich Fried‘den Apolitik Þiirler Ya da Aþkýn Siyasallýðý

Ali Osman Öztürk

Kýsa Yaþam Öyküsü
Avusturyalý þair Erich Fried, 6. 5. 1921‘de Viyana‘da doðmuþ, 22. 11. 1988‘de Baden-Baden (Almanya)‘da ölmüþtür. Fried, 1938‘de Avusturya’nýn iþgali üzerine, Nazilerden kaçarak Ýngiltere‘ye sürgün gitmiþ; „antifaþist“ diye nitelenen ilk þiir kitabý „Deutschland“ [Almanya] 1944‘de burada çýkmýþtýr. Ýþçilik, kimyagerlik, kütüphanecilik ve redaktörlük gibi iþlerde çalýþtýktan sonra, 1946'dan itibaren serbest yazar olarak yaþamýný kazanmýþtýr. 1963‘ten beri „Gruppe 47“nin üyesi olan Fried, edebi açýdan þair, yazar, çevirmen ve gazeteci olarak tanýnýr; gazetecilik kariyerinin önemli bir aþamasý olarak 1952‘den 1968‘e kadar BBC‘nin „German Soviet Zone Programme“ýnda yaptýðý siyaset yorumculuðu gösterilebilir. Ayrýca sahne þairliðini de denemiþtir. "Warngedichte" [Uyarý Þiirleri] (1964) kitabý yayýmlandýktan sonra, ama en geç, sýk sýk basýlan 17.-22. Mai“ þiirinin yer aldýðý "und Vietnam und" [ve Vietnam ve] (1966) derleme kitabýyla, açýk seçik politik bir þair olarak ünü iyice pekiþmiþtir. Provokatif "Die Anfrage" [Talep] þiiriyle de tüm dikkatleri üstüne çekmiþtir. "Liebesgedichte" [Aþk Þiirleri] (1979) kitabý, Alman dilinde yazýlmýþ en baþarýlý þiir yapýtlardan biri olmuþtur. Fried, çok sayýda uluslar arasý ödül kazanmýþtýr, ki bunlardan; 1965‘de þair ve Shakespeare yapýtlarýnýn çevirmeni olarak aldýðý ödül ile 1987 Georg Büchner Ödülü özellikle anýlmaya deðer.

1960’lý yýllarda Konrad Adenauer’in, sosyal-liberal koalisyonun istifasý, öðrenci hareketleri ve parlâmento dýþý muhalefet, Federal Almanya’da Erich Fried gibi politik bir þairin baþarýsý için önkoþullarý yaratmýþtýr. Düz yazýsal yapýtlarý, tedavi edici özelikli olup, hep insani suçlarý sorgular ve bunlarýn aþýlmasýný (saðaltýlmasýný) amaçlar. Bu yönünü yaþamýnda da belli eder Fried: 1973‘te kendisine Avusturya Liyâkat ödülü verildiðinde, Araplar‘a yapýlanlardan kendisini de sorumlu hissederek, paranýn yarýsýný Ýsrail‘de insan haklarý için mücadele eden iki lidere, diðer yarýsýný da Federal Almanya‘daki Filistinlilerin haklarýný savunan Hamburg‘lu bir hukukçuya baðýþlamýþtýr.
Þiirinin Özelliði

Fried, politik olarak sol tandanslý bir þairdir; geç dönem kapitalist toplumun aþýlmasý için, toplumcu devrimin gerçekleþmesi amacýyla sürekli direniþi hedefler. Federal Almanya‘daki insan haklarý ihlallerine ve yabancýlara reva görülen yasa dýþý uygulamalara karþý mücadele verir. Edebi yaratýsýný, örneðin sempati duyduðu gruplarýn lehine ajite etmekle görevli sayar. Saldýrgan tutumu ölçüsünde tartýþýlan Fried, Almanya‘nýn en çok eleþtirilen þairidir. 1938‘de 17 yaþýnda Avusturya‘da lise öðrencisi iken ýrký yüzünden polis takibine alýnýp, Ýngiltere‘ye kaçak olarak gidince, ana dili Almanca ile, tüm gücüyle haksýzlýða, baskýya ve izlenmeye karþý yazýlar yazan bir þair olmaya karar verir (Ýngiltere‘de geliþen Avusturya Sürgün edebiyatý üzerine bkz. Ünlü 2001: 122-125). Daha sonra Berlin Duvarý‘nýn inþasý baþlayýnca, temsil ettiði siyasal görüþünü artýk savunamaz duruma gelir ve BBC‘deki iþini býrakýr. Onun yapýtlarýný karakterize eden husus, mitik olana eðilim gösteren romantik bir kiþilikten, tek yönlü politik angaje bir þaire dönüþümüdür.

Günlük politika onun için þiirin temasýný oluþturur; bu ise siyasal ilgiyi, önbilgiyi ve hemen yayýmlanmayý gerekli kýlar. Bertolt Brecht’te olduðu gibi, Fried’in dili lakonik, paradoksal, antiteze dayalý ve diyalektik kýlýfa bürünmüþ bir üslûp içerir. Dile deneysel yaklaþma, ama öncelikle söz/cüklerle oynama isteði ve dünyayý deðiþtirme çabasý içinde, „ifade etme“, „dile getirme“ye yönelik gittikçe artan ölçüde gösterdiði etik irade, onun için karakteristiktir. Hilmi Tezgör, onu, deneyci tutumuyla dilde yeni anlatýmlarý zorlayan, kelime oyunlarýna aðýrlýk veren bir þair olarak betimler ve özellikle 1966 tarihli „und Vietnam und“ kitabýnda, dildeki yaratýcý deneyciliði ile siyasal sorumluluðu arasýnda etkili bir bað kurduðunu belirtir. Aþaðýdaki deðerlendirmeler, günümüz aþk þiirlerinin en güzel örneklerinden olduðu belirtilen ve 1979‘da ilk kez yayýnlanýp, 1996‘da yeni baskýsý yapýlan “Liebesgedichte” [Aþk Þiirleri] kitabýnda yer alan þiirleri konulaþtýrmaktadýr.

Aþk Þiirleri*
Beðenilen bu þiirleri apolitik diye nitelemek ne denli doðru, elbette tartýþýlabilir. Ancak þairin bizzat politika dýþý gördüðü, en azýndan „Aþk Þiirleri“ baþlýðýyla insan sevgisine, karþý cinse duyulan aþka adadýðýný belirttiði bu yapýtlarý, onu bize baþka bir düzlemde tanýtýr. Fakat bu þiirlerinde de þairin siyasal yönü ya da sürgünlük deneyimi arka planda görülür. Örn. Londra sürgünlüðü ve Viyana‘ya olan özlemi, o yýllarda Viyana‘da yaþadýðý anlaþýlan sevgiliye uçuþan sevgi sözleri olarak dile gelir (s. 9):

Ve sonra uçuþur birkaçý yorgun sözlerden
ve bir kaç daktilo hatasý, kendine gülen
birlikte ya da olmaksýzýn yarým ve tam düþünceler
Londra sefaletinden deniz üstünden, ovalardan daðlardan
üzerine hep ayný yerin

Ve sabahleyin sen merdivenlerden inerken bahçe içine
ve durup da dikkat kesilir bakarsan yukarý
onlarý oturur veya uçarken görürsün
biraz üþümüþ ve belki birazcýk da yitik
ve daima iyice aptallaþmýþ sevinçten, gerçekten seninle olmaktan

Sevgiliyi anmak ve düþünmek de onun için „düþünce özgürlüðü“ kapsamýnda ve o denli önemli bir eylemdir (s. 10):
Aðzýný düþündüðüm vakit
bana bir þey anlatýr biçimde
iþte o zaman düþünürüm
sözlerini
ve düþüncelerini
ve ifadesini
gözlerinin
konuþurken

Fried‘in görüþüne göre, düþünce, özgürlüðün, özgürlük de düþüncenin önkoþuludur: Kiþi özgür ise düþünecektir ya da düþünüyorsa özgür olmalýdýr. Bu Descartes özdeyiþinin (Cogito, ergo sum = Düþünüyorum, öyleyse varým!) türevi, onun þiirlerine derinlemesine, ama kanýksadýðýmýz günlük olaylarýn betimlenmesinde bile felsefi bir aksiyom olarak yansýr. „Belirsiz“ baþlýklý þiirinde, göndermede bulunduðu belirsizlik, aslýnda baþtan olumsuzlanmýþ durumdadýr. Diðer þiirlerinin de üslubunu belirleyen diyalektik yaklaþýmý gereði (bkz. ayrýca Koþul [s. 11] ve Neden [s. 35] þiirleri), burada da karþý tez, ilk tezi olumlamak üzere ortaya atýlýr (s. 11):

Belirsiz

Gözlerim var
seni gördüðüm için
Kulaklarým var
seni duyduðum için
Bir aðzým var
seni öptüðüm için

Olur muydu
ayný gözlerim ve kulaklarým
seni
görmesem ve duymasam
ve ayný aðzým
seni öpmesem?

„Koþul“ þiirinin cümle yapýsýna da yansýyan bu bakýþ açýsý, her þeyi bir koþulun sonucu, ya da bir sonucun koþulu olarak görür; nedensellik ilkesi, dolaysýz biçimde yaþamýn tümünü kapsar, ancak bu sebep-sonuç baðlantýsý Fried‘in þiirinde absurdite (saçma) biçiminde dile getirilir (s. 11): „Eðer anlamý olsaydý/ yaþamanýn/ anlamý olurdu/ yaþamanýn/ (...) Eðer anlamý olsaydý/ ölmek istemenin/ anlamý olurdu/ ölmek istemenin/ Hemen her þeyin anlamý olurdu/ Her þeyin anlamý olsaydý“. Bu absurdite, aslýnda yaþam gerçeði kadar saçma, ama en az onun kadar sistematik sýralanmýþtýr: Yaþamak-ummak ve ölmek. Merdivenleme (Alm. Klimax) sanatýyla, anlamý gittikçe yoðunlaþan bu dizge (bkz. ayrýca „Yaþam nedir?“ þiiri [s. 17]), ölüm gerçeðiyle birlikte ayný zamanda anlamsýzlaþmaktadýr. Söz sanatý öyle kurgulanmýþ ki, merdivenleme yukarý doðru mu, yoksa aþaðý doðru (Antiklimax) mu, belli deðil, þiiri alýmlayana göre deðiþiyor.

Ayný þiirde yalnýzca dizelerin kuruluþ ilkesince; „öyleyse öyledir“ (yaþamýn anlamý olsaydý, olurdu) aksiyomu ile, yaþamýn görünürdeki tekdüzeliðine de bir gönderme yapýlmýþ görünüyor. Fried‘in, þiirlerinde çokça kullandýðý biri birine paralel ve basit cümlelerin sýralanýþýný da bu baðlamda düþünmek yanlýþ olmayacaktýr (bkz. örn “Seni” þiiri; s. 10). Yaþamdaki tekdüzelik ayný cümlelerin yinelenmesi ile imlenir, ama birden, týpký insanýn aklýný baþýndan alan þok bir yaþantý gibi, bir sözcük yer deðiþtiriverir, „tekdüzelikte“ bir „kargaþa“ belirir; iþte bu „kargaþa“ yaþama anlam kazandýran bir dürtü olur: Ýnsanlarýn açlýða terk edildiðinin, hep daha iyi silahlarla birbirini öldürdüðü bir zamanda, buna karþý pek az þey yapýlabileceðinin bilinciyle, ve fakat duyarsýzlaþmamaya da çalýþarak, yine de sevmeyi, seviþmeyi önerir þair, hep daha iyi silahlarla (s. 43). Silah böylece kötü anlamýný yitirmiþ, insan yararýna bir nesne oluvermiþtir.

Yaþamdaki deneyimleri de bu denli tez-antitez olarak gördüðünü, insanýn kaybettiðini düþündüðü her þeyi, yeniden bir bir geri kazanmasýyla örneklendirir. Varlýk ile yokluk birlikte anlam kazanýr; burada sanki her þey insanýn kendi çabasýyla deðil de, kendiliðinden olur inancý hakim gibi görünür (s. 14):

Her þey
kaybetmiþim gibi
yapan her þey
toplanýr gizlice
ve düzenlenir
kendi kendine
bir ev olur
dayalý döþeli odalarýyla

Fakat yokluðu yaratan, Fried‘i sýkýntýlara, sürgünlüðe mahkum eden koþullarýn nedeni kiþiler ve düzenlerden çok, yaþananlar, mistik demeyeceðim, ama bilgece bir yaklaþýmla, insanýn hak ettiði þeylerin karþýlýðý olarak düþünülmekte. O nedenle, olaylarýn beþ duyu ile algýlayamayacaðýmýz boyutlarý, sinestezi (= duyularý bilerek karýþtýrmak) sanatýyla duyumsatýlmaya çalýþýlýr: Korkunun aðýrlýðý, aþkýn eni boyu, ve özlemin rengi bunun için söz konusu edilir. Mutluluða ulaþmak için, çoðunlukla göz ardý ettiðimiz bu bedel ödeme hususu, Fried‘in þiirinde mutlak bir koþul olarak yerini alýr (s. 16):

Ne kadar taþ
taþýmalý acaba
cezasý olarak
mutluluðun
ve ne kadar derin
kazmalý ki
toprak
süt ve bal versin

Erich Fried‘i, salt yukarýdaki þiirlerinden yola çýkarak anlamaya kalkýþsak, onu pasif kalmayý öneren, acý çekmeye gönüllü ve sorunlarýn kendiliðinden çözüleceði beklentisiyle yaþayan biri olarak görmek yanýlgýsýna kapýlabilirdik. Halbuki o, yaþamý olduðu gibi kabul ettiði gerçeðini yadsýmadan, olumlu yönde deðiþtirilebileceðine olan inancýný da þiirine özümsetmiþtir. Yaþam, banyodaki suyun sýcaklýðý olduðu kadar, onun içinde oynamak denli çocuksuluðu, çýplak bedendeki dudaðýn öpmeye hazýr olduðunca yetiþkinliði ve haksýzlýklara karþý öfkelenecek denli sorumluluðu da içerir (s. 17):

Yaþam
dediðin öfke
haksýzlýða memleketimde
(...)
Haksýzlýða öfke
yetmez
Onu açýklamalýyýz da

Ve birþey
yapmak ona karþý
Budur yaþam

Þairin bir yandan kayýtsýzlýðý, diðer yandan sorumluluðu iki farklý yaþam alanýna paylaþtýrdýðýný görüyoruz: Kiþisel ve toplumsal alan. Kiþisel, bireysel alanda dýþarýya karþý kayýtsýz kalmayý, olabildiðince özgür sevgi ve aþký tatmayý öngördüðünü ve bu dýþarýya karþý savunmayý yine sevgiyle baþarmak gerektiði çýkarýmýný, her türlü zaman ve mekanda geçerli kýlacak biçimde imler (s. 18):

Gözlerinin üstüne iki yýldýz
Göðsünün üstüne iki öpücük
geceleyin
dilsiz bulutlarýn altýnda

Öpücüklerimizi
ve yýldýzlarýmýzý
vermeliyiz birbirimize
fýrdöndü göklerin altýnda

veya bir odasýnda
bir evin durup duran
belki memleketin birinde
içinde kendimizi savunacaðýmýz

Ama nefes aralarýnda
bu kendini savunmanýn
göðüsler ve gözler bizim için
gökyüzü ve yýldýzlar ve öpücükler

Bu savunma toplumsallaþtýðý zaman, her kiþi bir diðerinin can yoldaþý, arkadaþý olmakta ve dayanýþma ruhunun paylaþýmcýsý ve temsilcisi durumuna yükselmektedir (s. 19):

Belki de
gerçekten sen
benim yanýmda olsan
beni tutmak için
(...)
sen de
her zaman
savaþtýðýn için
her þeye karþý

Ve her þeye karþý
senin için
ben
senin dengin olarak?

Belki de
gerçekten ben
senin yanýnda olduðumdan
seni tutmak için

Görüldüðü gibi, ister kiþisel alan, ister toplumsal alan olsun, isterse edilgen ya da etken biçimde yaþama tavýr alsýn, her durumda dünyayý ve insanlarý algýlama biçimi diyalektik gerçekleþmektedir. Asla tek yönlü, tek boyutlu, birini diðerinden soyutlayan, bir þeyi mutlaklaþtýran bir bakýþ açýsý söz konusu deðil. Bu Erich Fried‘in þiir dilinden de anlaþýlmaktadýr. Yalnýzca özne ve nesnelerin yeri deðiþtirilip, cümlenin diðer öðeleri aynen býrakýlmakla, bir yandan olay iki farklý bakýþ açýsýndan gözlemlenmekte, diðer yandan düþüncedeki devinim (dinamizm) sekteye uðramaksýzýn, sürdürülebilmektedir.

Belki de
Gerçekten sen
Benim yanýmda olsan
Beni tutmak için
Belki de
Gerçekten ben
Senin yanýnda olduðumdan
Seni tutmak için

Düþüncenin bu çok boyutlu ve göreceli halini, cümle öðelerinden tek birinin deðiþimiyle saðlama olanaðý, Fried‘in benimsediði bir biçem (üslup) özelliðidir (s. 10):

Seni daha yakýn düþünmemek
ve seni daha uzak düþünmemek
seni düþünmek, neredeysen
gerçekten orda olduðun için

Seni daha yaþlý düþünmemek
ve seni daha genç düþünmemek
daha büyük daha küçük deðil
daha sýcak ve daha soðuk deðil

Gerçek yaþamda da gerçek ve yanýlsama iç içe yaþanýr. Yanýlsama da bir gerçektir, ya da diðer bir deyiþle, yanýlsama gerçeðin dýþýnda deðildir. Fried‘de bu, kurmaca ile yaþam arasýndaki „belirsizlik“te yerini bulur (s. 35): „Yaþamdan/ çýkýp/ þiirlere gittim/ Þiirlerden/ çýkýp/ yaþama gittim/ Hangi yol/ sonunda/ daha iyi olacak ki?“

Ülkemizde bu çok göze batan bir yaþam biçimidir. Ýdealizm söylemleri arasýnda, gerçekte buna taban tabana zýt koþullar yaratýr ve bunun da görülmesini istemez, kabullenilmesini dayatýr, direnenleri de cezalandýrýrýz. Her fýrsatta, her sohbette yasa ve ahlâk normlarýnýn gerektirdiði ideal çerçevenin kenar çizgilerini (defalarca býkmadan) belirginleþtirir, yapýlmasý gerekeni (karþýmýzdakine bildiðimizi) duyurur, herkesin aðzýnýn payýný verir ve üstümüze düþen görevi yapmýþ olmanýn yumuþak yastýðýna bir güzel yaslanýrýz. Bu bir yanýlsamadýr. Az sonra, anýlan idealler için parmaðýmýzý kaldýrmamýz gerekse, az önce nutuk attýðýmýz kiþinin gözüne bakar, ve (kendimizin deðil de) onun ne kadar duyarsýz kaldýðýna þaþar (gibi yapar)ýz. Halbuki o an kendimiz yumuþak yastýktan baþka, yumuþak yorganý da edinmiþ, baþýmýzý dýþarý çýkarmaya hem üþenmekte hem de korkmaktayýzdýr. Beyaz perdede esas oðlanla birlikte menfi jönü dövmüþ olmak, sanal ortamda, etkileþimli bir macera oyununda, bilmem kaçýncý defa, hem de hileyle düþmaný alt etmiþ olmak bize yeter de artar bile.

Bu gerçek ve yanýlsama iç içeliði, Erich Fried‘in apolitik þiirlerinde önemli bir yer tutar. Bu iki alan arasýndaki belirsizlik, etki gücü bakýmýndan ayný deðerde deðildir. Baþka deyiþle; kiþisel alanda görece zararsýz görünen bu durum, toplumsal alanda çok farklý sonuçlar doðurur. Kiþi, yanýlgý ve yanýlsamalarýný kendi özel yaþamýyla sýnýrlý tutabilir ve bu daha çok sadece kendini ilgilendirir. Oysa toplumsal alanda, ayný zamanda diðer yurttaþlar için doðabilecek olasý olumsuzluklar da hesaba katýlmalýdýr.

Fried‘in „Gündüz Rüyasý“ þiirinde, yorgun bir kiþi, bitkinlikten çay piþiremez, ama dolu bir fincaný, elini bile kýpýrdatmadan eðilip içmeyi ve bu arada sevgiliyi öpmeyi, okþamayý, duymayý ve anlatmayý hayal edebilir. Ama bu yanýlsama içinde, tüm hayal ettiklerinin, yalnýzca hayal olduðu için, gözlerini açýnca yok olacaðýný bildiðinden, uyanmayý deðil ama, gözlerini açmayý, istediði kadar geciktirebilir (s. 30):

Ve ben fazla uyanýðým
gözlerimi açýp
seni görmek isteði için
ve görmek için
senin
orda olmadýðýný

Ama toplumsal alanda hayal görmek bu denli kiþiye özel ve zararsýz deðil ki! Toplumsal yanýlsamalar, söz geliþi rüþvet, gözümüz kapatsak da açsak ta var olmaya devam eder. Rüþvet almak için illâ elini kýpýrdatmak da gerekmez. Onun çok mâsum (görünen) yüzleri vardýr. Rüþvete karþý idealist önlemlerden, olmamasý gerektiðinden, olasý yaptýrýmlardan çokça söz edip, fakat hâlâ rüþvetle (veya onun türevleriyle) iþ yapýp, yaptýrmaya devam etmek, salt yanýlsama olarak kalmaz, gerçeðimize de zarar verir. Yanýlsama, özel yaþamda olduðu gibi yalnýzca zaman ve güç kaybettirmekle sýnýrlý olmayacak, kendi kendimizle olan tutarlýlýðýmýzý ve güveni de sarsacak; daha beteri „ Ýyi Bahçývanlar „ þiirinde olduðu gibi, kötü örnekliðimizi genç kuþaklara da bulaþtýrýp, geleceðimizi harcamýþ olacaðýz (s. 31):

Ne güzel
el ele tutuþup
bahçeye gidiyor
aðaç fidanýmýzý
suluyoruz
ve bakýyoruz

Ben týrtýllarý ayýklýyorum
Sen su getiriyorsun!
Ne yeþil olurdu
þayet koparýp
köklerini
atmasaydýk

„Kökler“ Erich Fried‘de bence böyle yorumlanmalý; týpký aþaðýdaki þiirde olduðu gibi, kökler ayný zamanda hem geçmiþ hem gelecektir. Þairin belki romantik geçmiþinden gelen bir iz sürme ile, „Ben“ baþlýklý bu þiirinde, yukarýda ihtimal vermediðimiz bir mistisizm var gibi görünüyor. Fakat o bunu yine de sade, herkesten biri olarak yaþadýðýný ýsrarla vurgulamak istiyor. Ama zaten herkeste bir parça mistik bir kiþilik yok mudur (s. 84)?

Baþkalarýnýn açlýk dediði
beni doyurur
baþkalarýnýn þanssýzlýk dediði
benim þansýmdýr

Ben bir çiçek deðilim
su yosunu da
Ben bir taþ yosunuyum
bin yýldýr taþý deliyorum

Bir aðaç olmak isterim
Ýsterim bir yaþam boyu
köklerine dokunayým
ve içeyim gece gündüz

Bir insan olmak isterim
ve yaþamak insanlarýn yaþadýðý gibi
ve ölmek insanlarýn öldüðü gibi
Seni seviyorum

Sonuç olarak; Erich Fried‘in, bu yazýda „apolitik“ diye nitelendirdiðimiz þiirleri, aslýnda kesinlikle apolitik deðil. Ýnsan gerçeði, asosyal olamayacaðý denli apolitik de olamaz. Aþk muhakkak bir muhatabý gerektiriyor, sevgi ise muhataplarý. Ýnsanlarý sevmeden, insan sevgisinden, hayvan ve bitki sevmeden bunlarý sevmekten söz etmek de bize özgü, týpký kitap okumadan kitabý sevdiðimizi her fýrsatta söylediðimiz gibi. Her þeyi önce „kavram“, sonra „eylem“ olarak deðerlendirmek gerektiðini, Fried‘in „Saf ve Uygulamalý Þiir“inden çýkarabiliriz (s. 80):

Saf ve Uygulamalý Þiir

Aþk þiirleri
her zaman olmuþlardýr >angaje<
ya da anakreontik
ve yapmacýk sadece

Bir aþk þiiri, ki saf olarak
nedeni üzerine çýkar
bir kuþ gibidir
kendi üzerinden geçer

Kýsaca ne anlaþýlýrsa
saf bir aþk þiirinden
sana yazýlan bir aþk þiiri
böyle deðildir katiyen.

Angaje bir þiir, ona göre „öyle olmalý ki/ hiç kimse/ onu fark etmemeli (...) demek istediðim/ fark etmek zorunda olmamalý/ bunun [angaje] olduðunu/ yoksa bu olasýlýkla/ yalnýzca marazi [angaje] bir aþk þiiridir“ (s. 80). Sonuçta Erich Fried, politik (aydýn) þair olduðu genel kanýsýnýn yaný sýra, ayný zamanda, kýsa soluklu, sade bir dille, ama anlaþýlýr bir biçemle kaleme aldýðý aþk (sevgi) þiirlerinde de bilge þair (Poeta doctus) kimliðiyle karþýmýza çýkýyor ve „apolitik þiirleri“nde de „aþkýna kadar“ sorumluluk erdeminin sözcülüðünü yapýyor. Nitekim, yazýmýzýn sonuna koyacaðýmýz „Seçimim“ baþlýklý þiirinde, nice mutsuzluða neden olsa da, tercihini yine de üstüne düþeni yapmaktan yana kullanacaðýný itiraf eder (s. 95):

Diyelim ki seni yitiriyorum
ve karar vermek durumundayým
seni bir kez daha görecek miyim
ve biliyorum ki:
Bir sonraki kez
bana on misli fazla mutsuzluk getireceksin
ve on misli daha az mutluluk

Neyi seçerdim dersin?

Mutluluktan aklýmý þaþýrýrdým
seni göreceðim diye

KAYNAKÇA
edition text + kritik 1993; Erich Fried. 2., rev. Aufl. München: edition text + kritik 1997 (= Text + Kritik 91).
Kaiser, Gerhard R. (Hg.): Die deutsch Literatur in Text und Darstellung, Bd. 16: Gegenwart, Stuttgart 1978, s. 57-59 (= Reclam Universal-Bibliothek, Nr. 9661)

Lennartz, Franz: Deutsche Schriftsteller der Gegenwart, 11. Erw. Aufl., Stuttgart 1978, s. 203-205 (= Kröner, Bd. 151).

Tezgör, Hilmi (Çev.): „Erich Fried: „Sevginin/ Rengi/ Özlemin/ Gölgede/ ve güneþte“. Cevat Çapan (Haz.): Þiir Atlasý 2, 2. Basým, Ýstanbul 2000, s. 223-231 (= Kavram Yayýnlarý)

Ünlü, Selçuk: Avusturya Modern Edebiyatý. Österreichische moderne Literatur, Konya 2001.

YAPITLARI: Gesammelte Werke. Bde. 1-4. Hg. von Volker Kaukoreit und Klaus Wagenbach. Berlin: Wagenbach 1993.

Erich Fried Kaynakçasý için bkz.: Kritisches Lexikon zur deutschsprachigen Gegenwartsliteratur. Hg. von Heinz Ludwig Arnold. Stand 1. 4. 1993. 44. Nachlieferung. München:

*) Buradaki þiirleri, 1975-79 tarihleri arasýnda yazýlmýþ ve ilk kez 1979’da „Liebesgedichte“ [Aþk Þiirleri] baþlýðýyla yayýmlanmýþtýr. Çevirisi tarafýmýzdan yapýlan metinler 1996 Berlin (Verlag Klaus Wagenbach) baskýsýndan olup, verilen sayfa numaralarý da buradandýr.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çanakkale Türküsü Örneðinde Bilim ve Popül (Er) Ýzm
"Sen de Haklýsýn" Esprisinde Yatan Felsefe
Kediler Ölmesin
Stefan Zweig’ýn “Cenevre Gölü Hikâyesi
Nesnesi Panter Mi Þiirin?
Göçmen Edebiyatý Olarak Almanya Türküleri
Luise Rinser'de Ýnsan Sevgisinin Temeli
Fakir Baykurt‘ta Türk ve Alman Ýmgesi Üzerine
Sadakat Bir Erdem mi Yoksa Araç mý?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nasreddin Hoca'nýn Þiiri [Þiir]
Bir Þiirdir Yaþam [Þiir]
Hazan Günü [Þiir]
Rudolf Otto Wiemer [Þiir]
Anladým ki... [Þiir]
Sanal Bayramlar [Þiir]
"Göðsünün üstüne iki yýldýz/gözlerinin üstüne iki öpücük" [Þiir]
Þair [Þiir]
Ezginingünlüðü [Þiir]
Sadece Dostlarýma [Þiir]


Ali Osman Öztürk kimdir?

Akademisyen, çevirmen, halkbilimci, karþýlaþtýrmacý, eleþtirmen.

Etkilendiði Yazarlar:
Bilimsel anlamda Wilfried Buch, Otto Holzapfel, Gürsel Aytaç; edebi anlamda Luise Rinser, Buket Uzuner.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.