..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiðinden, dünyada bulunduðundan, dünyadan gideceðinden hoþnut olan bir kimse görmedim. -Namýk Kemal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > MUHAMMET ALÝ YÜKSEL




4 Nisan 2012
Osman'ýn Dünyasý  
MUHAMMET ALÝ YÜKSEL
12 eylül'ün çalkantýlý günleri,Osman'ýn gerçeklik duygusunun oluþmasý,kayýp bir kuþaðýn Osman'ýn kiþiliðinde yansýtýlmasý


:CBGD:
                         
Ve ölüm yamacýmdadýr artýk
Yaþamsa çok uzak
Beni tutan yaþamýn canlý ipleridir
Onlar olmasa ne kolay olacak .

Uzak bir çiftlikte öðle saatlerinde
Su buharý zamaný titretirken
Tüm hayvanlar öðle uykusunda
Zaman bile öldüðünde gelmeli ölüm
Selda Yüksel

     OSMAN'IN      DÜNYASI
     
     Çöl, hýzlý en dayanýklý olanlarýn ayakta kalabildiði, su kaynaklarýnýn kýsýtlý olduðu , ulaþýlacak su kaynaklarýna ulaþmak için zamanla yarýþan kervanlarýn, belki de en zor nokta olan ortalanan çölde, yýldýza göre yön bulunurken çýkacak bir fýrtýnada yolu kaybetme riski:Osman’ýn gerçeklik duygusunun oluþmasý çok ufak yaþlara dayanýyordu. Belki de oturduðu ufak kasabada yetiþkinler dünyasýna dalmýþ düzenlenen kaymakamlýk kupasý maçlarýný ufak dünyasýnda büyütmüþ, büyülenmiþ,her oynadýðý maçý kazanan PTT takýmýný izlemiþ ve son maça bu takýmýn minibüsüyle gitme fýrsatýný bulmuþtu. O dev gibi adamlarla alkýþlar þarkýlar,küfürler eþliðinde hareket etmiþ ,artýk yenme dýþýnda bir sonucun olabileceðini,ufuksuz gözlerinde canlandýramamýþtýr.
     Göz alabildiðince geniþ uzanan, iki ýrmak arasýnda kalan, bu yeþil ovadaki kasabada, tabur sahasýnda oynanan maçýn baþlamasýyla aðabeylerinin gol yediðini görüyor, toparlanamadan bir ikincisini ve o dev gibi adamýn ayaðýnýn kýrýldýðýný görüyor, bir süre sonra üçüncü gol, bir adamýn daha ayaðýnýn kýrýlýp bütün takýmýn daha yirmi dakika dolmadan sahadan çekildiðini gözlemliyor.
O renkli dünyasýnda gerçekle ilgili ilk þokunu yaþýyor.
Güzeldi hayal tadýnda yaþamak,neden uyanmýþtý sanki.
     Eylül döneminin çalkantýlý yýllarýydý ,kanýksamýþtý silah seslerini ,alýþmýþtý her olayda talebeler yapýyor sözlerini duymaya büyüklerinden, aslýnda algýlamýyor da deðildi, bu ufak kasabada lise dýþýnda eðitim kurumlarýnýn olmadýðýný yine de kafasýnda bu olaylarýn sebebinin öðrenciler olduðunu düþünüyor, yýkamadýðý önyargýsýyla hepsini ayný görüyordu.Bu ölümlerin önyargý üstüne olanlarý da yok muydu ?Ýyi bir insandý Þerafettin abisi bu ufak kasabada murat 124 lerden sonra belki de Anadol arabayý bu kasabaya getiren ilk insandý.Çocuðunun oyun arkadaþlarý olarak her gün bizi sinemaya arabasýyla býrakan bu insan: “Bizi o zamanlar tek eðlencemiz olan sinemaya alýþtýrmýþtý.’’ Ergenlik çaðýna ulaþmamýþ olsak ta o erotik sinema furyasýnda yýldýzlarla neredeyse duygusal bir bað kurmuþtuk. Yine Serafettin aðabeyimiz oðlunu ve mahalle çocuklarýný almýþ geziye gidiyordu .Kavþakta silahlý adamlar arabayý çapraz ateþe tutmuþlardý. Þerafettin aðabeyimiz kendini arka koltuða çocuklarýn yanýna atarak yara almaktan kurtulmuþtu . Evin önüne gelen arabanýn ön camý çatlaklardan paramparça olmuþ, birçok kurþun deliði açýlmýþ, o çocuk haliyle belki de oyun oynadýðýný düþünerek tam on yedi tane kurþun deliði saymýþtý. Öyle ki biri tam direksiyonun ortasýnda yer alýyordu . Belki de bir mucize eseri kimsenin burnu bile kanamamýþtý. Bir kaç ay sonra Þerafettin abisini kanlar içinde görmüþtü yüreði burkularak, sopalarla dövülmüþtü . Bu olaydan sonra evinin her tarafýný korunaklý hale getirmiþ. Ön tarafa düþen avluyu kapatarak antreye çevirmiþ, demir bir kapý yaptýrmýþtý.Ama ölüm soðuk yüzünü bir gün açýk unutulan kapýdan süzülerek göstermiþti.Yastýða kapaklanarak ön tarafa tek kurþunla vurularak düþmüþtü.      Kuraklýðýn baþ göstermeye baþladýðý çölde amansýz bir yarýþ vardý. Kahramanlar içinse yaþam savaþý , kuraklýk baþ gösteriyor. Suyu paylaþan timsahlar, su aygýrlarý kimseye yaþam hakký tanýmýyordu. Sular gittikçe çekilmekte artýk çok ufak bir göl þeklini almaktaydý .Su arayan þempanzeler,antiloplar yüzlerce timsahýn yaþadýðý artýk çamurlaþan bu gölde büyük bir riski göze alarak bir yudum su içmeye çalýþýyordu. Yavrusunu timsaha kaptýran þempanze ne yapacaðýný bilemiyor ,beyhude gayretlerle çocuðunu kurtarmaya çalýþýyordu.Artýk çamura dönmüþ bu su birikintisinin çevresinde topraðý eþeleyerek su bulmaya çalýþan hayvanlar,mücadele halindeydi güçsüzlüðüne bile bakmayan hayvanlar daha güçlüsüyle mücadeleyi göze alýyor. Bu ortamda yavrularýna bile agresifleþebiliyordu.     
Zaman perde çekiyordu her þeye, herþeyin zamanýn da yaþanmasý gerektiðini, hep bir þeylere geç kalmaktan korktuðunu ama sürekli geç kaldýðýný düþünürdü. Zaman mefhumuna takýlýp kalmýþtý. Belki de kendi zamanýnda asýlý kalmýþtý. Geçmiþi çok güzel hatýrlardý.Yaþadýðý sanal bir gerçeklik miydi?Yoksa öyle bir iklim ,öyle bir yaþam ,öyle bir dünya yok muydu ? Bina yapýp insanlarý altýnda býrakan ,baþkasýnýn eksiði üzerine hayat kuran dünya daha mý gerçekti? Neden sevgiyi katýþýksýz ,yalansýz ,hesapsýz arardý hangi çaðda kalmýþtý? Leyla ve Mecnun ‘u tanýmýþ mýydý? Daðlarý delen bir aþkta mý takýlý kalmýþtý? Yok yok Abdulhak Hamit’in Makberinde,Stendal’ýn Kýrmýzý ve Siyahýnda, Goriot Babanýn kýzlarýna beslediði sevgisinde , ya da Antik Yunandaki lirik sevdalarda…
Yine gecede ilerliyordu(gecenin aydýnlýðýný seviyordu ,gündüzün karanlýðýný istemezdi) bakýþlarý asýlý kalmýþtý gecede, her yer aydýnlýk davullar çalýnýyor, karþýlýklý iki davulcu hem çalýyor hem oynuyor, davulun biri yukarý çýkarken öteki aþaðýda, bu ritmik salýným dönüþlere zurna sesi eþlik ediyordu. Sevincin ömrü yok diyordu.Bu umut anýnda rüyalarý yanýyordu.
     Yaþamamýþ deðildi ilkbaharý ,yemyeþildi umutlarý, yapamadýklarýný eksik taraflarýný hep onunla tamamlýyordu.Herkesin eksik býraktýðý bir þey vardý yaþantýsýnda, doldururum sandýðý kendi eksilmesiydi aslýnda; ruhu bir cenderede eziliyordu sanki, kýrk gömlek hikayesini çok seviyordu:* “Ýki aþýk sevgiye kýrk gömlekle baþlar biri bir gömleði çýkarýrken, karþý tarafta çýkarýr ,birisi kýrkýncý gömleði daha erken çýkarýrsa ,daha erken çýplak kalýrsa, karþý taraf yýlan olur onu sokarmýþ”. Sevgi karþýlýklý paylaþýmdý onda, seven insan vermeyi düþünürdü. Hep almayý deðil ,cesaret edememeliydi ayrýlýrken “Beni az sevmiþ olsaydýn, belki anlardýn’’ demiþ.
Karþýdaki ses:”Az sevmek mi?’’ diyebilmiþti.
     Yine tabur sahasýndaki maçlardan birini izlerken, elindeki sigarayla topraktan çýkan karýncalarý yakan yetiþkin adamý gözlemliyordu.Tabur takýmýyla, ilçenin yaptýðý karþýlaþmayý izlerken çok büyük bir haz alýyordu. Ýri cüsseli kalecinin sakatlanmadan akrobatik hareketlerle uçarak toplarý almasýndan uçarak aldýðý bir topta, yere düþerken önce elinin yere çarpmasý, topun süzülerek yerden kaleye girmesi, maçýn sonunda Reha astsubayla ilçe takýmýnýn kalecisinin takýþmasý, bir anda astsubayýn silah çekmesi ,kalecinin taburun etrafýný çevreleyen tellerden atlamasý, bir daha bu sahada böyle turnuvalarýn düzenlendiðini görmemesi ,çok sonralar çýkan çatýþmada ölenlerin, ailelerinin teþhisi için getirilen cesetlerinin , sahada tutulmasý bu sahayý son görüþüydü çocuk dünyasýnda.
     Somon balýðý akýntýya karþý yüzerek okyanusa ulaþmaya çalýþýr.Bu yol tehlikelerle doludur.
Bu balýklar yoruldukça suyun yüzeyinde yüzmeye baþlar ayýlara av olurlar .Gittikçe de ayýlar seçici olmaya baþlar,gidecekleri yere ulaþanlarýn artýk gücü tükenmiþ olur.Yumurtladýktan sonra
ölürler. Tatlý suda doðan, ýrmak aþýp okyanusa ulaþan ,akýntýya karþý neslin devamý için yüzen
balýklar…
     Engin uzanan bu ovada, karþý tarafa geçmek, sýnýrlarý aþmak ölümü göze almaktý. Ovaya tepeden bakýldýðýnda deniz anýmsanýrdý.Günesin Ýnsanýn içini ýsýttýðý, belli dönemlerinde,bozkýr sarýsýnýn her tonunun görüldüðü ovanýn yukarýsýndaki vadi, inanýlmayacak güzellikleri barýndýrýyordu.Derin olduðu halde sýð görünen ,dibindeki yosunlarý görebileceðimiz, içtiðimiz sudan daha beyaz olan, suyun kaynaðýnýn olduðu yer. Ýçerilere girildikçe, böylesine sýcak bir iklimde: Menekþe, leylak kokularýnýn insaný sardýðý, ürperten bir serinlik,yeþilin her tonunun suya yansýmasý, karanlýk köþelerde güneþ ýþýðýnýn sýk aðaçlar arasýndan sýzmasý, su sesleri bir anda iklimin deðiþtiði bir hayal alemine büründürür tanýklýk edenleri. Güzellikleri yaþamak,güzelliklerin farkýnda olmaksa, geç yaþanýlan, geç öðrenilen bir duyguydu burada. Ýnsanlarýn çoðunun deðer verilmezlik ;belki de kuþaklardan gelen hovardalýk,kumar tutkusu, birçok hayatý esir alýyordu. Ýnsanlar mücadele ettikleri oranda bu bataktan çýkabiliyorlardý.Kimi karanlýk yollarda kayboluyor, kurtulduðunu düþünenler ise içlerinde taþýdýklarý ,uðrunda bir çok bedel ödedikleri , hep ertelemiþ olduklarý güzel günler için,çok zaman geç kaldýklarýný; aslýnda yaþadýklarý, farkýna varmadýklarý ,surecin daha gerçek olduðunu anlýyorlardý.Osman Ýstanbul da ziyaret ettiði ilçe derneðinde babasýnýn futbol takýmýnda oynarken çektirdiði fotoðrafa bakarken tüm bu çeliþkili duygularý yaþýyordu.
     Çok ufaktý, ince hastalýðýn pençesinde olan babasýnýn yerine bazen fabrikaya çalýþmaya giderdi.Bir çok kerpiç evin bulunduðu bu ilçede, ev duvarlarýnýn üstüne yuvarlak kalaslar sýralý olarak ,aralýklý paralel dizilir,üste tahta konulup, üstüne de kerpiç denilen toprak atýlýrdý.Kýrýlan mutfaktaki kalasta, aþaðýdan dik tutturulan bir kalasla desteklenmiþti .Çok az kira ödüyorlardý bu eve babanýn kumar tutkusu, þimdi de hastalýðý insanlara çaresizliði yaþatmýþtý. Kýþýn baþkasýnýn evi önünden birkaç odun almaya zorlamýþtý.Bir süre sonra baba yummuþtu gözlerini. Bu iþte yoktu artýk.Evin kýzlarýndan biri ilçenin, yaman kavgacý diyebileceðimiz, þiþman komþularýnýn, hindisini çalmýþtý. Ziyafet hayaliyle, kýzla annesi tuvalette hindiyi büyük bir heyecanla kesmiþlerdi .Þiþman hanýmsa çoktan hindisini aramaya çýkmýþtý.Hindi piþmiþ tencereyi þenlendirmekteydi. Ama maalesef o gece de onlara bir küfür yetmiþti .Evdeki tencereden de olmuþlardý .Bütün bu duygularý yaþamak Osman’ ýn çocuk ruhunda örselenmeye sebep olmuþtu, aðabeyi karanlýk yollarda kaybolmuþtu. Hýrsýzlýktan hapse girip çýkmaya baþlamýþtý.Bu kuþaðýn sayýsýz örnekleri vardý. Servetini harcayanlar ,sayýsýz mülkünü satanlar, geride kalanlara deðiþik duygularý yaþatmýþtý. Günün zamanýn farkýna vardýramamýþtý.Geride ruhu parçalanmýþ doktorlar,Karanlýkta kaybolmuþ insanlar toplumdaki kurallara baþ kaldýrmýþ her þeyin bilimsel yeniden yazýlmasý gerektiðini düþünen beyinler býrakmýþtý.Ama toplumdaki kabuller önyargýlarla mücadele etmeleri pekte kolay deðildi.Maskelerini takmak yada takmamak yönündeki iç çýðlýklarý birbirine karýþmakta, ruhlarýný daha da aðýr bir cendereye sarmaktaydý.Fotoðraftan gözünü aldýðýnda Osman’ýn kafasýndan ,yaþanmayan gençlikler,uðruna bedel ödenmiþ, imkansýzlýklar içinde kazanýlmýþ sýnavlar,bin bir zorlukla bitirilmiþ okullar geçiyordu. Bu zorluklarý yaþatanlara duyulan öfkelerle geçmiþ; zamanýn, güzelliklerin farkýna varamamýþ,beklenilen gün geldiðinde, isteklerine kavuþtuklarýnda, boþluða düþenleri, kendisi olamayanlarý, düþünüyordu. Ýnsanlarýn tutkularýnýn esiri olabileceklerini de görüyor özlem,içine yayýlan bir sýcaklýkla babasýný çok özlüyor,nefreti ve sevgiyi ayný anda içinde barýndýrýyor.Artýk kime kýzacaðýný bilemiyordu. Daracýk bir sokakta üst üste dizilmiþ binalarýn uçsuz karþýlýklý iki ip gibi uzayýp enginlere açýldýðý bu sokaktaki dernekte ,Osman’ýn gözü pencereye iliþtiðinde: Hýrlayarak adama doðru gelen köpeði, adamýn yakýnýnda duran kepenklerin indirilmesinde kullanýlan sopayý kaparak karþý duruþunu, kararlýlýðýný, her an adamýn üstüne atlayacakmýþ gibi gözüken, gözbebekleri öfkeden parlayan, bu siyah, çoban köpeðini andýran hayvanýn ,duraklayýp sýrtýný dönerek uzaklaþtýðýný görür.Yoksa kendisi de güç karþýsýnda boyun mu eðmiþti?
     B.Breht’in yazdýðý anlaþmanýn önemi oyununda düþen, insanlýðýn yararýna çalýþmayan pilotlara yardýmýn gereksizliðini tartýþýrken gösterilen ,vurulan çocuklar, kopmuþ kollar, hala yaþadýðý evrende bir gerçekti.
     Dönüþ için yola çýktýðýnda, yeniden bu dar sokaklardan geçip özgürlüðü olduðunu düþündüðü ,aylýk olarak aldýðý mavi kartla ,Basýn Sitesi otobüsüyle Aksaray’a doðru yol almaya baþlamýþtý.Evleri binalarý,meydanlarý geride býrakarak ilerliyorlardý.Þu anki dünyayý algýlamasý da o þekildeydi, süratle geride býrakýlanlar.Çok zaman bir semtteyken baþka bir semtte olmak ister, Beþiktaþtayken Eminönü’ nü özler, baharat kokularýyla bezenmiþ mýsýr çarþýsýnýn egzotik havasý içinde Mahmutpaþa’ya doðru yürür. Ýnsan kalabalýklarýnýn arasýnda zorla ilerleyerek Caðaloðlundan Beyazýt’a doðru yol alýrdý.Ordan Sarýyer de olmak isterdi.
     Akþam bitkin bir þekilde bir sonraki güne umudunu taþýrdý.
     Saðlýk ocaðýna yolu düþmüþtü: Elinde çocukla gelen hanýmlar ,yaþlý beyler bir taraftan numara almak için kasadan para ödeyip, fiþ alanlar öbür tarafta iþlerini bitirip kayýt için bekleyenler,hemþirenin tok sesiyle insanlarýn çoðunun dikkati o tarafa yöneldi:
‘’Pansuman olmak için gelen kiþi fiþ kessin’’salonda ses yok.
Tekrar:’’pansuman olacak arkadaþ fiþ kessin’’yine bir sessizlik.
Üçüncü tekrar ve salona biraz göz attýktan sonra yaþlý kasketli adama dönerek
-Amca sen pansuman olmayacak mýydýn?
-Evet olacaktým.
-Yedi milyon lira.
-“Ama ama ben sadece pansuman olacaktým” diyebildi.
-Tamam amca yedi milyon lira.
Adam”:Hadi eyvallah” diyerek çýkýp gitti.
Buradan ayrýldýktan sonra gene gündelik hayatýn koþuþturmalarý içinde bulmuþtu kendisini.
Dýþarýdaki nisan güneþi gibi dalgalanmalarý baþlamýþtý, bir açýp bir kapatan: Aslýnda hastalýk derecesinde baðlýydý bu þehre, aradýðý her þeyi burada bulduðunu düþünüyordu, ister Anadolu’yu isterse kafasýnda canlandýrdýðý Avrupa’yý, insanlar buraya kültürünün öðelerini taþýyarak gelmiþlerdi. Fatihteki kadýnlar pazarýnda genellikle Siirtliler olurdu.Güneydoðu yemeklerini özlediðinde burayý tercih ederdi.Bumbar denilen baðýrsaklarýn etli pilavla doldurulmasýyla yapýlan yemek, kuzunun özel tandýrlarda buharla piþirilmesiyle yapýlan büryan,içli köfte,perde pilav…Önceleri bu þehre sadece çalýþmak için gelirdi. Þu anki yerleþik iþiyle rahat sayýlýrdý.Gençliðinde çalýþtýðý iþlerden birinde, Aksaray da üstü disko restoran da çalýþýrken: Kazak kýzla, Rus gencinin sarmaþ dolaþ bir þekilde giriþ kapýsý ayný olan kýz tuvaletine beraber girdiklerini ,bir süre sonra ter içinde çýktýklarýný görmüþtü.Ertesi gün olayý aþçýya söylediðinde aþçý kendisini gammazlamýþ .Olayý zamanýnda anlatmadýðý için iþten kovulmuþtu. Hakkýný istediðinde de dövülmüþ. Ýtiþme esnasýnda da bununla yetinmeyen patron, porselen tabakla kaþýný yarmýþtý. Toplumdaki insanlarý çokta tanýyamadýðýnýn ayýrtýna varabilmiþ deðildi. Anadolu kasabasýndaki okulundan arta kalan zamanda bu büyük þehirde çalýþmaktaydý.Ýþ bulamazsa açýkta kalacaðý zamanlar olurdu.Son paralarýný da Unkapaný’ndaki bir otele verip iþ aramaya baþlamýþtý.Aksaray Lalelide ki sokaklarý defalarca arþýnlayýp otel yada restoran camlarýndaki ilanlara bakmýþtý.Ama çabalarýnýn çoðu beyhudeydi ,son olarak oteline dönmüþ, parasýnýn olmadýðýný yarýn çalýþýp vereceðini söylemiþ ama otel sahibi kabul etmemiþ. Akþam son bir umutla döndüðü Aksaray da dýþ servis için eleman arayan bir yerle konuþmuþ adam uzun süreli iþçi aradýðýný ,çevreyi iþi öðreteceðini üç aydan öncede ayrýlýrsa içerdeki aylýðýný veremeyeceðini anlatmýþtý. Okulunun açýlmasýna bir ay kalmýþtý çaresiz yalan söyleyerek iþe girdi. Yemek ,kalacak yer ayarlanmýþtý.Otellere ,çevredeki dericilere ,atölyelere yemek taþýmaya baþlamýþtý.Kýsa sürede çevreyi öðrenmiþ deðiþik yüzler tanýmaya baþlamýþtý. Ama bir ay çok kýsa bir sürede geçmiþ gitmek istediðini söyleyince de patron konuþulanlarý anýmsatmýþ, para veremeyeceðini söylemiþtir. O günkü yemek paralarýný toplamaya baþlamýþ alacaðýna yakýn bir rakama ulaþmýþtý .Gidiþ yolunda olayýn farkýna varan þef garsona yakalanmýþ. Sadece bir yerden aldýðý ufak bir miktarý adama iade ederek ,kendini þef garsonun kolundan kurtarmýþ, baþka bir yerdeki parayý tahsil ederek alacaðýný kurtarmýþtýr .Üç sene sonra Lalelide çalýþmaya baþlamýþ, bir gün eski patron Baki Bey çýkagelmiþ dostunu ziyaret etmek için, tanýmýþ kahramanýmýzý, Hatay da bir lisede öðretmenlik de yapmýþ olan eski patronumuz hiçbir tepki göstermemiþ.Yanlýzca çalýþmanýn iyi bir þey olduðunu söylemiþtir .
     Çocuk dünyasý yine kasabaya atmýþtý kahramanýmýzý gerçeklik duygusunun oluþmadýðý zamanlara: Kendi dünyasýndaydý kadýnlar burada, sessiz ve dilsiz bir bakýþla insanlarýn yargýlandýðý bir çaðda, namus kavramý çok önemliydi. Ýyi adamý anlatýrken kadýnlar:”Ne terbiyeli adamdý, yanýndan geçersen baþýný kaldýrýp bakmaz” bunu öðrenmiþ olan ,baþkasýnýn eksiði üzerine dünyalarýný kuran erkek egemenler , kimseye bir þey anlatamayacaklarýndan emindiler burada kadýnlarýn. Dilsiz dolaþan bir kadýn vardý kasabada, evli olmadýðý halde çok defa hamile kalan. Kimse hakkýnda konuþulan kadýn olmak istemezdi burada: Evlere temizliðe giden Kumru ya çokta genç olmayan ev sahibi saldýrmýþtý. Büyüklerinden duymuþtu bunu, o çocuk dünyasýnda büyüklerinin çok önemsediði bu olayý ,kýzdýðý, kadýnýn kendi yaþýtý olan oðluna kavgada: “Þöför anneni þöyle yaptý.” demiþti. Çok yýllar sonra çok üzüldüðü bir haberi almýþtý. O küçük çoçuk büyümüþ annesini öldürmüþtü.Bütün kasabanýn konuþtuðu bir olay daha vardý bölgenin varlýklý birçok defa evlenmiþ bu evliliklerden bir sürü çocuðu olan ileri gelen adamlarýndan birinin kýzý dostuna kaçmýþtý.Baþlarý eðik yaþayamazlardý.Kýzýn öldürüldüðünü, bütün vicdanlar biliyordu ama hiçbir iþlem yapýlmýyordu. Duygularýnýn, tutkularýnýn ,eðilimlerinin farkýna varýyordu . “Birine bakmamak neden terbiye iþi olsun?”                     Orman kanununu düþündüðünde aslanlar saldýrýya geçtiðinde, sürüden biri yakalanýncaya kadar hayvanlar kaçar daha sonraysa yakalanana yardým etmezler.
     Ýnsanlarýn üzerine bombalar yaðýyor. Ýnsanlar sýðýnaklarda,çocuklar aðlýyor.Hastaneler yaralýlarý kaldýramayacak durumda, teknolojinin sunduðu silahlar çok aðýr, insanlar havai fiþek izler gibi izliyor. Ýçerde tartýþan iki kiþi hiç durmadan, dýþarýda da silah sesleri hiç susmuyor,kulaklarý saðýr eden ,belki de saatlerce kulaklarý çýnlatan son bomba, az da olsa içerdeki kavgadan kurtarýyor. . Ýnsanlar uzayý keþfetti, uzaklýklarý yakýnlýklarý,çeliði,hýzý ve yüksekliði . Ne kadar yükseklik insanýn baþýný çevirdiyse de insan gözlerinde,insan yüreðinde ,korkuyla açýlan gözlerde, insanlýðýn yere serilmesinde ,Hiroþimalarda ,Nagazakilerde …Yýkýlan yaðmalanan deðerler ,kendi yýkýcýlarýný karþýlayanlar ,doðaya karþý verilen savaþta galip gelen insanlýk ,yere serilen insanlýk , aðýr silahlarla tekmelenen kapýlar ,yüksekten atýlan her bombada yüksekler için o an bir þeyi deðiþtirmese de kirlenen sularda ,yaðan nükler yaðmurlar da ,koþturulan hastaneler, yola dökülenler, yaþlýlar, çaresizler ,baðlanan gözler,orman üst sýnýrýnýn deðiþmesi , insanlýk ordularý…
     Gündelik yaþamýn koþuþturmalarý içinde Osman ile gideceði için sevinçliydi.Ýlçenin tek posta arabasý olan, yýkýk dökük otobüsle sabahýn ilk ýþýklarýyla birlikte yola koyuluyordu. Þoför orta yaþý çoktan devirmiþ hafif þiþman , hafif dalgalý siyah saçlý, bir ayaðý aksak , görenlerde nedense acýma duygusu uyandýran biriydi .Erzakýný taþýyanlarýn , akraba ziyaretine gidenlerin , hastaneye gidecek olanlarýn ,günübirlik gidiþ dönüþ yapýp ilde çalýþan memurlarýn yolu genellikle bu otobüste kesiþirdi. Bu posta arabasý dýþýnda siyah, üzerinde uçak resmi olan dolmuþ taksi diyebileceðimiz araçlar da belli aralýklarla giderdi.Arkadaþlarýyla konuþmalarýnda bu araçlarýn uçak gibi hýzlý gittiðini duymuþtu. Uykulu gözlerle bir sabah bu araca binmesiyle gözünü ilde açmasý bir olmuþtu.Uykuda geçen zamaný düþünememiþ ,bu arabalara binmediði yýllar boyunca bunlarýn uçak gibi, hýzlý gittiðine inanmýþtý çocuk dünyasýnda .Ýlçeye dönüþünde Suriye ye bakan ovada kurulan bu ilçede hastane duvarýna týrmanmaya çaba gösteren arkadaþlarýnýn sýnýr kapýsýna inmeye çalýþan helikopteri ilk defa yakýndan görebilmenin heyecanýný, þaþkýnlýðýný yaþadýðýna þahit oluyor, onlarýn bu çabasýna katýlýyor.
Ýlk gençlik dönemlerinde ilçede durmadan dolaþmayý alýþkanlýk, belki de saplantý haline getirmiþti.ilçede yüksek bina yapýlmýþ mýydý?Ne kadar geliþiyordu? Doðanýn kirlenmesinin farkýnda deðildi daha tanýmamýþtý, depremleri, hastaneleri ; egzoz dumanlarýnýn, kimyasal atýklarýn farkýnda deðildi ve þehri bütün sokaklarýyla derinlemesine,sesleriyle, uðultusuyla yaþamamýþtý daha .
Hastalýk derecesinde de sevmiþti bu þehri çok zaman bir semtteyken baþka bir semtte olmak istemiþti.belki de insan kalabalýklarýnýn arasýnda ne kadar yalnýz olduðunun farkýna bile vardýrmamýþtý bu þehir.Çok duyarlý da deðildi ormanlarýn,kýyýlarýn, hayatlarýn yaðmalanmasýna çocuklarýn balkonlarda geniþ alanlarý bilmeden yaþamasýna bu çaðda.
Kesik burunlu isimsiz kadýnlar ilgisini çekmiþti hep, insana kuþkulu gözlerle bakar, insan yüreklerinde belki de baþkaldýrýnýn izlerini bulurdu.Hakkýnda konuþulan kadýnlar yada aldattýðýndan þüphelenilen kadýnlarýn kocalarý tarafýndan cezalandýrýlmak ,caydýrýlmak maksadýyla kesilmiþti burunlarý. Genç yaþta evlendirilmiþti çoðunluðu, çoðu mutlu olamamýþtý ,en ufak bir þüphe, bir baþkaldýrýda burunlarý kesilmiþ yada öldürülmüþlerdi. Bilginin kaynaðý otoriteydi bu mevsimde, sorgulanmazdý. Ortaçaðýn skolastik düþüncesinin izleri bu zamana taþýnmýþtý. Akla ve mantýða zýt düþünceydi.Daha bilinç kazananlarý: “Kimseye açýklama yapmak zorunda olmadýðýný” söyleyen film yýldýzýna gýpta ile bakmaktaydý.Tek ayakla dolaþan çok insan görmüþtü bu ovada, çoðu iki sýnýr arasýnda kaçakçýlýk yaparken mayýna basmýþ kiþilerdi. Ýlçede kaçak eþyalarýn satýldýðý, Orta Doðunun izlerini taþýyan ,yüzlerce dükkanýn bir arada bulunduðu çoðu iki katlý çarþýlarda: göz kamaþtýrýcý eþyalarýn bulunduðu, Her marka saat ,çakmaklar,tablolar ,neonlar,orta doðudan gelen ipekler,süs eþyalarý sizlere altýndaki dramlarý sezdirmeden bazen de bu kesik ayaklý dükkan sahipleri tarafýndan sunulurdu. Þiddet belki de bir parçasýydý hayatýn burada ayakta kalmanýn bir yolu: Okul bahçesine takýlý kalýyor gözleri .O an geniþ bir alanda, hayal gibiydi renkli okul kitaplarýnda gördüðü resimler,çizdiði ilk resimlerinde sarýnýn sýcaklýðý, çocuðun, ders kitaplarýndaki resimlerde yaþlý kadýna yardým etmesi , sepetlerle toplanan kýrmýzý elmalarýn pazara götürülmesini betimleyen resimler, okuduðu masallardaki mutlu son,bir rüya gibiydi dünyasýnda. Yoksa okulun arka bahçesinde ne amaçla yapýldýðýný bilmediði, dikdörtgen þeklinde betondan yapýlmýþ yaklaþýk bir metre yüksekliðindeki alan üzerine çocuklarýn çýktýðýný gözlemliyor “Kale Bizimdir”oyununun çocuklar tarafýndan baþlatýldýðýný görüyor.Üsttekilerin arkadaþlarýný yukarýya almak istediklerini ,tanýmadýklarýný tekmelemeye baþladýklarýný ,betona çýkanlarýnsa ötekilerini kale bizimdir naralarý atarak aþaðýya ittiklerine, þahit oluyor .Bu sahneler her teneffüste tekrarlanýyor.Tekmede burnu patlayanlar, çýkmak isterken düþüp kolunu kýranlar, her geçen gün artan þiddet gösterisi, artýk bahçenin savaþ alanýna döndüðünü, arka bahçenin her alanýna yayýldýðýný ,elinde zincir, býçak olan öðrenciler bulunduðunu , taþlarýn havada uçuþtuðunu, gözlemliyor. Hiçbir olaya karýþmadýðý halde o gün taþla kafasý yarýlýyor .Okul idaresi çareyi kaleyi yýkmakta buluyor.Zilin çalmasýyla yine kendini koþarak dýþarý attýðýný hatýrlýyor koridorda bekleyen kendisinden yaþça büyük çocuðun attýðý çelmeyle dünyasýnýn karardýðýný, kafasýnýn kanadýðýný hissediyor. Tekrar derse girdiðinde öðretmeninin: ne oldu? sözüne “Öðretmenim çocuk bana marka attý”sözlerinin çocuklar arasýnda gülüþmelere yol açtýðýný görüyor, daha fazla þaþýrýyor.çok doðal anlattýðýný sanýyor yarý Türkçe yarý Arapça konuþtuðunun farkýna bile varamýyor. Eþyanýn gerçek þeklinden ayrýldýðýnýn farkýnda deðil, daha insanýn yaþadýðý çaðdan çokta baðýmsýz olamayacaðýndan ,insan soyunun soykýrýmlara ,çaresizliðe karþý gösterdiði tepkiyi anlayabilmiþ deðil karþýdaki ,pikasso’nun kübik resmine bakarken, eþyanýn neden gerçek þeklinden ayrýldýðýný, küpler,farklý geometrik þekiller olarak resmedildiðini anlayamýyor.
Yýkýntýlar arasýndan itfaiyecilerin çýkardýðý küçük çocuðun cesedini görüyor . Yaþlý kadýnýn bombardýmanda mosmor olmuþ bacaklarýný, kolundaki yaralarýný,gözyaþlarýný,insan aklýnýn alamadýðý bu sahnelere karþý kadýnýn dünyaya: “kör oldunuz, kör oldunuz ,kör oldunuz”, çocuðun, “babamý istiyorum,babamý istiyorum utanýn utanýn” haykýrýþlarý beyninde uðulduyor.Uçan kuþlarýn saçtýðý ateþlerle denizdeki maviliðin karaya çaldýðýný, ölü balýklarýn, kuþlarýn ,denizlere yayýlan yakýtlarla karaya savrulduðunu görüyor.
Kasabanýn iki kilometre ötesinde iklimin deðiþtiði, göz alabildiðince geniþ ,yeþilin her tonunun görüldüðü ovada: Sýcaktan bunalmýþ küçük üç sevimli kardeþin, sulama için oluþturulmuþ, pek derin olmayan kanala ,çýrýlçýplak girdiklerini çok mutlu olduklarýný ,kendilerini gülen gözlerle suya býraktýklarýný, birbirlerine su sýçrattýklarýný, kolkola girerek sýrtüstü suya uzandýklarýný görüyor.O enerjiyle kendini de suya býrakýyor.Birdenbire elinde terlikle çocuklarýn annesinin çýkageldiðini ve çocuklardan birinin sýrtýna terliðin inmesiyle her birinin bir tarlaya kaçýþtýðýna þahit oluyor.Akþam kýrmýzý topraða bulanan donundan annesi anlýyor suya gittiðini .Hayatýnýn en kötü dayaðýný yiyor Osman çocuk dünyasýnda bir yýkým daha yaþýyor.
En büyük zevklerinden biri kahvehanede çayýný yudumlarken ,günlük gazeteleri okumaktý. Birden içinin ürperdiðini haberin tamamýný okuyamadýðýný görür gözüne Kazým Koyuncunun testis kanseri olduðu haberi iliþmiþtir. Ýleriki zamanlarda verdiði mücadeleyi takip etmiþtir”.Çernobil’den sonra radyasyonlu yaðmurlar ilk üstümüze yaðdý.”sözleri zihninde yanký bulmuþtu .Bakanýn gazetelere verdiði demeçte çay içerken yüzüne yayýlan rahatlýðý, çaylarýn tehlikesiz olduðunu söylemesi,Ýstanbul da Altunizade öðrenci yurdunda kalýrken , öðrencilerin kupa denilen bardaklarla, ders çalýþma aralarýnda içtikleri yada arkadaþlarýyla kantinde otururken ,en büyük zevkleri olan bu çaylarýn, kantine çuvallarla taþýndýðýný hatýrlar .Çok þeyin tam olmadýðý yýllardý büyük þehrin karmaþasý içinde ,gelecek kaygýlarý, ertelenen yaþamlar ,belki de eðitim sisteminden kaynaklanan, insanlarýn dünyayý sadece ders olarak algýladýðý,yaþanan zamanýn farkýna varýlmadýðý,sadece testlerle ,çalýþmayla geçirilen ,iyi çocuk olma ama bundan bir türlü kurtulamama o gözünde büyüttüðü dereceye girmiþ öðrencilerin ,uyum bile saðlayamadýðýný görüyordu gözlemlerinde. Belki biraz daha mükemmeliyetçi olduklarýný seziyor, sosyal anlamda bir çoðunun tek dünyasýnýn ders olduðunun ayrýmýna varýyordu.Kazandýklarý oranda kaybettiklerinin farkýna çoðu çok geç varýyordu.O anda ruhunu okþayan bir müzik sesiyle yurt odasýnda bulundurduðu radyodaki þarkýya eþlik etmeye baþlýyordu.
Güz gülleri gibiyiz
Hiç bahar yaþamadýk
Ya sevmeyi bilmedik yýllarca
Ya sevince geç kaldýk
Bu parçanýn neden çok sevildiði üstüne de düþünmemiþti.Çoðu farkýnda deðildi zamanýn, kimi farkýnda olanlarsa, þartlarýn çok zaman dýþlarýnda geliþtiðini düþünüyordu. Bazen mücadeleyi gereksiz görüyordu içine kapananlar ,arayýþta olanlar,hep yürüyenler…
Aslýnda yurtta kalmanýn bazý güzel taraflarý da vardý.Okuldan çýkar çýkmaz yemeðinin hazýr olmasý, kantinde yemek seçmen ,bunu hazýrlamak zorunda kalmaman ,arkadaþlarla kupalardan içtiðin çaylar ,sohbetler,oyunlar, uykusuz ders çalýþýlarak geçirilen geceler,alacakaranlýðýn ,þafaðýn söktüðü anýn uyandýrdýðý haz, gökyüzünün beyazdan kýzýla çalan renk cümbüþü , daha sonra uykuya dalýnarak kaçýrýlan sýnavlar Osman’ ýn yorgun dünyasýnýn yansýmalarýydý bir taraftan gitar kursu, öbür tarafta dil ögrenme kaygýsý,Kadýköy’ den Bebek sýrtlarýndaki Boðaziçi üniversitesine gidip haftanýn dört günü vucut çalýþmasý,yürümeleri, ruhundaki parçalanmanýn, artýk parçanýn bütünden aðýr basmasýnýn yansýmasý gibiydi .
‘ ‘Ben seni sevduðumu de dünyalara bildirdum’’ parçasýyla ölümün soðuk, acýmasýz, ayrýlýk kokan havasýný solumaya baþlamýþtý.
     Bir zamanlar sadece çalýþmak için gelebildiði bu þehirde bir anlamda sýnýf atlamýþtý. Ama yaþantý olarak sýnýf atlayamamýþtý. Osman arabasýna bindiði gibi bir tarafta çocukluðunun Þerafettin abisiyle, onun çocuðuyla, arkadaþlarýyla konuþuyor,baþkasýnýn eksiði üzerine hayat kuranlarýn ne kadar gerçek olduðunu kafasýnda düþünüyor,daha bir hýzlanarak öteki araçlarý geçiyor .Yaþadýðý þehri gürültüsüyle bütün sokaklarýyla, sahip olduklarýyla ve olmadýklarýyla terk ettiðini düþünüyor.Yüksek bir yeri týrmanmaya baþlýyor, kar gittikçe etkisini arttýrýyor ,durmadan beyaza bürünmüþ aðaçlarýn arasýndan ilerliyor.Kar ve fýrtýnanýn yarattýðý yanýlsamayla, hep saðdan gittiði halde soldaki þeride kaydýðý duygusuna kapýlýyor. Lapa lapa yaðan karýn tipiyle birlikte hep üstüne geldiðini düþünüyor.Tipi ve beyazlýktan baþka bir þey göremiyor daha bir hafiflemiþ gibi yoluna devam ediyor. Bir tarafta babamý istiyorum diyen çocuk ,bombardýmanda yaþlý kadýnýn morarmýþ bacaðý ,enkazdan çýkarýlan çocuðun portresi ,binlerce kilometre akýntýya karþý yüzen somon balýklarý,deðiþen orman üst sýnýrý,”Kale Bizimdir” oyunundaki çocuklarýn patlayan dudaklarý,okul bahçesindeki herkesin bir süre sonra bu döngüye katýlmasý,okul kitaplarýndaki sarýnýn sýcaklýðý ,baðbozumu ,taþýnan meyve sepetleri,kibritçi kýz ,iç çýðlýklarý bir süre sonra birbirine karýþmaya baþlýyor .Artýk dünyayý arabadan etrafý seyrederken algýladýðýmýz gibi algýlamaya baþlýyor.Ýçin için azalýyor.Üþüdüðünü hissediyor.Arabanýn kontrolden çýktýðýnýn farkýna bile varmýyor .Uyku bastýrýyor .Uyuduðunu sandýðý anda, aslýnda öldüðünün bile farkýna varmýyor.








*Ahmet Atlan:Tehlikeli Masallar,Can Yayýnlarý,S:98,Mart 1997


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: YAZMAK ÜSTÜNE
Gönderen: ALÝ YÜKSEL / , Türkiye
25 Temmuz 2017
BAZI ÖYKÜLER YAZDIÐINIZ ORANDA ZENGÝNLEÞÝR.SANIRIM BU ÖYKÜDE DE OKUYUCU BAZI YERLERÝ YAZACAKTIR.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn deneysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yardým
Eþek Hikayesi
Bir Beyoðlu Zamaný
Bir Beyoðlu Zamaný
Ýnsan

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Töre Cinayeti

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Çocuk [Þiir]


MUHAMMET ALÝ YÜKSEL kimdir?

EDEBÝYATIN ,DÝLÝN BÜYÜLÜ HAVASINI SOLUMAK,RÜYA SATMAK

Etkilendiði Yazarlar:
SABAHATTÝN ALÝ,TAHSÝN YÜCEL,MURATHAN MUNGAN,


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © MUHAMMET ALÝ YÜKSEL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.