Yaþama karþý sýmsýcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu “Satisfaction” müziði eþliðinde ütü yapan bir kadýn. Üstünde sabahlýðý ile tipik bir ev kadýný. Bir bebek olmak üzere iki oðluna ve kýrýk ayaðýyla edepsiz bir eniþteye bakan, kocasýndan sürekli dayak yiyen bir kadýn. Tek tesellisi karþý apartmandaki komþusuyla dertleþmek olan kadýnýn kimliðinde sýradan bütün “yalnýz býrakýlmýþ” ev kadýnlarýný görürüz. Komþusuyla dertleþirken “kocam, beni çok sevdiðini ve beni korumak istediði” için dövdüðünü söylüyor ama beni ondan kim koruyacak? diye sorar. Dünyanýn bütün evlerinde, orta sýnýf ev kadýnlarý ayný soruyu onun aðzýndan bir kez daha sorarlar. “Yalnýz Kadýn”, sorunun çözümünü komþusunun önerisiyle bulacaktýr. Geçen yýl bu zamanlarda Tiyatrohane Topluluðunun Ýzmir Gençlik Sahnesinde sergilediði oyunu anýmsýyorum. “Kadýn Oyunlarý” bütün zamanlarda tazeliðini koruyan, sanki bugün yazýlmýþçasýna bildiðimiz tanýdýðýmýz hikayelerden oluþuyor. Franca Rame ve Dario Fo’nun birlikte kaleme aldýklarý “Kadýn Oyunlarý” yakaladýðý samimi, evrensel dille dünyanýn her köþesindeki kadýnlarý ayný samimiyetle kucaklýyor. Füsun Demirel’in dilimize kazandýrdýðý bu tek kiþilik kýsa oyunlar, olaðanüstü esprili dili, çok zekice tasarlanmýþ hikayeleriyle hafýzalara kazýnýyor. Tiyatrohane Topluluðunun sahneye koyduðu “Kadýn Oyunlarý”ný Erk Bilgiç yönetiyor. Zeynep Nutku’nun oynadýðý “Kadýn Oyunlarý”, “Yalnýz Kadýn”, “Dost Ses” ve “Uyanýþ” olmak üzere üç kýsa oyundan oluþuyor. Sahne tasarýmýný Zeynep Nutku’nun yaptýðý tek kiþilik oyunlarda, en az dekorla büyük bir dünya yaratýlmýþ. Perde açýldýðýnda küçük bir Buda heykelinin önünde baðdaþ kurmuþ, tütsüler eþliðinde yoga yapmaya çalýþan bir kadýn görürüz. Ummmmana pummmm. matrasý eþliðinde sakinleþmeye çalýþýr ama bir türlü beceremez. Buda heykelini kucaklar, derdine çare olmaz. Aðlamaya baþlar. Telefona sarýlýr, duygusal yardým hattý “Dost Sesi” arar. “Dost Ses” kimden hamile kaldýðýný bilemeyen bir kadýnýn tanýmadýðý biriyle telefonda dertleþmesini konu eder. Kadýn konuþtukça, bir ailenin bütün erkekleriyle yatmýþ bir kadýnýn karmaþýk ve tuhaf iliþkilerden oluþan öyküsü ortaya çýkar. Olaylar o kadar saçma ve inanýlmazdýr ki, bir an bu kadýnýn aslýnda hiçbir erkekle iliþkisi olmadýðýný düþünürüz. Hamile olduðunu söyleyen kadýn, bütün bu hikayeyi “zengin fantezi dünyasýnýn renkli bir ürünü” olarak sunuyor olabilir ya da bu inanýlmaz saçma iliþkiler gerçeðin ta kendisi de olabilir. Olayýn daha þaþýrtýcý yaný kadýnýn bu hikayeyi son derece þaþkýn ve saf bir tavýrla anlatmasýdýr. Acaba gerçek hangisi? “Uyanýþ”, fabrikada çalýþan iþçi bir kadýnýn sabahýn erken bir saatinde kalkmasý ve uyku sersemi bebeðini kreþe götürmek için hazýrlanmasýyla baþlar. Ama evden bir türlü çýkamaz. Çünkü evin anahtarýný bulamaz. O evin anahtarýný nereye koyduðunu hatýrlamaya çalýþýrken anlattýðý kýsa anlýk öykülerle bize hayatý hakkýnda ipuçlarý verir. Nasýl deli gibi çalýþtýðýný, kocasýnýn ilgisizliðini hep bu anlýk tepkilerden öðreniriz. O hazýrlanmýþ, evden çýkmaya çalýþýrken yatakta uyuduðunu farz ettiðimiz kocasýna dönerek, “ ben de senin gibi çalýþýyorum. Tek istediðim benim sorunlarým olabileceðini anlaman” der. Anahtarýný ararken biz de onunla birlikte her gün sabahýn kör karanlýðýnda yollara dökülen binlerce kadýnýn traji komik hikayesini dinleriz. Ýþçi kadýn anahtarý bulabilecek mi? Ýþe ve kreþe zamanýnda yetiþebilecek mi? Bütün bu sorularýn yanýtlarý Zeynep Nutku’nun canlandýrdýðý “Kadýn Oyunlarý” nda yatýyor. Birden fazla tek kiþilik oyunu ardý ardýna sahnelemek çok risklidir. Oyunlardaki karakter ayrýmýný yapmak zordur. Üç ayrý kadýný ayný þekilde oynama riski her zaman vardýr. Mesela, “Yalnýz Kadýn” da kocasý tarafýndan eve kilitlenen orta sýnýf ev kadýnýyla, Uyanýþ’ da her gün sabah erkenden fabrikaya gitmek zorunda kalan iþçi kadýn arasýnda belirgin bir fark vardýr. Karakterlerin bu farklýlýðýný vurgulayacak, o kadýnlarý ayný tarzda oynamayacak bir oyunculuðu sahneye taþýmak çok önemli. Zeynep Nutku bu ince ayrýmý baþarýyla sahneye aktarýyor. Sahnenin her metrekaresini kullanarak, müthiþ bir enerjiyle oyun boyunca sahneyi tam anlamýyla doldurarak oynuyor. Oyuncunun çok hareketli oluþu, enerjisi, oyunun da enerjisini yükseltiyor. Bu da seyirci koltuklarýna yansýyarak izleyicileri oyuna dahil ediyor. Sürekliliði saðlýyor, seyirci oyundan hiç kopmuyor. Oyunun akýcýlýðý ve yarattýðý canlýlýk duygusu seyirci ile sahne arasýndaki mesafeyi kaldýrýyor. Oyun, sanki arkadaþýmýzla evimizin oturma odasýnda yaptýðýmýz keyifli bir sohbete dönüþüyor. Zeynep canlandýrdýðý kadýnlara çok inanýyor. Öylesine samimi ki bizi de inandýrýyor. Sahicilik duygusu izleyiciyi oyunun içine çekiyor. Sahnede öylesine samimi bir anlatým var ki hiç görmesek de ayaðý kýrýk çapkýn eniþtenin biraz sonra sahneye çýkmasýný bekliyoruz. Hayal gücümüzü harekete geçiren oyunculuk ile inandýrýcýlýk birleþince oyundaki hayali karakterleri de sanki sahnede görüyormuþuz gibi hissetmeye baþlýyoruz. Mesela komþu kadýnýn sesini duymamýza ramak kalýr ya da ciddi ciddi kapýyý açýp kocanýn eve girmesini bekleriz. Oyunda sözü geçen her bir karakteri sanki daha önce görmüþüz gibi yakýndan tanýrýz. Bu sanki “yakýndan tanýma” duygusu hep samimi ve sahici oyunculuðun inandýrýcýlýðýndan kaynaklanýyor. Karakterlerin deðiþken ve anlýk duygulanýmlarýnýn doðru biçimde canlandýrýlmasý ve seyirciye bunun bire bir hissettirilmesi “sahicilik” duygusunu güçlendiriyor. Mesela, kadýn þaþýrdýðýnda bizde ayný þiddette þaþýrýyoruz. An geliyor duygulanýmlarý o kadar içselleþtiriyoruz ki kocasýna kýzdýðýnda adamý bir güzel dövmek istiyoruz. Sevindiðinde, heyecanlandýðýnda sanki yakýn bir arkadaþýmýz bizimle sohbet ederken seviniyormuþçasýna duygularýna ortak oluyoruz. Duygudan duyguya geçiþler son derece hýzlý, akýcý ve doðal bir biçimde gerçekleþiyor. Bir anlýk þaþkýnlýðý öfke krizi takip edebiliyor. Bunu yaparken vücut dilini bir enstrüman gibi kullanýyor. Zeynep Nutku þaþkýnlýktan öfkeye, heyecana, üzüntüye oradan sevince doðru kayarken duygulardan oluþan bir renk yelpazesinde sahnede bir gökkuþaðý gibi parýldýyor. Eline koluna bir türlü hakim olamayan hayal ürünü edepsiz eniþteye karþý tepkisine kahkahalarla gülerken iç sesimiz sorar “sen hayatýn, sokaðýn tacizine kaç kere uðradýn?” Kaç kere savunmak zorunda kaldýk kendimizi? Kaç kere isyan ettik üzerimize kilitlenen kapýlara? Özgürlüðümüzün kýsýtlanmasýna, kendimize ait olmayan odalara hapsedilmeye kaç kez isyan ettik? En çok kendimize kýzdýk. Neden bunlarý bize yapmalarýna izin veriyoruz diye. Oyunun akýþý içinde bir an gelip sahneye çýkýp bu samimi, sahici, sýcak kadýnlarýn hepsini birden baðrýmýza basmak istiyoruz. Mesela, saf bir çocuk gibi þaþýrýrken yüreðimizle gülümseriz, verdiði ani tepkilere gülerken aslýnda biz kendi içimizdeki kadýnlara güleriz. Kendi içimizde yaþayan bu birbirinden farklý, sýradan ama özel, saf kadýnlarýn hepsine birden sarýlmak istememiz iþte hep bu nedendendir. Franca Rame ve Dario Fo’nun kelimelerle þekillendirip hayat verdikleri bütün bu kadýnlar Zeynep Nutku’nun muhteþem oyunculuðu ile sahneye yansýyor.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |