Bir klasik herkesin okumuþ olmayý istediði ancak kimsenin okumayý istemediði eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Ýnsan bile bile acýtmak ister ya kendi içini, kör býçakla kazýmaya çalýþtýkça kendi açtýðý yara izini akýtamazken gizli kalmýþ zehrini, müzik diye dinler kýyametin habercisi derin sessizliði. Usul usul yanaþýr yanýna, sabýrlýdýr, yavaþ yavaþ girer kanýna, yanýtlarýnýn yalnýz onda saklý olduðundan emin, sayýsýz sorular fýsýldar ya kulaklarýna, fark etmeden düþüverirsin bu pamuktan bozma tuzaða, büyür gözbebeðin, büyülenirsin, bakamazsýn ýþýða, bir yanýn burada, bir yarýn bilinmeyen uzaklara yolculuða hazýrlanmakta. Ve iþte tam da o gün gelir, geleceði günü ancak o bilir, silkelenirsin dökülür ya üzerindeki kirli kibir, gözlerinin rengi deðiþir, var olan bütün gerçeklerin bir seferde silinir, devrilir kumdan kalelerin, düþlerini sakladýðýn kavanozlar devrilir, insan iþte ancak o zaman “zamAN”a gerçekten yenilir... Kabullenmesi en zor zamAN yalnýzlýkla baþa çýkamayacaðýný anladýðýn AN, ezberlemekten yorulmuþken kendi silüetini, deli olursun ya hani, sormaktan yorulmuþken kendine çektiðin bedelin nedenini, bulamazsýn ya bir zaman bir yerlere týkýp, kaybettiðin hayallerini, nereye taþýyacaðýný bilemezken bu aðýr bedenini, koyacak yer bulamazsýn ellerini, o ise sabýrlý bir köþede bekler öylece, izler eriyip, tükenmeni, yitip, bitmeni... Aklýndan geçen her cümlenin sonunda ya üç nokta ya kabusun olan bir soru iþareti, bir kutuda bulunca ýsýnmak için yaktýðýn düþlerinin küllerini, söndüremez ya yaðmur aðaçlarý bile içindeki ateþi,týpký bir kedi gibi sokulur, fark edemezsin onun sinsiliðini, ayýrt etmeye çalýþýrken kulaðýndaki fýsýltýlarla kendi sesini, deli olursun ya hani, gittikçe uzaklaþýr senden kendine çektirdiðin bu iþkencenin sebebi, iþte insan o zaman kaybeder dýþarýya açýlan kapýnýn kilidini... Ellerinde mavi kolyelerin -sayýsýný bilmediðin, ipleri saçlarýndan, gözyaþlarýný boncuk diye dizdiðin hani aðlamaktan korktuðun AN bir bir boðazýnda düðümlediðin, duvarýnda unutulmuþ bir ressamýn tablosu, dökülmeye hazýr artýk kolyelerini gizlediðin mücevher kutusu, havada asýlý kalmýþ kaybetme korkusu, dokunmaya çalýþma, ele gelmez onun dokusu, yakmaya çalýþma, ateþ almaz, sana kalan bir kutu yanmýþ kibrit kokusu... Sense onun varlýðýndan habersiz, küfrederken kendine yerli yersiz, bulamazsýn elbette, o ki pili bitmiþ bir saat kadar sessiz. Bitkin düþmüþken sen aramaktan artýk onu, o sana dokunmaktadýr olmasa da kanadý kolu, uyku inat ederken kapatmayý perdelerini yüzündeki iki deliðin, içinden tekrarlayýp durursun sonu yok bu deliliðin! O ise sabýrlý, bekler, gitmemekte ýsrar eder sen böyle çýrpýnýrsan eðer, doðru zamaný bekler sonunda kazanacaðý kaybettiði zamana deðecekse eðer, eðersin ya baþýný çaresiz anlayýnca kaybedeceðini bu sefer, zaferini kutlarken o, bir yandan da sana sessiz notalardan sözsüz þarkýlar besteler, sol anahtarý kaybettiðini sandýðýn kilidin yanýnda, her nakaratta ondan için titrer. Yorgun bedeninle savaþtayken sen kapanmasýn diye perdeler, her ayrýntý hayat bulur, kararýr parmaklarýnda izmaritten kalan sarý lekeler, saatin tik taklarý vurur, deðiþir yýllardýr varlýðýndan habersiz olduðun nesneler, delirirsin ya hani, haykýrmak istersin artýk yeter(!), sesin çýkmaz, matlaþýr gölgeler. Öyle yorar ki seni boyunca soru iþaretleri, aðýr gelip taþýyamaz hale gelince baþýn incecik bedenini, dayanamaz çekip gider, kucaklarken sen sana býraktýðý dayanýlmaz hafifliði, hissedersin bedeninde aðýrlýðýnca býraktýðý ihaneti, bu yaþadýðýn en sonuncu usulca alýr yerini, daha önce yaþamýþlýðýn var ihaneti, bu deðildir zaten ilki, yavaþ yavaþ kabullenirken sen yenilgiyi, o keyiflenir izlerken sayýlý seçeneklerinin birer birer eksiliþini... Yitirecek daha neyin kaldý diye düþünürken sen, zamaný gelmiþ gibi harekete geçer o hemen, sorgularken sen hala hayatý ve kendini, o çoktan hazýrlamýþtýr alnýna “suçlu” damgasýný vuracak mahkemeyi, oysa sen bilmezsin yargýç da þahitler de ta kendisi. Zaman akar, herkes aleyhine tanýklýk yapar, karar alýnýr, kapanmayan yaralarýndan bozma bir kelepçe bileklerine takýlýr, arkandan ne su dökülür, ne aðýtlar yakýlýr, o hazýrladýðý ipi cebinden usulca çýkarýr, çýplak ayaklarýnýn dibine býrakýr, sahnede yalnýz sen, finali yapacakken perdeler kapanýr, final üçüncü kiþiye býrakýlýr. Alkýþlar duyulur, bu iki kiþilik intihar oyunundan yalnýz bir oyuncu çiçeklere boðulur,yalnýz biri kurtulur... Kimin kurtulduðuysa yanýtý olmayan bir sorudur... yeþim kýrlý
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © yeþim kýrlý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |