Matematiðe, yalnýzca yaratýcý bir sanat olduðu sürece ilgi duyarým. -Godfrey Hardy |
|
||||||||||
|
Sayýn Bakanýn deðiþiklik yaptýrdýðý ders kitaplarýndan, sadece on ikinci sýnýf Türk Dili ve Edebiyatý ders kitabýnda, branþým gereði yaptýðým incelemede gördüm ki, yýðýnla hata var. Ben sadece birine deðineyim; Türkiye tarihinde modernizm akýmýnda Türkiye'de verilmiþ tek bir eser yoktur. Post modern akýmda verilmiþ eserler var. Oysa kitapta her iki akýmda da eserler verildiði ve bunlarýn hangi akýma ait olduklarýný belirtmeden geçilen bir yýðýn isim yer alýyor ki, bu isimlerin bir kýsmý da post modern akým temsilcileri deðil, sürrealist akýmýn temsilcileridir. Ayrýca yine post modern temsilcileri arasýnda yer alan isimlerin bir kýsmý ise, egzistansiyalizm akýmýnýn temsilcileri, hatta bu akýmýn kurucularýdýr. Bu hatalar konusunda diðer branþlardan arkadaþlar da mustaripler. Eðitim konusu üzerine daha önce de yýðýnla yazý yazdýðým için bir daha tekrar etmek de istemiyorum. Zira "Çok çiðnenen sakýz çabuk çürür" derler. Ben sayýn bakanýn son yaptýðý saptamanýn kusursuzluðuna deðinmek istiyorum; "Kâbe'nin anahtarýný liyakatli olduðu için gayr-i müslime veren bir medeniyet, kenar mahalle okulunun anahtarýný layýk olana veremiyor, o hale geldik" diyor Sayýn Bakan. Ben de soruyorum. Bu kadar yerinde ve kusursuz saptamalar yapan birinin konuyu bu kadar geç algýlamasý ne kadar gerçekçi olabilir? "Ölenin ve gidenin arkasýndan konuþmak doðru" deðil derler; bu eskilerin deyiþiyle gýybet, yenilerin deyiþiyle magazin olur. Bence her ikisi de ayýp, ancak ülke geleceði ve feda edilen bizim çocuklarýmýzsa, konu bu kuralýn dýþýnda tutulmalýdýr elbet. Tarihsel geliþime çok hâkim olduðum söylenemez, ancak 1940 sonrasýnda liyakat unsurunun devre dýþý býrakýldýðýný biliyoruz. Ancak 1950-1960 arasý sivil iktidarýn liyakat gibi bir derdinin olmadýðýný ve kurum yöneticisi olarak atananlarýn biat kültürü doðrultusunda yapýldýðýný biliyoruz. Bunu 1960 sonrasý darbeciler aynen sürdürdüler, ancak fotoðraflar deðiþti. 1970-1980 arasý karýþýklýktan dolayý sizden-bizden muhabbeti kurumlara atandý. Sað gelince solu, sol gelince saðý deðiþtirmek için çaba harcadý. 1980-1990 Özal'ýn "Benim memurun iþini bilir" komutuyla bütün kurumlarý hýrsýz ve arsýzlar zapt etti. Aralarýndaki istisnalar da ya istifa etti / ettirildi, ya da çaresizlikten sustu / susturuldu. 1990-2000 arasý gerek PKK uðraþý, gerekse kamu kurumlarýnýn satýþý ve sömürülmesi içinde geçti. Bu dönemde ormanlýk arazi içlerine þato yaptýran yöneticilerin musluklarýný ve tuvaletlerini bile altýn kaplama yaptýrdýklarý hâlâ dillerde dolaþmakta. Bu alçaklarýn ülkeyi iflasa sürüklemeleri doðrultusunda ülkenin baþýna Kemal Derviþ gibi bir bela getirildi. Her þeyi ticaret görüp, satmaya meyilli olan bu bela, eðitimi de içine alan "Toplam Kalite Yönetimi" adý altýnda sömürü düzeni tam yerleþtirdi. Toplumda birazcýk vicdan vardý, onu da bu sistem yok etti. 2000-2021 arasý malum; ülkede satýlmadýk bir þey kalmadýðý gibi, kendi toplumumuz dýþýndaki toplumlarý beslemek ve düþünmekten açlýktan ölen vatandaþlarýmýzý bir türlü fark edemedik ya da fark etmek istemedik. Eðitimi hak getire... Her bakan, her yýl kendi yaptýklarýný beðenmeyerek deðiþikliðe uðrattý. Deðiþen bakanlarsa, kendilerinden önce yapýlanlarýn tamamýný çöpe attý ve faturasýný da iþini iyi yapmadýðýný söyledikleri öðretmenlere çýkararak, toplumun gözünde olabildiðince itibarsýzlaþtýrdýlar. Kimi bakan öpüp baþka bakana yollarken, kimisi de her 24 Kasým'da isteksiz de olsa gözlerimizi öpmekten aþýndýrýp, ertesi günü tanýmazlýktan geldiler. Hatta yýldan yýla yüzde altý zam verdiklerinde öðretmenin sevinmesini beklediler. Nereden nereye... Sayýn bakan Selçuk öðretmenin kayýp itibarýný kazandýracaðýný, 3600 ek gösterge vereceðini, sýnýf geçme yönetmeliklerini düzenleyeceðini ve daha neler neler vaat etti, ama bir baktýk ki, sayýn bakanýn özel okullarý var ve çýkardýðý yönetmelikler özel okullarý desteklemekte. Atanan yöneticilerin öðretmenlerden beklentisi; 40 dakika öðrenciyi içeride tutun, siz konuþun onlar dinlesin, süreyi doldurun. Bunun yanýnda da çoktan seçmeli sorular çözün. Anlaþýlýp anlaþýlmamasý da önemli deðil. Ben bugün bakýyorum da, devlet okullarý öyle bir hale geldi ki, neredeyse hiçbir yöneticinin çocuðu devlet okulunda deðil. O zaman bunca okul, bunca öðretmen, bunca idareci, az çok memur ve hizmetliye ne gerek var. Bir özel okullar genel müdürlüðü iki üç þube müdürü birkaç denetmen yeterli. Derdiniz ne durmadan imam hatip açýyorsunuz? Kaçýnýzýn çocuðu imam hatipte? Acýsý çok olanýn sesi de gür çýkar. Ben de kulaklarý týkalý olduðunu bildiðim bu kiþilere yine de haykýrýyorum ki, gözleri açýk olan varsa belki, dudak okuma yoluyla istem dýþý söylediklerimi fark ederler. Ben ayrýca bu alkýþlayanlarý da alkýþlýyorum; onlar, nedenini sorgulamadan alkýþladýklarý her konuþmada bir yatýrým beklentisi içindeler. Ben bir beklenti içinde olmadan ve sorgulamadan yapýlan alkýþýn ne olduðunu göstermek için alkýþlýyorum. 8 Aðustos 21 Gölcük
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Osman AKTAÞ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |