Sanat doðaya eklenmiþ insandýr. -Bacon |
|
||||||||||
|
Samsun’dan sonra Sinop’a doðru ilerliyoruz. Bu, benim Sinop’a ilk geliþim. Önceleri sadece haritada görüyordum Sinop’u. Türkiye’nin kuzeydeki en uç burnu olduðunu biliyordum sadece. Bir de bazen en yoksul kenti deniliyordu burasý için. Nüfusu az olmasýna raðmen temiz bir þehir geldi bana. Ýlk intibalar çok olumlu idi. Þehre girdiðimizde caddelerin temizliði ve yollarýn kýrmýzý tuðlalardan yapýlmasý dikkatimi çekti. Tüm caddeler adeta kýpkýrmýzý bir renge bürünmüþtü. Bir de seçim döneminin etkisi olsa gerek, her yer, genelde kýrmýzý pankartlarla doluydu. Bayraklar, afiþler, parti amblemleri her yaný süslemiþti. Bir cümbüþ, bir karnaval, bir festival havasý vardý kentte. Sinop, önce Gerze, geçince görüldü. Uzaktan el sallýyordu bize. Burnu, denize doðru ilerliyordu. Pinokyo gelmiþti aklýma. Hani þu masal kahramaný. Hani her yalan söylediðinde burnu uzayýp giden tahta kahraman. Ýþte Sinop’un burnu da öylece uzayýp gidiyordu engin dalgalarý yararak, Karadeniz’e… Ýlçelerinin güzelliklerini de izleyerek geldik. Ýlçeleri de apayrý güzellikler saklýyordu baðrýnda. Doðaldý. Ýçten ve yapmacýksýz. Bu yerleri iki defa görmeye mecbur kalýrsýnýz. Çünkü Sinop’a giden yol, tek. Dönüþte de ayný yoldan dönmek zorundasýnýz. Baþka yolu yok. Eðer, Samsun yolunu takip etmiþseniz, Dikmen ve Gerze üzerinden girersiniz Sinop’a. Gerze’de Tarihi Türk evlerini görürsünüz. Ayrýca buradan Sinop’u izlemenizi öneririm. Müthiþ bir manzara ile karþýlaþacaksýnýz. Karadeniz’i belki hiç bu kadar beyaza yakýn bir mavi içerisinde görmemiþsinizdir. Burada geniþ bir koy size kucaklarýný açar. Doyumsuz güzelliðini sizlere cömertçe sunar. Uzaktan Sinop’u ince belli bir kadýna benzetirsiniz. Ben, öyle gördüm. Hani tabiri caizse 90-60-90 derler ya… iþte öyle bir þey. Þehir, ortalara doðru öyle bir inceliyor ki, narin bir bayana benzetmemeniz mümkün deðil. Yukarýda kalýnlaþýyor, aþaðýya doðru inceliyor ve sonra yine kalýnlaþýyor. Artýk Sinop’tayýz. Türkiye’nin kuzeydeki en uç kýsmý. Burasý Ýnceburun. Burada bembeyaz bir kule, bir melek edasýyla size gülümser. Karadeniz’in bazen hýrçýnlýðýný, bazen de uysallýðýný anlatýr. Sinop, tarihi ve doðal güzellikleri ile dikkatleri çeken bir þehir olarak tanýnýyor. Buradan bir çok uygarlýklar gelmiþ, geçmiþ. Buraya birçok imparatorluklar yerleþmiþ. Bunlarýn izlerini günümüzde görmek, hala mümkün. Tarihi Sinop kalesi üzerinde Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlý döneminde tersane olarak kullanýlan tarihi cezaevini bulursunuz. Burada resmen koskoca bir tarih yatmaktadýr. Eðer yolunuz Sinop’a düþmüþse bu ceza evini gezmeden, görmeden Sinop’u gezdim demeyin. Kimler gelip geçmiþ bu ceza evinden. Kýrým Haný Devlet Giray, Refik Halit Karay, Sabahattin Ýsmail gibi nice devlet adamlarý, nice siyasetçiler, yazarlar ve sanat adamlarý burada misafir edilmiþ. Onlarýn ayak izlerini, ter kokularýný duymanýz mümkün. Meþhur türküyü bilirsiniz: “Dýþarda deli dalgalar, Gelip duvarlarý yalar, Bu sesler beni oyalar, Aldýrma gönül aldýrma” Ýþte, bu türkü de burada yazýlmýþ. Burayý anlatýyor. Sinop Cezaevi, Sinop Kalesi üzerinde kurulmuþ bir yapý. Önce tersane imiþ. Sonradan cezaevine dönüþtürülmüþ. Burasý, kaçmanýn imkansýzlýðý ile biliniyor. Denizin kenarýnda. Evliya Çelebi, ünlü “Seyahatname”sinde bakýnýz burasý için neler yazmýþ: “ Büyük ve korkunç bir kaledir. 30 demir kapýsý, dev gibi gardiyanlarý, kollarý demir parmaklýklara baðlý ve her birinin býyýðýndan 10 adam asýlýr nice azýlý mahkumlar vardýr. Burçlarýnda gardiyanlar ejderha gibi dolaþýr. Tanrý korusun, oradan mahkum kaçýrtmak deðil, kuþ bile uçurtmazlar..” Daha önce burada gardiyanlýk yapmýþ, þimdilerde ise emekliye ayrýlarak rehberlik yapan bir Bey, önündeki gruba anlatýyor: “Burada bütün iþleri adi suçlardan gelen insanlar yapardý. Bu, mahkumlar arasýnda bir gelenekti. Buradan kaçmak mümkün deðildi. Karadan kaçýlamaz, deniz de buna izin vermezdi. Ýdamlýk mahkumlar, deniz kýyýsýndaki hücrelere getirilirdi. Onlar idamlýk olduklarýný bilmezdi. Çünkü deniz dalgalarý hücre duvarlarýna vurdukça mahkumlarýn beyinleri zamanla uyuþurdu. Artýk öyle bir hale gelirlerdi ki, ne yaptýklarýný dahi bilmezlerdi. Þuurlarýný neredeyse kaybederlerdi. Vakti gelince de diðer mahkumlardan uzak bir köþede idam edilirlerdi. Bu, genelde þafak sökmeden olurdu. Þurasý da bir gerçektir, Türkiye’de idam kararý alýnmasýna raðmen, uzun bir süredir bu kararlar uygulanmamýþtýr.” Kaleye çýkýp, þehrin güzelliðini de seyretmeyi ihmal etmeyin. Sinop Müzesini ve Etnografya müzesini gezin. Sinop Þehitliðini görün. Buranýn da ayrý bir hikayesi var: “Hüseyin Paþa, Kafkas Ordusunun asker ve mühimmat bakýmýndan gemilerin emniyetini destekleme ve sahillerin korunmasý görevini alýr. Osmanlý filosu 18 Kasým 1853’te Sinop Limaný’na demir atar. Hava müsait olmadýðý için filo hareket edemez. Filoya Rus Filosu saldýrýr. Çok sayýda asker þehit olur. Þehitlerin üzerinden çýkan paralarla tersanede Hacý Ömer Camii yanýnda bir çeþme yaptýrýlýr. Cumhuriyetin 10. yýlýnda halkýn da katkýsýyla bu günkü anýt yapýlýr. Þehitlerin kemikleri bu anýt altýndaki odada toplanmýþtýr.” Sinop halký bu þehitleri hala rahmetle anmaktadýrlar. Ayrýca tarih boyunca Sinop’ta yaþamýþ Ýslam büyüklerinin türbelerini de bu þehirde görürsünüz. Bunlarýn en önemlisi seyit Bilal Türbesi olarak biliniyor. Yine ilçelerinden olan Boyabat’ta tarihi kaleyi ve kaya mezarlarýný gezebilirsiniz. Ayancýk ilçesinde Akgöl’deki gölü ve Ýnatlý Maðarasý’ný gezerek müthiþ bir doða güzelliðine þahit olabilirsiniz. Þelale görmek isterseniz de Erfelek ilçesine gitmeniz yeterli olacaktýr. Deðiþik çiçek, bitki ve kuþlarla yaban hayvanlarýný barýndýran Sarýkum, Ýnceburun, Hamsilos, Akliman bölgelerinde ise gezi yaparken, þaþkýnlýklarýnýzý bir türlü gizleyemeyeceksiniz. Biz, gezerken tesadüfen bulunduðumuz caddenin adýnýn Kýbrýs Caddesi olduðunu öðreniyoruz. Burada bir lokantaya giriyoruz. “Obur-Martý Restaurant” emekli bir bayanla beyi bizleri gülümseyerek karþýlýyor. Buyur ediyorlar. Mantý türünde çok iddialý olduklarýný belirtiyorlar. Gerçekten de çok nefis yemekler yiyoruz burada. Mantýnýn tadý çok güzel geliyor bize. Bayanýn adý Tayyibe Arslanoðlu. Kendisiyle sohbet ediyoruz. Kýbrýs’tan geldiðimizi öðrenince þaþkýnlýðýný ve hayretini gizleyemiyor. Kýbrýs’a daha önce geldiðini ve orada dostlarý olduðunu söylüyor. Bunun üzerine sohbetimizi önce Sinop, sonra Kýbrýs üzerinde yapýyoruz. Anlatýyor Tayyibe Haným: “Sinop’ta en büyük sorun iþsizlik. Siz, þehrin böyle güzel göründüðüne bakmayýn. Þehre fazla yatýrým yapýlmýyor. Gençlere iþ imkanlarý saðlanmýyor. Bu nedenle gençlerimiz hep dýþarýda. Burasý Türkiye’nin belki de en yoksul þehri. Þehirde kalanlar hep emekliler. Bu nedenle nüfus az. Olanlar da dýþarýdan gelen memurlar. Sinop, huzurlu ve güvenli bir þehir. Burada adi suçlar pek olmaz. Türkiye’nin en güvenli þehri diyebilirim. Buraya gelen memurlar emekliye ayrýldýklarýnda buradan gitmiyorlar. Ev alarak yerleþiyorlar.” diyor. Kýbrýs için ise pek de iyimser konuþmuyor: “ Boðazköy’de kaldým. Aslýnda Kýbrýs’ý çok sevdim. Ýnsanlar, sýcakkanlý ve misafirperver. Ancak, gençlerinizi Rum hayraný olarak gördüm. Tabii genelleme yapmak istemem. Ama orada tanýdýðýmý bir iki genç vardý. Tamamen Rumlara aþýktý. Bir de oradaki vatandaþlarýn Türkleri sevmediklerini gördüm. Ýnþallah yanýlmýþýmdýr. Hepsi için ayný þeyi söyleyemem. Ama gençler öyleydi. Onlarýn böyle düþünmelerini yadýrgadým. Doðru bulmadým. Onlara Türklük sevgisi verilmeli. Kendileriyle, ait olduklarý milletleriyle gurur duymalarý gerektiði öðretilmeli. Biz Kýbrýs’ý ve Kýbrýslýlarý çok seviyoruz. Onlarý feleðin her türlü çemberinden geçmiþ olarak görüyoruz. Çünkü zamanýnda çok çektiler.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |