Yazýlarýmý takip eden okur þunu da iyi anlamýþ olmalýdýr. Hiçbir eylem hiçbir niceli ilik ve hiçbir kendi oluþ sür git kendi oluþla kalamaz. Azalan þey azalan yönde, çoðalan þey çoðalan yönden sür git olmaz. Tersine süreçlerle birbirine dönüþürler. Artan eyleme karþý azalma yönünde bir etki; azalan eyleme karþýda artýrma yönünde bir etki oluþtuðu bilinendir.

Bu diyalektik kendi olanýn, kendi üzerine, kendi etkimesidir. Kendi olanýn kendi gibi kalma eðilimi içinde tutmanýn baský ve basýncýna karþý, kendi olanýn kendi gibi kalmamasý yönünde oluþan bu baský ve basýnç etkisine karþý eylemsizliðin verdiði tepkiydi.

Gülen bir kiþi bir süre sonra anlaþýlmaz nedenle ya da anlaþýlmaz bir ruh haliyle birden ciddileþir. Sonra da aðlar! Aðlayan kiþi de ha keza böyledir. Bir ara sakinleþir. Sonrada birden hiç anlamý yokken kahkaha ile güler.

Ýþte benim acý acý gülüþüm de aðlanacak halimize olan tepkiydi. Bu istihzan gülüþ bende, olabildiðince kaçýnmaya çalýþtýðým önyargýlarým içinde arýnmaktan kaynaklý düþünceye (tefekküre) dönüþür. Bu dönüþme makale gibi bir konu içeriðini oluþan düþüncelerimdi. Geri beslenmeli, ilmi, tarihsel, toplumsal olan yasal dayanaklarýný; okurla söyleþiyordum.

Kolektif akýl ile kolektif yapýnýn uygulanma þekli kapitalizmde farklý olur. Kapitalizm mecburen kolektif zemin üzerine oturacaktýr. Ama kapitalizmin paylaþým þekli, kolektif yarara, kolektif akla göre deðildi.

Kapitalizmin paylaþýmlarý sömürü usulüne göre, mal sahibi egemenlerin aklýna ve mal sahibi egemenlerin yararýna göre olan paylaþýmdý. Ve bu paylaþýmýn hukukuydu.

Ama kapitalizm mecburen kolektif zeminli kolektif aklý kullanýr. Bilir ki kolektif üretmeye ve kolektif paylaþmaya göre zorunlu olan kolektif geri beslenmeli yapý içinde olmayan hýrsýzlýk, kapitalist paylaþýmlý yapmanýn içinde eninde sonunda bumerang gibi efendinin malýný da vururdu.

Kapitalizm içindeki kolektif damarý veren kolektif akýl, önce o kiþinin hýrsýz olup olmamasýný araþtýrýr. Kapitalist akýl hýrsýzlýðýn ya da iþsizliðin, mülk sahibi, sermaye sahibi ve finansman sahibi olanlarla; maldan mülkten, kredi ve sermayeden, finansmandan yoksun býrakýlýþlarýn çeliþkisinde doðuyordu.

Anamalcý ya da sermayedar kapitalist kiþi, ikinci olaraktan da þunu dua gibi çok iyi biliyordu. Kapitalizm kapitalist kiþiler kadar, uþaklar için hiç bir zaman refah ve mutluluk olmayacaktý. Aksi durumda sömürü gerçekleþemezdi.

Kapitalist sistem safra atar gibi kýsa bir ara ve ara sýra refah daðýtýp damak tadý verse de hem bunu herkese yaygýnlaþtýrmaz. Hem de bunu sürekli kýlmaz. Hem uþaklara verilecek refah ya da gönenç demek, veya tüketim ve kullaným olanlar demek yaþamca efendiye benzemek demek olup; efendinin yadsýnmasý ve yokluðu anlamýna gelirdi. Oysa sistemin özü efendiye benzerlik ve ortaklar (þirk) tanýmazdý.

Efendilerin olmadýðý kolektif yapý içinde mülkiyetçe, paylaþýmca üretime katýlýmca herkes birbirinin benzeri ve ortaðýydý. Köleci El dönemi içinde mülkten yoksun kýlýnanlar ile mülk sahibi olan efendiler birbirine benzemezler olup paydaþý ve ortak tanýmayanlar olmakla; mülk sahibine ve mülk sahibinin iradesine ortak ve benzer tanýmamakla bu ilke köleci imanlý ahidin ikinci deklarsyon söylemiydi.

Kapitalist mantýk için altýn bir þans. Kolektif mantýk için bir talihsizlik olan Sayýn Menderes; "Her sokakta bir milyoner yetiþtireceðim" diyordu. Sömürülen o kadar çoktu ki. Üç beþ kiþinin sömürmesiyle bitmiyordu. Her yerde olan sömürülen çoðunluða kendi kendine refah bile vermeyecekti.

Dýþarda meydanlarda park ve bahçelerde sokaklarda mahallelerde dolu dolu olan bu sömürü kaynaklarý; her sokakta yetiþecek milyonerler ile bu yoksulluðu ve bu sömürüyü bu milyonerlerle kontrol edecekti.

Her sokakta bir milyoner yetiþecekken binlerce köle, hýrsýz oluþacaðýný algýlayamayan ön yargýlar, milyoner olma iþtahýyla ortamý alkýþ seline boðacaktý. Bu söz hem efendilere hem kölelere yani uþaklara atýftý.

Her sokakta bir milyoner yetiþtirme söylemi zaten sokak sokak dolu olan uþaklarýn milyoner olan efendilerine benzeyemeyeceðini ve uþaklarýn yoksulluktan etrafýný göremeyecek olmasýyla, kendi halini düþünemeyen uþaklarýn bu þekilde muhtaçlýklarýyla, milyonerler üzerinde kontrol edileceðini efendilere müjdeliyordu.

Hem de bu söz yoksullara ayný El taktiði ile havuç ve sopa göstererek milyoner yetiþtirme taktiðimiz size de çýkabilir. Siz de milyoner olursunuz diye uþaklarýna havuç gösterip; uþaklarýna da sözüme uymazsanýz milyoner olamazsýnýz, demenin sopasýný gösteriyordu.

Bunlar bilinen El mana anlayýþý taktikleridir. Kendisini efendi kýlmýþlarýn muhtaçlýklarý yaratýp, muhtaçlýklarý havuç sopa yöntemiyle kontrol etmesidirler.

Muhtaçlýklarý yaratmanýn; muhtaçlýklarý poþet ve yardým kolileri ile kontrol etmenin kibri içindeki bir yönetici daha dün "karýnlarýný biz doyuruyoruz ama onlar gidip oyu baþkasýna veriyorlar" denmedi mi? Siz çalýþmýyordunuz. Siz üretmiyordunuz siz sömürülmüyordunuz ama karnýnýz lütfen doyuruluyordu! Baþka söze ne hacet.

Kiþi hýrsýzsa, kolektif hukuka göre deðil, kapitalist hukuka göre hýrsýzdýr. Ve her sokaða milyoner olamayacak çoðunluðun güdülenmesinin hukuku olan kapitalist hukukun, zýt yönde iþsizlik, fakirlik, yoksulluk, sömürülme olan muhtaçça belirmenin gereðini hýrsýzlýkla yapar. Ama kapitalist zýt yönden bumerang gibi kendisine dönecek süreci burada býrakmaz.

Kapitalist te olsa, kolektif akýl kiþinin neden hýrsýzlýk yaptýðýný toplumsal akýlýn imajý içinde sorgular. Ve kiþilerin hýrsýzlýk yapmasýnda toplumun, yani toplumsal yararý iç eden efendinin kendi payý olduðunu kabul eder.

Oysa dinlerin kotarýcý mana anlayýþý olan El dinlerin kutsalý olmakla keyfine göre mülk daðýtýmý yapar. Mülkü eþitsiz daðýtýp kiþinin baþýna sardýðý yoksulluk ile kiþiye hýrsýzlýk yaptýrýp cinayet iþlettiði halde; El, bu hýrsýzlýk ve cinayette sorumluluðunu üslenmezken, toplum kiþilerin mal kavgasý yapmasýndaki süreçte kendi katký payý olduðunu kabul eder.

Ve de hýrsýzlýk kapsamýnda toplum kendisini en az, hýrsýz kadar suçlu görür. Bu hýrsýzlýkta toplumun genel yargýsý, toplumun kendisinin suçlu ve ayýplý olduðudur. Bu nedenle toplum o kiþiyi ceza evinde rehabilite eder. Toplumsal aklýn geliþmiþliðine göre o kapitalist toplum ceza infazý biten suçlu kiþiye, iþini bulur, istihdamý planlar vs.

Görüldüðü gibi ön yargýya sahip kiþiler ve ön yargýlarýn kaynaðý olan tüm dinlerin oluþtuðu önyargý içinde "ceza görüyorsa o da hýrsýzlýk yapmasýn" derler.

Kapitalizmde kolektif akýl, kapitalist akýl vardý. kolektif akýl efendileri dýþýnda uþaða görülmeyen bir efendi imleci olup; efendi bu imleç ile kapitalizmin azgýnlýðýný, istediði zaman istediði yerde istediði kadarla kapitalizmi frenlerler. Bu frenleme içinde kolektif akýl efendilerin sesiz düþünmesi v-nedenle kapitalist mantýk, kolektif akýl iledir.

Kolektif depo akýl bilir ki zenginlik, fakirlik doða üstü bir gücün rýzk daðýtmasý ya da tembellik çalýþkanlýk sorunu deðildi. Kolektif süreç baþlarken ve bunca zenginlik kaynaðýný ortaya korken tembelliði çalýþkanlýðý göz önüne alýp süreci var etmemiþti.

Kolektif yapýda böyle bir seçilim yoktu. Hatta kolektif inþa hasta, yatalak iþ göremez olanlarý bile üretim kapsamýna paydaþ olarak sokmakla olasý tembellik aksaðý, aciz ve güçsüzlerin maliyeti kolektif birim zaman üzerindeki üstel çarpanla, kolektif depo enerjiyi kullanmakla neredeyse kimseye maliyet deðildi.

Bütün mucize kolektif depo enerji ve hiçbir þekilde aksi durumla ortaya konamayacak olanýn kolektif birim zamanla ortaya konmasýndaydý.

Kolektif depo bilince eriþimi olan efendiler kolektif depo bilinç içinde olup uþaðýn hafýzasýnda olmayan bilgileri gaipten bilgiler, okültizm bilgiler diye köleci ideoloji olan öðreti içinde uþaklarýna iman ahdiyle yutturuyorlardý.

Kolektif mülkün El marifetli mantýk kapsamýnda nasýl gasp edilmesinin geçmiþte kalan gaipten olan bu depo bilgi içinde bilen efendiler; zenginliðin ve fakirliðin kendi yazgýlarý olduðunu çok iyi biliyorlardý.

Kolektif baþlayan süreç içinde kolektif birim zamanlý eylemle tembelliðin çalýþkanlýðýn ortaya konmasý bir anlam olmadýðý gibi bunu gerekli kýlacak en ufak bir neden de ortamda yoktu.

Tembellik her zaman olasýysa da doðal seçilim zaten tembelleri elemekle doðan tembelleri de genel ortalama içinde tembel olmayanlarýn güçsüz olanlarý da himayesiyle ortaya konan bir iþleyiþti.

Böylece olmayana erg söylemli yöntem ile fakirliði bir tembellik iþi diye söylemek sahtekarlýktý. Hiçbir efendi býrakýn çalýþkan olmayý, o iþin nasýl üretilip nasýl kendisine zenginlik kaynaðý olduðunu bile bilmez.

Kolektif mülkün gaspýný bu El rýzk daðýttý diyen kuralar çekildi kimine iyi yer kimine kötü yer düþtü. Kimine de hiþ mülk düþmedi diye dramatize söylemlerle anlatýlan folklorik hile söylem ile tüm gayret tarihi gerçekliði örtmektir.

Yine kolektif depo bilinç efendilerin eriþim yaptýðý bilinç olmakla uþaklarýn bilmediði hafýzaydý. Efendiler eriþimleri nedenle okuduklarýný, okumayýp ta duyduklarýný, duyup ta anlamadýklarýný kendilerine akýl küpü olarak ya da danýþman olarak tutan, bilgiyi öðrenen efendiler bize gaipten haber geliyor diyorlardý.

Biz gaibi bilen kahinleriz gibi söylem ve etkilerle köleci ideolojiyi oluþuyorlardý. Kýsaca efendiler kolektif hafýzaya eriþmekle kolektif depo hafýzayý bilip kullananlardý. Bu baðlamda efendiler, uþaklara malum olmayan kolektif bilinci de gaip bilgisi olarak biliyorlardý.

Uþaklarýn daha doðmadan rýzklarýnýn El tarafýndan belirlendiðini iman eden öðrenmeleri karþýsýnda efendiler rýzklarýn kolektif yapý içinde, kolektif güçle üretildiðini çok iyi biliyordular.

Üretimin kolektif zemine göre, kolektif yapýldýðýný bildiði için uþaklarý üretim nesnesinde yoksun býrakmakla, kiþilerin de hýrsýzlýk içine terk edildiðini iyi bilirler. Toplumun, kolektif aklýn suçlu olduðu egemence kapitalist sistemde, suça dair konu kiþi de sorulmaz. Hýrsýzlýk tanýmý sahipliði olan ve sahipliði olmayan üreten iliþkiler üzerindeki tanýma göre yapýlýr.

Aksi halde üreten iliþki içinde olmayan doðada yapýlan saðlama içinde aslanýn elindekini avý kapýp kaçan sýrtlanýn (insanýn), avý kapýp kaçmasý günah olarak hala da görülmez. Bilgi temelsiz olunca, düþünceler de temelsiz, uçuk ve firaridir.