..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hata! Klavye baðlý deðil. Devam etmek için F11'e basýn...
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Dönemler > Emine Piþiren




4 Ekim 2015
Þimdi Aþký Göze Alabilir Misiniz?  
Emine Piþiren
"Sabah bu cevabý okuyan cariye artýk kararýný vermiþtir: Aþkýný bu akþam halifeye söyleyecek. Ne olacaksa olsun artýk. Ve o gün temizliði bitirdiði halde gitmeyip Halifeyi beklemeye baþlar. "


:BAFH:


Gerçek aþký arar dururuz…
Gerçek aþký sorar dururuz…
Gerçek aþký bulduðumuzu sanýrýz…
Gerçekten âþýk olduðumuzu sanýrýz…
Gerçekten aþkýn olmadýðýný anlarýz…
Sonunda da þu gerçeðe parmak basar ve karar veririz.
Aþký suçlar, yargýlar ve infaz ederiz.

Bu hastalýk derecesine varan, yürek atýþlarýmýzý hýzlandýran, uykusuz gecelerimizin karabasanlarý, yoðun tutkularýn bileþkesi olan aþk; baþýmýza çok dert açmýþtýr.
Aþk, uðruna neleri feda eder insanoðlu?
Aþk, öykülerde baþ tacý iken adaletin terazilerinde de kalem kýrmýþtýr.
Aþk, þiirlerde çeþitli imgeler ile süslerken gönül defterlerini, mutlu yuvalarý tarumar eder.
Aþkýn içinde o dayanýlmaz enerjisiyle, bize nasýl “albeni” der gibi cazip olduðunu bilmeyen yoktur. Bu duyguya doðru mýknatýs gibi çekilen insanýn, bir alev gibi yandýðýný da görmüþüzdür. Hatta yürek yangýnlarýný söndüremediði zamanlarda da, canýyla aþka bir diyet ödendiðini, hepimiz biliyoruz.

Öyle aþklar anlatýlmýþtýr ki, her birini yazmaya kalksak sayfalar almaz.
Elimden geldiðince ve anýmsadýðým kadarýyla, yaþanmýþ aþk öykülerini aktarmaya çalýþacaðým, bu yazýmda sizlere.
Ýlk erkek ve ilk kadýn olarak bildiðimiz Âdem ve Havva, yeryüzüne indikleri zaman ayrý yerlere konmuþlar. Bu ayrýlýk sonrasý birbirlerini özlemiþ ve Tanrý’ya yalvarýp buluþmuþlardýr. Birleþmelerinden doðan Habil ve Kabil, daha sonra doðan ikiz kýz kardeþlerine ayný anda âþýk olmuþ ve bu aþk ÝLK cinayetin iþlenmesine neden olmuþtur.

Leyla ile Mecnun'un, Ferhad ile Þirin'in, Arzu ile Kamber'n ve Kerem ile Aslý’nýn aþklarýný çocukluðumuzdan beri dinlediðimiz aþk masallarýdýr. Öyle ki, batýda Romeo ve Julyet aþklarý ile Carmen’in aþklarý opera sahnelerini süslerken, doðudaki yaþanmýþ aþk destanlarý anlatýlmakla bitmez, bitiremeyiz de...
Yusuf ile züleyha bir yandan sol yanýmýzda hüzün dokurken, Sezar ve Kleopatra bizleri gönüllerinde konuk ederler. Hele ki bir de neolitik dönemlere yol alýrsak;aþkýn edebi yolculuðuna çýkarýz. Siz hiç dünyadaki "ilk aþk mektubunu" duydunuz mu?

Milattan önce 2300 2500 yýllarý arasýnda Mezopotamya’da yaþayan ve þahane bir güzelliðe sahip olan Enlil adýnda Sümerli bir rahibe Kral Su-Sin’e âþýktý. Sümerlilerin yeni sene bayramýnda tesadüfen kralýn gözüne çarparak onunla evlenmeðe muvaffak oldu. Evlendiði gün de aþk ateþi ile sevgilisi krala bir þiir yazdý. Gerçek sevginin sembolü olan þiir sarayda o kadar beðenildi ki daha sonra o devrin en ünlü musiki üstatlarý tarafýndan bestelendi ve kýsa zamanda halk arasýna kadar yayýlarak ebedîleþti… Güzel bir rahibenin 4500 sene önce bir krala çivi yazýsýyla yazdýðý dünyanýn ilk aþk mektubu Ýstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunmaktadýr. Aþkýný taþlara kazýtan güzel rahibe Enlil mektubunda þöyle yazýyor:

"Güveyi kalbimin sevgilisi
Senin güzelliðin fazladýr bal gibi tatlý
Beni büyüledin
Senin önünde titreyerek durayým
Güveyi seni okþayayým
Benim kýymetli okþayýþým baldan hoþtur
Baðýþla bana okþayýþlarýný
Benim beyim Tanrým
Benim beyim baygýnlýðým
Enlil’in kalbini memnun eden Su-Sin’im
Baðýþla bana okþayýþlarýný."



Bir de mitolojik aþklar vardýr. Hani, Zeus ve Hera’nýn aþklarý. Bir kýþ mevsiminin çok soðuk bir gününde HERA ýssýz bir yerde yalnýz baþýna bulunuyordu. Birden bire soðuktan üþümüþ, titreyen bir guguk kuþu geldi ve omzuna kondu. Üþüyen kuþa acýyan HERA onu yakalayýp ýsýtmak için göðsüne yasladý. Oysa bu bir kuþ deðil baþ tanrý ZEUS’ tu… ZEUS, HERA’ ya…

” HERA, istiyorum ki sen benim karým olasýn, büyük gözlü güzel tanrýça benim peþimden gel, Olympos’ta parlak bir taht üzerinde ve benim saðýmda oturarak saltanat sür.” Der.

HERA bu cazip teklifi geri çeviremezdi ama ZEUS, ne de olsa bir erkekti ve çok sevdiði karýsýný baþka kadýnlarla aldatmaktadýr. Hatta kýlýk deðiþtirip aþklarýna ulaþan Zeus bir kere aþk yaþamamýþtýr.
Europa’nýn güzelliðine âþýk olmuþ ve boða kýlýðýna girmiþtir. Hera’nýn kýskançlýðýndan çekindiði için bunu yapmýþtýr. Daha sonra Leda’ya âþýk olmuþ hatta onu korkutmamak için bir kuðu olmuþ ve birlikte olmuþlardýr. Bu iliþkiden iki çocuklarý olmuþtur. Adlarý þafak yýldýzý ve kutup yýldýzý konmuþ olup denizcilere yol göstermiþlerdir.

EROS, PSYKHE Aþký çok sarsýntýlýdýr; þöyle anlatýlýr:

Milet kralýnýn üç kýzýnýn en güzeli idi. Gerçekten o kadar güzel, o kadar alýmlýydý ki herkes Afrodit’i býrakmýþ, ona tapýnmaya baþlamýþtý. Afrodit tapýnaðýnýn sunaklarý artýk bomboþtu ve herkes hediyelerini PSYKHE’ YE götürüyordu. Bu durumdan aþk tanrýçasý Afrodit küplere biniyor, kýskançlýðýndan çatlýyordu. Ýntikam almak için iþ baþa düþünce oðlu EROS’A gitti ve dünyanýn en çirkin erkeðine âþýk ederek PSYKHE’ YE cezasýný vermesini istedi. EROS annesinin isteðini yerine getirmek için hemen yola koyuldu. Aþk tanrýsý Eros, Ares ve Aphrodite’in oðludur. EROS annesi Aphrodite gibi dünyaya güzellik ve neþe getirir, insanlarýn gönüllerini aþk ateþi ile yakar, insanlarýn mutluluklarýný ya da sonlarýný hazýrlar.

Aphrodite güzelliði ile sadece tanrýlarýn deðil insanlarýnda gönlünü fethetmiþti. Ýnsanlarýn kalplerine sevgi ve aþk tohumlarý serpiyor onlara neþe ve sevinç veriyordu. Diðer yandan kimi zaman bu neþe ve sevinç aþk acýsýna da dönüþebiliyordu. Güzel tanrýça gücünü sadece insanlar ve tanrýlar üzerinde göstermezdi. O tüm tabiata söz geçirebilirdi. Tek bir tatlý bakýþýyla kudurmuþ dalgalarý sakinleþtirir, nefesi ile deli gibi esen rüzgârlarý dindirirdi. Yeryüzünde her þeyi o diriltir, o canlandýrýrdý. Kurumuþ çiçekleri tekrar canlandýrýr, dünyayý süsler, güzelleþtirirdi.

Mitolojide unutulmayan aþklardan biri de 9 yýl Truva savaþlarýna neden olan; Paris/Helen aþkýdýr. Paris aslýnda Truva kralý Priamos’un oðluymuþ. Ancak Truva kraliçesi bir gece rüyasýnda ateþ doðurduðunu ve bu ateþin tüm Truva kentini yakýp yýktýðýný görmüþ. Bunun üzerine bu rüya sonrasýnda kraliçenin doðurduðu bebek, Ýda Daðý (Kazdaðý)’na býrakýlmýþ. Burada bir süre kendisini bulan bir ayý tarafýndan emzirilmiþ. Çoban olarak büyüyen Paris, Afrodit’i en güzel kadýn olarak seçmiþ. Bunun üzerine Afrodit de Paris’i, bir baþka güzel Helena’ya yöneltmiþ. Ancak Paris Helena’yý tanýmamaktayken ve þimdiye dek hiç görmemiþ iken onu aramaya baþlamýþ. Bu günkü Çanakkale’den yola çýkarak, Yunanistan’da bulunan Spartalýlarýn sitesine doðru gitmiþ.

Helena o sitenin kralý Menelaos ile evliymiþ. Paris Spartalýlarýn sarayýnda Helena ile ilk karþýlaþmasýnda onun güzelliði karþýsýnda adeta büyülenmiþ. Nereden geldiðini, Afrodit’in kendisine teþekkür kabilinden kendisine Helena’dan bahsedip, Afrodit’in onlarýn kalplerini birleþtirdiðini söylediðini anlatmýþ. Bu durumda kendisinin de bu amaçla buraya gelerek, isterse onu da götürebileceðini söylemiþ. Helana da aþk tanrýçasýnýn dediði ve istediðini yapacaðýný söylemiþ.

Ýki âþýk Yunanistan’dan kaçýp Anadolu topraklarýna girmiþler. Sparta þehrinin kralý Menelaos ve onun kardeþi Agamemnon da bunun öcünü almak için Truvalýlara savaþ açmýþ. Çok büyük bir donanma ve Agamemnon’un komutasýnda ilerleyen Spartalýlar Truva’ya çýkarma harekâtýna baþlamýþ. Savaþýn ilk yýlýnda Spartalýlar Anadolu þehirlerini yakýp yýkarak talan etmiþler. Tapýnaklarda rahibe olanlar bile köle haline getirilmiþ. Anadolu’nun ve Truvalýlarýn koruyucusu tanrýsý Apollon imiþ. Kendisine ait tapýnaklardaki rahibelere yapýlan bu çirkin davranýþa çok öfkelenerek, Spartalýlar üzerinde tüm hiddetini göstermiþ. Bu savaþ aslýnda Anadolu’nun Yunanistan ile olan ilk savaþýydý. Bu savaþa Anadolu’daki pek çok halk savaþçý yollamýþtý.


Echo ve Narcisse aþklarýysa psikoloji kitaplarýna konu olmuþtur.

Hikayeye göre; Echo bir gün kýrlarda dolaþýrken geyikleri kovalýyan bir avcý gördü. Adý Narcisse olan bu genç avcýdan daha yakýþýklý bir delikanlý az bulunurdu. Onu görür görmez Echo þiddetli bir aþka tutuldu. Gizlice onu takip ediyor, günden güne aþký alevleniyordu. Derdini açýða vuramýyordu. Delikanlý da izlendiðini hissediyor ve rahatsýz olup ormanlara kaçarak gizleniyordu. Ümitsizliðe kapýlan Echo baþarýsýzlýðýný saklamak için derin bir maðaraya kapandý. Artýk daðlarda görünmez olmuþtu. Beslediði aþk onu günden güne eritti. Bütün vücudu tükendi, kaný çekildi. Ondan geriye yalnýz kemikleriyle sesi kaldý. Kemikleri kaya þeklini aldýlar, sesi de her tarafta dolaþarak seslenenlere cevap verir oldu.

Diðer taraftan Narcisse’in “narsist kiþilik bozukluðuna” isim veren yersiz gururu tanrýlarý kýzdýrmýþtý. Onun bu anlamsýz gururunu ve katý kalbini cezalandýrmak için, ona garip bir heves verdiler. Bir gün av ve yaz sýcaðýnýn yorgunluðu ile sakin ve þeffaf bir pýnarýn baþýna geldi. Su ayna gibi parlaktý. Narcisse su içmek için eðildi ve berrak suya yansýyan yüzünü gördü. Suda aksini görüp büyülenen Narcisse hareketsiz kalmýþtý. Adeta aþkla aksine bakýyordu, hiçbir kuvvet onu oradan ayýramýyordu. Yavaþ yavaþ, güneþin altýndaki buz gibi, renginin solduðunu ve eridiðini gördü. Güneþ onu yakarak bitirdiði zaman kýz kardeþleri onun için aðladýlar ve mezarýnýn üstüne koymak için saçlarýný kestiler. Cesedi götürmek için hazýrlandýklarý vakit, onun yerinde sarý ve beyaz bir çiçek buldular ki bu çiçek onun adýný taþýyan nergistir.
Ben mitolojiye girdim mi, iþin içinden çýkamam. Mýsýr’a uzanmak isterim Cleopatra ve Sezar aþkýna hiç dokunmayalým. Orta Çaða geldiðimizde yaþanan aþklar, yeniçaðda daha da derinleþtiler.

Aþk, resim ve heykel sanatýna da derinden etkiler yapmýþtýr. Rönesans döneminde bunun etkilerini görmekteyiz.
Aþk, müzikte hissettirmiþ kendini. Chavkovski ve Nadezhda aþký ilk üç senfonide kendisini çok þiddetli hissettirmiþ ve ünlü bestecinin bir keresinde þöyle konuþmuþtur:

“Ýlk üç senfonim Kontes Nadezhda ’ya olan aþkýmý, ondan sonrakiler ise nefretimi anlatýr”

Aþkýn bir ayrýlýk sonrasý içinde barýndýran yoðun KÝN duygusu, nefretin kýskancýna takýlmasýna neden olmuþ ve elime geçen bir mektubunda þu sözleri ile burkar yüreklerimizi:

“Aklýmý baþýmdan alan bir kendinden geçme hali içinde yazýyorum sana. Belki de ruh saðlýðýmý bozacak kadar aþýrý bir mutluluk bu ama yine de kurtulmak istemiyorum. Ýki gün önce, bizim senfonimizin dört el piyano için yazýlmýþ bir uyarlamasýný aldým. Bana öylesine karmaþýk duygular yaþattý ki ayný anda hem acý hem de haz (bolno i sladko) yaþýyorum…”

Rusya’ya kadar dayanan Napolyon ve Josephine aþký dillere destan olmuþtur. Sevdiði kadýn tarafýndan sürekli reddedilen Fransýz Komutaný, gönül yorgunluðunu bakýn nasýl dile getirmiþtir:

“Hiçbir savaþ yormamýþtýr beni Josephine’in aþký gibi”

Hitler’in gönlünü Eva kavururken, Ýngiltere Kralý tahtýndan vazgeçmiþ, Balzac tam on beþ sene âþýk olduðu Fransý kontesiyle mektuplaþmýþ ve onu beklemiþtir, onun dizlerinde gözlerini yummuþtur.
Nazým Hikmet’in Piraye’sini yazarken Rusya’da adýna þiirler yazdýðý doktor olan Eva Nazým’ýn ölümüne kadar sürdürdüðü aþk olmuþtur.


Beni en çok tesir altýna alan bir aþk vardýr ki, hala aklýma gelince iliklerime kadar titrerim. Sanki o dönemde yaþadýðýmý hissederim. Bir Osmanlý Padiþahýna âþýk olan kadýnýn hüzünden öte yürekleri yýrtan, acýtan gerçek yaþanmýþ hikâyesidir.
Yavuz Sultan Selim Han, Mýsýr’ý fethettiðinde bir süre orada kalýr. Ýdareyi eline alýp kendi hâkimiyetini yerleþtirmek için bu elzemdir. Bu sýrada bir çadýrda kalýyor. Çadýrý süpürüp temizleyen, yemeði yapan Mýsýrlý bir cariye vardýr ki, Yavuz Selim Han sabah çýkýnca, cariye geliyor, akþama kadar çadýrý temizleyip yemekleri hazýrlayýp gidiyor, akþam olunca da Yavuz Selim Han çadýrýna dönüyor. Cariye nasýl olduysa bir kaç defa Yavuz Sultan Selim Haný görür ve Ona âþýk olur. Lâkin umutsuz bir aþk. Zira bir tarafta koskoca Cihan Padiþahý Halife-i Rûy-i Zemin, diðer tarafta basit bir cariye… Fakat cariyenin aþký dayanýlmaz boyutlara ulaþýp da kalbine sýðmaz hale gelince, ne yapacaðýný bilemez halde Halifeye açýlmaya karar verir. Lâkin aradaki uçurum cariyeyi iyice çýkmaza sokar ve kararsýz hale getirir. Bir yandan aþkýnýn dayanýlmaz baskýsý, diðer yandan aradaki devasa farkýn kendini engellemesi arasýnda bocalayan cariye Halifenin karþýsýna çýkma cesaretini kendinde bulamadýðýndan, yazýyla ilân-ý aþk etmeye karar verir. Ve üç kelimelik bir not yazarak Halife hazretlerinin yataðýna býrakýr. Notta sadece üç kelime yazýlýdýr:

“DERDÝ OLAN NEYLESÝN?”

Akþam çadýrýna gelip de yataðýnýn üzerinde küçük bir kâðýt parçasý bulan Yavuz Sultan Selim Han, kâðýdý okuyunca bu notu yazanýn, çadýrýný süpüren cariye olduðunu anlar. Ve kâðýdýn arkasýna cevabýný yazar:

“DERDÝ NEYSE SÖYLESÝN?”

Kâðýdý ayný yere býrakýr. Sabah olunca da çýkýp gider. Bir müddet sonra Cariye temizlik için çadýra geldiðinde ilk iþ olarak kâðýdý arar. Kâðýdý býraktýðý yerde duruyor bulur. Kaparcasýna kâðýdý alýp okuduðunda heyecaný bir kat daha artar. Halifenin cevabýndan cesaretlenen cariye, kâðýdý çevirip dünkü notunun altýna þu cümleyi ekler:

“KORKUYORSA NEYLESÝN?”

Akþam olur. Halife çadýra döner. Kâðýdý okur ve cevabý yazar:

“HÝÇ KORKMASIN SÖYLESÝN…”

Sabah bu cevabý okuyan cariye artýk kararýný vermiþtir: Aþkýný bu akþam halifeye söyleyecek. Ne olacaksa olsun artýk. Ve o gün temizliði bitirdiði halde gitmeyip Halifeyi beklemeye baþlar. Yavuz Sultan Selim Han akþam çadýra dönünce cariyeyi kendisini bekler bulur. Cariye, Halifeyi görünce hemen ayaða kalkýp temenna durur. Yavuz Selim Han “Buyurunuz, sizi dinliyorum” deyince, cariye tüm cesaretini toplamaya çalýþýrken, titreyen ellerini gizlemek için elleriyle dirseklerini tutarak kollarýný kavuþturur. Heyecandan yüzü kýpkýrmýzý olmuþtur. Kalbi yerinden fýrlarcasýna atarken, titrek ve mahcup bir sesle:
“Efendim…” der. “Cariyeniz… Size…” ve cümlesini tamamlayamadan yýðýlýp kalýr.
Kalbine sýðmayan aþkýný söyleyemeden ruhunu teslim eden cariyenin, bu tertemiz aþký karþýsýnda Koca Halife gözyaþlarýný silerek etrafýndakilere þöyle der:

“GERÇEK AÞKI ÞU CARÝYEDEN ÖÐRENÝN.
ZÝRA ÂÞIK, MÂÞUKUNUN YOLUNDA OLUR VE O YOLDA ÖLÜR.”

Peki, ilahi aþka hiç deðinmedik deðil mi? Hak aþýðý Yunus aþký kýsaca þöyle betimler:

"Biz sevdik aþýk olduk, sevildik maþuk olduk."

Hatta hak yolunda ilerlerken ilahi dizeleriyle yürekleri titretmiþtir:

"Ben yürürem yane yane, Aþk boyadi beni kane
Ne akilem ne Divane, Gel gör beni aþk neyledi
Gah eserem yeller gibi, Gah tozaram yollar gibi
Gah akaram seller gibi, gel gör beni aþk neyledi."

Mevlana'ya sýklýkla aþký sorarmýþ öðrencileri. Verdiði yanýtlar belleðimize felsefi halar býrakmýþtýr:

“Bana aþký soruyorlar. Aþký öðrenmek mi istiyorsun? Ben ol da bil." der.

Sevdayý tanýmlarken de soranlarý yanýtlamýþ olur ve "Gönlümün sevmediðini gözüm neylesin. Rabbim herkese gönülden seveni nasip eylesin..!" diye de uðurlar.
Ben sözü AÞK olunca bira uzattým. Aþk, kâðýda yazýlmýyor, demiþler ama yazýldýðýný da gördünüz iþte. Yazmakla da bitmiyor. Sözü Özdemir ASAF’A verelim mi ne dersini? Bakalým þairimi aþka nasýl bakmýþ?

"Aþka gönül ile düþersen yanarsýn.
Zekâ ile düþersen kavrulursun.
Akýl ile düþersen çýldýrýrsýn.
Duygu ile düþersen gülünç olursun.
Aþka düþmezsen kalabalýða karýþýrsýn, ezilirsin.
Sersem sersem bakýnýp durma bir yol seç!"

Hadi bakalým, ÞÝMDÝ AÞKI GÖZE ALABÝLÝR MÝSÝNÝZ?

Emine Piþiren

Kaynak:
-Heredot Tarihi
-Wiki Pedia Ansiklopedisi
-Eros Cinsel Bilgiler Ansiklopedisi



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Osho Yaþadýðý Zaman Demiþ ki...
Yanan O Küçük Kýz Hala Yaþýyordu
Yanan O Küçük Kýz Hala Yaþýyordu
Kýrk Yýl Sonra Özgür Olacaktým
Þayet Bir Kadýn, Bir Erkeðe Tecavüz Ederse - 1 -
Hayat Ateþ Üstünde Yol Almaktýr - 3 -
Atatürk ve Rus Lideri Lenin Dostluðu
Tarihteki Ýlk Kadýn Þair Sappho
Konfüçyüs'ün Hayatý ve Dünyadaki Beþ Aðýr Suç
Asla Baþýn Öne Eðilmesin!..

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Adamdan Saymýþýz [Þiir]
Ah Ulan Istanbul! [Þiir]
Çekinme Söyle [Þiir]
7. Didim Þiir ve Þairler Buluþmasý [Þiir]
Yaðmur Kuþu Suskunluðu [Þiir]
Hangi Dua Ýle Sana Gelelim? [Þiir]
Ýsterdim [Þiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Þiir]
Madem ki... [Þiir]
Git Demene Gerek Yok [Þiir]


Emine Piþiren kimdir?

Yazmayý, okumayý ve birikimlerimi paylaþmayý seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köþe yazarýyým. Bazý web sayfalarýnda da edebiyat adýna paylaþýmlarým yayýnlanmaktadýr. Sevgi ve ýþýk sizle olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazým Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvýn Yalom, Dale Carneige, Doðan Cüceloðlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.