Mektubum sanýrým fazla uzun oldu, çünkü daha kýsa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Özel manada þiirler ve genel manada da “kelam” olarak algýlanabilecek bütün sözler, onlarý kendi ruh ve fikir fabrikalarýnda imal edenlerin deðillerdir sadece.Þiirlerin þâirlerini de aþan “yüce bir ruhtan” aks ettiklerini belli eden pek çok ortak özellikleri mevcuttur.Milliyeti, ideolojisi ne olursa olsun, ne kadar da farklý farklý yüreklerden süzülürse süzülsün, þiirlerin, sözlerin aslýnda tek ses ve tek nefes olduðunu gösteren ilk insandan bu yana yazýlmýþ bütün þiirler, sözler adedince deliller vardýr.Shakespeare’den Mevlana’ya, Necip Fâzýl’dan Nâzým Hikmet’e, Orhun Abidelerinden Yahya Kemal’e aslýnda þiir ya da söz denilen mefhum, kesreti deðil vahdeti iþâret eder bizlere.Belki de Ýncil’de geçen “Baþlangýçta “logos”(söz) vardý” ifadesi bizim de iddialarýmýzý destekleyen bir baþka argüman olarak kabul edilebilir.Bizler kesafetli bakýþ açýmýzla sözü farklýlaþma aracý olarak görsek ve de isti’mal etsek de aslýnda sözlerin en dinlenilesi olanlarýndan þiir, o duygusal, o musiki ve þiiri þiir yapan bütün unsurlarýyla; ortak bir hammaddeden imal edilmiþ, ayný mecrâdan bu kâinat âlemine süzülüp gelmiþ insan denilen bu akýllý ve hisli mahlukun eseridir.O, insan ruhunun kustuðu, kimi zaman zehirli, kimi zaman da þifalý baldýr.Ýnsan ruhu ise bir ruh-u mutlakýn-tabir-i caizse- bir parçasý konumundadýr.Yani özelde þiir, genelde de bütün âsâr-ý beþer, ortak bir kaynaktan gelmiþtir.Ve de bütün âsâr-ý beþer ortak bir ummana doðru dökülmektedir.Biz bu çalýþmamýzda hususi manada þiirin kafiye özelliklerinin âlemþumüllüðü, mebde ve meaddaki vahdeti üzerinde duracaðýz.Genel manada ise “logos” yani “kelam” kavramý içinde deðerlendirilebilecek bütün sözlerin vahdetini okurlarýmýza hissettirmeyi gâye olarak kabul ediyoruz.Elbette sýnýrlarýný tüm havsalamýzý zorlayarak ve dikkatimizi toparlayarak çizmeye çalýþtýðýmýz bu konunun içinde kendi idrakimizi bir nokta olarak da görmüyor deðiliz.Bir pergelin sivri ucunun kaðýda sabitlenerek, onun etrafýnda geniþ bir dâirenin çizilmesi gibi, ben de “kafiye” noktasý üzerine kendi “noktalýðýmla” birlikte odaklanarak genelde “kelam” üzerine hayali ve fikri bir dâire çizmeyi düþünüyordum.Ancak konunun aðýrlýðý, neredeyse sonsuzluða yakýn geniþliði, zihnime hitaben: “bu terazi bu sýkleti tartmaz” cümlesini sarf etmeme sebep oldu.Ben de kadd-i kâmetim miktarýnca nazarýmý sâdece “kâfiye” olgusu üzerinde yoðunlaþtýrdým.Elbette bu çalýþma da bir iki sahife ile iktifa edilecek basitlikte bir çalýþma deðil.Biz iþin sadece kafiye boyutuna muhtasar birkaç örnekle deðinmeyi düþünüyoruz.Belki de bu deðiniþ pek çok edebiyatçýmýza göre sathi bir nazar olarak da algýlanabilecektir ama, bu sathiliði derinleþtirmeyi büyük ediplerimize býraktýðýmýzý da ayrýca ifade etmek istiyoruz.Bu incelemenin mana, vezin, ses sanatlarý gibi pek çok farklý buudu da vardýr araþtýrýlmayý bekleyen.Biz bu çalýþmamýzla bu geniþ konuya bir mukaddeme yapmýþ oluyoruz sadece.Þimdi meselemizin yani “þiirlerin kafiye sistemindeki ortaklýðý” konusunun açýklanmasýna yönelik kullanacaðýmýz misallerle sizleri baþ baþa býrakalým.Öncelikle bizim kültür ve de milli hafýzamýzýn unsurlarýndan biri olan Orhun Abideleriyle iþe baþlayalým.Orhun Abidelerindeki yazýlarýn tamamýna þiir demek elbette güç.Fakat bu yazýlarda þiirlerde de çoklukla kullanýlan kafiye yer yer istimal edilmiþ.Belki de bu yazýlar manzum eserden mensura doðru bir tekamülün de izlerini taþýmaktadýr.Bu konuya þimdilik deðinmeyeceðiz.Sadece ana meselemizi renklendirecek örnekler vereceðiz Orhun Abidelerinden. Kül Tigin Kitabesi’nden Ýlgerü þantung yazýka teði süledim Birgerü tokuz ersinke teði süledim Bu mýsralarýn sonlarýnda ya da bir baþka bakýþ açýsýyla “satýrlarýn sonlarýnda” ayan beyan bir ses benzerliði vardýr.Aslýnda bu cümlelerin birbirine çok benzer vezinde yazýlmalarý, Eski Dönem Türklerinin de Hece Ölçüsü dýþýnda kulaða dayalý Aruz vezni gibi bir ölçüsü olduðunu düþündürmüyor da deðil.Asýl meselemiz bu olmamakla birlikte konumuza dönmek þartýyla bu iddiamýzý ortaya koymamýza sebep olan örneklerden bazýlarýna bakalým. Ýlgerü = - . . Birgerü = - . . Örneklerde görüldüðü gibi bir kapalý iki açýk ses benzerliði iki cümlede de karþýmýza çýmaktadýr.Eðer bu tek bir örnek ise elbette buna tesadüf diyebiliriz.Ancak örnekler arttýkça Türklerin de seslere dayalý bir vezin anlayýþý olduðunu açýkça söyleyebiliriz. Yine bu Kültigin kitabesinden baþka bir örnek verelim: Irak erser yablak aðý birür Yaðuk erser edgü aðý birür. Irak erser= . - - - Yaðuk erser= . - - - Bu örneklerde de sese dayalý bir vezin anlayýþý göze çarpmýyor mu?Aslýnda ata sözlerimiz de diðer söz ürünlerimiz de bu bakýþ açýsýyla incelense sese dayalý, Aruz benzeri bir milli veznin varlýðý daha âþikar ortaya çýkabilir.Belki böyle bir araþtýrmanýn sonucunda Türklerin milli ölçüsünün sâdece hece ölçüsü olmadýðý, aruz ölçüsünün eski dönemlerde çokça kullanýlan milli bir veznin þuur altlarýndaki hatýrasýný yaþatmak amacýyla kullanýldýðý ortaya çýkabilecektir.Ancak bunu söylemek için daha çok erken olduðu su götürmez bir gerçektir.Bu alanda yapýlacak ciddi araþtýrmalar edebiyatýmýzýn karanlýkta kalmýþ bazý kýsýmlarýný aydýnlatabilecektir.Biz yine esas konumuz olan kafiye meselesine odaklanalým isterseniz..Birinci örnekte sonlardaki “m” sesleri ikinci örnekte de cümle sonlarýndaki “r” sesleri ses benzerliðine örnek olarak gösterilebilir….Yine sonu “n” ile biten cümlelerin bulunduðu: Türük bodun tokurkak sen Asar tosýk ömez sen Bir todsar açsýk ömez sen örneklerini nazara verelim….Demek ki bundan bin küsur sene evvel de insanlar dünya genelinde kullanýlan ortak bazý kafiye seslerini kullanýyorlardý.Þunu da açýkça söyleyelim ki, her ses sona gelebilir ve bir kâfiye oluþturabilir ancak en güzel ses uyumlarý hangi seslerle olmaktadýr?Asýl ortaklýk iþte bu noktadadýr…Þimdi çok farklý bir limana demirleyelim düþünce gemilerimizi. Shakespeare’in Macbeth’ine bir bakalým…Orhun Abidelerinde görülen kafiyelerin benzerleri 1500’lü yýllarda yazýlmýþ olan bu oyunda da mevcut mu?Bir örnekle baþlayalým incelemeye: Fair is foul, and foul is fair Hover through the fog and filthy air Elbette bu þiirdeki ses benzerlikleri de çok belirgin.Ayrý zamanlarda, ayrý kültürlere, inançlara sahip insanlar tarafýndan yazýlan bu manzum ifadeler sonlarýndaki ses benzerlikleri yönünden ortak bir ruhun yansýmalarý olarak kabul edilebilirler.Bu manzum eserde de “r” sesi en sonda belirgin olarak kendini gösterir.Þunu da ifade edelim ki biz bu araþtýrmamýzda sadece son sesleri nazara alýyoruz.Yoksa elbette fair ve air kelimeleri arasýnda “air” benzerliði açýkça görülmektedir.Bu uyaðý ya da diðer örneklerdeki kafiyeleri görmediðimiz, sakýn düþünülmesin.Ancak biz sadece sondaki seslere hasr-ý nazar ettik.Yani iþin biraz kolaycýlýðýna kaçtýk tabiri caizse..Daha þumüllü bir çalýþmada þiirlerdeki bütün benzerlikler, ortak noktalar araþtýrma konusu yapýlabilir.Þimdi bu Machbet’ten baþka bir örneði daha inceleyelim isterseniz. A drum, a drum Macbeth doth come Bu bölümde de “m” seslerinin benzerliði âþikare görülür.Yine baþka bir örnekte; Thrice to thine, and thrice to mine And thrice again, to make up nine “n” seslerinin mýsra sonlarýndaki benzerliði “kafiyelerin vahdeti” tezimizi ispatlayan örneklerden birisi olmaktadýr.Shakespeare’in þiirlerini, sözlerini aldýðý kaynakla Kültigin’in sözlerinin kaynaðý aslýnda birdir. Bir de Divan Edebiyatý’mýzdan bir örnek verelim..Güvahi’nin birkaç beytini yazalým Pendnâme adlý eserinden alýnmýþ Üþenmez toðru sözlü ol kahýrdan Eðer kim kovula dokuz þehirden Eyit akdur yüzüm açýk alýnum Kýzým sana dirüm dinle gelinim Niceler gösterüben yahþý hûlar Yigürdürler saman altýndan sular Bu örnekte de az önce göstermeye çalýþtýðýmýz “r”, “m”, “n” seslerindeki benzerlik, ortaklýk açýkça görülmektedir.Ne Güvahi, Þekspir’i, ne Kültigin Güvahi’yi tanýmadýðýna göre; onlarýn sözlerinin seslerindeki bu benzerlik, bizi ortak bir menba’a götürmektedir.O ortak menba ise Güvahi’yi de, Shakespeare’i de diðer söz söyleyicileri de çok iyi tanýmaktadýr.Çünkü onlarýn söyledikleri sözler aslýnda onun kelamýnýn farklý farklý perdelerden süzülmüþ, geçirilmiþ, halleridirler.Þimdi fazla yoruma girmeden sadece ses benzerliklerinin altýný çizerek edebiyatta “kâfiyelerin vahdetini” gözler önüne sermek üzere, bazý ünlü þâirlerimizin þiirlerinden güzel bölümlerle sizleri baþ baþa býrakalým.. Mevlâna’dan(Divan) Dide ez helk bebestem çü cemaleþ didem Mest-i behþayiþ-i u geþtem u can bahþidem Yâ Rab men bedânemi çist murâd-ý yâr-ý men Beste reh-i gýriz-i men borde dil-u karar-ý men Necip Fazýl’dan Ne azap,ne sitem bu yalnýzlýktan Suç benim, aþýlmaz durur bendedir Süslenmiþ gemiler geçse açýktan Sanýrým gittiði diyar bendedir Yahya Kemal’den Artýk demir almak günü gelmiþse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan Ahmet Haþim’den Akþam yine akþam, yine akþam Göllerde bu dem bir kamýþ olsam Bütün bu örneklerde görüldüðü gibi bilhassa þiirlerin ya da manzum nesirlerin uyaklarý kullaným yoðunluðu itibâriyle bir benzerlik arz etmektedir..Baþta Kur’an olmak üzere bütün kutsal kitaplarýn müzikal yapýsý, þiirsel dokusu ve de kendilerine has üsluplarý inananlarýný ya da o kutsal kitaplarýn vaz ettiði kültür dâiresine girenleri dolaylý ya da dolaysýz yönden etkilemiþtir.Binlerce yýl öteden seslenen Zerdüþt’ün Avesta’sý, Nietche’nin üslubuna derin tesirler yapabilmiþtir.Yine Kur’an Goethe , Dante gibi batýlý ediplerin yaný sýra Ýmam Gazali, Ýbn-i Sina gibi Ýslam bilginlerinin de söz anlayýþlarýný ve söz uygulamalarýný derinden etkilemiþtir.Belki bu etkileniþ dolaylý yönden Aquino’lu Thomas , Martin Luther gibi Hýristiyan teologlarýnda da deðiþik yansýmalar göstermiþtir.Bu da araþtýrýlmasý gereken ciddi baþka bir konu olarak önümüzde durmaktadýr.Elbette Ýncil ve Tevrat’ýn söz üsluplarýnýn da baþka kutsal kitaplarýn ya da izmlerin kültür dâiresinde bulunanlarý etkilediði bilinmektedir.Aslýnda baþta Kur’an olmak üzere bütün kutsal kitaplar tüm sözlere kaynaklýk eden göksel metinlerdir.Kur’an’ýn sahihliðini halen muhafaza etmesi ise insanlýðýn kâinatýn var edicisi ile kuracaðý diyaloglarýnýn saðlamlýðýnýn da bir teminatý olarak önümüzde durmaktadýr.Günümüz Ýncil’inde de söylendiði gibi “baþlangýçta söz vardý”.Bütün sözler ise kelam-ý mutlakýn okyanusundan yine onun kelam-ý ezelisine akmaktadýrlar.Yani dinler de þiirin ve tüm sözlerin aslýnda ortak bir kaynaktan geldiðini göstermektedirler.Bizler ise kendi ihtiyarýmýzla, melekut cihetinde bu denli parlak ve birlik içinde olan sözü, mülk aleminde bütün gücümüzü kullanarak kirletebilmeyi ve de kesretleþtirebilmeyi baþarabilmiþizdir.Bu menfi geliþmede de sýk sýk þeytanýn ve egonun telkinlerine uymamýzýn büyük rolü vardýr.Bu ise ilâhi kelamýn “O sizi bir nefisten yaratandýr.” (18-Enam) sözünün iþaret ettiði manaya ne kadar da mutabýktýr.Kimliðimizi ve de þahsiyetimizi muhafaza etmek için elbette farklýlýklarýmýzýn farkýna varacaðýz.Ancak bu farkýna varýþ, birlikte yaþama zorunluluðumuzun zora girmesini önlemek amacýyla, birlik unsurlarýmýzýn dýþlanmadýðý bir farkýna varma süreci olmalýdýr.Biz insanlýðýn ortak deðerlerinden olan edebiyat deryasýndan sadece küçücük bir damlada, yani kafiyelerde o “birliði” yakalamaya çalýþtýk.Elbette damlada takýlýp kalmadan bu katrede ayan beyan görünen o yüce güneþe odaklanýrsak, o zaman bu çalýþma maksadýna ulaþacaktýr.Ne diyelim artýk?Size iye güneþlenmeler.Vesselam.. 16.05.2005 Oðuz DÜZGÜN Kaynaklar: 1-Orhon Yazýtlarý-Talat TEKÝN (Simurg-Ýstanbul 1998) 2-Divan-ý Kebir-Mevlâna Celaleddin-i Rûmi- (Ýnkýlap-Aka-Ýstanbul 1974) 3-Macbeth-John Dover WILSON (Cambridge at the University Pres-1958) 4-Resimli Türk Edebiyatý Tarihi-Nihad Sami BANARLI (Ýstanbul-MEB-2001) 5-Lise Türk Dili ve Edebiyatý 2-Komisyon (MEB-Doðan Ofset-2004)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yusuf Sadi Eroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |