En güzel özgürlük düþü, hapishanede görülür. -Schiller |
|
||||||||||
|
Bu çöküþün nedenleri, kuþkusuz uzun ve ayrýntýlý çözümlemeleri içeriyor. Burada,en temel özelliklerine kýsaca deðinerek geçeceðiz. Çöküþün birinci nedeni, sömürüye, kâr hýrsýna, savaþlara, kan dökmeye dayalý kapitalist sistemin, düþmaný olan bu yeni olguya tahammülsüzlüðüydü. Bu yeni ve ilk düþmanýnýn, insanlýðýn rahminden doðmasýný, geliþip güçlenmesini engellemeye kararlýlýðýydý. Ýkinci neden ise elbette o küçücük, deneyimsiz cenin, var olmak için o güçlü düþmanla ne denli savaþýrsa savaþsýn, o erken dönemde, baþarýsýz olmaya mahkumdu. Onun ilk hedefi gün yüzüne çýkýp var olabilmekti. Binlerce yýl boyunca, hýrs, bencillik, bireysel çýkarcýlýk, yalan ve riya ile yoðrulmuþ insanlýk kiþiliðinin, henüz içselleþtiremeyeceði, özümseyemeyeceði idealleri, iliþkileri temsil ediyordu. Daha anakarnýna tutunma aþamasýndayken, 70 yýlda katledildi. Ne var ki insanlýk, bu deneyimle, rahminde böyle bir ceninin yaþam bulabileceðini öðrenmiþti. O kýsacýk sürede bile tüm anakaralarda umut oldu, yeni denemeler yapýldý. Son yirmi beþ yýl, insanlýðýn bu ölüm travmasýný atlatmaya çalýþmasýyla geçti. Bir yandan bu çaba sürerken, diðer yandan yeni devinimler, denemeler baþladý. Ceninin katliyle, tamamen kapitalizmin egemenliðindeki dünyada, Globalleþme/Yeni Dünya Düzeni politikalarýyla, sömürü, iþsizlik, savaþlar iyice artýyor, geliþmiþ ülkelerde bile halkýn yaþam standartlarý hýzla düþüyor, insanlýk aðýr yaþam koþullarýyla, modern kölelikle boðuþuyordu. Çünkü kapitalizm, varlýðýný sürdürebilmek için bilimi de çýkarlarý doðrultusunda kullanýyor, insanlarýn cinselliðinden tutun da tüm kiþiliðini deðiþtirecek, köleleþtirecek, sürüleþtirecek, geçmiþi unutturacak yöntemleri buluyor, uyguluyordu. Bir yandan da tarihte hiç görülmemiþ bir boyutta doðayý, gezegeni katletmek için elinden geleni yapýyordu. Geliþmekte olan ülkelerde, Arap ülkelerinde ise durum daha vahimdi. Kimileri, diktatörlüklerden bezmiþti. Halklar hýzla yoksullaþýyor, görece özgürlükler de elden gidiyor, baskýlar iyice artýyordu. Meydaný boþ bulan dünya egemeni kapitalizm, iyice vahþileþti, riyakârlaþtý. Halklarýn, insan haklarý, demokrasi özlemlerini körükleyip halklarý bu vaatlerle kandýrýp baþkaldýrýlarý, ülkelerin yer altý yerüstü kaynaklarýný talan etmek için kullandý. Her yolla bireylerde körüklenen, günübirlik çýkarý kurtarma, kâr etme, çalma çýrpma ve egemenlik dürtüsü, açlýk, yoksulluk, baský, insanlýðýn geliþtirdiði tüm ahlaki deðerleri de süpürüp geçiyordu. Aþaðýda hatýrlatacaðýmýz baþkaldýrý hareketleri, bu koþullarda geliþti. Bütün bu zorbalýk vahþete raðmen, dünyaya tohumu atýlan anti-kapitalist bilinç, devrimle dünyayý deðiþtirme deneyimi, sömürüsüz, barýþçýl, adil bir dünya özlemiyle baþkaldýrý geleneði tekrar kendini göstermeye baþladý. Öncelikle yirmi birinci yüzyýla þimdilik damgasýný vuran belli baþlý, halk hareketleri hatýrlayalým. Önce Amerika’da, Avrupa ülkelerinde, Latin Amerika’da anti-kapitalist, barýþçýl gösteriler baþladý. 1999’da Seattle WTO’ya (Dünya Ticaret Örgütü) karþý baþlayan tepkiler Avrupa’ya sýçradý. G8 Köleliðine Karþý Uluslararasý Toplumsal Mücadele gibi anti-kapitalist, uluslararasý örgütlenmeler oluþtu, G8 toplantýlarý protesto edildi. (2001) 2005’te Fransa, toplumun ilerici kesimlerinden de destek bulan, günlerce süren göçmen ayaklanmalarýna tanýk oldu. Ýspanya, Ýtalya, Yunanistan, Arnavutluk, þimdi de Bosna-Hersek, Ukrayna direniþleri ve ülkemizdeki Gezi direniþleri… Latin Amerika’da ise Arjantin, Venezuela kalkýþmalarý… Ve Tayland… Ortadoðu ve Kuzey Afrika’ya gelince… Irak, Mýsýr, Tunus, Libya, Suriye… Bu halk hareketlerinin görüldüðü ülkelerin sosyo-ekonomik durumlarý, rejimleri arasýndaki farklýlýk, çoðunda bu hareketlerin, emperyalist çýkarlar doðrultusunda yönlendirilmesi, gelenin gideni aratmasý yukarda yaptýðýmýz “Ancak, dünyaya tohumu atýlan anti-kapitalist bilinç, devrimle dünyayý deðiþtirme anlayýþý, özgür, sömürüsüz, barýþçýl, adil bir dünya özlemiyle baþkaldýrý geleneði tekrar kendini göstermeye baþladý.” tesbitini çürütmüyor kanýmca. Evet… Hangi yönetim altýnda olursa olsun, halklar, özgürlük, adalet, eþitlik, barýþ için ayaklanýyor. Bu istemlerini, her türlü zorbalýða karþý savunmaktan vazgeçmiyor. Evet… Dünya egemenlerinin yoðun saldýrýsý altýnda olsa da ülkelerindeki baskýn kapitalist iliþkileri, halkýn çýkarlarý doðrultusunda deðiþtirmeye çalýþan rejimlere karþý da kalkýþmalar oluyor Hemen emperyalizmin desteðini alýyor bunlar. O zaman gelen gideni aratýyor, devinim yine durmuyor. Tekrar yeni bir arayýþ baþlýyor. Evet… Artýk, nerede olursa olsun, yönetenler, zorbalýkla, özgürlükleri kýsýtlayarak, adaletsizce yönettiði sürece yönetemiyorlar, yönetemeyecekler. Evet… Halklarýn bu istemleri çeþitli vaatlerle, yine çoðunlukla kapitalizmin yararýna evriliyor þimdilik. Ama insanlýk, istem ve özlemlerinden vazgeçmiyor. Tekrar, tekrar deniyor. Temel kalkýþ noktasý bu ve yenile yenile, tekrar büyüyor cenin anakarnýnda. Hayýr… Bu kez, katledilemeyecek cenin. Elbette, ayný idealleri, özlemleri taþýmakla birlikle ilk cenine benzemeyecek. O, dünyanýn, hayatýn deðiþen koþullarýna göre biçimlenmesini becerecek bu kez. Belki adý bile deðiþecek. Belki anýsýna saygýyla ayný adý kullanacak, kim bilebilir?... Fakat yüzlerce yýl sürmeyecek güçlenmesi. Çünkü sosyalizm, insan demek, insanlýk demek… Ýnsanlýðýn gerçek doðasýna, kadim özlemlerine, geliþmiþliðe uygun biçimleri bularak yeniden kavuþmasý demek. "Herkesten yeteneðine göre, herkese ihtiyacýna göre" Biz, umut ve umutsuzluklarýmýzý kendi ömrümüzün sýnýrlarý içinde büyütüyoruz. Binlerce yýllýk, sömürgen, sýnýflý toplum geleneðini, azýnlýðýn bilinciyle, yüz yýl gibi kýsacýk bir zaman süresinde yýkabileceðimizi düþünüyoruz. Hayýr kolay olmayacak. Ama imkansýz da deðil. Kapitalizm, kýsa vadelerle bu kalkýþmalarý kendi yörüngesinde tutuyor. O çektikçe, onun tüm oyunlarýný tanýdýkça bu yörüngeden çýkýyor yine insanlýk. Bu süreç, kendi yörüngesini oluþturana kadar ama daha hýzla sürecektir. Ýnsanlýðýn önünde gerçekten tek seçenek kaldý artýk. Rosa Lüksemburg’un yirminci yüzyýl baþýndaki öngörüsüne geldik, dayandýk: “Ya barbarlýk ya sosyalizm!” Ya modern köleliðe boyun eðiþ ya da tüm dünyada sürekli baþkaldýrý… Çünkü kapitalizm insanlýða dar geliyor, kriz dönemleri sýklaþtýkça saldýrganlaþýyor. Þiddet, karþý þiddeti yaratýyor. Bütün zorbalýða, kýsýtlamalara, beyin yýkamalara, toplum mühendislikleriyle sürüleþtirme çabalarýna karþýn, her geliþme zýttýný içinde barýndýrýyor; geliþen iletiþim olanaklarý, dünya halklarýný, onlarýn eylem biçimlerini ve istemlerini birbiriyle kaynaþtýrýyor, birbirine yaklaþtýrýyor, yeni bir enternasyonalizm örülüyor ilmek ilmek… Þimdi bizlere, “Havasýyla, topraðýyla, suyuyla bu ülke, bu gezegen bizimdir, üretenlerindir, emeðindir” diyenlere düþen görev, umutsuzluk deðil, umudu yeniden ve sürekli üretmektir. Umudu sürekli üretmek ise, marjinallikten çýkmanýn yollarýný mutlaka bulmak, kendimizi salt sloganlara ve salt sembollere hapsetmeden, sloganlarýn içini dolduran doðru politikalar geliþtirerek mümkündür. Ülkemizde, üretenlerin, emeðin birliðini saðlayarak güçlü ve öncü örgütlemelere ulaþmak, uluslararasý baðý örmekle mümkündür. Kapitalizm, köylünün elindeki topraða, tohuma, fidana, yiyeceklerimize, saðlýðýmýza düþmandýr. Kapitalizm, daða taþa, topraða suya, havaya, meralarda, daðlarda, sokaklarda yaþayan hayvana düþmandýr. Fabrikadaki iþçiye, bilgisayar baþýnda bilgi üretene, internet kullanan gence, her türlü hizmet sektöründeki insana, eðitim ve bilimin insanlýk için kullanýmýna düþmandýr. Kapitalizm, metalaþtýrdýðý cinsiyet ve cinselliðimize, özellikle çocuða ve kadýna, yani insanlýða düþmandýr. Kapitalizm, dinsel, mezhepsel, etnik farklýlýklara, inançlara düþmandýr. Bu karþýtlýk içinde yer alan tüm sýnýf katmanlar, mücadelenin bileþenleri olmak zorundadýr. Kapitalizm alt edilmek isteniyorsa, kimsenin kimseyi küçümseme, dýþlama, öteleme hakký yoktur. Ortak payda, kapitalizme ve onun zorbalýðýnýn ürünü olan, þimdi yine dünyayý her yerde tehdit eden faþizme karþý olmaktýr. Ýnsanlýðýn ve gezegenimizin önünde, Rosa’nýn dediði gibi tek seçenek var artýk: “Ya barbarlýk ya sosyalizm!” Vildan Sevil 23.02.2012
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |