..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalýnamayaný anlatýyor. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > leyla karaca




19 Þubat 2013
Gökyüzü Notlarý Ya da Asýl Adýyla Göðsündeki Gökyüzü  
leyla karaca
Dilruba’nýn yolu bir ermiþle kesiþtiðinde ermiþ ondan göðsündeki gökyüzünün fotoðrafýný çekmesini ister. Ama önce Dilruba’yý farklý ve fantastik alemlere götürecektir: Duymak, görmek ve koku alemleri. Burada Dilruba’nýn kendini yeniden keþfetmesini isteyen ermiþ ona duyularla ilgili uzun dersler de verir. Sýra koku alemine geldiðinde Dilruba Tuðrul’la tanýþýr ve onun kokusunu duymaya baþlar. Bunun sýrrýna kendi göðünün fotoðrafýný çekmeden önce koku aleminde yaklaþacaktýr.


:CHHH:
Sabit Bey’in Bilinçaltý Günlükleri’ni yazarken aklým, ben tam bu satýrlarý yazdýðým sýrada baskýya girmek üzere olan Göðsündeki Gökyüzü’nde. Sabit Bey biraz kendi dosyasýnda dinlensin ve ben Göðsündeki Gökyüzü’nden bahsedeyim. Neden, ne kadar sürede ve nasýl yazýldýðý hakkýnda birkaç kelam etmek için þuracýkta durayým.

Elbette hangi gün yazmaya baþladýðýmý tam hatýrlayamýyorum ancak 26 mart 2012 de henüz 55 sayfa olan dosyayý gmail adresime kaydetmiþim. Bu dosyada henüz göðsündeki gökyüzü ifadesi yok. Bu dosyayý Keþþaf adýyla kaydetmiþim. Bu tarihe göre düþünürsem yazmaya mart baþý gibi baþlamýþ olmalýyým o zaman. Havalar daha ýsýnmamýþken ama yalancý bir güneþin cama vurduðu bir gün Safran’a telefon açtýðýmý hatýrlýyorum. Kitaptaki adýyla Safran tabii. Ona daha henüz birkaç sayfa yazmýþken telefon açýp, ‘ Müsaade varsa sizi yazmak istiyorum.’ dediðimi çok net hatýrlýyorum. Ve onun ‘Yaz ama adýmý verme…’ dediðini de.

Ardýndan benim için çetin süreç baþlamýþ oluyor. Bir romanýn yazýlýþ aþamalarýný anlatmak bir zifafý anlatmak kadar zor. Ýþin en zor tarafý mistik bir eser kaleme alýrken o mahrem duygularýn neresinde, nasýl duracaðýný bilememek…Ya haddi aþan bir kelam edersem endiþesiyle kalemin ucunun titreyip durmasý. Ýþte o kalemin ucunun titreyip durduðu yerde yardým istemek…Ve asýl o gelen yardýmýn romanýn ta kendisi olduðunu anlamak.

Bahsettiðim 55.sayfadan sonra bir müddet yazamadým. Çünkü bu iþin benim boyumu aþtýðýný düþünmeye baþlamýþtým. Ta ki çok emin olduðum bir iþaretler silsilesi baþlayýncaya dek…’Yaz!’ iþaretleri peþpeþe gelmeye baþlayýnca benim için bir akýþ da baþlamýþ oldu. Kendimi aradan çýkardýðým ölçüde akýþ güçleniyor ve büyüleyici bir þekilde beni esir alýyordu. Hem canýmý yakýyor, hem can baðýþlýyordu.

Ýlerleyen zamanlarda bu akýþýn yönü defalarca deðiþti; bu berrak su kah kýyýya çarptý, kah okyanusa açýldý…Kendi olaðan yönünü bulmasý için çok çalkalanmasý gerekti. Kendisi çalkalanýrken beni de çalkaladý. Her seferinde dengem bozuldu, her yön buluþta duruldum.
Biraz daha ilerleyince bazý konularda derinlemesine araþtýrma yapmam gerekti. Bu araþtýrmalar beni akýþtan koparýp rasyonel düþünceye davet ediyordu. Anlatýmý besliyor, zenginleþtiriyor, içeriðin farklý katmanlarýný saðlamlaþtýrýyordu.

O aradaki süre boyunca bir ara ALES’e girmek için durdum. Bir ay kadar bu akýþtan görünüþte tamamen koptum. Oysa aklým fikrim hep ondaydý…ALES ilkbaharýn yapýldýðý 13 Mayýs’tan sonra sabrý tükenmiþ bir aþýk gibi romana geri döndüm. Yine ayný akýþýn içinde buldum kendimi ancak bu kez su çok daha derin ve þiddetliydi. Günün belli saatlerinde yazýyor, belirlediðim bazý diðer saatlerde farklý kitaplar okuyordum. O sýralarda biliþimdeki iþimden ayrýldýðým için kendimi tamamen bu iþe verebiliyordum.

A4 formatýnda yazýyordum ve sayfalar ilerledikçe, ‘Bu iyi…Daha ikiyüzüncü sayfadayým...” diyerek nerede olduðumu kontrol edip rahatlýyordum. Oysa roman formatý A5 formatýydý ve benim A4 formatýnda yazdýðým 282 sayfa, A5 yani roman formatýnda 511 sayfaya denk geliyordu. Sizin anlayacaðýnýz oldukça kapsamlý bir çalýþma yapýyordum, ancak henüz farkýnda deðildim. Kendimi nasýl bu kadar kaptýrdýðýma sonradan ben de þaþýrdým!

Konuyla ilgili araþtýrmalar yapmaya devam ettiðimi, uzun uzun sayfalarý taradýðýmý, hatta Youtübe’da iþime yarayacak türden önemli savaþ sahnelerini izlediðimi dahi hatýrlýyorum. Ondan önce günlerce cirit okuduðumu, durmadan cirit izlediðimi…Ondan da önce bir iki hafta boyunca nasýl iyi at binilir konusunu araþtýrdýðýmý ve ardýndan bununla yetinmeyip küçük bir çiftlikte defalarca at bindiðimi söylemeliyim size. Sonra duymak, görmek ve koku alemlerini anlatýrken, görmenin, duymanýn ve koklamanýn bilimsel anlamda nasýl olup bittiðini uzun uzun araþtýrdým; renkleri ve ýþýðý da. Fotoðraf sanatýyla ilgili en az 8-10 kitap inceledim. O kitaplarý okurken fotoðraf sanatý beni o kadar etkiledi ki üniversitede fotoðrafçýlýk okumayý bile düþündüm.

Bazý günler yazarken saatlerin nasýl geçtiðini ve günün nasýl olup da bitiverdiðini hiç fark etmedim. Etrafýmda bu süre boyunca duyduðum tek ses dýþarýdan gelen ve durmadan öten horozun harika sesiydi. Ne tuhaf ki romanýn bittiði günlerde sahibi bu horozu kesmiþ. Buna üzüldüm gerçekten…Ýþin tuhaf tarafý ben yazarken ortam müsaitse müziðin sesini sonuna dek açarým. Ama bu gürültüde o horozun muhteþem sesini içten içe seçiyordum.

Farkýndaysanýz aslýnda romanýn o mahrem macerasýna hiç girmeden yani suya sabuna dokunmadan anlattým bazý þeyleri. Elbette daha derinlerde en azýndan benim açýmdan olaðanüstü þeyler var, ancak dile gelmiyor. Mesela romanýn neden yazýldýðý konusu var. Bu bir çekim galiba, durduramadým.

16 temmuz 2012’de dosyayý 185 sayfa olarak gmail’ime kaydetmiþim. Dosyanýn adý halen Keþþaf. Ýtiraf etmeliyim ki romanýn bazý bölümlerini yazarken yemek içmek dahi aklýma gelmedi. Ana karakterin adýný uzun süre düþündüm. Hatta birkaç kere ismini deðiþtirdim, en sonunda rüyamda duydum ismini. Uyandýðýmda mutlu oldum, isim gerçekten güzeldi: Dilruba! Sanýrým bilinçaltým bana bu karakter için en uygun ismi söylüyordu!

Ramazan ayýna geldiðimde iftar ve sahur arasýnda savaþ ve çöl sahnelerini yazdýðýmý hatýrlýyorum. Ancak iftar ve sahur arasýndaki o süre bana yetmiyordu nedense. Ýftardan sonra hemen sahur oluyor gibi geliyordu. Ramazan benim için baþka açýlardan da zor bir aydý!
Ramazan bayramýnýn ilk günü roman tamamen bitmiþti. Bazý yerlerin üzerinden geçip kontrol ediyor ve genel anlamda kurgunun ne kadar içten ve doðal olduðuna bakýyordum. 19 Aðustos 2012’ymiþ Ramazan bayramý...

Bugün 19 þubat 2013...Romanýn baskýya girdiði dakikalar...

Yalnýz belirtmeliyim ki, bana acý veren süreç romanýn bittiði tarihten sonra baþladý. Ramazan bayramýnýn o ilk günü içime bir acý çöreklendi. Ben çok farkýnda deðildim ama o günden sonra (yani 19 Aðustos 2012’den sonra ) Kasým ayýna kadar dikey bir düþüþ yaþadým. Bir anda boþluða düþmüþ, yahut terk edilmiþ gibi olmuþtum. Sonra her þey yavaþ yavaþ normale dönmeye baþladý…
Bu satýrlarý yazdýðýma göre rutine dönmüþ olmalýyým. Tüm bu ilginç zaman dilimi boyunca yaþadýklarým için tüm kalbimle þükrediyorum.


Romaný merak edenler için kýsacýk bir ipucu….,

'Dilruba’nýn yolu bir ermiþle kesiþtiðinde ermiþ ondan göðsündeki gökyüzünün fotoðrafýný çekmesini ister. Ama önce Dilruba’yý farklý ve fantastik alemlere götürecektir: Duymak, görmek ve koku alemleri. Burada Dilruba’nýn kendini yeniden keþfetmesini isteyen ermiþ ona duyularla ilgili uzun dersler de verir. Sýra koku alemine geldiðinde Dilruba Tuðrul’la tanýþýr ve onun kokusunu duymaya baþlar. Bunun sýrrýna kendi göðünün fotoðrafýný çekmeden önce koku aleminde yaklaþacaktýr.'

Kitabý kýsa bir süre sonra kitapnehri.com’dan (daha ucuza) temin edebilirsiniz. (Leyla Karaca-Göðsündeki Gökyüzü) Ayrýca 16 Mart 2013’de Ankara AKM’de (Eski Hipodrom) imza günümüz var. Tüm Ankara davetlidir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Göðsündeki Gökyüzü - Sevgili Büþra Ay'a Teþekkürle...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Çeviri Günlükleri 2 [Þiir]
Kýrýk Beyaz [Þiir]
Yaseminler Yavaþ Açar [Þiir]
Leyla Karaca / Üçüncü Mevki Dergisi Ýçin Söyleþi [Þiir]
Sonsuzla Sek Sek'te Var mýsýn? [Þiir]
Leyla Karaca / Acemi Dergisi Ýçin Söyleþi [Þiir]
Çeviri Günlükleri 1 [Þiir]
ve Þiir (1) [Þiir]
Yumuþak G Soruþturma; Þiirin Estetik Deðeri [Þiir]
Muazzam [Þiir]


leyla karaca kimdir?

Ruh bedende ihtiyar olarak doðar; beden ruhu gençleþtirmek için ihtiyarlar. (Oscar Wilde)


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © leyla karaca, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.