Herşeye imgelem karar verir. -Pascal |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() ![]() Duymadıysanız bile tanıyor olabilirsiniz onu... ufak kuşkular vardır mutlaka içinizde, bu küçük çocuğun kim olduğuna dair... Çünkü bir zamanlar aynı mahallede oturuyordunuz; ve tam da onu adam akıllı tanımaya başlamışken taşınmak zorunda kalmıştınız bu mahalleden. Diğer tüm arkadaşlarına yaptığı gibi, sizin de peşinizden el sallamıştı Momo. Siz ise kente gelmiştiniz, aradan yıllar geçmiş, artık 'büyümüş'tünüz, ama hala aklınızın bir köşesinde duruyordu Momo, çünkü onda çevrenizdeki her insandan, her canlıdan ve her atomdan daha farklı birşeyler olduğunu her zaman için sezmiştiniz. Momo'da sadece size ait olan birşeyler vardı çünkü. Momo sizin zamanınızdı. Hiç dokunmayız, çoğu kez hissetmeyiz, ama aslında her saniye içimizdedir Momo. Eskiden gündüzleri de oynardık onunla. Kimse olmadığında hele, her zamankinden yakındık ona. Ama sonra işte, kente taşındık, ve artık onunla en fazlasından uyurken başbaşa kaldık. Ancak düş gördüğümüzde oturup onunla saatlerce konuşabilmeye başladık. Ancak düş görürken o bizi yönetmedi, biz onu yönettik. İstediği buydu çünkü; Momo hiçbir zaman bizi yönetmek istemedi. Momo'yla niye sadece uykuda başbaşa kalırız, hiç merak ettiniz mi? Niye sadece rüyalarımızda yanımıza gelir, niye sadece rüyalarımızda bir saat bir saat olmaktan çıkar, bazen birkaç saniyeden uzun sürmez, bazen de günlerce uzayabilir? Daha doğrusu... hiç merak ettiniz mi niye artık sadece uykuda zamanla oynayabildiğinizi..? Bunu her zaman yapmasını istemez miyiz? Ama Momo gündüzleri gelmez. Gündüzleri birileri peşindedir çünkü, hatta bu "birileri" ondan öylesine nefret ediyorlardır ki onu yakalasalar, onu yok etmek için bir saniye bile tereddüt etmezler. Bunlar "duman adamlar"dır. Bindiğimiz uçakta, çalıştığımız bankada, gittiğimiz vergi dairesinde, yürüdüğümüz caddede... her yerdedirler, ve onları yeryüzünden temizleyebilecek tek kişi Momo'dur. Zaten bu yüzden Momo da kentin kıyısında yer alan yıkık bir amfitiyatroda yaşar. Zamanın donduğu, daha fazla ilerlemediği bir yerdir burası. Duman adamların yaklaşmaya korktuğu bir yer... * * * Bir çocuktur Momo. İnsanların ona verdiklerine, ve de yol boyunca bulduklarına sahiptir sadece. Ama yoksul değildir. Yok hayır, ruhu, sevgisi, Polyanalığı değildir Momo'yu zengin yapan. O bunlarla ilgilenmez. Tersine belki de Polyana ve Momo'yu aynı bahçeye koysanız, dünyanın en geçimsiz iki çocuğu olurlardı, kavga eder dururlardı. Polyana o dostça elini düşmanlarına safça uzattığı zaman, Momo onu biraz aptal bulurdu belki. Momo'nun dünyasında ne yazık ki dost ve düşman diye iki tür var. Büyüklerin deyişiyle... doğru ve yanlış. Ve elindeki tek silahı, düşmanlarının ondan kapmaya çalıştığı şeydir. Onun saf olacak vakti yoktur... Her an tetikte, her an biraz da sessiz olması gerekir. Silahı zamandır çünkü. Güçlü bir silah değildir, tersine çoğu kez kollanması gerekir. Narindir, ve sakınılmak ister, dışarıya fazla taşırılmaması, ancak en değerli şeylerle paylaşılması gerekir. Saf kalmalıdır. Ve aynı zamanda bir silahtır. Momo tüm bunları bilir, o yüzden zamanını doğru olduğunu bildiği tek birşey için kullanmıştır o güne dek: insanları dinlemek. Onlarla konuşmak için de değil, sadece onları dinlemek için. İlginç bir dinleme yeteneği vardır çünkü bu küçük kızın, ve kendisi de farkındadır bunun. Dinlediği şey, karşısındakinin yaşantısı, geçirdiği günler değildir. Yüreğini dinler sadece... çünkü karşısındaki ona yüreğini açar. Momo niye karşısına oturanın ona yüreğini açtığını bilmez, ama böyle olduğunu bilir, o yüzden hiçbir şey söylemeden insanları dinler, dinle durur. Çok geçmeden zamanın zincirlerinden sıyrılan insanlar adım adım dertlerinden, sıkıntılarından kurtulur... Ve kendileri de bilmezler bu küçük kızın yeteneğini. Ama giderken hepsi ona teşekkür eder. Birçok arkadaşı olur elbette Momo'nun, ama ikisi onun için de özeldir. Turist rehberi Guido ve Çöpçü Beppo. Guido gerçek olan ya da olmayan hikayeler anlatarak geçirir zamanını. Çünkü onun da zamanı kendisine aittir, ve dünyanın sunduklarıyla harcamak zorunda değildir onu. Diğer tarafta Çöpçü Beppo durur, o ise birşeyin gerçekten gerçek ve gerçekten doğru olduğuna emin olmadığı sürece ağzını pek açmaz. Bu iki bambaşka insanın arkadaşlığına ise diyecek yoktur. Daha sonra Momo da eklenir, ikiliyi üçlü yapar. Herşey yolundadır, ta ki bir gün şu "gri adamlar" ortaya çıkmaya başlayıncaya dek. "Gri adamlar" gri fraklar giyer, gri iş çantası taşırlar, ve gri sigaralar içerler. Dikkatli davranırlar, ve ortalıkta "mali danışmanlar" olarak gezinirler; tek fark, onların dövizleri para değil, zamandır. Şemalar, tablolar çizerek, hayatlarında boşa giden zamanı anlatmaya koyulurlar insanlara; insanlar onlardan etkilenir ve onlardan korkmaya başlar. Çok geçmeden "zamanı boşa harcamama" hastalığı tüm kente yayılır. Günün birinde gri adamlardan ikisinin yolu Momo'ya düşer. Ve Momo bir kez daha "sadece dinler" onları, ama bu kez dinledikçe duman adamların içindeki korkunç gerçeği görür. Daha doğrusu duman adamların içinde hiç iyilik olmadığını görür. Onlardan korkar. Çünkü bu yaratıklar şehre sadece danışmanlık için gelmemişlerdir, gerçek görevleri insanları yok etmektir. Bundan sonra Momo'yu duman adamlarından kaçıran kaplumbağa Kassiopeia'dır. Küçük kızı şehrin üzerini bir sis gibi kaplayan dumanın dışına çıkarır ve onu Profesör Hora'ya götürür. Profesör Hora Momo'ya duman adamlarla baş etmek için ve arkadaşlarını onların 'makineleştirmelerinden' kurtarmak için gereken bilgileri verir. Ve onu tekrar dünyaya salar. Momo'nun konusu aslında basittir; konu aldığı nesneler ve kavramlar tanıdıktır: zaman, para ve gerçek. Küçüklüğünde Momo'yu okuyanlar, öyküden büyülenirler. Büyüyünce okuyanlar bu kez içindeki 'büyü'yü çocuklar kadar fark edemezler belki, ama daha başka bir gerçeği de daha iyi görürler: paranın doğası, zamanın değeri, ve Gerçeğin ne olduğu sorusu ortaya çıkar bu kez sayfalarda. Yanıt basittir, hepimizin içinde vardır, bu kitapta da vardır. Kaldırım temizleyicisi Beppo Momo'ya işini anlatır: "Hiçbir zaman bütün bir yolu düşünmemelisin, tamam mı? Sadece bir sonraki adım üzerine yoğunlaşmalısın, bir sonraki nefes, bir sonraki süpürge darbesi... ve bir sonraki, ve bir sonraki." Basit, değil mi? Yanıltıcı bir biçimde evet, çünkü yaşamlarımızda kaç kez sadece "bir sonraki adımı" düşünerek yaşıyoruz? Bir kere için, bütünü unutarak... Basit bir masaldır Momo, bir tarafı bir peri masalı gibi büyülüdür, ama diğer tarafı her zaman gerçeğin asfaltına sımsıkı basıyordur ve hiçbir zaman karşısında sadece büyülenmenize izin vermez. "Kayıp Çocuklar Kenti" gibi eğretilemelerle doludur. Suyun dibi karanlıktır, bunu unutturmaz size. Kayıp Çocuklar'da çocukların düşlerini çalan çılgın bir profesör vardır, buradaki düşman ise daha da tehlikelidir, daha da kurnazdır... Duman adamlar zekidir. Tek bir amaçla gelmişlerdir yeryüzüne, insanların zamanını çalmak; ondan sonrası kendiliğinden olacaktır çünkü. Zamanı kalmayan insanın önce çocukluğu yitecektir, onunla o güne kadar yaşadığı evreni mitolojik bir iz olarak geçmişte anılacaktır sadece. Çocukluk ruh hali, bulanık bir dönem, nostaljik, gerçek-dışı bir anı olacaktır... O bile sadece düşünecek vakti olanlar için. Çocukluğu olmayan insan, büyümek isteyecektir bu kez. Binalar dikecek, fabrikalar kuracak, şirketler açacaktır. Ve yavaş yavaş boş alanları tüketecektir. Sonra bu fabrikaları, şirketleri işletmek için çalışmak gerekecektir. Çalışmak da zaman isteyecektir. Zamanı kalmayan insanın önce arkadaşlıkları bitecek. Ve bu böyle devam edecektir... ta ki insanoğlunun içinde daha fazla zaman kalmayıncaya dek. Dünya borsalarla, fabrikalarla, bankalar, tüketiciler ve üreticiler ve iş merkezleriyle örülü bir duman-dünya olmuştur sonunda. Duman adamlar bunun için gelmişlerdir yeryüzüne. Momo'yu bu yüzden sevmezler, çünkü Momo zamanına sahip çıkmayı bilenlerdendir. Diğerleri gibi bu dünyanın hem yaratıcısı, hem kurbanı değildir. Momo bizi acıyı bile duyumsayamayacak kadar duyarsızlaşan zamansız insanlarla tanıştırır. Korku içinde, şaşkınlık içinde kitabın satırlarına sıkışmış, neredeyse nefes almaya vakit bulamayacak bu zavallılara bakar buluruz kendimizi. Anlayamayız onları, ne biçim bir dünya yarattıklarını!? Sonra belki de kitabı kapayıp uyuruz. Sabah uyanır, kahvaltımızı eder, gazetemizi okur, işe gideriz... Gülümseriz orada. Çünkü anlayamadığımız dünyanın bu dünya olduğunu ilk o an fark ederiz. Gülümseriz, çünkü bu aptal oyunun bir parçası olmanın garip hissiyle yaşamaya başlarız. Ve beklemeye koyuluruz zamanın yeniden yavaşlayacağı günü. Duman adamlar yakamızdan atabileceğimiz günü. Bu bir haftasonu, bir tatil, bir bayram olacaktır. Ancak asıl büyük ödül sondadır, ve yarışı çekici yapmak için sonunda bir ödül de yerleştirmiştir. Biliriz ki oraya vardığınızda, duman adamlar bizi artık büsbütün terk edeceklerdir. "Tamam, bizim için iyi çalıştın. Teşekkürler! Bundan sonraki zamanlar artık senin olsun!" diye alkışlayarak uğurlayacaktır bizi duman adamlar bitiş çizgisinde. Aslında o zamana gelindiğinden duman adamlar içimizdeki tüm zamanı emip aldıkları için bu kadar mutlulardır. Ama yıllarca koşmanın yorgunluğuyla bunu düşünemeyiz artık. Hem bu kez başka bir telaşa kapılırız, kalan azıcık zamanımızı nasıl değerlendireceğimizi düşünerek geçer günlerimiz. Aslında on yıllardır süren fabrikayı durduramamanın yarattığı duygudur bu. O kadar alışmışızdır ki hala duman adamlara hizmet etme ihtiyacı duyarız. Ve bu telaş içinde elveda deriz, koca dünyaya... ve ufacık, alelacele geçmiş, sıkıştırılmış bir yaşama. ![]() Bu bile her gece yeni bir peri masalı demektir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
![]() | Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2022 | © Diren Yardımlı, 2022
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |