Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoþtur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Cam kavanozda yapsaydý evin hanýmý turþuyu, hangisinin ham olduðunu, hangisinin çoktan kývamýný bulduðunu daha iyi anlayabilirdi. Ama yolda seyyar arabalarýn içerisinde satýlan beyaz, plastik, kirlendiðinde iðrenç gözüken orta boy kavanozlardan almýþtý. Aslýnda amaç eskileri atmaktý galiba, eski leðenleri deðiþtirmek falan. Ama ancak bunu koparabilmiþti satýcýdan. Neyse, manavdan aldýðý en küçük salatalýklarý özenle yerleþtirdi. Ýçine, limon, sirke, bol tuz ile hazýrladýðý karýþýmý döktü. Ve kalan limonlarý yuvarlak yuvarlak kesip, kavanozun en üstüne yerleþtirip, kapaðýný kapattý. Þimdi minik organizmalar, salatalýklarý tuzla piþirecek ve akþam yemeðinde, özellikle de kýþýn yenecek þahane bir garnitür olacaktý. -“Þu sapýný aðzýmdan çeker misin?” diye baðýrdý küçük salatalýk. “Zaten her yaným kaþýnýyor. “ -“ O sapý kesmedikleri sürece, aðzýna girmeye devam edecek” dedi beriki. -“ Bak, ilk sen konmuþ olabilirsin kavanoza ama bu benden daha lezzetli olacaðýn anlamýna gelmez, tamam mý?!” -“ Cürmün kadar yer yakarsýn” dedi büyük olan. “Cürmüm” diye düþündü küçük salatalýk. Yüz ölçümü gibi birþey herhalde. “Küçüðüm” diye düþündü, sonra bunu düþünecek bir iki ayý daha olduðuna karar verdi ve baðýrmaya baþladý: -“ Bana bak zebellah! Azýcýk sapýmý oynatýp, seni kenara ittirirsen görürsün. O zaman ne lezzetin kalýr, ne de büyüklüðün.! Ben küçük olmama raðmen, en iyi tarlalarda, en güzel gübreyle yetiþtirildim. Çevremde beni seven bir sürü çiftçi vardý, bu yüzden en güzel turþuluk salatalýk benim. Git baþýmdan!” dedi. Büyük salatalýk yerinden emin bir gülümsemeyle sustu. Çünkü biliyordu ki, turþunun hasý kendisiydi. Bir kere tarlada uzun süre kalmýþtý ve geliþmiþti. Göz dolduruyordu, belki gübresi çok iyi deðildi ama topraktaki tüm faydalý mineralleri içine çekmek için delice bir gayret sarfetmiþti. Ýlk onu almýþtý evin hanýmý ve özenle yerleþtirmiþti kavanoza. Buradan kýpýrdamaya niyeti yoktu, gerekirse savaþacaktý ne de olsa kavanozun içi gözükmüyordu. Küçük olana birþey olsa bile limon veya tuzdan zedelendiði düþünülürdü. Küçük salatalýk, büyük olanýn planlarýndan habersiz, þikayetlerini etrafýndaki diðer salatalýklarla paylaþýyordu. Aslýnda hepsinin sorunu ortaktý, kendi tepelerinde oturan, veya yanlardan sýkýþtýran büyük salatalýklar onlara büyüme imkaný tanýmýyorlardý. -“ Oysa” dedi bir küçük salatalýk, “ Bir zamanlar makbul olan küçük olmakmýþ. Hem daha lezzetli hem de sulu olunurmuþ. Tüm kadýnlar, özellikle küçük olanlarý seçermiþ. Sonra bir gün bir kral, en güzel ve sulu salatalýðýn büyük olmasý gerektiðini söylemiþ. Ve adetler bozulmuþ. ( *Hikayenin aslý, elinde büyük salatalýk kalan bir çiftçi, bunlarý satmak için sadece bir yalan uydurmuþtu.)” demiþ. ( * Yazarýn notu) -“ Desene, krallar bile bizi sofralarýna layýk bulmuyor artýk.” diye hayýflandý bir salatalýk. -“ Buna baþ kaldýrmamýz lazým” dedi bizim küçük salatalýk. “ Çünkü iþin aslý, göz doldurmalarýna raðmen bu büyük salatalýklar kart ve içleri kalýn olduðundan bir türlü limonlu suyu yeterince içlerine çekemiyorlar. Ve yerken sadece salatalýk tadý alýyorsun. Oysa biz, taze damarlarýmýzla suyu taa derinlere alýp, körpe körpe, damaklara tad katýyoruz. Ayaklanalým!” diye baðýrdý. Önce bir þaþkýnlýk sonra büyük küçük salatalýklar yerlerinde oynamaya baþladýlar. Saða, sola, yukarý aþaðý...Hýzla büyükleri itmeye ve yerlerinden oynatmaya çalýþtýlar. En týknaz olaný, büyüklerden bir tanesinin sapýný itmeye çalýþýrken tam orta yerinden kýrýldý, -“ Ah, ben yaralandým, siz devam edin.” diye baðýrdý. Diðerleri var güçleri ile büyükleri itmeye çalýþýyorlardý, bir kaç tanesi büyükleri alta doðru itmeyi baþardý. Ýçi gözükmeyen kavanozda büyük bir savaþ baþlamýþtý. Bizim ayaklanmanýn liderli olan küçük salatalýk, var gücüyle arkadaþlarýna destek olmaya çalýþýyordu. Ama kafasýna bastýran bir sap onu engelliyordu. Tam kafasýný kaldýrdýðýnda, bunu yapanýn büyük salatalýk olduðunu gördü. -“ Seni mahvedeceðim” dedi büyük olan. -“ Asla beni yýldýramazsýn, açýn küçük salatalýklarýn üstlerini, biz de yaþamak istiyoruz. “ diye baðýrdý küçük olan. Hýrsla saldýrdýlar birbirlerine, büyük salatalýk belki evinde hanýmý durumu fark eder diye bekliyordu da...Ama...Evin hanýmý mutfaktaki iþlerini bitirmekten mutlu bir halde salonda, Seda Sayan izliyordu. Elinde bir fincan çay, diðer eliyle çalan þarkýya tempo tutuyordu... -“ Ahh geceler sensizzzz gecelerrrr....Kaabus gibi çöker....” . Yani evin hanýmý,olanlardan habersizdi. Keþke içini görebileceði bir kavanoz alsaydý. Savaþ þiddetli bir þekilde devam ediyordu, yaralananlar olduklarý yerde duruyor ve dinleniyorlardý. Hali olanlar sallanmaya devam ediyordu. Sonunda büyük salatalýklardan bir tanesi baðýrdý: -“ Yeterr! Bu þekilde bir yere varamayýz! Bir anlaþma yapalým.” -“ Sizinle anlaþýlmaz. Siz... “ dedi küçük lider. Ama baktý ki arkadaþlarý yorgun ve anlaþmaya meyilli, lafýný tamamlamadý. -“ Eðer kabul ederseniz, bizler biraz saplarýmýzý sizin üzerinden çekeriz, sizler de limonlu sudan daha fazla faydalanýrsýnýz. Ama sizlerde her suyu içinize çekiþinizden sonra biraz altlara gideceksiniz çünkü bizim cüsselerimiz fazla olduðundan daha fazla suya ihtiyaç duyuyoruz.“ -“ Neden olmasýn? “ dedi küçüklerden bir tanesi. -“ Yaþasýn barýþþþ!” diye baðýrdý bir diðeri. Herkes sevinç içindeydi, bizim küçük salatalýk hariç. Çünkü sulandýktan sonra aþaðýya gitme fikri hiç hoþuna gitmiyordu. Ama sesini çýkarmaya korktu, herkes o kadar mutluydu ki. Son bir kez içinde kalanlarý anlatmak için büyük olana sapýyla vurdu. Büyük olan onu hiç umursamadý. Sabah olduðunda küçükler suyu daha iyi emebilmek için yukarý çýktýlar. Kana kana damarlarýna doldurdular suyu, güneþin ýþýnlarýný, kavanoz izin verdiðince içlerinde hissetmeye çalýþtýlar. Sýra büyüklere gelmiþti, ama küçüklerin unuttuðu artýk kavanozun açýlma vaktinin geldiðiydi.Yukarý çýkan büyükler, keyifle suyun ve güneþin tadýný çýkarýrken, bir Seda Sayan programýný daha izlemiþ olan evin hanýmý, Ümit Usta’nýn tavsiyesi üzerine artýk kavanozun kapaðýný açmaya karar verdi. Sakin adýmlarla kavanoza yaklaþtýðýnda, yerdeki titreþimi önce küçük lider hissetti, üstlere çýkmaya çabaladý ama olmadý. Büyükler pis pis gülümseyerek ona izin vermediler. Acý ile kývranýp, onlara baðýrýken, bir büyük salatalýðýn sapýyla ortadan ikiye kýrýldý. Aþaðýlara doðru süzülürken aklýndan geçen þunlardý: “ Asla kurulmuþ düzeni tek baþýna yenmeye kalkma. Yoksa kýrýlýp, zedelenirsin...Büyükler senden daha kurnazdýr.” Evin hanýmý kavanozu açýp, üstte duran büyük salatalýklarý aldý. Aþaðýdakilerin durumunu eliyle kontrol etti, o sýrada ortadan ikiye kýrýlmýþ, kabuðu zedelenmiþ bir küçük salatalýk gördü. Diðerlerine zarar vermeden onu aldý ve attý. -“ Keþke içi gözüken bir kavanoz alsaydým” dedi, “ O zaman bu kýrlanlarý önceden görüp, temizleyebilirdim. Ýþallah tadlarýný bozmamýþtýr bu küçük olan diðerlerinin...” -SON-
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |