..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam ciddi, sanat neþelidir. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Baþkaldýrý > Ýbrahim Halil Almas




1 Þubat 2017
Öldürmek  
Ýbrahim Halil Almas
Toplumun irrasyonel inançlarý yüzünden insanlar her zaman sýkýntý çekmiþti. Hala çekiyor ve gelecekte de çekecek.


:BEEE:
Gün doðdu doðacak. Yýlmaz, erkenden kasabanýn çýkýþýndaki tozlu-toprak yolun yanýndaki çalýlara gizlendi. Az sonra da ufuktaki daðlarýn ucundan güneþten bir parça koptu ve tüm bozkýrý ýþýða boðdu. Aðaçlarýyla, kuþlarýyla ve börtü böceðiyle tüm ova gerinerek, esneyerek uyandý. Yýlmaz da kemiklerini kütürdeterek gerindi ve gözlerini kýsmaya gerek duymadan ufka baktý.
     —Bu gördüðün son gün olacak, dedi. Hemen uyan da çýkýp þu neþe saçan güneþe bak. Bu tertemiz havayý iyice içine çek. Seni öyle bir öldüreceðim ki, öyle bir öldüreceðim ki… Çýk da son kez bak bu dünyaya. Öleceksin bugün. Öldüreceðim seni, öldüreceðim, öldüreceðim, öldüreceðim seni. Hem de öyle bir öldüreceðim ki, hem de öyle bir öleceksin ki duyan insanlýðýndan utanacak, yaþama sevinci kalmayacak.
     Çalýlarýn arasýnda baðdaþ kurup bir güzel yerleþti. Altýpatlar silahýný çýkardý ve incelemeye baþladý. Nakýþlarýný bir güzel okþadý ve “usta ne de güzel iþlemiþ” diye geçirdi içinden. Ýnsan hiç, bir ölüm makinesinin üzerine böyle güzel nakýþlar iþler mi? Ýþlemiþti iþte. Yýlmaz bu detayý hiç düþünmedi. Ona göre olaðandý bu. Ýnsaný öldürecek olsa bile bir silah güzel olmalýydý. Silahýn içindeki yaðlý kurþunlarý avucuna döktü. Hepsini tek tek okþayarak parlattý. Belli belirsiz bir mutluluk vardý içinde. Sabahýn erken saatinde insan mutlu olmaz mý hiç?
     —Þimdi gelme sakýn, dedi. Þimdi gelme ki seni bir güzel öldürebileyim. Bu güzelim hava insanda kin min býrakmýyor. Baksana þu güneþe, þu serin serin esen yele, þu hýþýrdayan kavak yapraklarýna… Eðer ki þanýna yaraþýr bir ölüm istiyorsan gelme. Senin gibi bir aða oðluna sýradan bir ölüm yakýþmaz. Sen ki en acýlý ölümlere, en aðýr iþkencelere layýksýn.
     Az ileriye güzel mi güzel bir kuþ kondu ve ötmeye baþladý. Yýlmaz, sabahýn serin havasýný derin derin soluyup býraktý, soluyup býraktý. Bunu bir süre tekrar ettikten sonra kuþa baktý ve birden içi sevinç doldu. Kuþ etrafýnda dönerek kanatlarýný çýrparak ötüyordu. Arada bir iki defa sekip biraz ileriye gidiyor, sonra tekrar etrafýnda dönerek, neþeyle ötüyordu. Bir kuþ daha geldi ve o da döne döne ötmeye baþladý. Biri daha, biri daha derken kuþlar çoðaldý ve hepsi birden neþeyle ötüþtü. Yýlmaz gülümsemeden edemedi.
