..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Zamaný gelen bir düþüncenin gücüne hiçbir ordu karþý koyamaz. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Hakan Yozcu




21 Mayýs 2014
4. Türkoloji Buluþmasý Kktc Gezisi  
Hakan Yozcu
KKTC Gezi programýmýz bu gün resmen baþladý. Programda önce Sayýn Cumhurbaþkanýmýza yapýlacak ziyaret vardý. Son güne kadar programda adýmýz vardý. Fakat Uluslararasý görüþmelerin baþlamasý nedeniyle Cumartesi günü yapýlacak olan tüm randevularýn iptal edildiðini öðrendik. Tabii bu tüm arkadaþlarýmýzda bir hayalkýrýklýðý ve bir üzüntü yarattý. Çünkü hepsi de o aný, Sayýn Cumhurbaþkanýmýzý görmek, kendilerinin elini sýkabilmek ve kendileriyle sohbet etmek düþüncesini taþýyorlardý. Bu, tek hayalleriydi. Olmadý. “Nasip deðilmiþ” dedik ve saygýyla karþýladýk...


:AEFH:

     ÝLK GÜN
     Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatý Bölümü 1984-1988 Öðretim Yýlý Mezunlarý olarak 4. Buluþmamýzý 17 Mayýs 2014 Cumartesi gecesi KKTC’de Girne Beta Nova Restaurant’ta gerçekleþtirdik.
     Yine ilk günkü gibi büyük heyecan, büyük bir sevgi ve anlatýlamaz duygular yaþadýk.
     Geçen yýl Nevþehir’de yapýlan toplantýda alýnan kararla Kýbrýs buluþmasý hayat buldu. Tarih olarak da tatile denk geldiði için 16-20 Mayýs günleri belirlendi. Çünkü bu tarih herkese uyan bir tarihti.
     Bazý arkadaþlar, 15 Mayýs Perþembe gününden itibaren adaya gelmeye baþladýlar. Ýlk gelen Baki Demir ve eþi oldu.
     Baki Demir, bizden bir üst sýnýfta olan bir arkadaþýmýzdý. Ama dört yýl boyuncca birçok dersini bizimle ortak aldý. O nedenle hepimiz onu bizim sýnýfýn ayrýlmaz bir parçasý olarak kabul ederiz. Þen, þakrak, hep gülen bir kiþilik. Bu haliyle de Kýbrýs’ta buluþmamýza ayrý bir renk kattý. Ýlk defa toplantýlarýmýza katýlmasýna raðmen çok büyük bir uyum saðladý. Neþesiyle herkese olumlu enerji verdi.
     Yusuf Önlü, sýnýfýmýzýn abilerinden biri. O’na hep Ýhtiyar deriz. Hiç bir buluþmamýzý aksatmadý. Hepsine katýldý. Kýbrýs Buluþmasýna da en erken gelenler arasýnda yer aldý.
     Bu sene bir ilk olarak bizim sýnýftan olmayan ve fakat Erzurum’da bizim dönemde okumuþ, bir çok ortak arkadaþýmýz olan Hülya Arifoðlu, Sevinç Karataþ, Berna Yýldýrým, Nevin Yavan da Kýbrýs buluþmamýza katýldýlar.
     Misafirler, Girne Öðretmenevi’nde yerleþmeye ve Kýbrýs’ýn tadýný çýkarmaya baþladýlar.
     Hocalarýmýzdan Sayýn Prof Dr Hüseyin Ayan ve deðerli eþleri Prof Dr Gönül Ayan Hanýmlar da ilk defa olarak buluþmamýza katýldýlar. Onlarý havaalanýndan alýp Girne’ye götürmek benim için unutulmaz bir mutluluk oldu. Çünkü Sayýn Hocamý 26 yýl sonra ilk defa görmüþtüm.
     Kapýdan çýkar çýkmaz tanýdým Hocayý. Hiç deðiþmemiþti. Ayný duruyordu. Yýllar öncesindeki ayný fizik, ayný yüz, ayný yürüyüþ... Heyecanla ellerinden öptüm hocamýn. Duygulanmýþtýk... Ne de olsa bunca yýldýr görüþmemiþtik. Hep beraber arabaya geçip Girne’ye hareket ettik.
     Refik Albayrak ve Eþi de Perþembe gecesi geldi. Ama onlarýn bir yakýnlarý olduðu için Öðretmenevi’nde kalmadýlar. Yalnýz bütün etkinliklere katýlýp bizimle beraber oldular. Kýbrýs’ýn tüm güzelliklerini bizlerle birlikte yaþadýlar.
     ÝKÝNCÝ GÜN
     16 Mayýs Cuma günü büyük bir trafik yoðunluðu yaþadýk. Çünkü misafirlerin büyük bir kýsmý bu gün gelecekti.
     Hocalarýmýzdan Prof Dr Efrasiyap Gemalmaz, Saygýdeðer Eþi Prof. Ýnci Haným, Prof Dr Turgut Karabey Bey ve Eþi, çocuklarýyla kýzkardeþi, sýnýf arkadaþlarýmýzdan Müzeyyen Özcan ve kýzý, Nilgün Sönmezoðlu, Eþi ve çocuklarý, Fatma Kýrbaþ, Eþi ve çocuklarý, Neslihan Bayar, Ýhsan Tevfik Kýrca, Eþi ve çocuðu, Doç Dr Filiz Kýrbaþoðlu, Serpil Sak, Semra Sap, Gönül Gümüþ Yüksel ve kýzý, Nafiye Kömürcü, Keziban Coskun, Eþi ve çocuklarý, Murat Arýcý, Eþi ve oðlu bu gün adaya geldiler.
     Geliþ saatleri farklý olduðu için ayrý ayrý almak zorunda kaldýk. Bazýlarýný da bulmada zorluk çektik. Ulaþýmda Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý personellerinden Ýdris Yorgun ve Yalçýn Arýcý arkadaþlarýmýz gönüllü olarak görev aldýlar. Girne ve Havaalaný arasýnda adeta mekik dokudular.
     Bir ara Nesihan havaalanýnda kayboldu. Yalçýn, “Hocam, böyle biri uçaktan inmedi” dedi. Sonra Neslihan’ýn Kýbhas þirketiyle Girne’ye geçtiðini öðrendik. Bunu öðrenince yüreðimize su serpildi. Rahatladýk.
     Ayný sorun Ýhsan Tevfik’te yaþandý. Ýhsan arkadaþýmýz da beni göremeyince doðru otobüs ofisine gidip biletlerini almýþ. Yalçýn ofiste baðýrarak bulmuþ onlarý.
     Diðer arkadaþlara ayný sorunu yaþamamak için telefonla haber verdik. Kapýda alýnacaksýnýz diye. Biraz sonra hepimiz öðremenevinin lobisinde hasret gideriyorduk.
     Öðretmenevi bakýmdaydý. Bazý bölümleri yarý inþaat halindeydi. Yüzme havuzu da mevsimi gelmediði için henüz hazýrlanmamýþtý. Ama kimsenin bunlara bakacak ve bunlarý görecek durumu yoktu. Herkes için önemli olan birlikte olmaktý. Bu aný, bu tadý en güzel biçimde yaþamaktý. O nedenle hiç kimse ufak tefek sorunlara bakmýyor, aldýrýþ etmiyordu. Arkadaþlarýn bu anlayýþlý ve hoþgörülü davranýþý beni fazlasýyla memnun etmiþti doðrusu. Çünkü üstesinden gelip gelemeyeceðim hakkýnda çok þüphelerim vardý.
     Akþam yemeðini hep beraber Girne Öðretmenevi’nde yedik. Herkes eski anýlarýný konuþuyordu. Geçmiþ, halde yaþanýyordu sanki... Özellikle Efrasiyap Hocamýzýn o her zamanki gülüþü ve neþeli hali bizleri kahkahaya boðuyordu. Ne kadar da özlemiþiz hocalarýmýzý ve birbirimizi...
     HAVAALANINDA BEKLEYÝÞ
     Gece yarýsýna doðru havaalýna gitmek üzere izin aldým. Gönül Gümüþ arkadaþýmýz 12.05’te inecak. Onu alýp geleceðiz. Ýhsan Tevfik Kýrca arkadaþým da bana yarenlik etmek için eþlik etti. Sohbet ederek daðyolundan havaalanýna hareket ettik. Geçmiþi ve okul yýllarýný yad ettik...
     Saat geldiðinde kapýda beklemeye baþladýk. Ýnen olmadý. Hemen arkadan ikinci bir uçak geldi. Bunda olacak umuduyla tekrar kapýya yöneldik. Fakat Gönül yoktu. Bütün yolcularýn çýkmasýný bekledik. Son yolcu da çýkýnca umudumuz bitti. Baþka Ankara uçaðý da yoktu. Biraz daha bekleyip etrafý kolaçan ettikten sonra çaresiz geri döndük.
     Ýhsan Tevfik arkadaþýmý öðretmenevine býraktým. Eve, ancak sabahýn dördünde varabildim. Gönül’den belki bir mesaj gelmiþtir diye bilgisayarýmý açýp baktým. Yanýlmamýþtým. Gönül, uçaðý kaçýrdýðýný ve sabah saat 08’de ineceðini yazýyor. Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Bilgisayarý kapattým ve kendimi yataða býrakýverdim.
     Uyumamla kalkmam bir oldu. Saat yedide tekrar ayaktaydým. Osman Bölükbaþý Dara arkadaþým da bu aatte gelecekti. Hatta o gelmiþ, telefon açmýþ ama ben duyamamýþtým. Osman Bölükbaþý abimiz Kýbhas Otobüslerine binerek Girne’nin yolunu çoktan tutmuþtu. Ben de Gönül’ü alýp Girne’ye gittim.
     BAKANLARIMIZI ZÝYARET
     KKTC Gezi programýmýz bu gün resmen baþladý. Programda önce Sayýn Cumhurbaþkanýmýza yapýlacak ziyaret vardý. Son güne kadar programda adýmýz vardý. Fakat Uluslararasý görüþmelerin baþlamasý nedeniyle Cumartesi günü yapýlacak olan tüm randevularýn iptal edildiðini öðrendik. Tabii bu tüm arkadaþlarýmýzda bir hayalkýrýklýðý ve bir üzüntü yarattý. Çünkü hepsi de o aný, Sayýn Cumhurbaþkanýmýzý görmek, kendilerinin elini sýkabilmek ve kendileriyle sohbet etmek düþüncesini taþýyorlardý. Bu, tek hayalleriydi. Olmadý. “Nasip deðilmiþ” dedik ve saygýyla karþýladýk...
Grup, önce Girne Kalesi gezisiyle baþladý programa. Sonra Milli Eðitim Bakanýmýz Sayýn Dr Mustafa Arabacýoðlu’nu ziyaret ettik.
Sayýn Bakan, bizleri güleryüzüyle ve içtenlikle kabul etti. Böyle bir ziyaretten dolayý duyduðu mutluluðu dile getirdi. Bu günün anýsýna karþýlýklý hediyeler verildi.
     Grup sözcüsü olarak en kýdemli hocamýz Prof Dr Hüseyin Ayan belirlendi. Hüseyin Ayan Hocamýz çok duygusal ve samimi söylemlerde bulundu. Kýbrýs Türk Halkýna güvendiklerini, her zaman yanýnda olduklarýný, aldýklarý her kararý onayladýklarýný ve desteklediklerini söyledi. “Elinizi güçlendirmek için buradayýz” dedi.
     Saat 11.30 sýralarýnda Baþbakan Yardýmcýsý, Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanýmýz Sayýn Serdar Denktaþ Bey’i ziyaret ettik.
     Sayýn Bakan, çok samimi ve duygusal konuþmalar yaptý. “Çok anlamlý bir günde geldiniz. Kýbrýs görüþmeleri baþladý. Ýnsan haklarý mahkemesi Türkiye’ye ceza verdi. Siz savaþ suçlusunuz demek istedi. Bu karar, görüþme masasýna atýlan bir dinamittir. Bu þartlarda görüþmeler nasýl devam edebilir? Uluslararasý görüþmelerde bir tarafýn masadan çekilmesi de yasal bir haktýr.” dedi.
Sayýn Bakan Serdar Denktaþ, þöyle devam etti: “Ýþin doðrusu, biz masada AB ile konuþuyoruz. Rum tarafý temsili olarak orada ve ýsrarla AB normlarý üzerinde duruyoruz. Bu durumda iki kesimli, iki toplumlu çözüm modeli mümkün olmayacak.”

ABD Baþkan Yardýmcýsý Joe Biden’ýn ziyaretine de deðinen Bakan Denktaþ, “Kara gözümüze, kara kaþýmýza gelmiyorlar. ‘Güven Artýrýcý Önlemler’ adý altýnda yapýlan bu ziyaret, içinde bulunduðumuz durumla çeliþki gösteriyor” dedi. Sayýn Bakan, Kýbrýslý Türklerin hiçbir platformda varlýk göstermeyerek ambargolar altýnda eziliyor oluþunu eleþtirdi.
Hocalarýmýz Sayýn Hüseyin Ayan ve Efrasiyap Gemalmaz da günün anýsýna Sayýn Bakana plaket ve hediyeler sundu. Sayýn Bakan da gelen gruba hediyeler verdi.
SURÝÇÝ VE ZORLU TANK GEZÝSÝ
Görüþmelerden sonra Lefkoþa Surlariçi’ne yemek yemeðe gittik. Özellikle Kýbrýs Mutfaðýný yakýndan tanýmalarý ve görmeleri için Büyük Han’ýn arka kýsmýnda bulunan Spondo Restaurant’ý koydum programa. Çünkü burasý hep Kýbrýs yemekleri veriyordu müþterilerine. Menüde, molihiya, kabak çiçeði dolmasý, köfte, pilav, çips ve tavuk vardý. Arkadaþlara en ilginç gelen yemek de þüphesiz molihiya oldu. Çünkü bu yemeði ilk defa görüyorlar ve tadýyorlardý. Hemen hemen hepsi de beðendiðini söyledi...
Yemekten sonra Büyük Han, Arasta, Lokmacý Kapýsý, Selimiye Camii, Derviþ Paþa Konaðý ve Arapahmet Mahallesi gezildi. Ledra Palas Oteli ve ara bölge görüldü. Resimler çekildi.
Kurucu Cumhurbaþkanýmýz Rauf Denktaþ’ýn mezarý ziyaret edildi. Dualar okundu.ve yolumuz Girne’ye doðru çevrildi. Ýstikamette St Hilarion Klaesi’nin ilerisinde bulunan ve halk arasýnda efsaneleþen Tank vardý.
Bilindiði gibi bu tank, 2 Aðustos 1974 günü Lapta Savaþlarý’nda düþmaný yan ve geriden vurmak için harekete geçn özel kuvvetlere ait bir tanktý. St Hilarion Bölgesi, dar ve müsait olmayan yollara sahipti. Bu tank, gecenin karanlýðýnda saat 21.15 sýralarýnda bu yollardan ilerlemiþ, fakat düþmanýn yola döþediði tahrip gücü yüksek bir mayýna basarak tahrip olmuþ. Arkasýndan gelen baþka bir tank, yolu kapatmamasý için onu iterek yol kenarýna sürüklemiþ ve yol açýlarak göreve devam edilmiþti...
Ýþte bu olay, halk arasýnda zamanla efsaneleþerek tankýn buraya nasýl çýktýðý, hangi þartlarda geldiði hep merak konusu olmuþ ve halk arasýnda çeþitli söylentilere neden olmuþtu. Tanký süren kiþiye “bu tanký buradan indirebilir misin?” diye sorulduðunda “O aný tekrar yaþamam gerek” diye cevap verdiði halk arasýnda yayýlmýþtýr.
Buraya akþam saat17.00’den sonra izin verilmiyor. Biz de o saatlere yakýn bir zamanda geldik. Nöbetçi asker, “Ýzin saati dolmak üzere, nöbetçi komutandan izin almanýz gerek” deyince komutanla görüþüp gerekli izni aldýk. Tekrar ayný yoldan dönmek þartýyla geçebileceðimiz söylendi. Biz de tamam diyerek yola çýktýk.
Selvili Tepe’ye doðru ilerlemeye baþladýk. Burasý KKTC’nin en yüksek kýsmýydý. Yollar dardý. Aðaç dallarý ile bütünleþiyordu. Aþaðýsý uçurumdu. Fakat daðýn etekleri ve özellikle yeþillikler arasýnda kalan Girne, deniz ile büyük bir uyum içindeydi. Deniz ile yeþilliðin bir arada olduðu müthiþ bir manzara vardý. Kendimizi cenneti izliyor gibi hissediyorduk. Belki cennet de ancak bu kadar güzel olabilirdi... Hayranlýkla Girne’nin tüm güzelliðini izlerken bir yandan da içimize korku ve ürperti düþüyordu. Yol, dar olduðu için karþýdan bir araç gelirse zor durumda kalacaktýk. Ve iki sefer de bu durum gerçekleþti. Ýki araç aralýklarla geldi. Biraz biz, biraz da karþý araç kenarlara çekildi. Çok yavaþ hareketlerle ilerlendi. En küçük bir yanlýþ kaza demekti. Ve burada yapýlan bir kaza da kesinlikle felaket olurdu. Þükürler olsun bunlar olmadý.
Tanka bir türlü eriþemiyorduk. Yol, sanki inat ediyordu. Bir türlü tanký bize vermiyordu. Araçta “Geri dönelim” diyenler oldu. Biraz sonra öndeki aracý kullanan Þoför Ýdris durdu. Bana geldi. “Hocam nerede bu tank? Ne bitmez yolmuþ. Git git bitmiyor” dedi. “Sür” dedim. “Artýk bu namus meselesi haline geldi. Görmeden gitmek yok” dedim.
Yola devam ettik. Biraz sonra bir dönemeci döndüðümüzde bir levha ile karþýlaþtýk.”Tanka az kaldý” Yazýyý okuyanlar gülmeye baþladý. Otobüste þaka konusu oldu bu olay. Efrasiyap Hoca “Ya falanca yerde restaurantý geçince, restaurant 100 metre geride kaldý” levhasýna rastlamýþtým da az kaldý yazýsný ilk defa burada görüyorum” deyince herkes güldü. Bir arkadaþýmýz “Hocam, demek ki onlar da ayný sýkýntýyý yaþamýþlar.” deyince hoca “Ya savaþmak için neden bu daðlarý seçmiþler? Þu düz ovalarda savaþsalardý olmuyor muydu?” espirisine gülmeyen kalmamýþtý.
Ve nihayet tanka ulaþtýk. Vuslata eriþemeyip de yýllar sonra karþýlaþan iki sevgili gibiydik. Yolun hemen kenarýndaydý tank. Tabii aþaðýsý uçurumdu. Paletleri hemen yanýnda yolun kenarýndaydý. Bu tank, Türk askerinin cesaretini, kararlýlýðýný ve korkmaz olduðunu ispatlýyordu. Artýk efsaneleþmiþ ve burada sembolleþmiþti. Resimler çekildi. Manzara son demine kadar yudum yudum içildi. Böyle bir güzellik hepimizin bütün yorgunluðunu attý ve korkusunu yendi. Artýk yüzler gülüyordu. Kafamýzdaki soru iþaretleri ve tüm endiþeler gitmiþti.
Akþam oluyordu. “Hava kararmadan inelim” dedik. Ve dönüþ için otobüslere dolduk.Neþe içerisinde Girne Öðretmenevi’nin yolunu tuttuk. Programda Yavuz Çýkartma Plajý vardý. Ama geç olduðundan burayý iptal etmek zorunda kaldýk. Çünkü saat 20.30’da Beta Nova Restaurant’ta 4. Türkoloji Buluþmasý gerçekleþecekti. Güzel bir gece bizi bekliyordu...
BETA NOVA’DA BULUÞMA
4. Türkoloji Buluþmasý, Girne’de Öðretmenevi’nin karþý sokaðýnýn sonunda bulunan Ulus Yeþilada’nýn iþletmeciliðini yaptýðý Beta Nova Restaurant’ta yapýldý.
Sayýn Ulus Yeþilada, KKTC’nin yetiþtirdiði mümtaz udilerinden birisi. Bizlere o gece unutulmaz bir gece yaþattý. Sanatçý Akýn ile birlikte müthiþ bir fasýl yaptýlar. Ulus Yeþilada’nýn büyülü udisi ve Sanatçý Akýn’ýn yanýk sesi birleþince ortaya enfes bir gösteri çýktý.
Akýn, çok beyefendi bir sanatçý. Duruþuyla, edasýyla, giyimiyle ve tavýrlarýyla saygýn bir sanatçý. Gerçekten muazzam bir program sundular bize. Misafirler eðlenmekten de öte çok mutlu oldular.
Müzeyyen Özcan arkadaþýmýz, tatlý üslubuyla gecenin sunuculuðunu yaptý her zamanki gibi. Özellikle “Bize Biraz Erzurum Getir” þiirini okumasý hepimizi duygulandýrdý ve bizleri Erzurum’a, öðrencilik yýllarýmýza geri götürdü.
Gecede konuþmalar yapýldý. Anýlar anlatýldý ve hediyeler verildi. Her anlatýlan anýda kahkahalar tüm salonu sardý. Dans, müzik ve eðlence en üst dereceye çýktý.
Gecenin sonunda herkes mutluydu. Herkesin gözünün içi gülüyordu. Ýlk defa toplantýya katýlanlar memnuniyetlerini dile getiriyorlardý. Bundan sonra mümkün olduðunca her toplantýya geleceklerini söylüyorlardý.
Dolu dolu bir gün yaþanmýþtý. Her aný ayrý bir güzellik, ayrý bir mutluluk, ayrý bir zevkle dolu bir gün...
Gecenin sonunda gruplar halinde öðretmenevine gidildi. Orada da kýsa bir sohbetten sonra günün yorgunluðunu çýkarmak için herkes odasýna çekildi. Ertesi gün Gazimaðusa Gezisi vardý.
GAZÝMAÐUSA GEZÝSÝ
Pazar günü, sabah kahvaltýdan sonra otobüslerle Gazimaðusa’ya hareket edildi. Ben evde bekledim. Eþim önceden hazýrlýk yapmýþtý. Hellim, zeytinli, çörek, peksemet gibi Kýbrýs’a has yiyecek ürünlerinden hazýrladý. Çay demleyerek eve gelen misafirlere ikram etti.
Bütün arkadaþlar evin bahçesindeydi. Çardaðýn altýnda oturup çay içtik. Çörekler ve zeytinliler yendi. Kýbrýs’a has olan bu ürünler çok beðenildi. Bu arada kýzým Ayça, kemanýyla misafirlere minik bir konser verdi. Kemanýyla Kýbrýs Þarkýlarý sundu. Büyük alkýþlar eþliðinde bitirdi konserini...
Biraz sonra Gazimaðusa Zafer Anýtý’na gittik hep beraber. Burada resimler çekildi. Maðusa Kalesi, bütün ihtiþamýyla bizi karþýladý. Bizlere selama durdu. Maraþ Bölgesi’nde bir tur attýk. Palm Beach Oteli tarafýna gidildi. Burada sýnýf arkadaþlarýmýzdan olan siyasetçi, milletvekilimiz Nazým Çavuþoðlu da bizlere katýldý.
Hep beraber Namýk Kemal Meydaný’na gittik. Burasý da arkadaþlarýn oldukça ilgisini çekti. Her taraf Namýk Kemal idi burada. Meydanýn adý Namýk Kemal, Lisenin adý Namýk Kemal, bir çok kiþinin adý Namýk veya Kemal’di burada.
Maðusa halký için iki Kemal önemliydi. Biri Vatan Þairi Namýk Kemal, diðeri TC kurucusu Mustafa Kemal. Maðusa insaný Namýk Kemal’den vatan sevgisini almýþ, Mustafa Kemal’den de özgürlük düþüncesini beyinlerine, ruhlarýna nakþetmiþlerdi. Bu iki önemli kiþilikten aldýklarý ilhamlarla Rum baskýsý altýnda Türklüklerini, kimliklerini, benliklerini, dillerini, dinlerini kaybetmemiþler ve bunun sonucu olarak Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti adý altýnda Akdenizin ortasýnda baðýmsýz bir devlet kurmuþlardý. Esaretin ne anlama geldiðini ve özgürlüðün ne kadar büyük bir nimet olduðunu çok iyi biliyorlardý.
Lala Mustafa Paþa Camii ve hemen önünde bulunan Osmanlý Ýmparatorluðu’nun kuruluþuyla yaþýt olan, 1299 yýlýnda dikilen Cümbez aðacý da arkadaþlarýn büyük dikkatlerini çekti. Devasa Camii karþýsýnda durmadan pozlar verildi, resimler çekildi. Özellikle cümbez aðacý hakkýnda bir çok sorular sordular.
Gezi sonrasý Temel Reis’de öðle yemeði yedik. Burada özel yemekler söylenildi. Ve arkadaþlar bu yemekleri çok beðendiklerini söylediler.
Çaylarý da içip dinlendikten sonra St Barnabas Manastýrý’na doðru hareket ettik. Burada St Barnabas Ýncili hakkýnda bilgiler alýndý. Ýkonlar ve hemen yan binada bulunan çeþitli kalýntýlar görüldü.
Buradan çýkýnca Salamis Harabalari’ne gittik. Burasý da KKTC’nin en önemli ören yerlerinden biriydi. Burayý mutlaka görmeleri gerekliydi. Çünkü burayý görmeden Maðusa’ya gittik denemezdi.
Büyük br hayranlýkla gezdi arkadaþlar Harabeleri. Ben, burayý çok iyi bildiðim için bilgiler verdim. Rehberlik yaptým. Özellikle Sütunlar ve antik tuvaletler arkadaþlarýn dikkatini çekti. Burada toplu olarak tuvalet ihtiyacýnýn yapýldýðýný ve o sýrada sohbetler edildiðini duyunca hepsi çok þaþýrdý ve gülüþtüler...
Antik tiyatroda ise ayrý bir güzellik yaþadýk. Ortada bulunan sunakta oturarak orasý hakkýnda bilgiler verdim. Akostiðin mükemmel olduðunu hepsi gördü. Beni çok rahat duyabiliyorlardý. Biraz onra benden bir þiir okunmam istendi. Kýramadým. “Haydý Abbas” þiirini okudum.
Benden sonra Baki arkadaþýmýz, Erzurum türküleri okudu. Þen þakrak türkülere herkes eþlik etti. Eþi ile birlikte Erzurum’da çok ünlü olan “Deli Kýz” Türküsünü taklit yaparak okudular. Çok eðlenceliydi. Orada bulunan turistler kameralara alýyor ve bu güzel görüntüleri filmlere kayýt ediyorlardý. Sevinç Karataþ arkadaþýmýz da bir Erzurum uzun havasý okudu o güzel sesiyle. Doðrusu neþemiz tavan yapmýþtý...
Günün son gezi yeri Murataða idi. Burada þehitlerimize dualar okuduk. Duygulu anlar yaþadýk. Filiz arkadaþýmýz, gördüðü manzara karþýsýnda gözyaþlarýna hakim olamadý, aðlamaya baþladý. Murataða Müzesinde bulunan Merhum Kemal Karaderi’nin yaptýðý, Rumlar tarafýndan diri diri topraða atýlýp gömülerek katledilen anne ile kýzlarýnýn birbirlerine sarýlý olarak yer altýndan çýkarýlmasýný anlatan heykelin karþýsýnda gözyaþý seline boðulmuþtu.
Kýbrýs Türkünün çektiði o acýlý günler bu arkadaþlar tarafýndan yerinde ve daha anlaþýlýr bir vaziyette görüldü. Hepsi duygulandý. Birçoðu aðlayarak duygularýný dýþa vurdu...
Ve gün batýmý yaklaþtý. Artýk dinlenme vaktiydi. Bunun için de Ýskele Boðaz’da Balýkçý Limanýný tercih ettik. Orada bulunan aile çay bahçesine oturduk. Çaylar ve kahveler içtik. Günün yorgunluðunu sohbet ederek atmaya çalýþtýk.
Gerçekten iki günümüz de dolu dolu geçmiþti. Zamanýn nasýl gelip geçtiðinin farkýnda dahi olmamýþtýk. Bir de baktýk ki buluþmanýn son anlarýna gelmiþiz. Ertesi gün arkadaþlarýmýzýn büyük bir çoðunluðu dönecekti.
Akþam yemeði için balýk tercih edildi. Bu iþ için de en uygun yer olarak Kemal’in Yeri uygun bulundu. Orada canlý müzik eþliðinde unutulmaz bir akþam yemeði yenildi. Yemek esnasýnda sohbetler ile zevkin, mutluluðun doruðuna ulaþýldý.
Vakit hayli ilerlemiþti. Girne uzaktý. Bu nedenle bu güzel geceye nokta koymak zorundaydýk. Biraz sonra da tüm arkadaþlar Girne’ye dönmek üzere otobüse doldular. Ben de eþimle ve Murat arkadaþýmla birlikte Gazimaðusa’ya doðru hareket ettim.
VE DÖNÜÞ
Her güzel þeyin bir sonu olduðu gibi, 4. Türkoloji Buluþmasýnýn da sonu vardý. Ve bu son da gelip çatmýþtý.
Ertesi gün sabah vakti Osman abi ayrýldý. Zaten Yusuf Önlü iþleri nedeniyle bir gün önce ayrýlmak zorunda kalmýþtý.
O gün arkadaþlarý son kez ziyaret etmek ve vedalaþmak için Girne’ye gittim. Bahçede bazýlarý oturmuþ çay kahve içiyorlardý. Hüzünlü saatler baþlamýþtý. Heres ayrýlýðýn acýsýný þimdiden duymaya baþlamýþtý.
Serpil, Semra, Nafiye ve Kezban ayrýlýk için valizlerini hazýrlamýþlardý. Onlarý alýp götürmek için hazýrlandýk. Diðer arkadaþlarla da vedalaþtýk...
Ýþte en zor anlarý yaþýyorduk. Ayrýlýk aný...
Gözler dolmuþ, buðulanmýþ, herkes buruk... üzüntülü...
Tokalaþýyoruz... Sarýlýyoruz birbirimize... Aðlayanlar oluyor... Gözyaþlarý artýk hiç durmuyor... Orada olamayanlarý göremedik maalesef. Bazý arkadaþlar alýþ veriþe ve gezmeye gitmiþler. Onlara da selam býraktýk. Geldikleri için teþekkürler ettik...
Hüzünlü bir þekilde arabaya binip yavaþ yavaþ uzaklaþýyoruz...
Aldýðýmýz kararla seneye Trabzon’da buluþmak üzere vedalaþýyoruz...
Ve 4. Kýbrýs Buluþmasý da bir üya gibi kýsa bir süre içerisinde gelip geçiverdi. Ertesi gün belleklerimizde tatlý bir aný olarak kalacak...
Baþta Saygýdeðer hocalarýma, aramýzda olup da uyum içerisinde hareket eden tüm arkadaþlarýma, bazý nedenlerden dolayý aramýzda olamayan ve fakat gönülleri ile bizlerle olan, mesaj atýp iyi dileklerini sunan bütün arkadaþlarýma teþekkür ediyorum...
Mutlu bir sonla geziyi nktalamanýn mutluluðunu yaþýyorum.
Bu mutluluðu tattýrdýðýnýz için hepinize sonsuz teþekkürler ediyorum...
Trabzon’da buluþmak üzere...
Refik arkadaþýmýza ve Karadenizli arkadaþlarýmýza þimdiden kolay gelsin diyorum..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kadirli'de Bir Gece
Iskadro (Siðil)
Kýbrýs Ada Kýþý
Cassandra Hotel Bodrum
Güzel Bir Dünya
Futbol Maçý
Lahmacun
13. Maaþ
"Kuzucuk Köyü"nde Sabah Kahvesi
Halý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dut Aðacýna Asma Aþýsý
Nur - Iþýk
Ritsa Gölü Efsanesi
Güle Güle Omarým
Sevgisiz Sevgi
Gulit
Ýran’dan Acý Bir Aþk Hikâyesi
Sevginin Adý Baþka
Emanet
Aksilikler

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðimde Ýhtilal Var [Þiir]
Hayat Seni Çözemedim [Þiir]
Helallik Ýstiyorum [Þiir]
Yörük Kýzý [Þiir]
Nasihat 2 [Þiir]
Seninle Olayým [Þiir]
Geliyoruz [Þiir]
Nasihat [Þiir]
Aþk Var mý? [Þiir]
Minik Bir Þaire Rastladým [Þiir]


Hakan Yozcu kimdir?

1964 doðumluyum. Kuzey Kýbrýs'ta yaþýyorum. 1988 Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý Bölümünden mezun oldum. 20 yýl çeþitli okullarda edebiyat öðretmenliði yaptým. Uzun yýllar Yenivolkan ve Güneþ Gazetelerinde köþe yazarlýðý yaptým. Þu an Habearkýbrýslý ve Güncelmersin Gazetelerinde yazýyorum. Birçok internet gazete ve sitelerinde yazýlarým yayýnlanýyor. Þiir, öykü ve tiyatro oyunlarý yazýyorum. Bu alanlarda çeþitli ödüllerim var. Kendime ait basýlmýþ "Güzel Bir Dünya" ve "Mesela Baþka" isimli iki adet öykü kitabým var. 7 tane tiyatro oyunum var. 6 yýl Kýbrýs Türk Devlet Tiyatrolarý Genel Müdürlüðü görevinde bulundum. Halen Baþbakan Yardýmcýlýðý Ekonomi, Turizm, Kültür Ve Spor Bakanlýðý'na baðlý Müþavirim.

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.