Bir Pazar sabahý þehrin sokaklarýný dolaþmaya çýkarsa kötülük, neþesi yerindeyse, derin derin nefes almak, gökyüzünü ciðerlerine çekmek istiyorsa; korkma zarar vermez sana… Günlerden pazardýr. Yüzünde bir gülümseme, olabildiðine babacandýr.

Adýmlarý kendinden emin, gözleri bütün detaylarýný taramaktadýr þehrin…
O kadar iyiliksever, o kadar cömert olabilir ki bazen; þaþkýnlýk içinde kalabilirsin. O’nu kötülük deðil de, yeryüzüne inmiþ kanatsýz bir melek sanabilirsin.
Elini sýkarsan göreceksin ki; elinde insan sýcaðý vardýr. Öyle iri yarý ve güçlü, ayný zamanda öyle ufak tefektir ki kötülük, odalarý hiç kimsenin ömür boyu sýðýnamayacaðý kadar dardýr.
Odacýklardan meydana gelmiþtir kötülük ve üç katlýdýr. En alt katta insani arzular, hýrslar, öfke, nefret hatta ihanet vardýr. Orta katta vicdanýn baþkaldýrýþlarý bulunur. Ýsyanlar kilit altýna alýnmýþtýr. En üst katta telafi ediciler, isyancýya cevaplar ve bunlara uygun maskeler bulunur…

Suyun yüzeyinde görülen, buzdaðýnýn bu en üst kýsmýdýr genellikle. Bu sebeple o çetrefil yapýya, çoðu zaman saygý bile duyulur.

Ýnsan zaten Pandora’nýn kutusudur. Kötülük ise kutular dolusu odacýk. Bir yanda sefahat, bir yanda feragat. Bir yanda nefret, bir yanda þehvet. Dünya iþlerinden elini ayaðýný çekmiþken bir yaný, diðer yanda boylu boyunca siyaset. Ve iki gücün arasýnda sýkýþmýþ, haykýran bir vicdan. Ne fayda ki çýðlýðýnda çeliþkiler dolaþýr…

Öyle bir varlýktýr ki bu; bir yaný gýrtlaðýna kadar günaha, ihanete bulaþmýþken, diðer yaný hidayete ulaþmaya uðraþýr…



Mustafa Yener