Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
hakan.yozcu@hotmail.com Þiir, yüzyýllardýr insanlarýn derdi olmuþtur. Duygularýný, düþüncelerini farklý bir þekilde dile getirmiþ insanlar. Ahenkli, duygusal ve müzikal bir üslupla dökülmüþ sözcükler aðýzlardan. Etkilemiþ, büyülemiþ bu tatlý sözler insaný. Hem söyleyeni hem söyleteni… Biri var tanýdýðým, iþte öyle biri… Ýçi sevgi ile dolu. Yalandan dolandan uzak. Tek derdi, kendine, bu büyülü sözleri. Hassas, ince fikirli biri. Karþýsýndakini kýrmayan, asla incitmeyen narin biri “ Karþýmdakini kýrmayý asla istemem. Ona anlayýþla karþýlýk veririm. Kýrmak bana göre deðil.” diyor ve devam ediyor: “ Vicdan azabý duyuyorum bir insaný üzünce. Kendim de üzülünce kendimi sorguluyorum, neden böyle oluyor diye. Dürüst olmayý seviyorum. Ýnanmadýðým bir þeyi baþkasýna söylemem, belki yalan olursa yazýk olur diye korkarým.” Hayata bakýþ açýsý oldukça farlý bizden. Hani derler ya “Sanatçý hayata farklý gözlerle bakandýr” Ýþte o da farklý bakýyor hayata. Ona göre hayat çok katý, acýmasýz. Üstelik ne bedel öderseniz ödeyin: “HAYAT yani hayat sana! ne bedeller ödersem ödeyim yine de bana mutluluðun garantisini imzalamýyorsun öyle mi? laf aramýzda çok katýsýn ...” Nuran Karaca’dan söz ediyorum. Þiiri kendine mesele haline getirmiþ, yaþamýný Almanya’da sürdüren bir þaire. Þiir yazma iþi babasýndan geçmiþ ona. Babasý þiirler yazarmýþ. Halk aþýðý imiþ. Ayný zamanda dayýsý da þairmiþ. Destanlar yazar satarlarmýþ. Eski Halk Edebiyatý geleneðinde þairler, destan türü þiirler, aðýtlar yazar ve bunlarý broþür halinde bastýrýp satarlarmýþ. Ýþte þairemizin babasý ve dayýsý da bu gelenekten gelen þairler imiþ. 10 kardeþten sadece kendisine miras kalmýþ þairlik babadan. Diðer kardeþler bu zor, meþakkatli uðraþtan uzak kalmýþ. Kendilerine öyle dert etmemiþler þiiri. “Ben aklým yetmeye baþladýðýndan beri þiir yazmaya baþladým. Yedi yaþlarýnda ilk þiirlerimi yazdým. Ama hiç ciddiye almadým, üstünde durmadým. Þiir ilhamým geldiðinde yazmadým, okudum geçtim. Not bile etmedim. Çünkü bu iþin bende ilerleyeceðini hiç anlamadým. Zamanla rüyalarýmda hep þiir yazarak uyanýr oldum.” diyor Nuran Karaca. Daha sonralarý þiiri ciddiye almaya baþlamýþ. Önceleri gelip geçici bir heves sanýrken aklý baþýna gelince dört elle sarýlmýþ þiire. Kendi kendine “ilham geliyor, ben neden þiir yazmýyorum” demiþ. Asýlmýþ ona… Ve bir daha býrakmamýþ þiiri: GÝDEN GÝTTÝ giden zaten gitti belli ki aþk bitmiþti gidenin ardýndan yas tutmak insanýn ömrünü heba eder toparlanmak yarýna umutlar vaat eder zamanla her ateþ ... küllenirmiþ unutma ansýzýn hayatýna hak ettiðin aþký verecek biri bir Anka kuþunun kanatlarýnda yeniden ....canlanýp.... ... sana gelirmiþ..... Nuran Karaca’nýn deðiþik bir üslubu var. Daha ziyade kýsa þiirler yazýyor. Adeta can alýcý sözlerle vuruyor. Verilmek istenilen mesaj birkaç mýsrada veriliyor. Güçlü bir dili var. Az ve öz yazýyor. Bu nedenle okuyucu seviyor bu þiiri. Çünkü hiç zorlanmýyor. Kendini buluyor. Kendinden bir þeyler buluyor: “ben de herkes gibi insan bir kere ölür demiþtim taa ki, hasretini tadana kadar” Nuran Karaca bozulmasýn diye þiirlerini fazla deðiþtirmiyor. Gelen ilhama saygý duyuyor ve ona sadýk kalýyor. Orijinalliðin daha güzel olduðuna inanýyor. Beðendiði sanatçýlar Cemal Safi, Uður Iþýlak, Orhan Gencebay, Ahmet Selçuk Ýlhan. Bunlarý dinleyince büyük keyif aldýðýný, onlardan son derece etkilendiðini söylüyor. Þiirinin en önemli yanýnýn acý çektikten sonra yazýlmasý olduðunu belirtiyor. Burada adeta Fuzuli’yi kendine örnek almýþ. Çünkü Fuzuli de þiirlerin acý çektikten sonra yazýlmasýnýn þiire hayat vereceðini söyleyen bir þair. Fuzuli’de olduðu gibi Karaca’nýn þiirlerinde de acý kelimesi sýkça yer alýr. Bunun yaný sýra ayrýlýk, yokluk, sabýr, ateþ, hasret … gibi kelimeler en çok kullanýlan sözcüklerdir. Aþk acýsý, ayrýlýk acýsý baþ temasýdýr þiirlerinin: SABRETMEK GEREKTI varlýða sevinirken yokluklara alýþamadýk hep ayný tepki, acý ve yýkýlýþlar vardý peki, neden sabredemedik belki de sabýr, çektiðimiz acýlarýn tatlý meyvesiydi hayat bize hiç bir þeyin garantisini vermedi ki belki de büyük gizi sabýrda gizliydi çünkü tatlýlar hep yemekten en sona yenirdi. Nuran Karaca’da büyük bir insan sevgisi var. Bu özelliðini de dizelerine aksettirmiþ. Sevgi, onda çok büyük yer kaplýyor. Herkese ve her þeye sevgi ile bakýyor. Güzel olaný seviyor. Ýçinde yanan, gittikçe alevlenen bir sevgi meþalesi var. Þiirlerinin baþlýca konusu aþk. Yüreði sevgi dolu. Ýnsanlýk dolu. Aþka aþkla baðlý. Aþký yine acý ile bütünleþtiriyor. Çünkü acýlý aþk olgunlaþýr. Ýnsaný hayata baðlar: “ACIMIN RENGÝ Sevildiðini çok iyi biliyorken Sebepsiz kaçýþlarýnda, bulamadýðým anlamlarda, kafa yormaktan bitkin düþmüþüm. ya, da benim aþk anlayýþým aþktan kaçmak deðil , bulduðunda ona teslim olmaktý, ya, bu yüzdendir belki de böylesine , tükeniþim. artýk varla yok arasý olup da dirhem dirhem canýmý çekip acýtma. kararsýzlýk denilen o kanlý býçaðýnla. acýmýn rengi bozguna uðramýþ ya edediyyen yok ol, ya da çöz su bilmeceyi , bir çare bul buna, yaralý kalbimle Sendeyiz.” Baþka bir þiirinde ise dört elle sarýldýðý, hayata onunla baðlý olduðuna inandýðý aþka küsüyor adeta. Ondan kaçmaya çalýþýyor. Kendisinden uzak durmasýný istiyor. Bunun altýnda yine duyduðu acý yatýyor. Aslýnda bu isyan da sevgiden aþktan ileri geliyor. Bu, gerçek aþktan baþka bir þey deðil… “UZAK DUR AÞK ey aþk sana söylüyorum sinsice kalp kapýsýnda dolanýp da içeri girmeye fýrsat arama ne sabrým, ne tahammülüm yok artýk çekmeye acýlarýna þimdilik ben can katmakla meþgulüm bir zamanlar kan kaybettirdiðin canýma.” Karaca, her konuda þiir yazabiliyor. Konuyu adeta içinden gelen ilham belirliyor. O geldiðinde mutlaka yazýyor þiiri. Yüreðini tamamen þiire açmýþ. Hatta kendi deyimi ile yüreðini tek açabildiði þey þiir. Þiir yazmak onu rahatlatýyor, mutlu ediyor. O, mutlu oldukça bizi de mutlu ediyor. Çünkü bu güzel þiirlerin varlýðý onun mutluluðuna baðlý. O mutlu oldukça da biz böyle duygulu, içli, güzel þiirler okuyabiliyoruz. Nevþehir Hacýbektaþ’ta baþlayan bir þiir macerasý Almanya’nýn Münih kentine taþýnmýþ. Orada Türk þiir geleneði modern þekliyle “Susmaz Þiirler” adý ile yaþam buluyor. Varlýðýný idame ettiriyor. Çünkü Karaca, bir limana sýðýnýr gibi þiirin sihirli havasýna sýðýnmýþ. Yazýyor. Yazýyor. Yazýyor. Hiç susmuyor. Bu nedenle þairi ona “Susmaz Þiirler” diyor. Biz de hiç susmasýn diyoruz. Eline, yüreðine, kalemine saðlýk Karaca… Sen susmadýkça bu bizim yüreðimizin dalgalanmasý da hiç durmayacak… “YARALI CEYLAN senden kaçýþýma bakýp da kalan sensin diye acýnýn en büyük payýný kendi üzerine alma bazan kalandan bedbahttýr kaçan bilirsin vurulunca! avcýsýndan kaçar CEYLAN DA”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |