..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarýný düþünmedim. Tersine yaþam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onlarý seçti. -Juliette Binoche
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Gökhan Yýlmaz




23 Haziran 2003
Göç  
Gökhan Yýlmaz
her yanýþýnda þu sigara, bu çakmaðýn tadý baþka. Garipler dünyasý ýþýkla tanýþtýðýnda, o aðlanasý hüzün, gür bir þelalenin yüzü göz yaþýyla boðulup akar. Nehirler bu hüznü taþýr sýrtlarýnda soru sormaksýzýn; sorgusuzca. Ben severim onlarý baðýþlanan deðe


:BDHJ:
Pencereden bakýyordum yine. Bu salonu sevmek istiyordum. Güzel bir gün deðildi. Pek güzel bir gün olmuyordu artýk. Sýkýntý, stres, belirsizlik ve en önemlisi yalnýzlýk günümü yeterince meþgul ediyor, iyi hissetmeme izin vermiyorlardý. Bu salon kocamandý. Ýki masa, iki sehpa, üç sandalye ve bir bilgisayar. Dergiler, ajandalar ve Afrika'dan gelme üç beþ biblo. Duvarlar, yeþile boyanmýþ ve tablolarla süslüydü. Parkeler iyice bozulmuþ ama eski görüntüsü yeni, gýcýr olmasýndan daha iyiydi. Yerdeki kilim parkelerin en kötü yerini saklýyordu. Çiçekler vardý. Adýný bilmediðim çiçekler. Ýlk defa bu salonda çiçek suladýðýmý anýmsýyordum. Hep tek baþýma kalýyordum bu salonda.
Bir gün, kendime bir þeyler anlatmak istedim. Kendimle konuþmalýydým. Yalnýz bir insan deðildim. Dostlarým, hatta sevgilim bile vardý. Uzakta bir Sevgili! Bu salonu sevmek, burada bulunduðum anlarda vaktimin daha iyi geçmesini saðlamak istiyordum. Ya da hayatýmýn! Baþkalarýna dahi anlatamadýðým, paylaþamadýðým sýkýntýlarýmý ve bunlarýn sebeplerini kendime anlatmak istiyordum. En azýndan bunu denemek istiyordum. Ýþe yarayýp yaramamasý çok önemli deðildi! Bir meþguliyete ihtiyacým vardý; bu meþguliyet kitap okumak gibi bir þey deðildi! Psikolog ve hastasýný oynamaya baþladým. Ýyileþmeliydim, diye düþünüyordum. Yüksek sesle konuþmaya baþladým:


“ Sýkýlýnca sigara da içemiyor insan. Býrakýldý bir kere, hemen dönülmez. Biraz zamana her koþulda gerek duyulur. Doðaya haksýzlýk ediyorum aslýnda. Bir de kendime. Böyle güzel bir günde, bu sýkýntý. Pamuk pamuk serpiþtirilmiþ ufacýk bulut kümeleri kapatmadan güneþi. Iþýk oyunlarý oynanýyor yine.
Gökyüzü o kadar hakim ki her þeye; sana, bana, onlara...... Hiç bir þey engel olamýyor ona. Hava kararýyor. Iþýðý açmadým henüz. Pencereyi kapatsam mý? Akþam trafiði baþlamýþ olsa gerek. Bu gürültü, bu kargaþa. Tüm bunlara dahilim ben; gökyüzüne, bulutlara, batan güneþe, doðan akþama, müteakip geceye, bu gürültüye dahilim ben. Ya sen? Sen yoksun! Yani ben sana yokum; sana dahil deðilim ben. Sen varsýn aslýnda. Hatta þimdi geldin gittin. Kim bilir bir daha ne zaman gelirsin? Ne kadar kalýrsýn? Ne kadar kapalý kalýr gözlerim?
Þimdi de sigara sinir ediyor beni. Ýçmek korkuttu. Ya da diðerleri, çabuk koyverdi, diyecekler. Bu korkuttu. Hiç'i sevmek, tükeniþi....."

Her yerde, yalnýz olduðumu hissettiðim her yerde anlatýyordum kendime. Kimi zaman çok uzun kimi zaman ise çok kýsa.

" Bu saatte evde olmak bu güzelim havada; ne varmýþ ki havada! Bahar kokusu yalnýzca; hiç bir bok yok havada. Parfüm kokularýndan, ter kokularýndan zor sýyrýlýyordu akþamýn bahar kokusu. Kalabalýktý. Bacaklarým da yoruldu zaten. Bahardý ama bahara, bahar gibi kokmasýna izin vermiyorlardý.
Daralýyorum diyorum, ölüyorum sanýyorum. Ama ölmüyorum. Sadece çok daralýyorum. Bunalýyorum. Beynim patlýyor sanýyorum. Bakýyorum o hala orada. Daralýyorum. Yok. Aslýnda bir de sigara var hani. Özlüyorum. Sigarayý mý? Yok. Neyi? Bilmiyorum. Bilmiyorum diyorum ama her þeyi biliyorum. Dahil olduðum her þeyi! Neye dahilim? Kocaman bir hiç'e. Seviyorum. Korkuyorum. Bir de sarýlýyorum ki. Þey.... Aslýnda, en iyisi bilmemek. Bildiðim her þeyi bilmemek istiyorum. Çünkü yardým etmiyor bu bana. Ýstemiyorum yardýmýný. Bilmiyorum ya yeter. Þimdi geldi gitti. Yani ben davet ettim bu sefer. "

" Yeni bir gün. Kötü bir gün. Pencereyi açýk tutmadým çok. Korkuyorum. Bu gün zaman yorgun biraz. Adýmlarýný zor atýyor. Açmadým ya pencereyi, iyi ettim. Nasýl olsa güneþ gözükmüyor. Bu ne kasvet. N'olmuþ yani. Her þey özgürce. Bu gýpgrilik daha da daraltýyor beni. N'apsam, nasýl kurtulsam? Zaman birazdan düþüp ölecek. Ah bir yetiþebilse. Yok, çok uzak. Nasýl kurtulacaðým bu darlýktan, sýkýntýdan. Bu sancýlar da neyin nesi midemde. Korkuyorum. Ýþin kolayýna kaçmak istemiyorum. Þu önümdeki görüntü. Yok doða. Yok yaþam.
Korkuyorum tabi. Geride kalanlar ve dördüncü kat. Evet, evet. Ýþin en kolayý bu. Ya baþka bir yol. Bu sýkýntý. Sigara paklamaz beni. Zaman durmadan gelip gitse bari. Ya mücadele! Nasýl ya, nasýl? Tek baþýma kahramanlýk mý yapacaðým bu hayata! Zor. Ama mücadele. Bilmiyorum. Bilmiyorum diyorum hep ama biliyorum, hem de yine hep. Söylememek = bilmemek. Evet, evet. Yine en iyisi bilmemek.
Çiçek, diyorum. Seviyorum. Nasýl yaklaþýlýr bir çiçeðe. Yapraklarý nasýl okþanýr. Bilmiyorum. Yoksa yine numara mý yapýyorum. Bu sefer gerçekten bilmiyorum. Çengelli bir bulmaca. Kutular yanlýþ çengele takýlmýþ. Umursuyorum. Çözerim diyorum. Çengele takýlýyorum. Öylece kalýyorum. Bekliyorum. “

“ Çok Çiçek, diyorum. Eee çok seviyorum. Ben neyim peki. Güneþ mi, yaðmur mu, toprak mý? Neyim? Yabaniyim ben. Yok.. ama seviyorum. O zaman dikenlerim var. Niye? Her þeyi bilemem ki! Hem bilmemeyi de seviyorum. Oyun oluyor. Nasýl gerçek olursa bir oyun öyle oluyor iþte. Vakit geçiyor. Nasýl geçiyorsa geçiyor zaten! Vakit geçip gidiyor. Geleceði görmüyorum o zaman. Az sonra da gelecek zaten. Geçmiþe bakýyorum. Ah iþte burada! Biliyorum bir kýsmý. Az önce gelecek geçmiþ oldu. Hepsi Az Öncede kaldý. Kocaman oldu. Etrafýmdaki çember büyüdükçe daha çok daralýyorum. Yoruldum. Artýk korkmasam, diyorum. Yok baþaramýyorum. Ne heyecaný. Ben gidiyorum. Gelir miyim bilmiyorum..... "

" Ýnsan böyle havalarda çok þey istiyor - gelince bahar - hayattan. En kötüsü umudun yitmesi zaten.. Hayal kuramamak, rüya görememek.
Yurtdýþýndan gelen havalý bir zarf dikkatimi çekiyor sol yanýmda. Fransa'dan gelmiþ. Pula baktým. Aslýnda pul deðildi. Ne dendiðini bile bilmediðim bir fiyat etiketi. Ya da zaten fiyat etiketi. Kuþlar var; bir dikdörtgenin içine yerleþtirilmiþ kuþlarýn, güneþin ve bulutlarýn olduðu mavi bir silüet. Paris'ten geliyordu. Gidiþ, ayrýlýþ, göç vardý. Etkilenmiþtim. Sonra Paris'in postanelerini hayal etmeye çalýþtým. Bizimkilerini hatýrladým. Londra'nýn, Bonn'un vs. baþka þehirlerin postanelerini hayal ettim. Bir an merakýmdan sancýlar bastý midemi. Kapattým bu konuyu. Otur oturduðun yerde, dedim. Öyle yaptým. Belirsizliði düþündüm yine. Aklýmda hiç çýkmýyordu zaten. Böyle baþka þeylerle meþgul ediyordum kafamý. Ama öyle bir gürültüyle giriveriyordu ki zihnime.Telefon da çalmasaydý.
Meþguliyetimin kalbi kitaplardý, nasýl da sarýlýyordum onlara. Acaba kullanýlmýþlýk hissi duyuyor muydular? Ama dostça sarýlýyordum onlara. Yine de utanýyordum biraz. Zaten seviyordum onlarý. Belki de sadece kalbimi kýrmayý seviyordum! Acý, bana mutluluðu sevdiriyordu! Daha bi özenle yaklaþýyordum ufak mutluluklarýma! Mutsuzluklarým, mutluluklarým en büyük kaynaklarýydýlar! Bu sorgulamalar. Bu daraltý lanet bir þeydi. Çember her gün büyüyordu. Sýnýrlarýný göremiyordum.
Dünkü bulutlardan sonra güneþ çýkmýþtý ya, umudum daha bir canlandý. Oysa sadece gidip gelmiþti. Her þeyi güneþe yormamam gerekiyordu. Haksýzlýk edip duruyordum bazen her þeye. Umursamýyorum, diyordum ama sesim kavuþamadan daha sessizliðine baþlýyordum sorgulamaya. Sonra da bir bakýyorum hepsi iç içe girmiþ. Sorgulamayý sorguluyordum. Onun dýþýnda baþkasý, sonra bir baþkasý ve çember daha da büyüyordu. "

Suskunluðumda terapinin bir parçasýydý. Bazen günlerce konuþmuyordum. Kendime anlatmýyor sadece kendimi dinliyordum. Sonrasýnda çözülüveriyordu dilim, ilk defa konuþuyormuþ gibi.

" Camdan baktým. Uzundur bakmýyordum. Camlarý kapalý tutuyorum. Bu günlerde gürültü rahatsýz ediyor beni. Uzundur söylemediðim bir þarkýyý mýrýldandým. Okumadýðým bir dergi vardý uzundur, bir de onu okudum. Kahve içmeyeli de epey oluyordu. Uzundur yapmadýðým bir kaç þeyi yaptým bu gün, hoþuma gitti.
Nasýl da boþalmýþtý göz yaþlarým. Tenime deðiþleri hoþuma gitmiþti. Herkesin içinde aðlýyordum öylece; fazla ses çýkarmýyordum en azýndan. Ýnsanlarýný baktýðýný biliyordum.. Kimi birasýný yudumlarken kaçamak bir þekilde, kimi de direkt bakýyordu. Rahatsýzlýk duymuyor hatta hoþuma gidiyordu. Ne düþündükleri ya da düþünebileceklerini umursamýyordum çünkü. Umursamamazlýk hoþuma gitmiþti. Onca insanýn içinde hüngür hüngür aðlýyordum. Eski sevgilim sarýlarak teselli etti beni. Bu hareketi hoþuma gitmiþti. Bahadýr sigara yakýp verdi. Diðerleri karþý çýktý biraz. Alýp almamakta tereddüt ettim. Daha bir ay olmamýþtý sigarayý býrakalý. Sigaradan 8-10 nefes çektim. Ýki üç nefesi içime çektim sadece. Hoþuma gitmiþti. Rahatlamýþtým. Ýnsanlarýn tepkisi mi korkutuyordu beni yoksa saðlýðýma verdiði zarar mý? Bilmiyordum. Aslýnda pek umurumda deðildi. Sadece içmek istemedim.
Gece zor bitti. Zar zor ikna edebildim kendimi uykuya. Aðlayýþýmý düþündüm, sebeplerini. Ýyice daralmýþtým. Çok birikmiþtin, dediler. Kendimi toparlayamýyordum. Kendimle çatýþýyordum hep. Baþkalarýna hazýrlýyordum kendimi; yeni bir ben. Yeni bir ben. Yitip gidiyordum bu çatýþmanýn içinde. Yine alýnýyordum sevdiðim eller tarafýndan ve baþka bir çatýþmaya salýnýyordum.

Bu kavgadan kendi baþýma çýkmam olanaksýz gibi geliyordu. Kimseden yardým iste(ye)miyordum. Yardým edebileceklerini sanmýyordum. Zihnimin derinliklerine ancak ben inebilirdim. Ben koþabilirdim koridorlarýnda yüreðimin. Aslýnda her þey bendim. Peki onlar kimdi? O eller! Kimin elleriydi. Tutsak olmuþtum o ellere. Kendi rýzamla gidip teslim ediyordum ruhumu, bedenimi o ellere. Sonuçlarýný bilmiyordum tabi. Sorgusuzca salýveriyordum kendimi. Bir boþluk duygusu veriyordu bu bana. Hoþuma da gidiyordu. Ama düþtüðüm yerde soru iþaretleri vardý. Belirsizlik vardý düþtüðüm yerde. Kaygan bir zemin gibi. Bir o bacaðýmý kýrýyordum bir bu bacaðýmý. Bir o tarafýmý bir bu tarafýmý. Sonumu bekliyordum ve bu bana ferahlýk duygusu veriyordu. Ama tam yitecekken, eller tutup birleþtiriyorlardý parçalarýmý. Beni yine bana baðýþlýyorlardý. Seviyorlardý bu oyunu. Oysa ben artýk oynamak istemiyordum. Mýzýkçýlýk yapýyorlardý çünkü. Ben zaten tektim bu oyunda. Onlar ise çoktu. Sayýlarýný bilmiyordum; hiç bir zaman gücüm yetmedi saymaya. Bu hiç adilce deðil, diyordum. Güçlüydüler. Peh, kimin umurundaydý. Kurallarý hep onlar koyuyorlardý. Hakem yoktu.
Usum iyice yorulmuþtu. Her þey bir imgelem gibi geliyordu bana. Þu masalar, biblolar, lambalar, kalorifer petekleri. baþýmý koyacak bir yastýðým yoktu yaný baþýmda. Oramda bir aðrý vardý kaç gündür. Bir sancý. Adlandýramýyorum. Sadece düþündükçe, gerildikçe çoðalan bir aðrý. Aðrý çoðaldýkça ben geriliyordum. Onu düþünmemeye çalýþýyordum. Bir süreliðine unutuyordum aðrýyý. Yine geliyordu. Ama artýk þiddetini ayarlayabiliyordum sanki. Zihnimin meþguliyete ihtiyacý vardý. Üçüncü gözüm hep oraya bakýyor gibiydi. Ýþte o zaman patlak veriyordu her þey. Dayanýlmaz oluyordu. Tuvalete koþuyordum. Ýlk önce iþemeye çalýþýyordum. Olmayýnca, mastürbasyon yapýyordum. Uyuþuyordu ve aðrý olmuyordu bir süreliðine. Kendimi salýyordum.
Artýk su içmiyordum sigarayý býraktým býrakalý. Ýyice göbek baðlamýþtým; çok yiyordum. Amansýzca mücadele ediyordum yemek yemek için. Bu günlerde becerebildiðim tek þey buydu. Kýçýmda epeyce büyümüþtü. Pantolonlarýmýn en üst düðmelerini ilikleyemiyordum artýk! Kýçýmýn þeklini getirmeye çalýþýyordum gözlerimin önüne. Gülüyordum ; iðrenç görünüyor olmalý, diye düþünüyordum. Umursamýyordum! Yine umursamamazlýk hoþuma gitmiþti. Umarsýz birisi deðildim. Aksine çok fazla þeyi takardým! Abukça bir sürü þeye. Aslýnda bu da umursamak deðildi ya, neyse...
Yürürken aðrý olmuyordu oramda. Pek fazla da düþünmüyordum zaten. Þarký söylemeyi seviyordum yürürken. Masum bir hal sarýyordu beni. Ellerim cebimde, omuzlarým düþük. Bu caddeleri hatta bu taþtan kuleleri seviyordum. Seviyordum bu þehri. Vazgeçilmesi zor, paylaþýlmasý güzel bir yerdi burasý. Kimi caddeler barlarla restoranlarla, kimileri seyahat ve otobüs þirketleri ile kimileri ise sýrf maðazalarla doluydu. Adrenalin daima yüksek seviyedeydi bu þehirde. Bir kadýnýn kalbinin caddelerinde, sokaklarýnda yürümek daha zordu. Keþfetmek ve yaþamak! Ama yine de hep zor olaný seçtim. Baþarmak istisnaydý. ' Kentlerde deðil, kalplerde buluþmak ümidiyle ' savýný geliþtirdim kendi kendime. Gözden uzak olan Gönülden de uzak olmamalýydý, diye düþünüyordum. Zor olan hep güzel olandý. Sevgiler inþa etmeye çalýþtým. Temellerini hep eksik atmýþým oysa bu güne kadar. Harcým tutmuyordu. Malzemeden çalmýyordum oysa. Aksine bol bol kullanýyordum! Ters giden bir þeyler oluyordu hep. Bina yýkýlýyordu ve ben de enkazýn altýnda kalýyordum hep. Daima birileri yardýmýma koþuyordu. Oysa kurtulmak istediðimden emin deðildim. Bir gün kurtarabilmelerine imkan tanýmayacaktým. Sýkýlmýþtým bundan....
Ýnsanlara bakýp duruyordum. En sevdiðim þeylerdendi insanlarý seyretmek. Hayattýlar. Onlar hakkýnda kurgular yapýp duruyordum. vücut dillerini okumaya çalýþýyordum. Abuk sabuk bir sürü hikayeler çýkýyordu ortaya. Eðleniyordum. Gülüyordum kendime, bunlarý nasýl düþündüm diye. Acýklý hikayelerimde vardý. Hiç önemli deðildi. Aslýnda hepsi bir bilinmezliðin adsýz kahramanlarýydýlar. Kimi kadýnlar, cahil kadýnlar belki de, yanlarýnda çocuklarýyla gördüðümde, onlarýn hayatlarýnda kaç kere seks yaptýðýný çocuk sayýsýndan çýkarýyordum. Oysa buna tam anlamýyla seks de denmezdi ya! Kadýnlar, benim en iyi kahramanlarýmdý. Alacakaranlýkta daha bir güzel görünüyorlardý. Iþýk saçlarýndan daðýlýp aydýnlatýyordu sokaklarý, caddeleri. Topuk sesleri ayrý bir güzeldi akþam vakti. Her þey yerli yerine oturuyordu. Onlar hayattý. benim gibi.....

Geçenlerde bir gece sabaha karþý çekyattan düzme sýcak yataðýmdan penisimin ucundaki sancýlardan ötürü uyandýrýldým. Tuvalete kalktýðýmda hiç bir þey gelmiyordu ucundan. Lanet olsun, dedim. Sistit denen þu boktan olmuþtum. Penisimin ucu devamlý yanýyordu, devamlý çiþ yapmalýymýþým gibi hissettiriyor, müthiþ sancýlar içinde kalýyordum. Bunun Sistitin ta kendisi olduðunu biliyordum. Biraz dayansam atlatacaktým. Bu sefer arkam zorladý. Oturdum. Zar zor duruyordum çömelerek. Bacaðým henüz tam iyileþmemiþti. Ýlk uyandýðýmda daha da güçsüz olurdu. Kalktým ve yýkadým kýçýmý. Ondan da doðru dürüst bir bok gelmemiþti! Yataðýma döndüðümde bahar gitmiþ kýþ geri gelmiþti. Donuyordum ve sancýlar içinde kývranýyordum. Yorganý iyice sýkýþtýrmaya çalýþtým. Düþünmemeye çalýþýyordum. Sistit aðzýma sýçýyordu. Üþütmüþtüm bir kere. Önceleri böyle durumlarda zýrt pýrt tuvalete giderdim. Fakat artýk yapmýyordum; dayanmalýydým. Yüzükoyun yatýp çekyata bastýrýyordum iyice. Acý dinmiyordu. Düþünmemeye baþladým. Baþka þeyler düþünmeye baþladým. Oysa bana düþünmek yasaktý bu günlerde. Her tarafýma aðrýlar giriyordu; yine o olmuþtu. O lanet olasý aðrý. Kasýklarýmdan baþlayýp sol bacaðýmýn baldýrýndan aþaðýya ayaðýma dek inen bir aðrý. Bu sefer sað ayaðýma da bulaþmýþtý. Ýþte o zaman sigaraya baþlayabilirdim. Dayanýlmaz bir þeydi. Sahneye þimdi de köpekler girmiþti. Replikleri hep ayný gibi görünüyordu : Hav, hav, hav.... Kavga ediyorlardý yine. Sesler bir oradan bir buradan geliyordu. Ne olmuþtu yine. Niye bu kadar öfkeliydiler? Aþaðý mahallenin itleri mi dalaþmýþtý? Yoksa mahallenin namusuna mý kuyruk sallamýþlardý? Bir ara susuyorlardý. Sanki elçiler yollayýp ikili görüþmeler yapýyorlar gibi. Ama anlaþamayýp tekrar kavga ediyorlardý. Diplomasileri zayýftý anlaþýlan. Gecenin içine etmiþlerdi; sabah erken kalkacaktým. Uyumam lazýmdý. Köpeklerle uðraþýrken sancýlarým inmiþti farkýnda olmadan. Biraz keyfim yerine gelmiþti. Köpeklere minnet duymalý mýydým acaba?
Gözlerim tavanda uyumayý bekliyordum. Abuk subuk bir promosyon yapan bir gazeteyi almak için kuyrukta beklediðim gibi, ýsrarla sýra bana gelene kadar gazetenin tükenmemesini arzuladýðým gibi, sabah olmamasýný ve benim de bir an önce uyuma sýramýn gelmesini arzuluyordum. Zaman makinesinin icat edilmiþ olmasýný ve odamýn bir küþesinde bunlardan bir tane bulunmasýný þiddetle arzuluyordum! Köpeklerin sesi yine kesilmiþti. Bu sefer uzlaþacak gibiydiler. Arada soluk soluða geçiþlerini duyuyordum camýn önünden. Gözlerimi kapatýp saldým kendimi. Ýyice boþalttým kötü enerjiyi üzerimden. Sonra sevgilimle görüþtüðümü düþündüm ve O'nu nasýl sardýðýmý, seviþtiðimizi...
Görüntüler karmaþýktý. Birden eski sevgilim beliriyordu ; O'nunla seviþiyorduk. Bu beni rahatsýz etti; aldatmýþlýk hissi! Düþüncelerimi hala yoðunlaþtýramýyordum. Devamlý, hayatýmýn tüm kadýnlarý, bende izlerini býrakmýþ tüm kadýnlar rahatsýz ediyordu usumu. Sanki býraktýklarý izleri almaya gelmiþlerdi tek tek! Kabullenemiyordum tüm bunlarý. Yine O'nu çaðýrdým düþüme. Nefes alýþlarýmý kontrol edip sakinleþtim. Yeni gelmiþtim Ýstanbul'a. Konuþmak beni yoracak gibiydi. Bir an önce O'na sarýlýp her tarafýný öpüyordum. Köpekler uzlaþamamýþtý. Umursamýyordum. Tatlý bir ninni eþliðinde sallanýyordum uykunun kollarýnda. Uyuyana dek seviþtik O'nunla. Köpekleri artýk duymuyordum. Sabaha az kalmýþtý. Ezan okunmuþtu bile. "

Artýk nasýl hitap ettiðime önem vermiyordum. Kendi içimdeki o baþka beni ortaya çýkarmaya baþlýyordum. Oysa O yine bendim. Rahatlamýþlýk hissi veriyordu yine de bu. Sadece bakmýyor, görüyordum da. Sadece konuþmuyor anlatýyordum. Bu ben'dim ve nasýl olduðumu daha iyi görebiliyordum. Ferahlýðý ve artýk çemberin boyutlarýný görebiliyordum artýk.

"Ýlk defa açmýþtým televizyonu. Ýki aydýr bir metre saðýmda yerde duruyordu. Pek ilgilenmemiþtim. Normalde varlýðý benim için pek bir þey ifade etmiyordu. Sevmiyordum onu. Ama bir sabah geldiðimde fiþi prizde gördüm. Ýlk defa oluyordu bu. Demek çalýþýyordu, diye düþündüm. Su ýsýtýcýsýnýn fiþini taktým onun fiþini çýkarýp. Çay yaptým kendime. Tekrar takýp fiþini bastým düðmesine. Güzel gösteriyordu; oysa anten baðlantýsý yoktu. Yine o gün farkýna vardým ufak bir folyo olduðunu anten giriþinde. Seyrettiðim ilk þey Borsa haberleriydi. Sonra masama oturup kahvaltýmý ettim. Masamdan görünmüyordu. Arada sýrada baþýmý uzatýp baktým ona. Sonra kalkýp kanallarý dolaþtým. Uzaktan kumandasý yoktu. 37 ekran renkli. Bir müzik kanalý bulduðuma seviniyordum. Çünkü yine uzun süre ilgilenmediðim salonun diðer köþesinde duran kasetçalar bozuktu.

Caddeye bakýyordum. Yeniden baþladýðým sigarayý tüttürüyordum.Güneþ yüzümü yakýyordu.Çayým soðumuþ acý bir tat damaklarýmda iz býrakmak istercesine dolaþýp duruyordu. Sigarayý içime çekmemeye dikkat ediyordum. Ýçip içmek istemediðimden emin deðildim. Önceki gün bir paket almýþ ve sadece yarýsýný içmiþtim. Belki de içmemeliydim, diye düþünüyordum. Ama bunu da sorgulamak istemiyordum artýk. Oluruna býrakmak istiyordum. Zaten içimde bir sürü þey kemirip duruyordu beni. Dayanma gücüm kalmamýþtý. Ve bir sigaranýn beni rahatlatacaðý düþüncesi sarmýþtý usumu. Hoþuma gitmiþti bu düþünce. Kimseye söz vermemiþtim. Kýzýn tiz sesi düþüncelerimi daðýtýyordu, ne dediðini anlamýyor, anlamaya çalýþmýyordum. Güzel dans ediyordu. Bir an beni düþüncelerimden alýp kendine çektiði için O'na minnettarlýk duyacaktým ki - þansýma tüküreyim. Özlediðim böyle bit aný yaþamama izin vermiyordu hiçbir þey. Elektrikler kesilmiþti! Dýþarýdaki arabalarýn sesi yükseldi. Rüzgar çekingen, güneþse yükseliyordu durmadan. Bu salonu seviyordum. Bu pencereyi. Hayata buradan bakýyordum artýk. "



Ne olduðunu bilmiyordum artýk. Yarattýðým hasta.... devamlý yer deðiþtiriyorduk. Her þey iç içe girmiþti. Rahatsýzlýk duymuyordum. Rollerin devamlý deðiþmesi oynadýðým bu oyunun sýnýrlara ve kurallara gerek duymadan sürüp gittiðini gösteriyordu. Aslýnda hiç bir sakýncasý yoktu. Bu Bendim ve benim oyunumdu. Kimsenin haberi olmayacaktý. Ve varoluþumdaki sebepleri anlamamda ve lanet olasý sýkýntýlarýmýn giderilmesinde birazcýk da olsa bana yardýmcý olacaktý. Ya da herþey eskisinden beter bir hal alacaktý! Kimin umurundaydý ki benim ve ben’im dýþýnda!
Yine caddeye bakýyordum bir akþam üzeri. Caddedeki taþýt sayýsý artmýþ ve trafik polisleri geçiþleri, yoðunlaþmýþ kýsýmlara veriyorlardý. Ýnsanlar bir an önce bir yerlere gitme çabalarýndaydýlar. Vakit nakitti..... Susturuldum ve bana, yazdýðý mektubu okumaya baþladý. Yollamayacaðýndan bahsediyordu.


" Sevgilim,
yine beni öyle býraktýn: Akþam, Þehir, Servis otosu ve Harem'de inmesi önemle rica
edilen Teyze. Nazým'ýn dizelerine uymuyordu durumumuz. Sen yoktun ; akþam vardý,
þehir vardý, ben vardým. Vedalaþmayý sevmiyordun. Oysa bir þeylere veda etmenin tam
zamanýydý anlaþýlan. Yine o eller; o oyun oynadýðým, kendimi sorgusuzca güvenerek saldýðým o
eller alýp götürmüþtü seni benden. Banaysa partneri olmayan bir sahne býrakmýþlardý.
Dekor kusursuzdu ama baþroldeki esas kýz yoktu; ve oyun devam etmiyordu.
Arabalarýn çýðlýklarý yoktu. Benim þehrim gibi deðildi senin þehrin; arabalar usul usul
ve tek tek çýkýyorlardý sanki yola. Akþamdý, pazardý; kimseler yoktu. Sen yoktun.. Þehir,
akþam, servis otosu ve hani þu kadýn, yaþlý kadýn; Harem'de inmeliydi.
Çalýnmýþ bir zaman vardý; çalýnmýþ bir sevgi ve coþku. Baþkalarýnýn zamaný, sevgisi,
coþkusu ve hayatý. Bunlarý yaþadýk kifayetsizce. Bir þiir gibiydi dört günümüz, sonrasýnda
yýrtýp attýðýn bir þiir.
Dün gibiydi tüm bunlarý bir fax kaðýdýnýn arkasýna not ettiðim an. Dün bana daha yakýndý
gelecekten. Gelecek endiþe doluydu, belirsizdi. Gelecek yaþanmamýþtý ve kader deðildi!
Oysa dün mutlaklýklarla doluydu. Gerçekler teselli ediyordu yaprak gönlümü.
Þiirlerde oynadýðýmýz yarý uykulu gece oyunlarý gerçekti. Ama yarýn için artýk böyle
bir gerçeklik söz konusu deðildi. Gerçek; tren aðýr aðýr yavaþlarken ben 'Kayseri'
yazýsýný gördüðümde, adrenalimin deli gibi yükselmesiydi. Gerçek; bana ilk defa sýký sýký
sarýldýðýn andý. Ve gerçek; Ýlk defa tanýdýk yüzüme yolladýðýn o muazzam
gülümsemeydi. Artýk böyle bir gerçek yoktu ve belki de hiç olmayacaktý. Gerçek
olan da buydu artýk...
Sen þiirini yazýp çoktan bitirmiþtin ve yýrtýp atmaya hazýrlanýyordun. Bense seni
engellemeye ve bunu þiirler demeti haline getirmeye çalýþýyordum. Ama ellerin daha
hýzlýydý gönlünden. Ve göz yaþlarým artýk topraðýmý ýslatýyordu Nisan yaðmurlarý gibi.
Ölü çiçekler açýyordu artýk topraðýmda.....

............................


Mektubun sonunu getiremiyorum. Mutlu da olsa mutsuz da olsa bir son istemiyorum artýk. Beni anlýyor musun? Þu hayat hiçbir sebep üzerine kurulmamýþ ve benim kendi sebeplerimi yaratmaya çalýþtýðým þu hayat da benim sebeplerimin sonuçlarýný hep eksi deðerde veriyor. Ve onun için sebeplerim doðru umud ettiðim sonuçlarý yanlýþ oluyordu. Benimkisi Ütopya deðildi. Zaten bu sözcükten de nefret ediyorum. Ütopya varsa eðer aslýnda ütopya yoktu!
Yazmayý düþündüklerimden ve karaladýklarýmý yollamaktan korkuyorum. Hepsi, her kelime bir avuç toprak gibi, ýþýðýmý almaya hazýr. Tüm kelimeler hatta virgüller, noktalar. Sonun baþlangýcý gibi hepsi. Kafiyeli gibi geliyor : Sonsuzluk = Onsuzluk. Aslýnda saçma, çok saçma! "


Zaman uyuþuk halini býrakmýþ normal seyrine dönmüþtü artýk. Yalnýz, her saniye her dakika
ufak oklar þeklinde saplanýyordu her yerime. Zaman kavramý rahatsýz ediyordu beni. Bomboþ bir zamandý. Ve iþte o zaman ütopyalaþýyordu herþey. Bu böyle gitmemeliydi.....
Camdan da bakmýyordum artýk. Gün ya da gece; artýk, yýllarca önünden geçip de farketmediðim bir kafe bir bar gibiydi. Parkeler ve bu oda bu salon, sadece gözlerimin yerine getirmekle yükümlü olduðu eylemi yapmasýnda yardýmcý oluyordu. Gözlerimin görebildiði en güzel þeyler onlardý artýk. Görebildiði.... en güzel þeyler....


" Acýlara sarýlarak yaþamayý öðrenmeli; acýlar olmasa hayatýn tadý iþte o zaman daha acý olurdu. Ve bir o kadar da anlamlýlýðýný yitirirdi. Hayat kaygý duymamamýz gereken bir savaþ! Savaþta kaygýya yer yoktur. Amaç bellidir : kazanmak! Savaþta düþman karþýmýzda olandýr. Oysa hayatta düþmanýmýz ta kendisidir ; içinde olduðumuzdur. Bu savaþta ise kimi zaman iki taraf da kaybeder ya da iki taraf da kazanýr. Beraberlik diye bir þey söz konusu deðildir.
Tek sorunumuz onlar kadar masum olamamak belki de. Ya da mevzu bahis ' kader ' bir iþ bölümü yapmýþ ve böyle uygun görmüþ.

Hiç çaydanlýkta su ýsýnýrken yanýnda durdun mu uzun süre? Yani, baþlama anýndan kaynama anýna kadar; su yavaþ yavaþ ýsýnýr ve ýsýnýrken ses yavaþ yavaþ yükselir. Yavaþ yavaþ kaygýsýzca. Kaynama noktasýna geldiði an ses yoðunlaþýr ve su kaynar : fokur fokur......
Bir de, hiç yaþ ortalamasý 60'ýn üzerindeki insanlarla oturup ayný masada yemek yedin mi? Felaket bir þey! Çorbayý içiþleri, aðýzlarýný þaplatmalarý ve ekmeði çiðnerkenki aldýklarý hal.
Nasýl gürültülüdür bilir misin? Bir de hani, iyi insanlar deðil de sadece iyi müslümanlar cennete gider ya; O iyi insanlarýn cehennemde yanarken seslerinin nasýl çýðlýða dönüþeceðini ve hatta kendi kulaklarýný dahi saðýr edecek yükseklikte olabileceðini ama arýk bunun da pek bir önemi kalmayacaðýný zaten, hiç düþündün mü? "

Bunlarý söyledikten sonra mektubuna bir þiirle devam ettiðini söyledi. Þiirini okuyordu.....


" ne gözlerinin rengini bildim
ne de güzelliðini umursadým
oysa þimdi
gözlerin, yüzün, ellerin
tenin,
bakýþlarýn, dalýþlarýn,
kokun, dokunuþlarýn,
sarýlýþýn, yatýþýn,
gülüþüm, yürüyüþüm,
sesin....
ve sesin,
sen....
ve sen

þimdi
ya sen neredesin
ya da ben
ya da bu hayat
o nerede

yani þimdi sen ve
san'a dair....

yoksa herþey
Talas'ta bir akþam vakti
kaybolduðumuz zamanlara mý dair
yoksa herþey
suskunluðunun pençelerinde
hapsolmuþ bir kumru mu
yoksa herþey
kilometrelerce uzaklýktaki bir
sevginin
kilometrelerce yakýnlýktaki
ayrýlýðýn
sentezinden doðan
bir aþka mý dair
ya da yoksa herþey
bir hiç'e mi
belirsizliðin gölgesinde yaþanan
bir aþkýn
uzatmalarýna mý
zamansýz seviþmelerde
bir þiire
bir þarkýya
duyulan özlemle
ve umudun
artýk beslenemez duygusuyla
kapýsýna dayanýldýðýnda
arkasý dönük bir Hoþçakal'la
bir ütopyanýn
kollarýnda mý
yaþayarak suskunluðunu
soru iþaretlerini
ünlemlerini ve
cevapsýzlýklarýný mý
yoksa herþey
telkinlere ve verilen sözlere
yazýlan þarkýlara
þiirlere
kaybolan ve çalýnan
tüm zamanlara
yaþamadýklarýmýza
yaþayamadýklarýmýza mý dair

izin verdiðimizde kulaklarýmýza
bir þarkýya ve
izin verdiðimizde tenlerimize
selamlaþmalarýna mý
yoksa herþey
kadýnlýðýnýn arifesinde
çoðalarak azalan
bir dürtünün
bakireliðinde
soluksuz yaþanan
tensel ve tinsel olan
tüm oyunlarýn
günahkarlýðýna mý dair

ya da
sana
bana mý dair
ya da þu lanet olasý
kader'e mi

20 mayýs 1999



Annem kapýyý hep iki kere kilitlerdi. Oysa Babam, Annemin tüm ikazlarýna raðmen bir kere kilitledi
hep. Ya sen! Kapýnýn kilidini bir kerecik olsun açmadýn! "

Mektubun sonunu ýsrarla getirmiyor gibiydi. Oysa yazdýðý ender kýsa mektuplardandý bu. Alaycýlýða girmiyor, o meþhur sayfa sonu geyiðini yapmýyordu artýk. Ajandasýnýn arasýnda bir not bulmuþtum. Mektubuna koymaya mý hazýrlanýyordu yoksa sadece öylesine bir not?

' her yanýþýnda þu sigara, bu çakmaðýn tadý baþka. Garipler dünyasý ýþýkla tanýþtýðýnda, o aðlanasý hüzün, gür bir þelalenin yüzü göz yaþýyla boðulup akar. Nehirler bu hüznü taþýr sýrtlarýnda soru sormaksýzýn; sorgusuzca. Ben severim onlarý baðýþlanan deðerlerin yüceliði ve kutsallýðýnýn gölgesinde....'

Anlam vermek zordu bu satýrlara.


" Rüyalar gördük devamlý. Anlattýk birbirimize tüm bunlarý. Biz'e dair rüyalar! Bir gönül iliþkisinin tüm mensuplarý ; ayný iþyerinde çalýþmamalý; ayrý þehirlerde yaþamamalý ( ya da bunu kaldýracak güçte olmalý) ; ayný düþüncelere sahip olmamalý (biliyorsun Ying-Yang) ama yine de apayrý dünyalarýn insanlarý olmamalý; ayný anda ikisi de hakim olmamalý (birisi daha aðýr basmalý); birbirini iyice tanýmadan ayný evi ayný odayý paylaþmamalý, eðer bu eylem iliþki çok tazeyken gerçekleþmiþse muhakkak bir þans daha tanýnmalý, hemen ayrýlmamalý; kendinden taviz verilebilmeli (bu duygusal baðda gururu çok ön plana çýkartmamalý); siyasi, ahlaki karakterler çok fazla önemsenmemeli, insan sadece insan(cýl) olmayý baþarabilmeli; dürüst olunmalý, yalanlara mahal verilmemeli; Kader'e deðil þansý tanýmalý, þans yoksa zaten; ölmeli.... en iyisi ölmeli!
Ahh!! Tüm bu kalýplar! Kliþeler! Genellemeler! Aslýnda iðrençlikler! Bu stratejiler! Bir savaþ oyununda mýyýz yoksa bir aþk oyununda mý? Öylesine anlamsýz, öylesine sahte ki her þey! Düþünsene güneþin her sabah abuk bir stratejiyle doðduðunu ; “bu gün onun tenini kavuracaðým! Bu gün þurayý kurutacaðým! “ diye sayýkladýðýný düþünebiliyor musun?!? Yaðmurlar geliyor bak! Acaba bu sefer kimi alýp götürecek? Dedim ya en iyisi ölmek! Bunlar, bunlarýn hepsi zýrva! Kim neden nasýl bahseder ki böyle?!?!? Bu ne cüret! Bu ne küstahlýk! Bu hayat kimin? Senin mi? Benim mi? Yoksa tüm bu zýrvalýklarýn sahiplerinin mi? Neyi nasýl yaþatmaya zorlarsýnýz ki? “

Neler diyordum öyle!.. Bunlar iyileþtiðinin göstergesi miydi yoksa yaþadýðý bir Maskeli Depresyon muydu? Anhodenia? Anlayamýyordum. Ýstanbul'un o deðiþken havasýndan beterdi durumu(m). Zaman hýzla akýp gidiyordu. Davranýþlarý daha garip bir hal alýyordu; engel olamýyordum.

" ...hava çok sýcak. Baharý yaþamaya fýrsat olmadý bu sene. Demek yeniden doðamadým. Oysa þimdiden kýzýl Eylül akþamlarýný, uyuyuþun o en tatlý dönemini özledim. Yitiþe adým adým...
Bu sefer yalnýz bir rüya gördüm, ondan ayrý. Bahar gibiydi, ufuk yoktu. Yerle gök birbirine karýþmýþtý. Çok Çiçek vardý, tahmin edemeyeceðin kadar çok. Hepsi ölüydü! "

Defterlerini, kitaplarýný karýþtýrmaya bayýlýyordum; hele mektuplarýný. Sevgiler, aþklar, dostluklar, mutluluklar, hüzünler..... Herþey vardý; hayat vardý. Fakat bir gün okuduðum o satýrlar beni korkutmuþtu

"Bir ömrümü yalnýzca sevgi vererek geçirebilirdim ama sizin vermeye pek deðil, hiç vaktiniz olmadý.... /.... asfaltla ilk buluþmam çocukluðumdaydý. Bilirsin zaten genelde hep böyle olur. Çok sakarýmdýr, söylemiþimdir. Sersemletici, kýzgýn ve aðlamaklý olur..... Þimdi nasýl olacak bilmiyorum. Hiçbir fikrim yoktu; olmayacaktý...


......ve göç etti sevgiler acýlara
göç etti acýlar yarýnlara
göç etti yarýnlar sonsuz karanlýða
yaþanmazlýða
yaþanmazlýða! "

mart - haziran 99 - ist

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: .
Gönderen: Kenan ÞAHÝN / .
29 Haziran 2003
Hýmmm, dedi adam...

:: merhaba
Gönderen: Pýnar Þafak / Ýstanbul
29 Haziran 2003
listede güzel öykünü gördüðüme sevindim




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Çirkin [Þiir]
Son'bahar [Þiir]
Anlatýlan [Þiir]
Hüzünsüz Þiir [Þiir]
Ýki Hece [Þiir]
Aþk [Þiir]
bir Dost'a dair [Þiir]
El [Þiir]
Belki de! [Þiir]
Ölürdüm [Þiir]


Gökhan Yýlmaz kimdir?

"garip" bir gönül adamý!

Etkilendiði Yazarlar:
......


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Gökhan Yýlmaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.