Onuncu Bölüm
Beyoðlu çevresinde beþ yurttaþýn donmuþ cesetlerinin belediyece toplandýðýný ; donarak ölenler arasýnda önemli filmlere imza atmýþ ünlü bir yönetmenin de olduðunu haberin ayrýntýsýndan öðrenmiþ oldu . Ünlü yönetmenin gazetede kullanýlan eski resmini görünce Hilmi’ þaþakaldý ; gazetenin kullandýðý eski resimden bu yüzü çok iyi anýmsýyordu, bir zamanlar okuduðu kültür ve sanat dergilerinden. Filmlerini de seçerek izlemekten keyif aldýðý bir yönetmendi… Toplumsal konularý iþleyen bu yönetmen hakkýnda kovuþturmalar yapýldýðýný, darbe döneminde fiþlendiðini, göz altýna alýndýðýný biliyordu Hilmi!... Usta yönetmenin son durumunu anlatan bir resim daha kullanýlmýþtý gazetede!... Ýlkin eþinden ayrýlmýþ, iþiyle birlikte kendisini de daðýtmýþ; buldukça içmiþ ve Ýstiklal Caddesinin gediklisi olmuþtu… Hilmi nasýl olup da adama ‘üstadým…’ diye seslendiðine uzun süre hayret etti.. Adamýn da ‘ tanýndýðý , sanýsýyla gocunmasý onurunun hala ayakta olduðunun göstergesi diye düþündü uzun süre…
Ayný gazeteden bir baþka haber : Hükümet sözcüsü bakan: , altý ve fazlasý çocuðu olan asgari ücretliden vergi kesilmeyeceði müjdesini veriyordu!... Buna çanak tutan hükümetin baþý, Ýstanbul’ da halk otobüsünde yolculuk etse ve ya hastanede sýra beklese ve yahut ta içtenlikle gönlünden AB’ yi geçiriyor olsaydý böyle bir yasayý çýkarmayý aklýnýn ucundan geçirir miydi ? En iyisi bir gece vakti Ýstiklal Caddesi’ nde volta atsýn mý desem acaba? Oyun bittiðinde oyun salonundan çýkarken Hilmi bunlarý düþünüyordu hala!... Çýktýlar. Saat sekiz olmuþtu. . Yoldan bir taksi çevirip bindiler. Genel Baþkan, ' Kumkapý, dedi...
Kumkapý' nýn Arnavut kaldýrým taþlarý buz tutmaya baþlamýþtý... Hava soðuktu... Seyrek, küçücük ve titrek kar taneleri, kardan çok kýraðý parçacýklarýna benziyor ve yere düþmek istemiyor gibi yatay hareketler yaparak dans ediyorlardý.. .Sýra sýra mekanlardan klarnet ve akardiyon sesleri yükselmeye baþlamýþ, ortalýða yoðun bir anason, balýk, kebap, baharat gibi onlarca çeþniden buram buram kokular yayýlýyordu... Kumkapý gene bir haftasonu müdavimlerini aðýrlamaya hazýrlýklýydý... Her bir iþyerinin önünden geçerken temiz giyimli delikanlýlar davranýþlarýyla, ' Baþýmýzýn üstünde yeriniz var, dercesine içeri buyur ediyor ve bir çalýþaný, ortaðý ve ya sahibi olduklarý dükkanlarýyla gurur duyduklarýný belli ederek özgüvenlerini ortaya koyuyorlar ve özgüven aþýlýyorlardý gelip geçenlere...
Daha önce uðradýklarý bir mekana yaklaþýrken bir kaç delikanlý dýþarý fýrladý..' Buyurun Haþmet Baþkan!... Haþmet Bey telefonla bilgi lütfetmiþ miydiniz? Buyurun efendim ‘ gibi karþýlama evresinden sonra içeri girdiler... Bu kez de içeride yer beðendirme faslý baþladý: ' Þu masa nasýl? Þöyle iyi mi?... Sizi þöyle alsak... Böyle ne dersiniz?..., gibi saygý yüklü sözlerle teþrifatçýlýðýn tüm incelikleri birer birer ortaya konulduktan sonra bir masa ayarlanabildi... Masa hemen hazýrlandý... Herkes yerini aldý... Sýra ne yenilip içileceðine gelmeden Genel Baþkan, þefi masaya istedi ve, ' Bu akþam tüketimden gelen gücümüzü kullanacaðýz, siz üretimden gelen gücünüzü kullanýn da masamýzý benzetin; haydi bakayým!, dedi ve ekledi: ' Ýçki olarak gaziler raký içecek, arkasý sana kalmýþ!.., diyerek bir kavganýn içinde olduklarýný da vurgulamýþ oldu...
Dün gece yapýlan görüþmeye büyük umut baðlamýþlar, sözleþme düðümünün çözümünde olumlu geliþmeler olacaðýna inanmýþlardý... Sendikanýn üyeleri de, hop oturup hop kalkýyor; yaþam pahalýlýðý cenderesinden biraz olsun kurtulmaya çare olarak Toplu Ýþ Sözleþmesi' nin bir an önce baðýtlanmasýný bekliyorlardý.. Ama dað fare doðurdu... Görüþmeden çýkan gene çözümsüzlük oldu!... Þimdi iþyerlerinde üyelere ne denilecekti... Sendikanýn uyuþmazlýðý masada çözmek gibi bir zorunluluðu vardý... Ne üye tabanýnda bir grevi omuzlayacak moral güç, ne de sendikanýn kasasýnda grevi götürecek parasal olanak yoktu...
sürecek