Tarihten öðreniyoruz ki tarihten hiçbir þey öðrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
Yaðmur çiselerken, güneþ; taþý topraðý, aðacý otu, çatýyý bacayý, ýrmaðý tepeyi, böceði kuzuyu, çimeni avuyu velhasýl yaylayý koyulaþan kýzýla boyuyordu. Sonra kurþuni bir þal olup daðlarý, ormanlarý örtüyordu. Oturmuþ çocukluðumun geçtiði çevrik kýyýsýnda tarihin merdivenlerine týrmanmaya çalýþýyordum. Havada kararsýz esintinin yaydýðý keskin bir çimen kokusu, derede sessiz akan suyun taþlarla ve rüzgarla uzun havasý vardý. Baþý sonu bilinmeyen bir boþluktayým. Bedenim ruhumu taþýyamýyordu. Zaman tersine akan bir ýrmak olmuþtu. Çok zaman önceleri þu tepelerden ilk jepp'in geliþini görür gibi oldum. 1967 yýlýnda at sýrtýnda yaptýðým Habsamana'daki ilk gezim dün gibi gözlerimin önüne geldi. Kalemi elime aldým, sarý renkli defteri yazmaya baþladým. Niyetim, "at sýrtýnda orak biçmekti". Burasý Canik Daðlarý, dolaþtýðým toprak, soðuk duru suyundan içtiðim pýnar Perþembe yaylasý'na ait. “Kentlerin sakini var, yavaþý, hýzlýsý var. Bu yayla “Sakin Yayla” olmayý çoktan hak etmiþ. Hiç acelesi yok; yavaþ, sakin ve rahat... Bizden önce kimler geldi, geçti, kimler yaþamýþtý bu topraklarda. Kimlerin ayak izleri, hangi uygarlýklarýn çýrasý vardý. Tarihin sayfalarý arasýndan yer açalým kendimize. Bunlardan bir kaçýný sýralarsak: Hititler, Persler, Pontuslular, Romalýlar, Bizanslýlar, Sasaniler, Araplar... Aybastý tarihi boyunca pek çok kez el deðiþtirmiþtir. Aybastý Anadolu Fatihi ve Türkiye Devletinin kurucusu Kutalmýþoðlu Süleyman Þah tarafýndan 1073 yýlýnda fethedilmiþtir. Haçlý seferleriyle Bizanslýlarýn eline geçmiþ, Fatih Sultan Mehmet tarafýndan ise Osmanlý Ýmparatorluðuna katýlmýþtýr. Çok genç ve yeni bir þehir olan Ordu Vilayeti, bundan ikiyüz elli yýl önce yerleþim yeri deðildi. Bayramlý (Eskipazar) sakinlerinin 19. yüzyýlýn baþlarýnda önayak olmasýyla yapýlan iskele olarak temeli atýlmýþtýr. Cumhuriyet Devrinde ise vilayet olmuþtur. Aybastý ise, Antik Çaðlara uzanan bir tarihe sahiptir. Ýstilalar hep güneyden gelmiþtir. Daniþmendliler'in bir ara baþkenti ve kültür merkezi olan Niksar'a komþu olmasý nedeniyle, bölgeye yapýlan saldýrýlardan hep nasibini almýþtýr. Aybastý'yý iki ana bölüme ayýran; Eski kayýtlarda Deðirmen deresi( Nehr-i Asiyab) olarak geçen, “Bolaman Nehri” kaynaðýný 1500- 2000 metre yüksekliðindeki zirve bölümü düz ya da hafif dalgalý Canik Daðlarý'ndan alýr. Birkaç dereciði kendisine dahil ettikten sonra büyür ve Aybastý Çayý'ný oluþturur. Kollarýný Kabataþ'ta ve Çatak da daha da büyütür sonra da Bolaman (Dolama) Çayý adýný alýr. Halkýn “Dere yolu” olarak adlandýrdýðý yol, ýrmaðý takip eder. Fatsa da ýrmakla birlikte Karadenizle buluþur. Aydoðan Tepesinden, Hafsamana (Gölköy) ile Aybastý Çayý arasýndaki, bir tarafý Uzundere'den, Toygardan Kabataþ'a diðer taraftan çok sayýda derecik ve gölcük bulunan iki ýrmaðýn (Bolaman – Melet) güney tarafý tarihi kaynaklarda “Habsamana” adý ile anýlmaktadýr. Habsamana Kalesi'ni daha iyi tanýmak için tarihi kaynaklara bakmak gerekir. Habsamana Kalesi beþ asýr önce þöyle tanýtýlýyor: 1 dizdar, 1 kethuda, 1 imam, 3 mehteran, 38 merdan-i kal'a olmak üzere toplam 44 nefer mevcutmuþ. Gelir ve vergi konusunda ki verilere baktýðýmýzda yörenin ne kadar önemli olduðu ortaya çýkmaktadýr. Hane-i Avarýz: 1251, Mücerredan ve Ma'lulan ve Pir-i na-Tüvan: 188, Kura: 68, Mezari 3, Haþýl: 63.155 olarak kayýtlarda yer almaktadýr. (Kaynak: 387 numaralý Muhasebe-i Vilayet-i Karaman ve Rum Defteri (937/1530) II, Habsamana Havzasý Canik Daðlarýnýn eteðinde önemli bir coðrafyayý kapsar. Sýnýrlarý net olarak tanýmlanmamakla birlikte yazýlan alan belirttiðimiz yöreyi iþaret etmektedir. Kabataþ, Aybastý ve Gölköy Habsamana'da yer alýr. Bölgedeki yerleþim yerlerine bir göz atarsak bu gerçeði gözler önüne sermiþ oluruz. Uzundere, Sefalýk, Kayabaþý, Alacalar, Sarýyar, Ahmetli, Çetilli, Kaleköy, Bulut, Alanyurt, Cihadiye, Bayýralan, Beylerli, Hoþkadem, Kuzköy, Direkli, Hisarcýk, Güzelyurt, Karahasan, Aydoðan... Sular ve ormanlar bölgesi olan “Habsamana”nýn antik adýnýn “Apassawana” olmasý ihtimali yüksektir. Bölgede kuraklýk olmaz. Ilýman bir iklime sahiptir. Her mevsim yaðýþ düþer. Bunaltýcý sýcaklar olmaz. Bitki örtüsünü, gür ormanlar meydana getirir. Fýndýklar ekili arazinin büyük bir bölümünü kapsar. Fýndýk aðaçlarýnýn oluþturduðu yeþillik yöreye apayrý bir güzellik katar. Sýk dað ormanlarý karýþýk yapraklý ve hep nemlidir. Köyler, evler daðýnýktýr. Evler geniþ bahçeler içinde birbirinden oldukça uzak dururlar. Bahçeler düzenli ve bakýmlýdýr. Yüksek yerlerde eski buzullarýn izlerine de rastlanýr. Bu topraklar, kimseyi dýþlamaz, hoþgörür, benimser. Fatsa'yý Reþadiye'ye baðlayan yol üzerinde bulunur. Ulaþým kolaydýr. Gölköy'e baðlayan bir yol da mevcuttur. Nerede su varsa, orada yerleþim yerlerine rastgelinir. 1960 yýlýnda küçük bir kasaba olan Cami'yaný'nýn nüfusu 2057 iken, günümüzde yaklaþýk yakýn mahallelerle birlikte 14.000 olmuþtur. Köyler dahil 1960 yýlýndaki nüfusu 26.000 iken, bugün bu sayý azalmýþ 24.000'nin biraz üzerindedir. Aybastý'dan son elli yýlda, yurtiçi ve yurtdýþýna hýzlý bir göç olgusu yaþanmýþ, köy nüfusu azalmýþ, kentleþme artmýþtýr. Aybastý dýþýnda yaþayan Aybastýlýlarýn sayýsý ise, elimizde saðlýklý bir veri olmadýðýndan tahmin etmek oldukça zordur. Köyler, daha çok yaz mevsiminde uðranýlan ziyaret yerleri halini almýþtýr. Aybastý kelimesini tarihsel ve etimolojik olarak incelersek, antik çaðlara uzandýðýný görürüz. “Hac” kelimesi Arapça kutsal mekanlara; gitmek, yönelmek, ziyaret etmek anlamýna gelmektedir. Yine bu kelime Ýbranice “Bayram” anlamýna gelen “Hag” þelinde yazýlýr. “ Ay” olarakda okunur. Bir þeyin etrafýnda dönmek, dolanmak anlamýndaki ”hvg” kökünden türemiþtir. Tarihi süreç içinde Hagios Basari yer adý Aybastý'ya dönüþmüþtür. Bu kelimeler Samice'dir ve kutsaldýr. Yine Kabbala, Kabala ve Kabalý biçimi almýþtýr. Buradan þu sonuca varmak mümkün. Aybastý ve yöresi günümüzde bayramlarda, tatillerde ziyaret ziyaret edilen bir yer haline gelmiþtir. Göç vermesine raðmen, hýzla geliþen ve büyüyen bir konuma da sahiptir. Aybastý tarihine yön veren önemli günlerin bazýlarýný sýralarsak: Küfi köyündeki, su deðirmeninin yanmasý: 1855 Aybastý'ya kýz ve erkek okullarýnýn açýlmasý: 1903 Aybastý Camii'sinin açýlýþý:1904 Hekimoðlu'nun adamlarýnýn Aybastý'da yakalanmasý: 1913 Aybastý'da telgraf merkezinin açýlmasý: 1915 Hükümet konaðýnýn yanmasý: Ýlki 1902 yýlýnda ikincisi 19.2.1934 Ev, ahýr ve samanlýklarý yanan 59 aileye ormanlardan tomruk ve kerste verilmesi: 4.11.1954 Gölköy'den ayrýlarak, nahiye haline getirilmesi: 21.6.1955 Aybastý-Fatsa yolunun açýlmasý: 5.11.1955 Çakýrlý, Kabalý, Ortaköy, Kühi ve Kutlular köylerinin Belediye sýnýrlarý içine alýnmasý 25.511964 Armutlu, Çukur ve Koyunculu köylerinin belediye sýnýrlarýna alýnmasý: 22.5.1970 Tesbit edebildiðimiz Osmanlýlar zamanýnda Aybastý Nahiye Müdürleri: Ömer Lütfü Efendi (1869), Ahmet Necip Efendi ( 1871), Osman Aða (1872, Ahmet Aða (1873), Ali Þeref Efendi (1882), Ýskender Bey (1888- 1892 Bölgenin yer altý zenginlikleri yeterince deðerlendirilmemiþtir. Ýmparatorluk zamanýnda ortaya çýkarýlan Sim madeni saklý bir hazinedir.. Dere ve çaylarýn suyu boþ yere akmaktadýr. Aybastý çayýnýn üzerine yapýlacaðý söylenen, saðlayacaðý fayda veya zarar çokça tartýþýlan Çaðlayan HES projesi iktisadi anlamda bir türlü kabuðunu kýramayan Aybastý' ya ne kazandýracak bunu süreç gösterecek. Aybastýlýlar projenin henüz masada olduðu aþamada duyarlýlýk göstermekte, doðduklarý, yaþadýklarý topraklara, sularýný, ormanlarýný köylerini korumak için seslerini çýkarmaya, duyurmaya çaba sarfetmekteler. Proje ile ilgili ilgili internet ortamýndan derlediðimiz bilgiler ise þu þekilde karþýmýza çýkmaktadýr. Su kaynaðýný; çýkýþ yeri 1850 m. kotu civarýndaki alanlardaki sularla beslenen Aybastý Çayýdýr. Yine yaklaþýk 7 km. mesafedeki Kýnýk Deresinin sularý da HES'e verilecektir. Regülatör'ü 690 m. kotu olan Aybastý'ya 6 km. mesafedeki Aliekin Mevkii yakýnýnda, istasyon yeri ise buraya 15 km. mesafedeki Kabataþ, Hanutlar Mahallesine yakýn bir yerde yapýlmasý planlanmýþtýr. Bölgede en soðuk ayýn sýcaklýðý; 6 – 7 derecedir. En sýcak ayýn ortalamasý ise 23 derecedir. Yaz aylarýnda sýcaklýk 35 dereceyi bulur. Yýlýn bütün aylarýnda yaðýþ görülür. Ýlkbahar ve Sonbahar da daha fazla yaðýþ olur. Tarihi ve kültürel zenginliðe sahip bölge büyük savaþlara da sahne olmuþ, pek çok uygarlýða yurt olmuþtur. Bugün bu uygarlýklarýn izlerini bölgede görmek mümkündür. Gölköy'de geniþ bir alanda bulunan görkemli kale; çevresini, gözetleme ve savunma imkanýna sahiptir. Yine Kutlular'da Melik Kutlu Bey'in türbesi, tarihi saptanamayan çok eski yýllara ait olduðu tahmin edilen mezarlýk, Alacalar da Þeyh Hasan Türbesi, Sefalýk daki Konak ve yanýndaki hamam ve kilise kalýntýlarý vardýr. Bölgeye özgü; ahþap evler, ahýrlar, otluklar, serenderler, oluklu çeþmeler, su deðirmenleri azalmýþtýr, koruma altýna alýnmalýdýr. Perþembe Yaylasý'ndaki Ýtoto Konaðý sahipsizlikten bakýmsýzlýktan terkedilmiþ buna bir þekilde göz yumulmuþtur. Þimdilere bulunduðu yerde yeller esmektedir. Yine Karamanlý'daki Kaya Maðara'sý defineciler tarafýndan tahrip edilmiþtir. Tarihi ve kültürel varlýklar korunamazsa, geçmiþle baðlarýn kurulmasý da zorlaþacaktýr. Kültürel ve tarihi varlýklar Karadeniz bölgesi ile Orta Anadolu'nun etkisi altýndadýr. Yerleþim yerlerinin adlarýnýn tamamýna yakýný SÜREÇ ÝÇÝNDE deðiþtirildiðinden, tarihi kaynaklarda karþýmýza çýkan isimlerle, bugünkü isimler arasýnda tesbitlerde bulunmak oldukça güç olmaktadýr. Ýsimleri deðiþtirilenlerden ilk akla gelenler; Yaraþ, Borta, Hapan, Alanyurt gibi tarihsel adlar, halk arasýnda günlük yaþamda kullanýlmaktadýr. Bu isimlerle ilgili pek çok söylence vardýr. Yine önce adýný ifade ettiðimiz yazýlý kaynaktan isimlerle ilgili kaþýmýza çýkan anlamlara bir göz gezdirirsek, þunlarý görürüz. O günden bugüne kalan yer adlarý gibi, unutulanlar da var. Aybastý tarihini incelemek tek baþýna yetmiyor. Gölköy'ün tarihi ile birlikte deðerlendirmek gerekiyor. HABSAMANA Aðaç-kilise k., Ahurcuk k., Ak-fatýma k.,Ak-kilise k., Ala-yundlu k., Ay- basda k., Belen k., Borta k.,Çaðat k., Çatak k., Çepnilü mz.(Yunus-i küçük), Çukurcuk k., Çukurlu k., Daroma k., Demircilü k., Döþek k., Elekçi (ekinci) k., Hamastos k., Hatun k., Habsamana kl., Hamastos k., Hýzýrlu k., Hülür k.,Ýfkiger mz., Ýkþeri k., Gargu(kargu) k., Gebecük k., Göl k., Güney k., Kanlu(kayalu) k., Karcýlu k., Kara-göz k., Kuru-aðaç m., Kuþ-doðan k., Mustafa-fakih çf., Müsellem- hacý çf., Nari k., Ohtamanak., Öceli köyü., Samanluk – çukuru k., Saruca k., Sobu – çukuru k., Taþ-oðlu k., Tazý-dere k., Ulucak k.Uzun para k., Yaka -bend k.,Yunus-i küçük k.,Yusuflu k., Zengilü k. BÖLÜK – Ý FÝDAVERENDE Ala-ekin k., Aya – nikide-i büzürk, Aya-nikide-i küçük, Beði-çukuru mz., Beþ-dam(yanda-dam) k.,Çayýr-alan, Çakraz k., Davud-Divanbaþý veled-i Ahmet çf., Demircilü k., Dere k.Hisarcýk k., Hülür k., Kazancýlu k. Kýzýl-dere k., Koray k., Kuþçu k., Kuz-köy, Küp-düþen k., Kürdi k., Osman deresi k., Sarýcý-köy k., Sevdeþlü k., Sevdeþlü – evladý yurdu, Ulu-bey mz. Ulular mz., Yakacýk k., Yaraþ k., Yaylacýk mz. 1915 de Aybastý'daki köylerden bazýlarý; Ahýrcýk, Alpagöz, Beþdam, Beylerli, Çakurlar, Çukur, Çukurcak, Ecelli, Elbeyi, Esenli, Findekse, Hisarcýk, Hoþkadem, Kabalý, Karay, Kayaaltý, Kayadibi, Kýrcali, Koyunculu, Kuz maa korgan, Kürdü maa þelek, Lütfikar, Ortaköy, Pelitözü, Portý, Safalýk, Selçukur, Sevdeþ, Toygar, Yakacýk... Adlarýný muhafaza eden çok az yer yerleþim yerleri kalmýþ. Diðerlerinin ya adlarý deðiþmiþ veya söyleyiþ biçimi deðiþmiþtir. O dönemlerde yaþayan kiþi ve taife isimlerini baktýðýmýzda tanýdýk veya bildik bir isme de rastlayamadýk. “Karac'oðlan sorduðu “Kim var imiþ, biz burada yoð iken?”sorusunun cevabýna da tam olarak ulaþamadýk. Bu topraklarda kimler konaklamýþ kimler gelmiþ kim bilir. Bütün kavimler ya yerleþmiþ kalmýþlar veya iz býrakmýþlar, kendi damgalarýný vurmuþ gitmiþler. Birkaç örnek vermek gerekirse; Yaraþ: Kutlular, Güzelyurt: Hapan (Peçenekçe): Oymak adý. Sarýyar: Borta ( Çaðatayca): Kapý, yük anlamýnda Kühi: Daðlýk yer, daðý çok olan anlamnýa gelmektedr. Kýnýk: Oðuz boyu Yalnýz þu bilinir ki; Buralara yeryüzünde güzel olan ne varsa topluca verilmiþ. Zeki,hoþgörülü, merhamet ve sevgi dolu insanlar da burada yaþamýþ yaþamaktadýr. Kemal Düz
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |