Akademik Küstahlýk

Dün Milli Eðitim Bakaný Sayýn Mahmut Özer'in Þanlýurfa'da, Þanlýurfa Ýl Milli Eðitim Müdürü ile okullarý ziyaret ettiðini öðrendim.

Bir ülkede Milli Eðitim Bakanýnýn okullarý ziyaret etmesinden daha güzel bir þey olamaz. Sayýn bakana bu duyarlýðýndan dolayý teþekkür ediyoruz. Üstelik sayýn Bakan Eðitim sektöründen de gelmiyor. Birkaç yýllýk Milli Eðitim Bakaný yardýmcýlýðý yapýyor, o kadar.

Bir bakanýn temsil ettiði ve yönettiði kurumu ziyaret etmesi, kurum ihtiyaçlarý hakkýnda bilgi edinip eksikleri gidermesi amaçlanmalýdýr. Pekâlâ bu ziyaret amacýna uygun yapýlmýþ mýdýr?

Sayýn bakan okul ziyareti sýrasýnda basýn önünde okul müdürüne "Bu okulun basketbol sahasý nerede? Neden basketbol sahasý yaptýrmadýnýz? Siz nasýl bir adamsýnýz?" ve il milli eðitim müdürüne yönelerek "Bana gösterdiðiniz okul bu ise göstermediðiniz okullar nasýl?" demesi sizce de hayret uyandýran bir yaklaþým deðil mi?

Bu konuþmayý iki farklý þekilde deðerlendirmek gerek. Ýlki, sayýn bakan Ýsviçre, Finlandiya, Ýngiltere gibi bir ülkede yaþadýðýný sanýyor ve kendi yönettiðini sandýðý bakanlýðýn teknik ve ekonomik imkânlarýndan bihaber (Ki sayýn bakanýn zaten yönettiði bakanlýktan bihaber olduðunu daha önceki yazýmýzda belirtmiþtik).

Dönem baþýnda okullarda salgýna karþý her türlü tedbir aldýklarýný iddia etmiþ, ancak tek aldýklarý tedbir merkez illerde öðretmenlere elli adet basit ve kullanýþsýz maske, taþra illere de yine öðretmenlere onar adet maske daðýtýlmýþtý. Bir baþka tedbir ise su karýþtýrýlmýþ dezenfektan... Ben baþka bir tedbir görmedim.

Okullarda basketbol sahasý arayan bakan acaba hangi okula hangi þartlarda eðitim ödeneði gönderildiðini biliyor mu? Bakanlýðýn ödenek isteme kalemleri arasýnda basketbol sahasý yapým ödeneði diye bir ödenek olup olmadýðýndan haberi var mý? Yarýyýl tatilinde seminer programýnýn olup olmadýðýný bilmeyen bir bakan uydurma yönetmeliklerle bakanlýk yönetmekte. Bu mantýk ve bu kafayla okul müdürünü ve il milli eðitim müdürünü basýn önünde azarlayacak kadar anlayýþsýz ve küstah.

Gelelim ikinci deðerlendirmeye; okul müdürleri, il ve ilçe milli eðitim müdürleri bu makamlara nasýl atanýyor, hangi aþamalardan geçmekte, ona bir göz atalým. Önce yöneticilik sýnavý denilen yazýlý bir sýnava tabi tutuluyorlar. Yazýlý sýnavýnda belirlenen baraj puanýný aþan adaylar, mülakata çaðrýlýyorlar. Az çok Türkiye'de mülakatlarýn nasýl yapýldýðýný ve sonuçlarýnýn nasýl elde edildiðini bilmeyen yok. Bunun en bariz örneði, Türkiye'de dereceye girmiþ bir öðretmen adayýnýn mülakatta nasýl elendiði, atanan öðretmenlerin KPSS'den kaç puan aldýklarý ve mülakatta kendilerine kaç puan verilerek atandýðýna bakmak lazým (ki sayýn bakan mülakatlarýn gayet düzgün yapýldýðýný da ifade etmiþti hatýrlarsanýz).

Bu atanan okul müdürleri, il ve ilçe müdürleri, þube müdürleri hangi kriterler kullanýlarak atandýlar?

Hükümet güdümüyle hareket eden bir sendika ya da bir bürokrat aracýlýðý ile bir makama gelmiþ kiþiler kendilerine makam veren kiþilerin istediklerini de yapmaya mecbur olduklarý gibi, bu tür azarlanma durumunda suçlu çocuklar gibi baþlarýný önlerine indirip susmak zorundalar. Onlar susunca da, azarlayanlar da kendilerinin ne kadar haklý olduklarýný düþünerek küstahlýklarýný daha da artýrmaktalar.

Ben bu azarlanan kiþileri görmedim ve hiçbirini tanýmýyorum. Ancak benzer kiþilerden bir haylisiyle karþýlaþtým. Sayýn bakan bu zatlarý nasýl azarlýyorsa, eminim onlar da kendi yönetimlerinde olan personeli ayný þekilde azarlýyorlardýr. Bu yüzden atalarýmýz "Balýk baþtan kokar" demiþler. Peygamber efendimiz "Liyakati ehline verin" boþuna demiyor. Gel gör ki, liyakatin ehline verilmesi þöyle dursun, Emevi zihniyetindeki gibi ya akrabalara, ya söylenenin doðru ya da yanlýþlýðýný sorgulamadan yapacak gönüllü kölelere verilmekte. Bu durumda istikrar ve baþarý nasýl beklenir? Ýstikrar yanlýþý sorgulamadan yerine getirmek midir?

Bir çöplükten farký olmayan eðitim sistemi, iyi bir insan nasýl yetiþtirilemezin projelendirilerek uygulamaya konmasý, çocuklarýn yetenek ve istekleri gözetilmeden mezbahaya götürülen sýðýr ve davarlar gibi rastgele okullara doldurulmasý, gerek küstah velilerin, gerek küstah öðrencilerin, gerek küstah yöneticilerin iþini düzgün yapmaya çabalayan her öðretmeni, deðil mesleðinden, canýndan bezdirmeleri, arkasýndan milli eðitim üst düzey yöneticilerin sözde baþarý beklemeleri...

Ben bugün eðitim camiasýna ve sistemin iþleyiþine baktýðým zaman, Nasreddin Hoca'nýn fýkrasý aklýma geliyor. Beþ kuruþa aldýðý malý üç kuruþa satýyor. Bundan nasýl kâr elde edeceðini soranlara "Maksadým ticaret yapmak deðil, dostlar alýþveriþte görsün" diyor. Bizim ülkemizde de maksat eðitim yapmak deðil, dostlar alýþveriþte görsün.

Ben bu zihniyete uygun bir sýfat bulamadým. Güvenilir ve aklý baþýnda akademisyenlerin (kaldýysa eðer), bu kiþilere uygun bir sýfat bulmalarýný istirham ediyorum.

Cenab-ý Hak karþýsýnda sürç-i lisan eyledikse affola...

6 Ocak 21
Gölcük