..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kitabýnýn bir kopyasýný gönderdiðin için saðol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceðim. -Moses Hadas
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Çocuk Yetiþtirme > ömer akþahan




20 Þubat 2003
Eðitim, Ama Nasýl?  
Öðretmen okulumu geri istiyorum !..

ömer akþahan


Konfüçyus’un yaþadýðý dönemde (M.Ö. 550’li yýllar) bir çok kiþi, uzmanlýk dallarýnda yapacak iþ bulamadýklarýnda, öðretmen olurlardý. (90 Dakikada Konfüçyus, Paul Strathern, sy.28, Gendaþ, 1.basým, Ekim 1997 Ýst.)


:EHGI:
Ömer AKÞAHAN

2400 yýl önce Sokrat, “Öðrenmek anlamakla olur!” diyor;, 17.yüzyýlda yaþayan Voltair‘se, “Anlamak baðýþlamaktýr!” diyerek, Sokrat’ýn düþüncesini bütünlüyor. 21. Yüzyýlýn eðitim politikalarý belirlenirken geçmiþten günümüze ýþýk tutan bu özlü sözlerin anlamýna sýkýca sarýlmak gerekir. Çünkü, bugün karþýlaþtýðýmýz eðitim sorunlarýnýn temelinde, anlama ve kavramadan uzaklaþýlýp, þekilciliðe ve ezberciliðe dayanan bir sistemin benimsenmesi yatmaktadýr.

1924 yýlýnda Büyük Önder Atatürk, bizlerden, ”Fikri hür, vicdaný hür, irfaný hür” kuþaklar yetiþtirmemizi istememiþ miydi? Eðitimin amacý, doðru, iyi ve güzel iþlerin seçilerek yapýlmasý ve öðrenilmesi deðil midir?

M.E. Bakanlýðýnda sýk sýk sistem deðiþikliðine gidilmesi herkesi olduðu gibi eðitimcileri de yordu artýk. Eðitim tarihimize kýsa bir göz attýðýmýzda, yaþananlar karþýsýnda þaþýp kalmamak elde deðil. Nasýl olur da eðitimle bu kadar oyun oynanabilir, aklým almýyor.

Özel görevim nedeniyle birçok yöremizde okullarý ziyaret ediyor, yönetici ve öðretmen arkadaþlarla görüþüyorum. Yaptýðým tespitler sonucunda gördüm ki, milli eðitimin temel sorunu, ne bina, ne de araç gereç eksikliði; temel sorun, öðretmen yetiþtirmede geldiðimiz acýklý durumdur.

Ýyi yetiþmiþ, mesleðini gerçekten seven bir öðretmen, eðitim sistemlerinin çoðu eksiklerini kapatabilir. Fakat en mükemmel bir eðitim sistemi, iyi bir öðretmenin yerini dolduramaz. Öðretmenin yerini dolduracak bir teknoloji henüz bulunamadý. Sistem, uygulanan programa inanmayan öðretmeni verimli çalýþtýramaz. Öðretmenler isterse sistemi çalýþtýrýr, ama sistem insanlarý zorla çalýþtýramýyor.

Milli Eðitim Bakanlýðý AB eðitim sistemine ve standartlarýna uyum saðlanmasý amacýyla AB üyesi tüm ülkelerin eðitim sistemini araþtýrma sürecine girdiðini basýn haberlerinden öðreniyoruz. Bu araþtýrmanýn bence temel nirengi noktasý, AB üyesi ülkelerde “Öðretmen nasýl yetiþtiriliyor?” sorusuna yanýt aranmasý olmalýdýr. Almanya’daki beþ yýllýk öðretmenlik deneyiminin bende kalan temel öðretisi: ”Öðretmen evde, öðrenci okulda çalýþýr.” oldu. Bu ilkeyi meslek yaþamý boyunca sürdüren kiþi nerede olursa olsun, mutlaka bir gün hak ettiði baþarý ve ilgiyi görecektir.

Eðer Bakanlýk, öðretmen yetiþtirmeye, seçmeye, saðlýklý görevlendirmeye ve hizmet içinde eðitmeye daha çok önem verirse; öðretmenler de, týpký öðrencisi gibi öðrenen, yaptýðý iþten zevk alan, kapris yapmadan bazý þeyleri öðrencisinden öðrenen ve bunu rahatlýkla ifade edebilen eðitimciler durumuna gelebilirler.

Eðer Bakanlýk, baþarýlý öðretmenleri özellikle dil bilenleri görgü ve bilgi artýrmak amacýyla yurtdýþýna eðitim gezilerine yollamayý baþarabilirse, bu bence, eðitime yapýlmýþ en önemli bir yatýrým olacaktýr. Böylece kardeþ okul uygulamasýyla yurtdýþýna gidip gelen okul yöneticileri de bir takým haksýz soruþturma kurbaný olmazlar diye düþünüyorum. Zaman zaman özel sohbetlerde dile getirdiðim, çarpýcý bir örneði burada sizlerle de paylaþmak yerinde olur kanýsýndayým.

Almanya’da görev aldýðým beþ okulun anahtarlarýný beþ yýl boyunca yanýmda taþýdým. Bu anahtarlarla okullara istediðim saatte girip, çalýþma yaptým. Kimse bana akþam saat 22.00’de okulda ne iþin var demediði gibi, o saatte beni okulda görmekten dolayý memnuniyetlerini dile getirdiler. Bana duyulan güveni sarsmamak için elimden geleni yaptýðýma inanýyorum. Benim ülkemde ise, -okul müdürleri üzerlerine alýnmasýnlar- okulun anahtarý yalnýzca müdürde ve okul hizmetlisinde bulunur; fakat öðretmene verilmesi düþünülmez! Öðretmenine inanmayan ve güvenmeyen bir sistem nasýl saðlýklý iþleyebilir? Almanya bu konuyu teknoloji ve insana güven anlayýþýyla çözmüþ, biz çözemez miyiz ?

Eðitimin en önemli açmazlarýndan biri de, öðretmenin nerede yetiþtirileceði konusudur. Bugün, bir edebiyat öðretmeni kitap okumayý sevmediðini söyleyebiliyorsa, ilkokul öðretmeni köpekten korkuyor, eþek sesinden rahatsýz olduðunu dile getirip, köyde çalýþmak istemiyor, kapýsýnýn, penceresinin kýrýk menteþesini tamir edemiyorsa, burada önemli bir sorun var demektir.

Öðretmen yetiþtirme sorunumuz, zaman zaman masaya yatýrýlsa da, henüz istenen sonucun alýnabildiðini sanmýyorum. Halen yetenekli gençler öðretmen okullarý yerine, öðretmenlik motivasyonunu yeterince veremeyen okullardan mezun olarak mesleðe atýlmakta, mesleðin inceliklerini sýnama yanýlma yoluyla yýllar içinde öðrenmeye çalýþmaktadýr. Bizim kuþaðýmýz, her gün öðretmen marþýyla yataða girip, öðretmen marþýyla yataktan kalkarak ve öðretmenliðin kutsallýðýna þartlandýrýlarak öðretmen olduk. Eðer bu okullara yeniden hayatiyet kazandýrýlýrsa, eðitime saðlam ve güçlü bir ivme yeniden kazandýrýlabilir.

“Bilgi çaðýnýn içinde kalmak isteyen toplumlar her okuldan bir Einstein, bir Darwin, bir Leonardo yetiþtirmek zorundadýrlar.” diyen Prof. Dr. Ali Baykal’ýn görüþlerinin her kademedeki eðitim yöneticisine bir rehber olmasýný gönülden dilerim.

Not1: Öðretmen yetiþtirme konusunda Þubat 2003, 295 sayýlý Çaðdaþ EÐÝTÝM dergisinde sayýn Hüseyin Hüsnü TEKIÞIK hocamýzýn "Öðretmen Yetiþtirilen Okullarýmýz" baþlýklý yazýsýný mutlaka okumanýzý öneririm.

Adý geçen yazýdan sadece þu paragrafý sizlerle paylaþmayý da bir görev kabul ediyorum: "1992'de ve sonrasýnda M.E.B., özellikle ilköðretimdeki öðretmen ihtiyacýný karþýlayabilmek için yeterli alan eðitimi, pedagoji formasyonu bulunmayan ve iþ arayan 150 binden çok üniversite mezununu sýnýf öðretmenliðine atadý.

Bakanlýk, bu atamalarý ile baþka yerde iþ bulamayan 2-3 aylýk öðretmenlik sertifikasý olan üniversite mezunlarýna (iktisatçý, maliyeci, iþletmeci, ilahiyatçý, sanat tarihçisi, tekstilci, dökümcü, beslenme uzmaný, eczacý, kimyacý, doktor, ziraatçi, diþçi, veteriner vb.) öðretmen olma garantisi verdi. Milli eðitim tarihimizde, öðretmenlikle ilgisi bulunmayan bu kadar çok sayýda ve çok kaynaktan sýnýf öðretmeni atandýðý görülmemiþti.

Milli Eðitim Bakanlýðýnýn bu tutumu, devletten iyi öðretmen ve iyi eðitim bekleyen çocuklarýmýza yapýlan ihanetti."

Not2:YÜKSEK ÖÐRETMEN OKULLARI YENÝDEN AÇILSIN !

16 Mart 2002 tarihinde TRT 2’de Zeki Sözer’in yönettiði “Çözüme Doðru” programýnda söz alan konuklarýn “Öðretmen Yetiþtirme” konusunda dile getirdikleri görüþleri kýsaca þöyle sýralanabilir:

”Eðitim fakültelerine her sene takriben 100 bin öðrenci giriyor. Mezun olan alan öðretmenlerinin ancak bir kaç bini atanabiliyor. Bizim bugünkü öðretmenlere göre þansýmýz þuydu; öðretmen okuluna girdiðimiz andan itibaren adeta devletin korumasýndaydýk. Yatýlý okuyorduk ve güvencemiz vardý. Biz mutlaka öðretmen olacaktýk. Kafamýzda bir soru iþareti yoktu. Böyle güvenceli okullara da seçkin öðrenciler giriyordu. Bana göre bugün çözümler düþünülürken ilk akla gelen bu olmalý. Bugünün koþullarýna uygun yüksek öðretmen okullarý yeniden açýlmalý. Ayrýca, yatýlýlýk kurumu tekrar getirilmeli.”
Prof. Dr. Ýsa EÞME (Maltepe Ü. Rektör Yard. Ve Eðitim Fakültesi Dekaný)

”1980’den sonra devlet, buralarý siyasetten uzaklaþtýrmak, bu beladan (!) kurtulmak için öðretmen yetiþtiren okullarý M.E.B.’nýn yetkisinden aldý, YÖK’e devretti. Fakat yanlýþ yapýldý. Bugün öðretmen yetiþtiren kurumlarý üniversite bünyesine almakla gerçi siyasetten uzak hale getirdiler ama pedagojik formasyon, çocuklarýn psikolojisi açýsýndan ve yetiþme ortamlarý açýsýndan hiç de uygun deðil. Bu nedenle de sistem öðretmen yetiþtirme konusunda gerilerde kaldý.
Öðretim akademileri kurulmalý. Bu akademilere öðrenciler ilköðretimi bitirdikten sonra alýnmalý. Altý yýl eðitim alan öðretmenler, ilköðretimin birinci ve ikinci kýsmýnda görevlendirilmeli. Yedinci yýla devam edenler de orta öðretim öðretmeni olmalý. Ayrýca bu okullardaki eðitim yatýlý olmalý.”
Ýbrahim ARIKAN (ÖzDeBir Yönetim Kurulu Baþkaný)

”Bana göre dünyanýn en zor mesleði þu açýdan öðretmenlik; bir kere sabýrlý olacak, heyecanlý olacak, çok büyük bir sentez gücüne sahip olacak. Bütün bunlarý bir araya getirdikten sonra da öðretmenin heyecanýyla hep kendini yeniden, yeniden geliþtirecek. Eðer bütün bu fonksiyonlarý birisine aþýlamazsanýz, çok doðru eðitip, donatmazsanýz o insan öðretemez, öðretmen de olamaz. Öyleyse bu kiþilerin çok ayrýcalýklý, eðitimlerini de öðretmenlik kavramýný ve öðretmenin ne olduðunu anlatan bir takým yöntemlerle yapýlmasý gerekiyor.

Köy Enstitüleri özgür düþünceli insanlar yetiþtirmekteydi. Özgür düþünceli insan her zaman tehlikelidir. (!) Çünkü ona, inanmadýðý, benimsemediði hiçbir þeyi kolay kabul ettiremezsiniz. Çok daha donanýmlý, çok daha ileriyi gören ve çok daha iyi eðitilmiþ öðretmenlere gerksinim var.”
Ali Rýza BÝNBOÐA (Sanatçý-Elektronik Yüksek Mühendisi)

”Ülkemizde þu anda 550 bin öðretmen var. Bu sayýnýn 310 bini öðretmenlik eðitimi –hemen hemen- almamýþ insandan oluþtu. Ýþte bunlarýn eðitimi bizi buraya getirdi. Böylesi bir ortamda bu insanlarý, öðretmenleri suçlamýyorum. Onlarý getiren sisteme öfkeleniyorum.

Ülkemizde öðretmenlik artýk cazip hale gelmek üzere. Çünkü öbür mesleklerin alaný kalmadý. Öðretmenlik biraz daha cazip hale getirilirse daha akýllý, orta zekanýn üzerindeki çocuklarýmýz öðretmenliði tercih edecektir. Ýstatistikler, öðretmenlerimizin yüzde 70’inin ek iþ yaptýðýný gösteriyor. Bunun önüne geçebilirsek, Türkiye dünyanýn en iyi ülkelerinden olur, en iyi yere geliriz.”
Kemal GÖZÜKARA (Ar-El Okullarý Kurucusu)

”Hiçbir teknolojik geliþme öðretmenin eðitimdeki yerini tutamaz. Öðretmenlik eðitmek demektir, model oluþturmaktýr, örnek olmaktýr. Öðretmen yetiþtirmek bu açýdan son derece önemli bir konu.
Bugün eðitim iþinin içinde olan kime sorarsanýz sorun, eðitimde bir düzey kaynýndan söz edebilir.
Zorunlu eðitimin hemen sonrasýnda öðretmen yetiþecekler ayrýlmalý.

Öðretmen kimseye muhtaç olmadan yalnýzca mesleðini yaparak yaþayacak konuma getirilmeli. Ayrýca, yüksek öðretmen okullarý yeniden açýlmalý.”
Feyza HEPÇÝLÝNGÝRLER (Yazar, Yýldýz Teknik Ü. Öðrt. Gör.)
Eðitim Teknolojisi Dergisi, Þubat-Mart,Nisan 2002, sayý 01, 28-29 Müfredat tartýþmalarý (2)
ABBAS GÜÇLÜ

Türk eðitim sisteminin en önemli sorunlarýndan biri de öðretmen yetiþtirme. Öðretmen kalitesini yükseltmeden, eðitimde bir reformdan söz etmek abesle iþtigal olur.

Son 100 yýlda asker, mühendis, doktor ve hukukçu yetiþtirme düzeninde önemli bir deðiþim söz konusu deðilken, öðretmen yetiþtirme sistemimiz, her 10 yýlda bir deðiþti.
Bu süreçte, öðretmen kalitesi zaman zaman dibe vurdu. Öyle dönemler oldu ki üç aylýk hýzlandýrýlmýþ eðitimle lise mezunlarýna öðretmen diplomasý verildi. Ýþsiz ziraat mühendisleri, veterinerler öðretmen olarak atandý.

Daha da beteri, öðretmenlik onursal bir meslek olmaktan çýkarýlýp sýradan akademik bir uðraþ haline getirildi.

Milli Eðitim Bakaný Çelik de bu durumdan fazlasýyla þikayetçi. Açýkça YÖK ve üniversiteler bu iþi beceremiyor diyor. Böyle bir ortamda, yani öðretmenin niteliðinin tartýþýldýðý bir süreçte, tamamen öðretmene dayalý bir reform hareketini nasýl gerçekleþtireceðiz?

Öðretmen öðreten deðil, yönlendiren olacak deniliyor. Ýyi de kýrk yýllýk öðretmeni üç beþ seminerle nasýl deðiþtireceksiniz? Daha önemlisi, düne kadar doðru dediklerinize bugün yanlýþ dediðiniz gibi, þimdi reform diye sunduklarýnýzýn yarýn yanlýþ olarak çöpe atýlmayacaðýna kim garanti verebilir?
Öðretmenlerin reform paketlerine sýcak bakmamasý, biraz da bu yüzden deðil mi?
Söyledikleri ile yaptýklarý...

Reform paketini savunanlar, "Düþünen, soran, sorgulayan, özgür nesiller yetiþtirmek istiyoruz, iþin özü bu" diyorlar.

Kulaða hoþ geliyor. Peki bunu kim yapacak? Eðitimin geleceðine yön veren YÖK ve MEB mi? Duy da inanma!

Kamuoyu adýna eleþtiri hakkýmýzý kullandýk diye baþýmýza gelmedik kalmadý. Mahkemelerde süründük. YÖK, üniversite giriþ sistemini eleþtirdik diye; Milli Eðitim Bakaný da çok sayýda öðrencinin öldüðü Polatlý'daki tren kazasýnda, "Neden öðrencilerin haklarýný yeterince savunmadýnýz?" diye yazdýðýmýz için bizi mahkemeye verdi.

Her iki yazý da toplumun duygu ve düþüncelerini yansýtýyordu. Ama eðitime yön verenler, reform adý altýnda soran, sorgulayan nesiller yetiþtireceðiz diyenler, bu durumdan rahatsýz oldu. Allah'tan Ankara'da hukukun üstünlüðüne inanan yargýçlar vardý. Her iki dava da gazeteciliðin gereklerini yerine getirdiðimiz için düþtü.

YÖK Baþkaný'nýn, Milli Eðitim Bakaný'nýn bu kafada olduðu bir ülkede, bir öðrenci sýnýfta ayaða kalkar da herhangi bir durumu nasýl eleþtirir? Gözümün önüne bile getiremiyorum. Ya sýnýftan atýlýr ya disipline gider. Böyle gelmiþ, böyle gidiyor.

Bakan Çelik, iþte bizim de deðiþtirmek istediðimiz bu zihniyet diyebilir. Haklý ama bu deðiþime, önce kendisi ayak uydurmalýdýr!

Okullarda kara tahtanýn yerini bilgisayar alacakmýþ. Mýþ diyorum. Çünkü biz bu hikayeyi Özal'dan beri dinliyoruz. Kaldý ki her okula, her sýnýfa internet girse ne olacak? Bilgisayar, internet ve diðer teknolojik donanýmlar, eðitime yön veren deðil, tamamlayan unsurlar. Olumlu destek saðlayacaðý kesin ama mucize yaratmasýný beklemek hayalcilik olur.

Konumu ne olursa olsun, sýnýf içi eðitimde asýl modülatör yani yönlendirici olan öðretmendir. Yeni bir öðretmen modeli yaratmadan, ona farklý roller biçmek, onu aþaðýlamak, onu deðiþtirmeye kalkmak, saðlýklý sonuçlar alýnmasýný geciktirebilir.

Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduðunda ilk el attýðý yer, öðretmen okullarý, üniversite ve eðitim kurumlarý oldu. Gerekçesi de Ankara'nýn ruhunu, heyecanýný, ilkelerini benimseyen nesilleri yetiþtirecek, kadrolarý yetiþtirmekti...

Özetin özeti: Reformlar, deðiþime inanan kadrolar ve doðru yol haritasýyla hayata geçer. Çelik ve arkadaþlarýna önerimiz, biz yaptýk oldu mantýðýný bir kenara býrakýp pilot uygulama sürecini, bir yýl yerine 5 yýla yaymalarý. Bakýn o zaman tarihe geçerler!..
aguclu@milliyet.com.tr 28.08.2004


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Tebrikler...
Gönderen: Sevgi Yavuz / Ankara
10 Mayýs 2003
Bu konuya deðindiðiniz için gerçekten mutlu oldum... Öðretmenler, yeni filizleri sulayarak besleyerek gerektiðinde aþýlayarak hayata kazandýrmayý amaçlayan bir ormana çevirebilmeli..Ancak maalesef günümüz koþullarýnda öðretmenler mecburiyetten sadece günlük ihtiyaçlarýný düþünmeye yöneltilmiþlerdir...Ek ders verenler, baþka alanlarda çalýþanlar, ailesine maddi açýdan daha fazla gelir getirmeye çabaladýðýndan okuldaki eðitime sadece maaþ zihniyetiyle bakan öðretmenler ortaya çýkmýþtýr... Sýnýf öðretmenleri olarak atananlarýn bir çoðu gerçekten iþinin ehli ancak olmayanlar da var ve bu da sadece bir kiþiyi deðil koskoca bir sýnýf dolusu öðrencinin yanlýþ þekillenmesine yol açýyor... Annem de yatýlý öðretmen okulunda okudu ve her zaman nerde o eski okullar deyip durur...YAtýlý Öðretmen Yüksek okullarý konusundaki fikrinize kesinlikle katýlýyorum... Gerçekten de eðitimin çok daha önemsendiði rant veya çýkar düþüncesiyle atamalarýn yapýlmadýðý bir Milli Eðitimi bizler de gönülden arzu ediyoruz...Dilerim geliþmeler bu yönde olur... Öðretmenlik kutsal bir meslek ve hep öyle kalmasýný yürekten diliyorum... Sevgilerimle... Sevgi




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn çocuk yetiþtirme kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Aborijin Eðitimi...
Öðretmen

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Eleþtiri Ya Da...
Yazar Adaylarýna...
Dilek Kutusu! Peri Olmak Ýstiyorum!
Aforizmalar, Kafka
Eleþtiri mi Özeleþtiri mi?
Öðretmen Benisa
Seçim Potporisi
Tazlar Köyünden Borusan'a
25'le 35 Kelimelik Bir Yaþam
Folklor Þiire Düþman

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Hiçliðe Övgü [Þiir]
Kayýtdýþý Þiir [Þiir]
Gece Dokunuþlarý [Þiir]
kalem [Þiir]
Meðer [Þiir]
Güz Yaðmurlarý [Þiir]
Küçük Mariya Ýçin Kar Senfonisi [Þiir]
Giderken Düþürdünüz 'Ben'i Çantanýzdan [Þiir]
Issýz Sokak [Þiir]
ayrılıklar [Þiir]


ömer akþahan kimdir?

Kendini nasýl anlatýr ki insan… Oturup yazýlmaya kalkýlsa, her edebiyat iþçisinin yaþamý kalýn bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdýðým denemelerde ve þiirlerimde yansýtmaya çalýþýyorum. Yapýtlarýmý izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüðümüz, tümcemiz. . Kendimi þiirde ilk keþfediþim beni ayný zamanda büyük bir hayal kýrýklýðý yaþattý ve düzene yenik düþtüm. Yol göstericim de yoktu yanýmda; düzene isyan edeceðime, þiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaþananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldý, bir sonbahar yapraðý gibi Aydýn Daðlarýnýn zirvesine fýrlattý. Yýl 1981. Ve beni yeniden hayata baðlayan sihirli gücün þiir olduðunu orada anladým. O gün bugündür, can yoldaþým, arkadaþým, sýrdaþým ve en büyük sýðýnaðýmdýr ÞÝÝR! Ýnanýyor ve haykýrýyorum; þiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben þuyum diyemez. Tek inancým, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdýrarak da olsa þiire ihanet etmeyeceðim. Aydýn’ýn Ýncirliova ilçesinde, ‘53 yýlýnýn Ocak ayýnda, bir Kova erkeði ve sevgili annemin tek eþinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmiþim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiþ bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öðretmenlik uðraþýmý resmi düzeyde ‘99 yýlýna dek sürdürdüm. Halen özel sektörde iþimden arta kalan zamanlarda, öðrencilere Türkiye’nin hemen her noktasýnda þiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk þiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarýndan öðrenemeyen gençlere yeni Türk þiirinin kapýsýný aralamaya çalýþýyorum. Ýnanýn bu çalýþmalarda þiir adýna öyle ilginç olaylara tanýk oluyorum ki, gözyaþlarýnýzý inanýn tutamazsýnýz. Tüm uðraþlarýmdan edindiðim çok önemli bir gerçeðin altýný kalýnca çizmek istiyorum: ÞÝÝR ÖYLESÝNE SÝHÝRLÝ BÝR ANAHTAR KÝ, AÇMADIÐI BÝR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIÞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde þiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , aný yazýlarýmla yer aldým. ‘90’da Ödemiþ EFE dergisi yöneticiliði, Almanya’da Almanca yayýmlanan GEMEÝNSAM adlý yayýnýn sorumluluðunu yaptým. Almanca þiir, öykü denemelerinin yaný sýra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye þiir kazandýrma çalýþmalarýmý yayýmladým. ‘90’da “Nasýl Çalýþalým? Nasýl baþaralým?” adlý çalýþmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafýndan 3000 adet basýldý. ‘98’de ilk þiir kitabýmý Sivas’ta yakýlan 37 güzel insana adadýðým için yalnýzca 37 þiir içermektedir. Evliyim. Eþim de emekli sýnýf öðretmeni olup, bir oðlum ve bir kýzýmla beraber yaþamýmýzý renklendirmeye çalýþmaktayýz.

Etkilendiði Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.