Bir ses, bir düþünce, bir korku, heves, hýrs ve incelik... Yeni olan her ne ise bazen güven verici bazen koruyucu
bazen kuþkuya yer býrakarak kendinden uzaklaþtýrýcý olabiliyor.

Zaman geçtikçe artan, hýz kesmeyen ve hiç terketmeyen enformasyonun odaðýnda, öðrenmek, harekete geçmek, sonuçlandýrmak, sorgulamak adeta bir zorunluluk ve yaþamýn bir gereði..

Eðer ulaþmak açýsýndan hiçbir þey imkansýz deðilse, önemli olan, ona, nasýl, hangi yollarla ve hangi birikimlerle sahip olunacaðý olsa gerek.

Ýhtiyaç duyulan, bilgi, bakýþ açýsý, donaným, yaratýcýlýk, yetenek, tecrübe, deðerler gibi þeylerle ilintili ise her þeyi yaratan düþünceye indirgeyebiliriz beklentilerimizi.

Ne düþünüyorsan o sun cümlesi; olduðun yeri, kim olduðunu, neler yapabileceðini ve hayatýný nasýl deðiþtirebileceðini saðlamanýn anahtarýný eline tutuþturuyor ister istemez. Esasýnda seni mutlu edeni de, zarar vereni de, kýzdýraný, etkileyeni de sen belirliyorsun. Bu konularda tüm insanlarý ortak bir düþünce ve duyguya itebilecek bir mekanizma yok sanýrým. Çünkü herkesin düþünce ve fikirleri kendine özgü. Doðru ve inanýlýr, gereken ve yararlý olabilecek þeyler ortak bilinç te yaratýyor ancak özgürlüðün gerektirdiði yaþayýþ biçimleri, yaþamdaki renkliliði getiriyor.

Kendini tanýma, etrafý ile ilgilenme, güçlü, zayýf yönlerini bilme, amaç ve hedeflerini netleþtirme ve izleyeceði yollarý yani stratejileri belirleme ile yaþanan ve üstesinden gelinmekte zorlanýlan þeylerle mücadele edilebiliyor.

Karþýnýzdaki insanýn fikrini deðiþtirmek ister misiniz? Bu çok kolay deðil. Ayný noktaya dönülebiliyor. Kendini tanýma, baþkalarýný tanýma, biraz derinlik ve ortamý anlamlandýrma.

Ýstediklerini elde etmek, yaþam kalitesini yükseltmek, etkilemek ve çarpýcý olmak... Zihinden geçen bunlar ise bir geliþim, ayýrtedici bir özellik, deneyimin varlýðý ve odak noktalarýnýn deðiþiminin gerçekleþmesi gerekebiliyor. Yeteneðin, becerinin, ortaya koyulan eylemlerin çeþitliliði, rekabet alanlarýný da belirleyebiliyor.

Bir maðazanýn önünden geçerken, gözünüz bir þeye takýldýðýnda " ben bunu almalýyým" ! derken çoðu þey devreye giriyor. Düþünce, fikir, nasýl algýlanmak istendiði,
modaya yani bir nevi çevreye uyum, inanç ve deðerlerle örtüþmesi, elinizdeki kaynak yani paranýn varlýðý, kendini iyi hissetmek, mutlu olmak, ihtiyaçlarýn karþýlanmasý
ya da ihtiyaç söz konusu olmadan sadece istemek, onaylanma arzusu vb. Sonuçta size uyuyorsa alýyorsunuz..

Baþka istekler ve amaçlar da, iþ yaþamý, özel yaþam ya da her ne ile ilgili ise hep var ve ulaþýlabilir.

Çaða ayak uydurarak, sürekli geliþerek, özgürlüðün tadýný çýkarmak için, güç, saygýnlýk ve baþarýyý saðlamak adýna, zor diye geri çekilince, yerinde saymak ya da geriye gitmek mümkün olabiliyor. Gereken manevi güç ya da maddi imkanlar ise, bunlarýn stratejiye etkileri yadsýnamýyor.

Tanýdýðýnýz birinin neleri istediði, amaçlarýna ulaþmak için hangi yollarý izlediði ve kararlar aldýðýna bakarak, onun kiþiliði, bakýþ açýsý, kültürel durumu ve dünya görüþü ile ilgili önemli ipuçlarý alýnabilir. Böyle olunca, o kiþinin, hayatýnýzda nasýl bir rolü ve etkisi olabileceði önceden anlaþýlabiliyor ve belirlenebiliyor.

" Ben bunun böyle olacaðýný biliyordum" ! diye dir düþünce çoðumuzun aklýndan geçmiþtir. Bu da önceden dikkatimizi çeken olaylar arasýndaki baðýntýlarla oluþabiliyor. Gerçekten de bunlarý düþünmek bir adým önde olmayý saðlýyor.

Önceden ne yapacaðýný bilmek ve yanýlmamak çok güzel bir þey olmalý. Zor da deðil esasýnda. Pozitif düþünce, doðru stratejiler, eylem ve sonuç.

Eðer güç ise ihtiyaç duyulan, mutlaka herkes için var olan bir güç kaynaðý olmalý. Yaþamda bir iz býrakmak gerekiyor ise...