     —Niye yanýma geldiniz de böyle güzel güzel ötüyorsunuz, dedi. Siz bilmiyor musunuz ki ben buraya birini öldürmeye geldim? Þimdi sizi gören adam hiç birini öldürebilir mi? Hem de böyle fidan boylu, yakýþýklý mý yakýþýklý birini, hem de kömür gözlü, dünya güzeli karýsý olan birini, hem de tombul tombul al yanaklarý olan bir oðlan çocuðun babasýný, hem de kendisine hiç mi hiç zararý dokunmamýþ olan birini…
     Mustafa’yý takip ettiði anlar aklýndan geçti. Bir defasýnda pazar yerinde oðlunun saçlarýný okþuyordu. Çocuk altý yaþýnda ya vardý ya yoktu. O apalak çocuðu görünce de bu kuþu gördüðü zaman hissettiði mutluluðu hissetmiþti. Sonra Mustafa’yla karýsýný gece konaklarýnýn çevresinde dolaþýrken görmüþtü. Eleleydiler. Mutluydular. Ýkisinin de gözlerinin içi parlýyordu. Kadýn taþ çatlasa yirmi beþ yaþýndaydý. Yýlmaz’ýn duyduðuna göre Çerkez kýzýymýþ. Çerkez kýzlarý güzel olur derler ya bu kýz baþka güzeldi. Yazýk deðil miydi o kömür gözlü Çerkez kýzýna? Yazýk deðil mi o ipek saçlý oðlan çocuðuna? Bunlarý düþünürken birden yüzü sarktý Yýlmaz’ýn. Rengi attý. Yüreðine bir acý geldi oturdu, nefesini daralttý.
     —Sen nasýl bir insansýn Yýlmaz, diye düþündü. Sen nasýl bir insansýn ki sana hiçbir zararý dokunmamýþ birini öldüreceksin. Sýrf Bilal Aða istiyor diye masum bir insan öldürülür mü? Öldürülüp de uçurumlardan aþaðýlara atýlýr mý? Cesedi kurda kuþa yem edilir mi? Neymiþ efendim; Bilal Aða ile Cemþit Aða düþmanmýþ. Sana ne be! Sen mi çözeceksin aralarýndaki sorunu? Senin kurþunun mu bitirecek davayý? Aða mýsýn bey misin Yýlmaz, söyle nesin sen? Nasýl insansýn sen, nasýl nasýl nasýl? Öldürmeyeceðim! Öldüremeyeceðim! Ne der peki Bilal Aða? “Tuu sana verdiðim emeklere” demez mi? “Tuu senin yiðitliðine, tuu seni doðuran anaya, tuu senin erkekliðine” demez mi? “Þu on yaþýndaki Ahmet’in eline verseydim silahý þimdiye Mustafa’yý kýrk kere öldürmüþ, kýrk kere derisini yüzmüþ, kýrk kere onun cesedini kurda kuþa yem etmiþti” demez mi?
     Bu düþüncelerle ne kadar süre cebelleþti hiç mi hiç farkýnda deðildi. Öyle ki doðan güneþin bir iyice yükselip havayý ýsýttýðýný, terden ýpýslak olduðunu, susuzluktan dilinin damaðýnýn kuruduðunu bile fark etmedi. Güneþ koskocaman bir tepsi gibi bütün ovayý kaplamýþ, kavuruyordu. Yerine de sabitlenmiþ, ne doðuya gidiyor ne de batýya. Yýlmaz mendilini çýkarýp yüzünü sildi. Kýsa bir süre sonra tekrar suratý ter içinde kaldý. Yine mendiliyle sildi terini. Mendil de sýrýlsýklam oldu. Bakýr kýrbasýný çýkardý ve biraz su içti. Aðzýna aldýðý son yudumla da aðzýný çalkalayýp yere tükürdü. Su topraða deðer deðmez anýnda kurudu. Tozlu toprak, suyu son damlasýna kadar emdi. Hemen ardýndan da çatýrdayarak tekrar kupkuru oldu.
     —Mustafa’yý öldürmezsem nasýl bakarým ki insanlarýn yüzüne? Herkes karþýma çýkýp “biz de seni yiðit bellemiþtik” demez mi? Benim hakkýmda konuþulacaklar bir insanýn canýndan daha mý önemli ki? Varsýn desinler. Ölmem ya! Ölmem ama o bakýþlarla da yaþayamam ki. Anam hep, “bir erkek onuru için yaþamalý” derdi. Mustafa’yý, hem de düþmanýmýz olan, hem de Bilal Aða’nýn kadim düþmaný Cemþit Aða’nýn yeðeni olan Mustafa’yý öldürmezsem ilk yüzüme tükürecek olan anam olmaz mý?
     Gümüþ savatlý hançerini koynundan çýkardý ve kýnýndan çýkarýp bakmaya baþladý.
     “Öldüreceðim!”
     Hançer kýnýndan çýkýnca birden parladý.
     “Öldürmeyeceðim!”
     Yýlmaz’ýn gözleri kamaþtý çýplak hançere bakýnca.
     “Nasýl öldürürüm ki?”
     Bilal Aða, Mustafa’yý öldürmesini söylemek için Yýlmaz’ý huzuruna çaðýrdýðýnda vermiþti bu usta elinden çýkmýþ hançeri.
     “Kýrk kurþunla, kýrk yerinden vurarak öldüreceðim!”
     Aða, Yýlmaz’ý anlýndan öpüp “bu artýk senindir oðul”, demiþti.
“Kurþun Mustafa’nýn canýný çok acýtýr mý ki?”
“Bu hançer Çerkez beylerinde bile yok. Bunu al oðul. Sen yüzümüzdeki bu kara lekeyi temizleyeceksin ya… Al oðul. Bu sana ananýn ak sütü gibi helaldir.”
“Kurþun yarasý çok acýlý olur derler.”
Hançeri kýnýna koydu. Yanýna indirdi.
“Ben de o zaman ilk kurþunu kafasýna sýkarým ki çok acý çekmesin.”
Teri yüzünden akýp topraða dökülüyordu. Dökülünce de hemen kuruyordu. Bir iki serçe üzerinden hýzlýca geçip gitti. Az ilerdeki kayanýn üzerinden kara bir yýlan aktý. Sonra birden Yýlmaz’ýn biricik sevdiceði, Gazel’i geldi karþýsýnda dikildi. Yýlmaz baktý zeytin gözlüsüne. Acýnacak haldeydi Yýlmaz. Acýdý ona Gazel.
—Sen karýncayý bile incitmezdin Yýlmaz, dedi. Þimdi kalkmýþ bir masum insanýn canýna mý kýyacaksýn? Hem de çocuðu olan, hem de çok sevdiði karýsý olan birini. Biz evlendiðimizde nasýl yüzüme bakacaksýn. Ya yarýn bir gün biri gelip de seni de vurursa. Ben nasýl dayanýrým buna. Mustafa’nýn karýsý da dayanamaz. Kýyma o güzeller güzeli Çerkez kýza. Kýyma o yakýþýklý Mustafa’ya. Kýyma bize Yýlmaz. Kýyma kendine, kýyma bana, kýyma onlara!
Gazel geldiði gibi kayboldu. Yýlmaz, baþýný dizlerinin arasýna gömdü ve düþünmeye devam etti. Sanki düþünmek her þeyi çözecekti. Bilmiyordu ki düþündükçe daha da bataða saplanmakta. Ýlk gördüðü yerde öldürseydi hasmýný, þimdiye çoktan kurtulmuþtu. Sadece jandarma sorunuyla uðraþýyor olurdu. Jandarmalardan kurtulmak da kolaydý. Ama ya yakalansaydý? Yakalasaydýlar onu konuþturmak için tüm diþlerini döker, tüm kemiklerini kýrarlardý. Erkekliðin þanýnda isim vermek yoktu. O zaman eðer yakalansaydý iþ asýlmaya kadar giderdi. Yakalandýðýný düþününce birden kendisini asýlmýþ, dili dýþarý fýrlamýþ, gözleri yuvalarýnda dönmüþ olarak gördü.
“Öldüreceðim!”
“Hem de ikimizi birden!”
“Önce kendimi sonra onu!”
“Yok yok. Önce onu sonra kendimi!”
“Kurþunla ölmek asýlmaya yeðdir.”
"Kusura kalma Mustafa, töre böyleymiþ. Öleceðiz. Ýkimiz de birden.”
“Öleceðiz.”
Az önceki yýlan tekrar kayalarýn üzerine çýktý. Birkaç defa týsladý. Taa uzaklarda uçan bir þahin yýlaný gördü ve tozu dumana katarak bir þimþek gibi kondu yýlanýn yanýna. Onu aldýðý gibi kayalara çaldý. Yýlan daha kaçmak için debeleniyordu ki þahin yýlaný bir kez daha yakalayýp kayalara çarptý. O çýrpýndýkça þahin yakalayýp yakalayýp çarpýyordu kayalara. Sonunda yýlanda takat kalmayýnca þahin onu gagalarý arasýna alýp geldiði gibi hýzlýca uçup gözden kayboldu. Yitti gitti.
—Öldürmek, dedi Yýlmaz. Öldürmek ama ne için, kimin için öldürmek? Kendim için mi? Gazel için mi? Bilal Aða için mi? Hayýr hayýr, hiç biri için deðil, töre için öldürmek. Töre hepimizin elini kolunu baðlamýþ. Peki, töreyi kim yazmýþtý? Gidip konuþup halledebilirim belki. Dinlerler mi ki? Dinlemezler elbet? Sadece dinlemekle de kalmazlar. Ne yaparlar ya? Öldürürler mi? Öldürürler! Varsýn öldürsünler. Mustafa’yý öldürünce de sanki jandarmalar öldürmeyecek mi beni? Jandarmalar deðilse bile Cemþit Aða öldürür. Madem sonunda ölmek var niye Mustafa’yý öldüreyim ki? Varsýn o yaþasýn. Varsýn o mutlu olsun.
Yapma Yýlmaz dedi Gazel. Yapma! Ya anam Gazel? Nasýl bakarým onlarýn yüzüne? Tükürükler. Hepsi birden bir olmuþ Yýlmaz’ýn suratýna tükürüyor. Bir tükürük deryasýna battý sanki. Tuu Yýlmaz diyorlar. Tuu, tuu, tuu sana. Aðlayan insanlar. Aðlayan bir Çerkez kýzý. Baba diyor apalak oðlan. Kurþunlar patlýyor. Yalýmlar fýþkýrýyor. Kartallar önce Mustafa’nýn sonra Yýlmaz’ýn cesedini yiyor. Sonra bir yýlan gelip hepsini yiyor. Bilal aða. Al silahý vur kendini diyor. Al da vur kendini. Mustafa’yý vuramadýn bari bizim elimizi o pis kanýna bulaþtýrma. Daraðacýnda bir ceset sallanýyor. Yýlmazýn cesedi… Mosmor olmuþ. Dili dýþarý fýrlamýþ. Gözleri yuvalarýndan uðramýþ. Gazel cesedin ayaklarýna yüzünü sürerek aðlýyor. Sonra herkes aðlýyor. Yýlmaz aðlýyor, anasý aðlýyor, Mustafa aðlýyor, Bilal Aða, Cemþit, Aða aðlýyor, jandarmalar, silahlar, daraðacý, kuþlar, kartallar, gümüþ savatlý Çerkez hançeri, bütün mahlûkat, bütün varlýk aðlýyor.
Sýcaktan dili damaðýna yapýþmýþtý. Sabahtan beri boðazýndan tek lokma bir þey geçmemiþti. Ne açlýðýnýn ne de susuzluðunun farkýndaydý. Zamansa ikindiye yaklaþmýþtý. “Gel de artýk bitsin bu iþ” diye düþündü. Yüzündeki teri koluyla sildi ve bir iki yudum su içti. Baþýný kaldýrdý ve yola baktý. Ýki yüz metre ilerde birisi ata binmiþ kendisinin olduðu yere doðru yavaþ yavaþ geliyordu. Birden eli ayaðý boþaldý. Tüm vücudunu bir titreme aldý. Ne yapacaðýný þaþýrdý. Kalkýp koþmak istedi. Nereye olduðunu bilmeden koþup herkesten uzaklaþmak…
“Dur” dedi kendi kendisine. “Sakin ol!”
Toparlanmaya çalýþýyordu ama nafile. Sürekli karþýsýna aðlayan insanlar, kartallar ve çakallar tarafýndan yenen cesetler geliyordu. Sonunda biraz kendine gelir gibi oldu ve elleri titreyerek yaðlý kurþunlarý acele ile silaha doldurmaya çalýþtý. Elleri öyle titriyordu ki kurþunlarý doldurmakta zorlanýyordu. Güç bela kurþunlarý doldurdu. Silahý kaldýrýp niþan almayý denedi. Olmadý. Kendisini iyice toparlamak için elinden geldiðince uðraþýyordu. Biraz daha zorladý kendisini. Kollarý aðýrlaþmýþ kalkmýyordu. Tekrar denedi ve silahý doðrulttu. Niþan aldý. Teri görmesini engelliyordu. Hemen sildi ve kolunu kaldýrdý. “Sen de Cemþit Aða’nýn yiðeni olmayaydýn Mustafa” dedi. Gözlerini kapatýp birden tetiðe bastý. Silah sesi üç defa yankýlandý. Sonra silahý kafasýna dayadý ve bir daha bastý tetiðe. Ardýndan bir kere daha Mustafa’ya doðrultup ateþledi. Bir kendine bir Mustafa’ya ardý ardýna ateþ etti. Eli, bir makine gibi iþliyordu. Kurþunlar patlýyor, yalýmlar fýþkýrýyordu. “Ýkimizi de iyice öldüreceðim” diye düþündü. Hala ateþ etmeye devam ediyordu. Bilal Aða, Cemþit Aða, anasý, Gazel, Mustafa’nýn karýsý, köylüler, jandarmalar, hepsi bir bir karþýsýna çýktý ve hepsini teker teker vurdu. Ardýndan yine kendisini ve Mustafa’yý…
Gözünü açtýðýnda atlý iyice yaklaþmýþtý. Neyse ki çalýlar vardý da Yýlmaz’ý görmüyordu. Neyse ki çalýlar vardý da kendisine bu kadar yakýn olan ölümden bi-haberdi. Neyse ki çalýlar vardý da Yýlmaz’ýn yüzündeki o çaresizliðe acýmýyordu. Neyse ki çalýlar vardý da dað gibi Yýlmaz’ýn, delikanlý Yýlmaz’ýn, dünya yakýþýklýsý Yýlmaz’ýn, güçlü kuvvetli Yýlmaz’ýn aðladýðýný görmüyordu. Dizlerini karnýna çekmiþ, kafasýný karnýna gömüp aðlayan, yakaran, feryat eden Yýlmaz’ý görmüyordu.
“Öldüreceðim!”
“Hem de ilk kurþunu ayaðýna sýkýp…”
“Daha yaralýyken daða kaldýrýp…”
“Ýþkence ede ede…”
“Öldüreceðim.”
Yýlmaz kafasýný kaldýrýyordu ki birden ardý ardýna üç silah patladý. Ayný anda da Mustafa'nýn atýyla birlikte yere düþtüðünü gördü. Hemen silahýný çýkarýp havaya ateþ etti. Yýlmaz’ýn silahýyla birlikte diðer silahlar sustu. Yüzünü ve gözlerini silip Mustafa’nýn yanýna koþtu. Etrafa baktý fakat kimsecikler yoktu. Mustafa ayaðýndan vurulmuþtu. Kan içindeki bacaðýný sýkmýþ acýyla inliyordu. Yýlmaz gömleðini yýrttý ve yaralýnýn bacaðýna sardý.
“Korkma Mustafa” dedi. “Korkma, ikimiz de ölmeyeceðiz.”
Bu, Yýlmaz'ýn Mustafa’yý beklediði on yedinci gündü.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bilal Eden


Ýbrahim Halil Almas kimdir?

Sýradan biri.

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal, Ýhsan Oktay Anar, Oðuz Atay, Orhan Pamuk, Hakan Günday, Milan Kundera,George Orwell, Orhan Kemal


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýbrahim Halil Almas, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.