FALIN SALLANDI
Bizimki muhabbet olsun, zaman geçsin. Öylesine iþte... Bir balýk görünüyor. Kýsmettir derler biliyorsun. Ama bu yunus. Sevinçli bir olay yaþanacak. Yüzünüz gülecek. Evinize, ailenize deðil, senin baþýna gelecek. Kýsmet bu ama para deðil. Çünkü bir yunus görüyorum. Siz büyük bir þey alacaksýnýz. Ev, belki de; araba. Uzun zamandan beri planlýyorsunuz. Ama bir süre daha bekleyecek. Çünkü þu anda ertelemiþsiniz. Sen küçük küçük mutluluklar istiyorsun. Ama karþýndaki kiþi bunu sana veremiyor. Susun ama lütfen. Konsantrasyonumu bozuyorsunuz. Çok uzun zamandan beri tanýdýðýn, senin hep ayaðýna dolanan biri var. Onu görmesen bile bir yolunu bulup seni incitiyor. En azýndan telefonla bunu yapmaya devam ediyor. Hiç yýldýzýnýz barýþmamýþ. Ondan bir türlü kurtulamýyorsun. Sen çocuk istiyorsun. Eþin ise buna pek yanaþmýyor. Ama sonunda senin dediðin olacak. Hamile kalacaksýn. Çok açýk söyledim. Kusuruma bakma. Baþka türlü de söylenemiyor ki bu... Elinizden epey bir para çýkacak. Ancak karþýlýðýnda bir þey satýn almayacaksýnýz. Evinizde onarým yaptýracaksýnýz belki de... Çünkü bu para ile evinize yeni bir eþya girmeyecek.
Masaya oturduðumda iki kahve fincaný ters kapatýlmýþ bekliyordu. Uzun ojeli týrnaklarý ilk bakýþta insanýn dikkatini çekiyordu. Fincaný aldý. Önce sessizce evirip, çevirdi, baktý. Yaklaþýk iki dakika kadar hiç konuþmadý. Yüzündeki ciddiyet sizi dinlemeye çaðýran bir ifade anlatýyordu.
Uzun kývýrcýk saçlarý, güzel küçük bir yüzü vardý. Gelecekten haber verecek, sizi þýp diye okuyacak insanlara benzemiyordu. Dinleniyor olmanýn, ciddiye alýnmanýn zevkini çýkarýyordu.
“En iyisi siz de bir kahve için. Bir de sizinkine bakalým” dedi. Falýma bakýlmasý, yaþamýma iliþkin kestirimlerde bulunulmasý hoþuma gitmez. Þimdiye kadar hiç ilgimi çekmedi. O’nu kýrmanýn da hiç alamý yoktu.
“Ben istemem. Gizlim saklým var. Üstelik pimpiriklinin biriyim. Arkadaþlara bakýn. Beni boþverin.” dedim. Kimse üstelemedi. Çay bahçesi insan kaynýyordu. Saat ilerlemesine raðmen hala çocuklarýyla oturan aileler vardý.
Sizi bilmem ama geleceðimi bilmek istemem. Gecenin karanlýðýnda kahve telvesi bunu söyleyemez. Söylememeli. Esmer, ufak tefek, þirin bir öðretmenin aðzýndan bile olsa... Yarýným yeni bir serüven olarak kalsýn. Her yeni günde, yeni umutlarým olsun...
Sen olsaydýn masada baksýn derdin. Biliyorum... Baþkasýna ne gerek var. Ben bakarým falýmýza. Üstelik “at bakalým bir beþlik, neyse halin çýksýn falin, sen yanýyorsun be çocuðum, sen iyice tutulmuþsun ama o kýzýn gözü yükseklerde, beðenmez seni “demeden.
Senin yüreðin nur içinde. Hanenize tabak gibi bir ay doðmuþ. Bak bak... Ýþte þurda bir kuþ var. Sevinçten uçacaksýn. Kuþ müjdeli haber demektir. Bütün eþyan toplanmýþ. Yakýnda yolculuk var. Uzun bir yolculuk.
Aman be yavrum olmadý. Bak bu olmadý iþte. Ýkinizde sevdalýsýnýz ama aranýzda kara kedi var. Birileri sizi ayýrmaya çalýþýyor. Çok kýskanýyorlar. Göz var üzerinizde. Çok zaman geçirmeden kurþun döktürün. Pat pat patlasýn nazarý edenlerin kem gözleri.
Falýnda hiç para görünmüyor. Yine eski sefaletiniz sürüp gidecek. Piyango bileti falan alýp ziyan etmeyin sakýn paranýzý. Üç vakte kadar elektronik mektup gelecek. Fincanýnda telefon teline benzer bir þey görüyorum.
Dur bir de tabaðýna bakayým. Sevdiðinle aranda büyük engeller var. Koca koca daðlar görüyorum. Gidiyorsun desem gitmiyorsun. O gelecek desem.. O’ da pek niyetli deðil. Çok sabredeceksin. Çok acý çekeceksin. Ondan sana hayýr yok diyeceðim ama kýyamýyorum.
Güzel Kýzým, senin adaðýn var. Boynuzlarý yay gibi bir koç görüyorum. Adaðýný kes, fakir fukaraya daðýt. Onlarýn yüzü suyu hürmetine, hayýr duasýna sevdiðine kavuþursun belki. Koy paraný cebine. Senden para almayacaðým. Esnemekten öldürdün be kýzým beni. Çok nazar var sende. Çok...

Yaþamla Dirsek Temasý

Seyfullah (Temmuz 2001)