Bulutsuz bir günde,
Gökten düşen ilk yağmur damlası gibi,
Bir anda aklıma geliverdin

Pırıl pırıl güneşli bir gündü,
İlk kez gökkuşağını gördüm
          Renk körü olsam da,
          Hayranlık duydum ona

Seni aradım,
          Nerede olduğunu bilmeden,
          Kim olduğunu bilmeden

Ormana girdim,
Önüme çıkan her ağacın arkasında seni gördüm
Gizlenmiştin, saklayamadım kendimi

Ansızın bir sis çıktı,
Sisin içinde sessizlik yayıldı,
Sessizlik yokluğu getirdiği

Yokluk seni doğurdu 


Yokluğa uzatınca elimi,
Sımsıkı yakaladı beni
Aktı ona tüm varlığım
         Sessizlik böyle bitti işte
                  Sesinle bir böyle doğdu

Dereye bastım,
İçine içine,
Onunla akıp gittim,
Götürdü beni en diplere

Yağmur damlaları yanımdan geçti
Göz yaşlarımı rahatsız etmemek için

Başımı kaldırdım,
Yıldızları gördüm
          Çıkardılar beni deremden,
          Götürdüler beni evimden

Ondan sonra,
          Göğün gürleyişini duyamadım bir daha,
          Kelebeğin kanat çırpışı yüzünden

Seni aradım,
          Nerede olduğunu bilmeden,
          Kim olduğunu bilmeden

Yıllar boyu süren bir yolculukla,
Bir arpa boyu yol gidince
Aşağıya bakıp da dünyayı görünce

Anladım ki dönemezdi bensiz,
Dönemezdim oraya sensiz,

Tanımasam da
          Çakıl taşlarında seni gördüm
Göremesem de
          Dalgalarda sesini duydum.

Düşüverdim okyanusların en derinlerine
Soluksuz kalakaldım

Soluksuzluk yokluğu getirir sandım
Ama durmadı nasıl olduysa nabzım

Gülümsedim doğanın tansıklarına
Vazgeçtim bu işten

Çıktım tekrar gök yüzeyine
Düşmek için bir daha

Tanrıya inanmadım,
Ama mucizeler gördüm,
Herşeyin nasıl bir'de toplandığını,
Ve inandım ondan sonra
Geri kalan herşeye

Tanışamadan
     Sevmeye başladım seni,
Yanımdayken, 
     Özlemiştim bile seni