..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Geçmiþ ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Polisiye > Özgür Tanrýverdi




28 Nisan 2005
Karanlýðýn Sesi  
Özgür Tanrýverdi
Odanýn sessizliði ürpertiyordu. Fazla büyük olmayan, bir pencereyle caddenin günlük akýntýsýna açýlan sýradan bir oda idi burasý...


:DDGB:
I--

ÝLK ÞOK

-------------------------


Odanýn sessizliði ürpertiyordu. Fazla büyük olmayan, bir pencereyle caddenin günlük akýntýsýna açýlan sýradan bir oda idi burasý... Pencerenin tülünden, hemen binanýn yaný baþýnda kendisine yer edinmiþ bir sokak lambasýnýn karanlýðý delen sarý ýþýk hüzmesi, içeriye dolmaya çalýþýyordu. Yeterince baþaramýyordu bu çaresiz sýzýntýyý... Belli ki aceleyle düzeltilmiþ bir yatak, üzerinde bir gün öncesine ait olduðunu düþündüren, itinasýz bir hýzla çýkarýldýðý belli çamaþýrlar atýlmýþ, odanýn penceresi ve onun tam karþýsýndaki kapý ile arasýnda kalan kuytu bölümde, duvara yaslanmýþ olarak duruyordu. Diðer duvarda, sanki yatakla bir simetri oluþturmaya çalýþýlan fakat pek büyük olmadýðýndan orantýsýz olarak ortalanan bir masa ve onun üzerinde bulunan daðýlmýþ dosya kaðýtlarý, bir kaç kitap, masa lambasý, kirli bir kaç o en büyüðünden bardak düzensiz bir ev sahibinin gayri ciddi bir eseriymiþ gibi görünüyordu. Yatak ile pencerenin köþesinde bir ayaklý oda lambasý sanki hiç aydýnlanmayacakmýþ gibi öylesine duruyordu. Yataðýn hemen yanýnda, kapýya yakýn bir komidin, üzerinde kendisine bir el uzanmak üzere olan telefon, açýk bir telefon defteri, yine en kirlisinden bir bardak... Eli telefona uzanmýþ genç adam bile, sessizlikten ürktüðü belli yavaþ, anlamsýz hareketleriyle odadaki cansýz havayý daðýtmayý baþaramýyordu. Üzerinde, odanýn en karanlýk rengiyle ayný tonda bir mont, titrediði belli üþümüþ eli telefonu kavramaya çalýþýrken, siyah, deri bir eldiven giyili diðer eli þaþkýnlýðýnýn verdiði ilk hareketle kendisine belinde bir yer bulmuþtu aceleyle. Saçlarý omuzlarýna doðru dalgalanan, yirmili yaþlardaki bu korkmuþ gölgenin gözleri iyiden iyiye dalmýþtý derinlere. Dýþarýda yaðmur yaðýyordu. Yaðmurun her damlasýný, sessiz odanýn derinliðini bozan pencereye vuran sesinden hissedebiliyordu. Odanýn kapýsý yarý açýktý ve holden koridor boyunca yayýlan ýþýðýn meraklý süzülüþü, odaya girmeye çalýþýyordu. Perdeden gelen kaçamak ýþýk ve holün loþ meraklý aydýnlýðý ile beliren derin mavi gözler huzursuz bakýyordu etrafa... Sokaktan geçen bir kaç aracýn motor sesi ile karýþýk korna sesleri haricinde sanki tüm mahalle de sessizliðe bürünmüþtü. Derin bir iç çekip, sesinin titremesini istemediðinden boðazýný öksürerek temizledikten sonra, kavradýðý telefon ahizesini kulaklarýna götürdü ve aceleyle bir numara çevirerek beklemeye baþladý. Bir taraftan da, hüzün dolu nemli gözleriyle, yerdeki karanlýk gölgeye bakýyordu.
“- 155 Polis Ýmdat! Buyrun....”
“- Alo... Ýyi akþamlar efendim. Arkadaþým... Yani arkadaþýmýn evindeyim ve....”
“-Alooo... Sesiniz tam gelmiyor, bey efendi!...”
“Alo. Þey diyordum burada bir ceset var. Arkadaþýmýn evindeyim ve O ölmüþ. Buraya gelebilir misiniz?...”
“-Tamam... Adresi alabilir miyim?.. Bu arada bir þeye dokunmamaya gayret edin.”
“- Tamam. Oldu... dokunamýyorum ki zaten...”
“- Ýsim alabilir miyim?”
“- Tamam ben Tolga...Adresi veriyorum....”

Tolga, elindeki ahizeyi yerine yerleþtirirken hala titriyordu. Yavaþ bir hareketle, arkasýna, kapýnýn karþýsýndaki yataðýn önünde uzanmýþ, hareketsiz, karanlýk, gölge gibi yere yýðýlmýþ cesede baktý. Titreyen sesiyle, “Neden?”, diyerek bir elini komidinin üzerine, destek almak istercesine koydu. Boyu uzun olduðundan ve ayrýca komidin pek fazla yüksek olmadýðýndan ayný yere bir kukla gibi düþecekmiþ gibi duruyordu. Uzun bir süre yerde yatan, belinden yarý bükülmüþ halde, sanki gövdesi bacaklarýnýn üzerine yan olarak yýðýlmýþ gibi uzanmýþ, arkadaþýna baktý. Saçlarý, yüzünü ve yemyeþil gözlerini kapatýyordu. Üzerinde, boðazýna kadar bedenini saran, koyu siyah renkli bir kazak, altýnda da sarý- lacivert bir eþofman vardý. Hemen yan tarafýnda, kendisinden çok da uzak durmayan bir mesafede, yere düþmüþ bir tabanca ve hemen baþýnýn saçlarýyla gölgelenmiþ sað yarýsýnda küçük bir kan gölü.... Odanýn içinde tiksinti yaratabilecek kadar yoðun sigara kokusu ve ilk kez hissettiðinden net ayýrt edemediði, pýhtýlaþmaya yüz tutmuþ kanýn kokusu... Tolga’nýn, üzüntüden, þaþkýnlýktan ve korkudan dolayý bulantýlarý baþlamýþtý yavaþtan. Sadece filmlerde olduðunu sanýyordu bu manzaranýn. Oysa ki, her gün, televizyonlarýn ana haber bültenlerinde, sanki insanlarý býktýrýcasýna izlettirdikleri þiddet, cinayet ve kaza manzaralarýný izliyordu her yurdum insaný gibi... Ama, tarifi bile zordu yaþadýklarýnýn ve karþýlaþtýðý manzaranýn... Tüm soðuða raðmen alný ve burnunun üzeri terlemiþti. Ne zaman heyecanlansa, korksa veya panik duygusuyla içi içini yese, terleyiverirdi burnunun üzeri... Gözlerinin altý, o anki hüznünden olsa gerek, halkalar oluþturmuþtu. Dayandýðý komidinden, etrafýna dokunmamaya gayret ederek uzaklaþtý. Ne yapacaðýný bilmez bir þekilde öylece durdu, odanýn ortasýnda... Arkadaþýnýn, cansýz bedenine bakamýyordu. Birazdan bu gecenin karanlýðý ýþýklarla aydýnlanacak, derin sessizlik ise bir sürü adli görevlinin koþuþturmasýyla son bulacaktý. Ve içinde net olmayan bir korku, ilk kez bunu düþündüðünde belirdi. Olay mahalindeydi.. Ya kendisinden þüphelenecek olurlarsa... Kalbi hýzla çarpmaya baþlamýþtý þimdi. Nasýl açýklayacaktý bu bilmediði kaosu...Sessizliði, kalbinin her atýþýnda göðsünü kaldýrmasýyla bozuluyordu sanki. Yaðmur giderek hýzlanmýþ, saðanak olmuþtu. Korkusundan gözleri yaðmur damlalarýnýn cama dokunuþlarýndaki aný yakalayamýyordu. Ve karma karýþýk hisler içindeki beyni, kalbinin o en patlayacakmýþ gibi vuran sesinden kurtulup, olaylarý netlikle toparlayamýyordu. Gerçeklerle yüzleþmek istemiyordu. Sanki bu nedenle ýþýðý da yakamýyordu. Aslýnda arkadaþýnýn cansýz yüzüyle göz göze gelmek istemiyordu. Öylece düþüncelere dalmýþken, aklýna en son telefonda kendisiyle konuþtuðunu anýmsadý. Tuhaf her hangi bir þey var mýydý konuþmalarda?.. Yoo, hayýr.. Her zamanki geyiklerini yapmýþlardý. Acaba, gözden kaçýrdýðý bir kelime, bir ses.... Toparlayamýyordu ki kendisini... Bu esnada telefon çalmaya baþlamýþtý. O ilk sesi duyduðunda, bir anda olduðu yerde irkilmiþti. Cevap veremezdi. Telesekreterin devreye girmesini bekledi. Bu esnada, arkadaþýnýn yerde yatan cansýz bedenine gözü kaydý. Yüzünde ani çizgilenmelerle, sanki yaþlý bir yüzün hatlarýyla, içinde bulunduðu durumun hüznünü ve memnuniyetsizliðini yansýtmýþtý.
......
Telesekreterde arkadaþýnýn sesini duymuþtu ve bir iç çekmiþti o an en isteksiz tavrýyla.. Mesajýnýzý býrakýn, derken en komik ve enerjik sesiyle, hiç benzemiyordu yerde yatan bu cansýz bedene...
“- Alo...Aþkým... Orada mýsýn?.. Yine ne oldu? Tuna... Alo...”
.......
Derin bir sessizlik oldu. Tolga, cevap vermeyi düþündü.... Sonra... Ne diyecekti ki kýza?... “ Alo... Ayça, üzgünüm Tuna ölmüþ.”....Nasýl söyleyebilirdi. Ya da nasýl açýklayabilirdi ki bunlarý... Vazgeçmiþti zaten saniyeler içerisinde. Sonra, yine kendisinin derin iç çekmeleri haricinde hiçbir sesin olmadýðý karanlýða gömülmüþtü oda ve Tolga... Aðzýndan, soðuk havayý hatýrlatmak istercesine, buharlar çýkýyordu hýzlýca... Tüm düþüncelerini, dýþ kapýnýn hýzlýca açýlma sesi böldü. Olduðu yerde durarak, kapýya dopru bakýþlarýný çevirdi. Gelenler, adli ekipti ve ne olduðunu anlayamadan kendisini bir sürü üniformalý insan arasýnda bulmuþtu. Sessizdi, düþünemiyordu bile... Ekibin gelmesiyle, odanýn lambasý açýlmýþ ve gözlerini, alýþtýðý karanlýktan çýkmanýn verdiði huzursuzlukla sürekli kýrpýþtýrýyordu. Hiç bir yere dokunmadýðýný tekrar belirttiði parmak izi ekibinden bir görevliye, artýk bir yere oturup oturamayacaðýný sordu. Ýzin aldýðýnda, masanýn hemen yakýnýnda bulunan sandalyelerden birisini, görevlilere bakacak þekilde çevirdi, yorgun ve bir o kadar da tedirgin bedenini sandalyeye teslim etti. Etraftaki karýþýklýk içerisinde, yerde, iþaretleme bantlarýyla ve boyayla çevrelenmiþ, sevdiði arkadaþýna baktý. Gözleri yeniden nemlendi. Tükrüðü, boðazýný düðümler gibi oldu, en kuvvetli bir yutkunma ile bu týkanma hissinden kurtulunca, þimdiye kadar olanlarýn en derininden bir iç çekti.

Kendisine doðru gelen, kýrk yaþýndan daha genç olduðunu tahmin ettiði, sert ve acýmasýz çizgilerin derinleþtirdiði yüzünde, sorgularcasýna bir ifade bulunan bir adamý son anda fark etmiþti. Bu adam, kendisi gibi uzun boylu, esmer, oldukça temiz traþlý, düzgün fiziði ile karizmatik görünüyordu. Kendisinden emin adýmlarý, insanýn tüm zihnini karýþtýracak denli güçlü delici bakýþlarý korku ile doldurmuþtu Tolga’nýn bedenini...
“- Merhaba. Maktulu bulan arkadaþý sen oluyorsun herhalde. Ben Selim. Komiserim. Cinayet Masasý... Sen de... hýmmm. Tolga olmalýsýn... “
“- Evet, efendim. Adým Tolga.. Ben...”
“- Peki dur bakalým. Sorularýma olduðu gibi cevap vermeni istiyorum. Kýsa ve net.”
Sesi, deðiþik bir tonda idi. Ýnsana güven veren ve bir o kadar da sakinleþtirici. Ama, her bir perdesinde sesinin, netlik ve tehditkar bir sesleniþ vardý. Ama korkutmuyordu.... Sadece insanýn o an için düþüncelerini kendisinden kopartýp atýyordu. Her iki eli cebinde olarak, hiç bir vücut diline yönelmeksizin net konuþuyordu. Yüzü gergin ve bir o kadar yorgundu. Sanki bu yorgunlukta kendisini fazla uðraþtýrmamalarýný istercesine bakýyordu gözleri. Bakýþlarý, sesi gibi, netti ve bir o kadar da tehditkar....
“- Arkadaþýn mýydý?
“- Evet...”
“- Ne kadar zamandýr tanýyorsun”
“- Neredeyse çocukluðundan beri...”
“- Ne kadar yakýnsýzný?”
“- En iyi arkadaþým”
“- Kýz arkadaþý var mý?”
“- Evet. Adý Ayça, zaten...”
“- Sedece sorularýma cevap ver olur mu? Senin kýz arkadaþýn var mý?”
“- Hayýr”
“- Neden?”
“- Ayrýlalý yeni oldu.”
“- Neden ayrýldýnýz? Baþka birisi mi vardý hayatlarýnýzda ya da þiddet ne dersin?
“- Hayýr. Aile meseleleri yüzünden. Yurt dýþýna okumaya gitti.”
“- Kaç yaþýndasýn sen?
“- Yirmi iki, efendim”
“- Okuyor musun?”
“- Evet, týp fakültesi son sýnýfta okuyorum.”
“- Hýmmm... Zor olmalý senin için...”
“-...”
“- Peki, arkadaþýnýn adý ne?
“- Tuna, efendim”
“- O okuyor mu, Tolga! Kaç yaþýnda?”
“- Evet. Bigisayar mühendisliði okuyordu. O da yirmi iki yaþýnda efendim...”
“-Kýz arkadaþý?”
“- Var, efendim. Az önce de söylemiþtim. Hatta telesekreterde notu var. Ben açamadým telefonu, korktum..”
“- Her hangi bir sorunlarý var mýydý? Sana söylerdi herhalde o kadar yakýnsanýz?
“- Biraz anlaþamýyorlardý ama severlerdi birbirlerini. Özellikle Ayça, çok seviyordu Tuna’yý...”
“- Ailesi nerede bu çocuðun?”
“- Antalyada yaþýyorlar. Haber veremedim.”
“- Biz haber veririz. Sorunu var mýydý ailesiyle.”
“- Yok, hayýr ailesiyle sorunu yoktu hiç. Çok severler birbirlerini ve çok baðlýlardý. Hatta yurt dýþýnda staj için konuþuyorlardý son aylarda. O yüzden ödev hazýrlýyordu hatta... Okul bitince de master yapacaktý gittiði yerde...”
“-Sen? Senin ailen neredeler?”
“- Benimkiler de Ýstanbul dýþýndalar. Ankara’da yaþýyorlar efendim.”
“-Senin ailenle aran nasýl?
“-Görünürde bir problem yok. Zaten ailelerimiz de yakýnen görüþüyorlardý.”
“- Anlaþýlan zengin bir ailenin çocuðu Tuna? Yurt dýþý falan yani?
“- Evet, durumlarý oldukça iyi. Babasý genel müdür.”
“-Peki, senin ailen?
“- Onlar kadar deðil ama yine de iyidir durumumuz... Babam da bir þirkette müdür yardýmcýsý.”
“- Baþka arkadaþlarý var mýydý ?”
“- Evet, ama çoðu arkadaþýmýz ortaktý.”
“- Uyuþturucu?”
“- Yoo. Asla... Olsa haberim olur.. Dedim ya çok yakýndýk...”
“- Her hangi bir ilaç ya da hastalýk var mýydý? Ya da psikolojik bir rahatsýzlýðý?”
“- Yoo. Hayatýnda her þey güzel gidiyordu. Hatta bana destek oluyordu aklýnca.”
“- Kýz ardaþýnýn var mýydý bir hastalýðý, alýþkanlýðý, biliyor musun?
“- Hayýr, Ayça aklý baþýnda bir kýzdýr. Zaten bu nedenle Tuna, O’nunla uzun bir süredir birlikte. Çünkü, sevmeyen birisi için Tuna zor biridir.”
Çok zor nefes alýr olmuþtu. Peþi peþine gelen, bu kýsa ve net cevap bekleyen tarz O’nu boðmaya baþlamýþtý. Biliyordu sorgulanacaðýný ama zaten yeni yeni yaþýyordu bu þoku en yakýn arkadaþýný kaybetmenin acýsýyla... Birisi üniformalý diðeri sivil iki adam, ellirinde poþetler içine yerleþtirilmiþ farklý büyüklükteki bazý eþyalarla kendilerine doðru, emin adýmlarla geliyordu. Komiser, sorularýna bir süre ara vermiþti. Gelenlerden, üniformalý polis memuru gayet net tonlamayla, komisere doðru dönerek birþeyler anlatýyordu.
“- Komiserim. Olay mahalinden yeteri kadar parmak izini aldýk. Maktulun yanýndaki tabancayý ve bir kaç kaðýdý da iþaretledik. Adli tabipliðe göndereceðiz. Ýlk tespitlerimze göre bir darp ya da boðuþma izine rastlamadýk efendim. Odayý aramaya devam ediyoruz, efendim!”
“- Tamam. Devam edin. Hiç birþey atlanmasý. Ha! Hasan! Atlanan bir þey olursa, ipinizi ben gererim hepinizin. Hadi devam!”
“- Peki komiserim!”
“- Sen, Haldun!!... Ne buldun. Özetle bakalým.”
Sessiz bakýþlarla olanlarý izliyordu Tolga. Bu iþkence ne zaman bitecekti ve arkadaþý için hýçkýrýrcasýna göz yaþý dökecekti. Dile kolay hatýrladýðý net 16 yýl vardý geçmiþlerinde. Oysa þimdi, birisi duygularýný bile dile getiremeyecek kadar baský ve sorgu altýnda bir tanýk ya da þüpheli, diðeri ise hiç olmadýðý kadar cansýz.....Çocukluklarýnda hep ölü taklidi yapýp korkuturdu Tuna... Ama ya þimdi??? Komiserin dikkatlice dinlediði sivil adam, elindeki muhtemel not defterinden bir þeyler okuyordu. Anladýðý kadarýyla ve kulak misafiri olarak duyduðuna göre, adli tabiplikten olay yeri incelemesi için gelmiþti. Evet, aslýnda her þey kuralýna göre iþliyordu. Ayný polisiye dizilerinde ve cinayet filmlerinde olduðu gibi.. ama yine bir þey olduðu gibi yaþanmýyordu. O da acý.... Aslýnda bu da normaldi. Nasýl yaþabilirdi ki bu acýyý burada.. Numara bile sanabilirlerdi... Belki histeri nöbeti. Yok hayýr, içinde biriktirmeliydi göz yaþlarýný... Zaten aykýrý sorular soruyordu komiser, bir de kimseyi þüphelendirmeye lüzum yoktu.
“-Maktul, yaklaþýk 20-24 yaþlarýnda, erkek. Yaklaþýk ölüm saati, ilk deðerlendirmeye göre 5-6 saat önce, yani saat öðleden sonra 5-6 arasý gibi. Ölüm katýlýðý tama yakýn. Sað þakaðýnda, tam temporal kemiðin frontal ile birleþme yerine yakýn, çevresinde barut izinin rahatça gözlendiði, giriþ deliði mevcut. Tam yatay tutulmuþ silah ve yakýndan ateþlenmiþ. Yoðun kan nedeni ile kemiðin bütünlüðü seçilemiyor. Çýkýþ deliði ise solda, temporal kemik ile pariyetal kemiðin en alt birleþim yerinde, düzgün sýnýrlý, tek ve kemik bütünlüðü doðal.”
“-Baþka?”
“- Kabaca, herhangi bir boðuþma, darp izi yok. Belirgin bir cinsel saldýrý izi yok gibi. Tabi otopside daha ayrýntýlý rapor sunarýz. Tabanca, yakýnýna düþmüþ. Parmak izleri için herþey ayarlandý. Baþka bir cisim ya da þüpheli alet ceset yakýnýnda yok. Hemen maktulün sað yanýnda, yataðýn altýna doðru kaymýþ bir kaðýt parçasý ve günlük var. Onlar da incelenmek üzere adli týbba gönderildi. Ama sanki bir intihar gibi duruyor.”
“- Tam veriler olmadan, tahmin edilmesinden hoþlanmadýðýmý biliyorsun!”
“- Evet. Özür dilerim. Boþta bulundum.”
“- Her hangi baþka bir bulgu var mý? Vücudunun görünen yerlerinde.....”
“- Yok... Boyun salim. Yüzde belirgin bir bozulma yok. Saçlarý çok uzun olduðundan, saçlý derisine tam bakamadýk. Ha.. bu arada sað kolunda, ön kol çukurunda...”
“- Dur, yoksa iðne izi mi? Enjeksiyon? Eroin mi sence?”
“- Yok, deðil galiba. Zaten angiocut takýlmýþ, yani kelebek. Belki hastaneye gitmiþ olabilir son günlerde. Ama eroin gibi durmuyor. Diðer kol ve muhtelif yerler salim.”
“- Bir hýrsýzlýk bulgusu gözünüze çarptý mý?”
“- Detaylý incelemedik henüz ama, öyle bir olay söz konusu deðil gibi...”
“- Peki, yine de soruþturun. Her þeyi ayrýntýlý ve derinlemesine istiyorum.”
Konuþmalarý devam ederken, komiserin yan gözle kendisini incelediðini fark edebiliyordu. Bulunan özel eþyalar arasýnda bir günlük olmasý þaþýrtmýþtý Tolga’yý.. Oysa herþeyi paylaþýyorlardý. Tuhaf olmuþtu, demek sayfalara dökeceði sýrlarý da vardý Tuna’nýn... Kendisini aldatýlmýþ hissetti o an... Gözleri hafiften nemlendi. Baþýný öne eðerken, komiserin o en sorgulayýcý gözleriyle karþýlaþtý. Tepki vermeden, nemli gözleriyle, halýnýn üzerine bakakaldý.
“- Kolundaki kelebek nedir Tolga?”
“- O mu?.. Dün akþam ateþi ve ishali vardý. Sanýyorum besin zehirlenmesi. Bizim acile götürmüþtük. Serum takýldý. Sonra hani gerekir diye, çünkü orada kalmaktan sýkýldý ve eve gelmek istemiþti, hemþirelere kalsýn demiþtik. “
“- Seninle birlikte kimler vardý?
“- Ben, Ayça ve Gülay...”
“- Gülay?”
“- Bizim okulda, ayný sýnýftayýz. Ayça ile yakýnlardý. Bizimle takýlýyordu. Son 1 yýldýr yakýn arkadaþýz.”
“- Erkek arkadaþý var mý?
“-Yok!”
“- Sizlerden birisine her hangi bir aþk olayý?
“- Yok sanmýyorum.. Saçma olur... Çok yakýndýk!”
“- Neden saçma olsun...”
“- Yani, yoktu.”
“Bu evde tek mi yaþýyordu arkadaþýn?”
“- Evet.”
“- Anlaþýldý. Bir öðrenci için güzel bir ev.”
“- Ailesi istedi böyle olsun diye.”
“- Peki sen?”
“- Ben de ayrý oturuyorum. Arada birbirimizde kaldýðýmýz olurdu. Ya da Ayça gelirdi. “
“- Tuna’nýn senden baþka yakýn bir erkek arkadaþý var mýydý?”
“- Hayýr. Biz kardeþ gibiydik”
“- Baþka bir yakýnlýðý olduðu bir erkek?”
“- Yooo .. Hayýr!!! Nasýl yani??”
“- Her hangi bir eþcinsel eðilimi var mýydý arkadaþýnýn?”
“- Hayýr. Kesinlikle...”
“- Peki sen?”
“- Asla....”
“- Ya da þöyle sorayým.. Yakýnlýðýnýz nasýldý?... Paylaþtýðýnýz özel anlar olur muydu?”
“- Nereye varmak istediðinizi anlamýyorum ama...”
“- Sadece soruma cevap istiyorum.”
“- Her normal arkadaþ gibiydik. Yakýndýk, dosttuk, ama cinsellik hayýr?”
“- Bedenen temas?”
“- Hayýr dedim ya... Yani yakýndýk, ama öyle oynaþmalar olmazdý. Çok saçma...”
“- Peki, tamam... Son zamanlarda dikkatini çeken baþka bir olay ya da tavýrlarýnda deðiþiklik var mýydý?”
“- Hayýr yoktu. Sadece iki- üç gün önce tam hatýrlamýyorum ama biraz dalgýndý. Bir þeyler söyleyecek gibi olmuþtu. Aniden sarýlmýþtý bana. Yurt dýþý zor gelecek bana demiþti.”
“- Sarýldý?”
“- Yapmayýn lütfen, siz sanki en....”
“- Sorularý ben sorarým.”
“- Anlýyorum . Özür dilerim. Kendimi Fransýz filmlerinde gibi hissettim bir an. Tekrar özür dilerim.”
“- Pekala, otopsi için adli kuruma gidecek arkadaþýnýn cesedi, ailesine haber vericez. Biz söyleyinceye kadar Ýstanbul’dan ayrýlmýyorsun. Þuradaki memura sana ulaþabilecekleri adres ve telefon numaralarýný veriyorsun. Neydi adý, kýz arkadaþlarýnýz.. Onlara da ayný kurallarý hatýrlat. Tekrar görüþeceðiz.”

Odanýn sessiz yalnýzlýðýnda tekrar tek baþýnaydý. Ve þimdi o sessiz gölge de yoktu. Alýp götürmüþlerdi uzaklara.. Tolga, hýçkýrýcasýna aðlamaya baþlamýþtý. Gözlerindeki yaþlar yüreðine doluyor gibiydi. En yakýn arkadaþý yoktu. Bulunduðu odadan çýkýp diðer odalara giderken, koridorda duvardaki arkadaþýnýn resmine daldý. O yeþil gözleri ayný bakýyordu sanki kendisine.. Midesi bulanýyordu.. Kendisini zor atmýþtý banyoda lavabonun önüne. Kusuyordu. Oysa okuldaki adli týp stajlarýndan alýþýktý bunlara ama.. Ýþ en yakýnýna gelince dayanamýyrdu insan... Otopsi? Arkadaþýný yok edeceklerdi... Baþlayacaklardý kafasýndan açmaya, sonra göðüsü, karný ve organlarý.. Tekrar kusmaya baþladý. Düþünmek istemiyordu ama öðürmeleriyle hýçkýrýklarý bir birine karýþýr olmuþtu. Bir anda bu çaresizliðinden kapýnýn en haþin sesle çalýnýþý ile kurtuldu. Kapýyý açtýðýnda karþýsýndaki yüz soran gözlerle O’na bakýyordu.
“- Tolga? Ne bu hal?:: Tuna nerede? Yine mi içtiniz bakalým?:. Tolga?”
“- Ayça merhaba.”
Bir anda kendisini Ayça’nýn kollarýnda bulmuþtu. Sýmsýký sarýlýyordu O’na. Yeteri kadar güçlü rolünü oynamýþtý ve bir kez daha, Ayça olaylarý öðrendiðinde, O’na destek olmak için oynayacaktý ayný oyunu. Bu yüzden þimdi, içinden geliyorken en güçsüz halini yaþamak istiyordu. Bir taraftan hýçkýrýyor bir taraftan da sevdiði arkadaþýnýn, en sevdiðinin üzerine sindiðini düþündüðü kokusunu hissetmeye çalýþýyordu. Ayça, daha fazla taþýyamamýþtý bu güçlü fakat yýkýlan bedeni. Biraz da meraktan ve tedirginlikten, kendisinden uzaklaþtýrýcasýna itti, Tolga’yý.... Tolga, ayakta, hafifçe bükülürcesine o güçlü bedeninden yerlere, Ayça bir hýzla odalara daldý ve ...
“- Tuna.. Neredesin.. Tolga ! Tuna nerede?. Konuþsana... Tunaaaaa....”
“- Ayça. Gel buraya.”
“- Ne oluyor Tolga, açýklar mýsýn?.. Tunaaa. Býrak bu þakayý.. Nisan bir deðil bugün. Neredesin?”
“- Ayça!. Tuna öldü.”
Tolga bile inanamýyordu bu sözlere... Aðzýndan çýkaný kulaðý red ediyordu sanki. Ayça’ya birden söylemenin piþmanlýðýný yaþadý o an . Sonra da baþka nasýl açýklayabileceðini, düþündü. Alternatifleri daha acý geldi. Ayça, sanki söyleneni anlamamýþ ya da anlamak istememiþ gibi dolaþýyordu ortalarda. Hala soran gözlerle Tolga’ya bakýyordu. Sonra yoruldu ve en yakýnýndaki koltuða oturdu. Soran gözlerle Tolga’ya baktý. Tolga ise, en ürkek adýmlarla en yakýnýna gelip, yere oturdu ve baþýný Ayça’nýn kucaðýna doðru yerleþtirdi. Gözlerinden yine ayný acýyla süzülen yaþlar genizini yaktý. Öylece durdular...Ve sonra...
“- Öldü mü? Nasýl yani. Bana böyle kötü bir þaka neden yapýyorsunuz? Nedennnn?”
“- Üzgünüm. Çok üzgünüm. Baþýndan vurulmuþ. Yanýnda günlüðü ve bir not vardý. Ýlk izlenimi, gelen komiser ve polislerin, intihar gibi duruyormuþ. Ýnanamýyorum.”
“- Hayýr. Bu bir þaka.. Nasýl yaa. Ne demek bu .. “
Ayaða kalkmak istemiþti aniden ama Tolga’nýn güçlü bedeni izin vermemiþti. Biliyordu ki ayaða kalktýðýnda zaten yýðýlacak ve ardýndan da histeri krizi geçirecekti. Buna izin vermemek için iyice abanmýþtý, Tolga...
“- Günlük mü tutuyormuþ? Bunu bilmiyordum Tolga, ya sen?”
“- Ben de bilmiyorudm.”
“- Neden? Ýntihar etsin ki...”
Ayça birden baþýný hýzlýca Tolganýn kucaðýndaki sýrtýna vururcasýna býraktý. Acý çektikleri belli iki insan, öylece loþ odanýn sessizliðinde kaybolmuþlardý. Aslýnda sessizliðin sesiydi belki de kendi nefes alýþlarý, hýçkýrýklarý ve iç çekmeleri. Öylece kaldýlar, kaybettikleri arkadaþlarýnýn arkasýndan.
“- Ýntihar mý? Ýnanmýyorum Tolga. Hayýr. Mutluydu, mutluyduk... Nasýl ?”
“- Otopsi yapacaklar, Ayça. Araþtýrýyorlar. Bizler de soruþturmadayýz.”
Pozisyonlarýný hiç bozmadan sanki birbirlerine güç verircesine duruyorlardý. Dýþarýda hala yaðmur yapýyordu. Ama bu sefer sokak sessizliðini, yaðmur damlalarýyla bozuyordu. Odanýn acý sessizliðini de cama vuran yaðmur damlalarý. Iþýk yanýyordu belki ama içerisi yalnýzlýðýn karanlýðýný yaþýyordu. Baþka hiçbir þeye dokunmamalarý gerekiyordu. Kapýdaki memur bekliyordu çýkmalarýný. Olay mahali incelenmek üzere kapatýlacaktý. Yavaþça kalktýklarýnda hüzün odayý sarmýþtý. Ve karanlýðýn hüzünlü sesi içlerine kadar iþliyordu.
.......












Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurak Gönüller
Kýrmýzý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Boþluk [Þiir]
Nasýl? [Þiir]
Güncelerin Güncesi [Þiir]
Aþkýn Titreyen Elleri [Öykü]


Özgür Tanrýverdi kimdir?

Sadece yazýyorum. . .

Etkilendiði Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Özgür Tanrýverdi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.