..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarýný düþünmedim. Tersine yaþam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onlarý seçti. -Juliette Binoche
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Þiir > Lirik > leyla karaca




17 Þubat 2012
Leyla Karaca / Acemi Dergisi Ýçin Söyleþi  
Acemi Dergisi'ne Teþekkürle...

leyla karaca



:BDID:

(Acemi Dergisi'ne söyleþi için teþekkürler.)

-Leyla Ülker ‘’Leyla olmak ‘’ þiirinde ‘’Varya!.. Leyla olmak, kolay bilirdim ben, mecnunu sevmeden’’ der. Þiir ve Leyla kolay oldu mu?

Hem sahi þiir için Leyla þart mýydý? Þu yalnýz kelimeler aç mý yatardý?

-Ersin hocam ilkin, sorularý okuyunca, bu sorular bizzat bir þair tarafýndan hazýrlanmýþ olsa gerek, dedim . Çünkü ancak þairler varlýðý bu denli ihata eden sorular hazýrlayabilir. Bu soruda hedefe bir ok çekmiþim de tam 12’den vurabilecek miyim telaþýyla ellerim titremekte. Þair çok yerinde söylemiþ, mecnunu sevmeden gerçek manada Leyla olunmaz. Leyla iseniz, ismiyle müsemma olmak için yana yakýla mecnuna yönelmeniz gerekir, yoksa surette Leyla, fakat sirette yalancý olursunuz. Benliðiniz uzun ve karanlýk bir geceye dönüþmedikçe, saçlarýnýz ve bahtýnýz gece kadar siyah olmadýkça ve kavuran çölde bir baþýnýza kalmadýkça Leyla olmayý bilmek muhaldir. Asýl bundan sonradýr ki Leyla kimdir, Mecnun kim? Leyla aþýk mýdýr, yoksa maþuk mu biline. Þiir için illa Leyla olmak þart deðildir de, bir Leyla’ya vurgun olmak þarttýr belki. Bu yolla asýl Leyla’nýn kim veya ne olduðunu hiç olmazsa sezmek gerekir, belki Leyla görülmese de onun uyandýrýcý sesini iþitmek mühimdir. Yeryüzü, gökyüzü ve ikisi arasýndakiler Leyla’nýn güzelliðinin gölgeleridir, bunu görüp de Leyla olmamak mümkün mü? Bir arkadaþým, “Hem Leyla’sýn, Hem Karaca’sýn. Ýþin zor demiþti.” Uzun uzun düþünmüþtüm bunun üzerine. Þiir ve Leyla kolay olamaz , kolay olsa o ne þiir olabilir ne de Leyla.


-Bir yazýnýzda ‘’Yabancýlaþmanýn devamý, bütünlüðün parçasý olduðu bilincine eriþememek, kendi varlýðýný korumaya almak ve daha ilerisi ayrýlýk ve ötekine tahammülsüzlüðü getirir’’ diyorsunuz. Sizce günümüz þiiri toplum için ötekileþmekte mi?

-Türk þiirinin ötekileþeceðini sanmýyorum, þiir bizim mayamýzda var, ona yabancýlaþamayýz. Ancak ne zaman ki bir þair, þiirini sevgiyle yoðurmuyor ve onu kendine bir kafes gibi örüyorsa onu ister istemez öteki kýlýyordur zaten. Þiir, yapýsý gereði kendi varlýðýný korumaya alamaz, tam tersi kendini tüm zamanlara mümkün olduðunca açar, evrensel yapýsý gereðidir bu. Þiir, ayrýlýk deðil, bütünleþmedir, bu bütünleþme ne kadar tamamlanmýþsa o denli yoðun bir birleþmeyi ifade eder. Kendisi dýþýndakine tahammülü olmayan, o bütünden kopuk, bencilce bir egonun anlaþýlmaz bir biçimde resmedildiði þiirler görüyorum, ki aslýnda bu yönüyle bunlara þiir demek imkansýz, toplumun belleðinin uzaðýnda kalmaya mahkumdur. Ýyimser bir bakýþla bu tarz giriþimlerin azýnlýkta olduðunu düþünüyorum. Toplumun hafýzasýnda eriyemeyen, sert, bükülmez þiirler þairine de fayda saðlamýyor, tez zamanda günýþýðýnýn deðmediði bir yerlerde yitiriliyor. Samimiyet, içtenlik, vefa…Þiir ve toplum arasýndaki yýkýlmaz köprüler…Bunlar olmadýðý zaman yaptýðýnýz ne olursa olsun kalýcý olmaktan uzak olacaktýr. Þiir insanýn üst dili ise toplumun hafýzasýndan silinmeyecektir.


-Bir çok bilim adamý, kaþif, edebiyatçý ve daha pek çok insan, çalýþmakla birlikte hayal güçlerinin sizi silkelediði günümüz þairleri kimler ola ki?

-Fizik biliminden resim sanatýna kadar pek çok alanla ilgiliyim. Böyle olunca etkilendiðiniz isimler de çoðalýyor, kýsaca söylemem gerekirse, ömürlerini yýlmayan bir arayýþ içinde geçirenler beni çok etkilemiþtir. Giordano Bruno’dan, Plotinos’a; Oktay Sinanoðlu’dan Salvador Dali’ye; Seyrani’den Filibeli Ahmet Hilmi’ye ; Herman Hesse’den Oscar Wilde’a kadar çok farklý isimler beni etkisi altýna almýþtýr. Günümüz þairlerinden örnek verecek olursam, Sezai Karakoç, Sefa Kaplan, Cevdet Karal, Hilmi Yavuz, Vural Bahadýr Bayrýl, Haydar Ergülen, Süleyman Çobanoðlu ve þimdi sayamadýðým pek çok isim var. Aslýna bakarsanýz bir þair beyni zonk zonk zonklayan her insandan etkilenir, isimler bu yüzden çok da önemli olmamalý. Eserler önemlidir, siz eserden etkilenirsiniz, onu yazan kiþiyle zaten direk bað kurmazsýnýz. Onun yazmýþ olduðu eserdir sizi yörüngesine çeken. Bu da o eserin evrendeki frekansý ne kadar yakalamýþ olduðuyla ilgilidir. Yazar , þair veya ressam esere bir nevi oluk görevi görür, büyüleyici bir ýþýk ondan akar. Bu ýþýðýn aktýðý oluðun çok abartýlmamasý gerektiðini düþünürüm çünkü bazen öyle olur ki, eser kendisi bir vücuda kavuþur, Necip Fazýl’ýn eserleri benim için capcanlýdýr, nefes alýp verirler, yaþayan birer organizmadýr. Ývan Gonçarov ismini zorlukla hatýrlarým her defasýnda ama Oblomov hiç aklýmdan çýkmaz.


-‘’Iþýðýn asamdýr/çöllerime selsebiller yürüten/yýldýzlar yaðar hecelerinden/bir geceye duruþun bekasýdýr varlýðýn.’’ Dizelerini besleyen sebil nedir?

-Zülf-i yare dokunan bir soru. Yani yarin o güzel saçlarýna dokunmuþ olacaðýz bunu cevaplayýnca. Ama biline ki, o yar saçlarýna kolay kolay elletmez. O öyle bir selsebildir ki, onu ne kadar anlatmaya kalksam hep eksik söylemiþ olacaðým. Tüm hayatýmý bir çýrpýda engin sularýna salývermeye gönüllü olduðum bir okyanus gibidir o. Bu yüzden ne dile gelir, ne de sorulduðunda görülür olur. Yalnýz kendi istediði an, cemalini gösterir. Bazen mýsralarda, bazen öyküde görünür de benim gibi bir acizin buna en ufak bir dahli söz konusu olamaz. Elime kalemi verirse o verir, yaz derse eðer, kalemi o yazdýrýr. O ne isterse yazýlacak olan odur. O öyle bir sebildir ki, durmadan berrak sularýný akýtýr gönüllere, ancak, elini uzatacak olsan onun güzelliðinden ürkersin. Anlatmaya kalksan ne tarif edebilirsin, susayým desen onun hiç durmadan anlattýðýný görürsün. Sen sebilin akýp giden hayat suyunda ancak kaybolabilirsin, buna mazhar olursan geride bir sen de kalmaz. Gözlerimi alan ýþýðýna dayanýp da düþe kalka yürüdüðüm bitmez tükenmez bir aþktýr o. Ne baþý vardýr ne sonu. Herþeyde her an görünürken yine de gizli kalabilen bir dilberdir. Sesini her an can kulaðýnýza dayamýþtýr amma ne söylediðini anlamak için ben’inizi bir kenara býrakmanýzý ister. O’dan baþka mevcut yoktur, buna þahit olmanýz için. O’ndan baþkasýna bakmanýza müsaade etmez, yanlýþlýkla gözünüz kayýverdi diyelim, bunun için günler geceler boyunca af dilemeniz gerekir, artýk durumunuz O’nun yüce insafýna kalmýþtýr. O’ndan baþka maþuk yoktur. Yarin zülfüne dokunmak ne zordur….


-‘’Kýrk derece söylenen’’ þiirinizde ‘’sularda geziniyorum, otaðýmý hangi ýrmaða sersem ayný soluksuz aðrý’’ ne ki; þiir dindirir mi, azdýrýr mý aðrýyý?

-O þiiri yazdýðýmda gerçekten ateþim 40’a çýkýyordu, aðýr bir grip geçiriyordum. Hasta yataðýmda, alnýmda ýslak bezler varken kaðýtlara karaladýðým sözler onlar. O ateþler içindeki hali az çok bilir herkes. Hem korkunç üþürsünüz hem de delice yanar kavrulursunuz, üþüdükçe ürperdikçe ateþ de artar. Orada üþümek ateþin habercisidir. Ortada görünen alev yoktur belki ama siz feci halde yanmaktasýnýzdýr. Aðýr ateþliyken tuhaf rüyalar görürsünüz ve bunlar genellikle suyla ilgili olur. Ateþler içindeyseniz o harareti giderecek olan yalnýzca su’dur çünkü. Bir ýrmaktan bir ýrmaða serersiniz otaðýnýzý, hepsinde ayný aðrýyý duyarsýnýz. Ateþ dinmedikçe hep ayný aðrýdýr hissettiðiniz, hangi ýrmak olduðu çok da önemli deðildir. Yaþamýn bir minyatürüdür o sahne sanki. Yaþam da böyle deðil midir çoðu kez? Þiire gelelim…Þiir, yaþam aðrýsýný hiç olmazsa bir nebze dindirirken hakikat aðrýnýzý arttýrýr ve bir yerden sonra üstadý hatýrlarsýnýz. “Kaçýr beni ahenk, al beni birlik. Artýk barýnamam gölge varlýkta. Ver cüceye onun olsun þairlik. Þimdi gözüm büyük sanatkarlýkta!” Derdimiz þair olmak deðildir, þairlik aðýr ve aðrýlý bir sevda niþaný gibi belirir omuzlarda. Þiir, dünya yükünü omuzlamýþken aðzýmýza çalýnan bir parmak bal gibidir. Mühim olan insanýn kendi yolculuðunda menzile varabilmesidir. Bu yolculukta söylenen türküler gibidir þiir. Yol arkadaþý gibi dert dinler. Ýnsaný ferahlatýr. Elinizi tutar karanlýkta, ben buradayým korkma, der. Kelimelerden bir eviniz olur artýk, her yaðmurda, fýrtýnada sýðýnýrsýnýz. Þiirin sesi o evin güzelliðidir.


-‘’Oysa sana kurulmuþtu hep zaman’’ diyorsunuz ‘’Hezar ile Andelip’’te. Sizce ne zaman çalar zamanýn zili?

-Zamanýn zili duyan için her an çalmaktadýr da, o keskin sesini belki en çok ölümle duyar insanoðlu. “Oysa sana kurulmuþtu hep zaman / ve adýn dilime dolanmýþken böylece/ önünde diz çökmüþtü zamanýn tüm diþlileri/ hattat neden böyle çekip uzatýyordu çizgiyi çehrelerde./” Zaman da mekan da hep sevgilinin sesine ayarlýdýr, tüm saatler onun için kurulmuþtur, her an, her saniye onu tavaf edercesine döner de döner etrafýnýzda. Uçsuz bucaksýz evrenler, güneþin etrafýnda dönerken kendi etrafýnda dönen gezegenler hep ayný þeyi fýsýldarlar duyabilene. Atomun içinde hem çekirdeðin etrafýnda hem de kendi eksenlerinde dönen elektronlar gibi. Tüm bunlar da sevgiliye ayarlýdýr. Hepsi ayný aþký meþk etmektedirler. Bu böyleyken zaman nasýl ayrý kalabilir bu düzenden? Güneþi düþünün… Ýçine tamý tamýna bir milyon dünya sýðan güneþ bir kalp gibi atmaktadýr. Hiç durmadan atan bir kalp…Tüm kalpler de sevgiliye ayarlýdýr. Zerrelerin titreþimi, tüm frekanslar gibi….Zamanýn zili, seven için her an çalmaktadýr, hiç susmadan konuþur o. Amma herkes için ortak zamanlar var, iþte o zaman, zamanýn zili farklý bir çaðrý için çalacak. Hesap zamanýný kastediyorum. Zamanýn zilini her an duyanlar belki o zil sesinde fazla ürkmeyecekler.


-’Ruh Yanaþmalarý’’nda: ‘’ey yüzümü çizen yüce ressam, o sesleniþin olmasa ne anlamý kalýrdý varlýðýn’’ diyen Þair Leyla hangi manevi iklimde soluklanmaktadýr?

-Þüphesiz yaratýlan her þeyde var mükemmellik ancak insan yüzü hayret verici bir þekilde mükemmeldir bana göre, kusursuzdur. Biliyorsunuz evrende pek çok þeyde altýn oran mevcuttur, yüzde de vardýr bu altýn oran. Parmaklarýmýzda hatta günebakan çiçeðinde…Yalnýz yüzde tanýmlayamadýðým baþka þeyler de var, sizde olan ýþýðýn, o ruhani yapýnýn açýða çýkmasý gibi bir þey. O yüce kalem hem yüzümüzü çizmiþtir, hem de o yüzü bize gösteren berrak bir gözü. Al bak ne kadar güzelsin, kendin gör, demek ister gibidir. Bu aslýnda “Ben ne kadar güzelim, kendimi sende seyretmek istedim” demekle eþdeðerdir. Yani o ressamýn bize mükemmel bir yüz çizmesi bize seslenmesidir de ayný zamanda. “Sana kendi güzelliðimden dayanabileceðin kadarýný bahþediyorum, bilesin güzellik benim ve bendendir.” demiþ oluyor. Hangi manevi iklimi soluklandýðýma gelince… Adý üstünde manevi iklim, onu maddi birkaç kelimeyle anlatmak namümkündür. Þu kadarýný söyleyebilirim, insanýn kalbi de beyni gibi düþünebilir. Mevlana, “Akýl akýl olsaydý, adý gönül olurdu.” demiþ. Þu dýþ dünyada ne çok þey görüyor gözümüz, ucu bucaðý yok. Ýþte buradan kýyas edersek, insanýn iç alemi þu gördüðümüz evrenden belki büyüktür, dolaþ dolaþ bitiremezsin. Ýþte gerek dýþ, gerekse iç aleminde insanoðlu hep o yüce ressamýn sesini iþitir. Zaten o ses olmasa varlýðýn anlamý da olmazdý. Öznesiz cümle ne iþe yarar?


-‘’Irmaðýn Oðlu’nda ‘’yazmak zorundayýz okunmamýþ kýrýntýlarýný yanýlgýlarýn’’ derken bahsettiðiniz konuda zorunda kalmayý þiiriniz kabullenir mi?

-Kelimeler iletiþimin sakat çocuðudur, þiirde alet edevatýmýz görünürde kelimeler bile olsa. Bazen þiir kelimelerden de sýyrýlmak ister, her kelime kendi kabuðundan arýnmak, erimek ister. Kelimenin olmadýðý bir dünyayý arzular þiir. Sesin hiçbir engele takýlmadan kanatlandýðý bir alemi. Zorunda kalmak ifadesi, yazmaktan baþka bir yol olmadýðý, bize biçilen görevde yazmanýn bir sýtma misali bizi sardýðýdýr. Burada kastedilen budur. Duygular haritasýna bir iþaret býrakýyoruz yazarak ama bunu kendiliðimizden yapmýyoruz. Þiirim, öykü ve denemelerim hasýlý elimde bir kalem oynuyorsa hakikatin, erdemin hür kölesidir. O, bir oluk gibi durmak zorundadýr aþk’ýn gerçekliði karþýsýnda, kýpýrdamadan,dimdik. Ýçinden hayat pýnarý akan bir yol düþünün, o artýk bir oluk olmak zorundadýr, seçme þansý yoktur, ben biraz da þurada aðaç olayým, diyemez. Onun çekiliþi veya yönelimi hep aþkadýr, aþka dairdir, ne yapsýn? Benim anladýðým zorunluluk budur. Oluk suya mecburdur, onun suyla iliþkisi, ‘Ben sana mecburum bilemezsin’, der gibidir. Aþýk sevdiðine aþýk olmak zorundadýr artýk, onu delicesine düþünmekten baþka yapacaðý bir þey kalmaz. Baþka yol yoktur onun için, emir demiri keser çünkü.


-‘’Mansur’da ‘’nar çiçeðim, kalma cefasýz, açýver gitsin’’ dediniz. Cefasýz olmayý istemek hayatýn özünde bizden istenene aykýrý mýdýr?

- Sorular öylesine diri ki, ne desem de az gelecek. Sanki burada yaþamý, varoluþu tanýmlýyor gibiyim. Bu, cefayý nasýl tanýmladýðýnýzla ilgili. Þems, Makalat adlý eserinde Mevlana için, “O, içinin temizliðinden sarhoþtu.” diyor. Þimdi bunca sarhoþ olan biri için cefa nedir? Aþk acýsý olsa gerektir ama aþk acýsý da bal kadar tatlýdýr bir yerde. Biz normal insanlar üzerinden gidelim. Kendi adýma selamet istemekten yanayým, çünkü güçsüzüm. Tüm insanlar için de selamet istiyorum çünkü insanlar da güçsüz. Amma velakin, yaþam yolculuðunda baþýmýza gelecek olan gelecektir. O mýsrada ölümü kastediyordum aslýnda, nar çiçeðim kalma cefasýz, ölüver gitsin’di demek istediðim. Nar çiçeði o harikulade çiçeðini açar ve sonra meyve verir. Elmalar meyve vermeden önce müthiþ güzel çiçek açar, domatesler hatta salatalýk bile. Burada bir mesaj olmalý, her meyve önce çiçek açýyor. Sonra çiçeði yavaþ yavaþ solarken meyveye duruyor. Bir elmayý alýp düþünmeden yiyoruz, onun çiçeðini çoðunlukla görmediðimiz için belki de. Doðadan uzak yaþamanýn en büyük dezavantajý bu. Ben doðanýn içinde bir yaþam seçtim, bakýn bu bir yönüyle cefadýr, bir yönüyle de nimettir. Yani sizin nasýl baktýðýnýza göre þekillenir. Þehirde yaþamaya alýþýk birini doðaya býrakýn, bu onun için bir travma sebebi olabilir. Köyünü özleyen bir þehirli içinse bir ödüldür bu. Elbette herkesin acý diyerek tanýmladýðý durumlar var. Heybeden acizliðimizi çýkarýp, ben çok acizim, kaldýramam, yetiremem, demek bizden istenene aykýrý deðildir, neden olsun ki? Bizden istenen bellidir. Özelde her bireyden istenen farklý bir þeyler var ve eðer o sizin için cefa oluyorsa, “Her zorlukta bir kolaylýk vardýr”. Nar çiçeði açýnca meyveye duracaktýr, onun için belki de zordur bu, hiç nar çiçeði olmadým ama sonuçta bir dönüþüm, deðiþim sözkonusu. Nar çiçeðinin meyve olmasý onun için bir cefa olabilir sonuçta ölüyor ama bir nimettir de meyve olarak yeniden doðuyor.


-‘’Çýkrýðý, kaderin en uzaðýna daldýrmak mýdýr’’ þiir?

-Kesinlikle odur. Bakýn size Seyrani’den bahsedeyim. O gerçek bir þairdir bana göre, bir halk ozanýdýr. Seyrani bir þiirinde “mini mini ayaklar üzerimde gezecek”, diyor. Ölümünden sonra bir müddet mezarý bulunamýyor. Daha sonra bir ilkokulun altýnda medfun olduðu anlaþýlýyor. Seyrani kaderin en uzaðýna daldýrmýþtýr çýkrýðýný. Ölümden sonrasýný haber veriyor. Bunu da çaktýrmadan yapýyor. Mahremiyete toz kondurmuyor kýsaca, buna özen gösteriyor. Kaderin en uzaðý herkes için farklýdýr, þair gerçekte kaderini sezebilen, bunun için kendisine ruhsat verilmiþ kimselerdir. Bu nasýl oluyor bilmiyorum, bilsem de söylemezdim. Bilen söylemez, söyleyen bilmez demiþler. Bu o ilham denilen þeyden çok farklý olarak tanrýsal bir þey, çoðunlukla da dünyaya deðer vermemekten geçiyor. Evrenle kurduðu iliþki öylesine derin ve anlamlý ki, þaire bilgi kapýlarý açýktýr. Onun üst bilinci, yakaladýðý o frekans çok farklýdýr, bu elbette aþktan geçen bir yol. Seyrani’den açtýk ondan devam edelim. Bir üstada olsam çýrak / Bir olurdu yakýn ýrak / Kemiðimi yapsam tarak / yar saçýnýn tellerine /…./ Vakit kalmadý dermaðýn / Kaldýr Seyrani parmaðýn /Deryaya akan ýrmaðýn / Katre olsam sellerine ….Yakýný ve ýraðý bir eden devasa bir aþk olsa gerek. Yoksa insan niye böyle yanar ki? Yüzünü hakikate ve erdeme çeviren alçakgönüllü, kibirden uzak kimsedir þair. Eðer kibirli iseniz bu yolda çok ama çok geride kaldýnýz demektir. Gönül aynasýný silebilen yiðitler kaderin en uzaðýna salarlar çýkrýðý ve ne geldiðine bakarlar. Ne gelirse ‘eyvallah’ derler. Bazen cefa gelir çýkrýðýn ucuna, bazen de sefa. Onlar için birdir, sevgiliden gelmesi önemli. Ne gelirse, yar yine yakmýþ mektubun ucunu, derler. Bir öncekiyle soruyla da baðlantý kurmuþ olduk böylece. Çok zevkli bir söyleþiydi çok teþekkür ederim. Bu vesileyle Acemi dergisi herkese hayýrlý olsun, ömrü uzun bahtý açýk olsun. Yaþamak ustalýðýnda hep acemi kalmak dileðiyle.

Acemi Dergisi - 1. sayý





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn lirik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Leyla Karaca / Üçüncü Mevki Dergisi Ýçin Söyleþi
ve Þiir (1)
Ruh Yanaþmalarý III
Ruh Yanaþmalarý II
Hezâr veya Andelîb
Tuti
Ruh Yanaþmalarý I
Ne Sen Var'sýn ,ne de Ben...

Yazarýn þiir ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çeviri Günlükleri 2
Kýrýk Beyaz
Yaseminler Yavaþ Açar
Sonsuzla Sek Sek'te Var mýsýn?
Çeviri Günlükleri 1
Yumuþak G Soruþturma; Þiirin Estetik Deðeri
Muazzam
Bir Çocuðun Duasý
Yüzün Mihrabýmdýr
Þaþýrtýcý Bir Göðün Aralanýþý: Sýr ve Sûr

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kalbinin Müziði [Öykü]
Sabit Bey"in Kýmýltýsýz Yaþamý [Öykü]
Gökyüzü Notlarý Ya da Asýl Adýyla Göðsündeki Gökyüzü [Roman]
Göðsündeki Gökyüzü - Sevgili Büþra Ay'a Teþekkürle... [Roman]
Gitmek Ya da 'Kýz Getmirsin?' [Deneme]
Duymak, Düþünmek ve Yanmak Üzerine Bir Kitap: Göðsündeki Gökyüzü [Deneme]
Güneþi Kestirmeden Doðduran Özgürlük Ýksircisi; Yasak Delme Saati [Deneme]
Bu Dünyada Sevmeyenler Ahrette Neye Yarar?* [Deneme]
Saf Bir Suyun Seyri: Berneva [Deneme]
Eski Ýstanbul’un Büyüsünde; Aslýnda Hüzün ve Ýstanbul [Deneme]


leyla karaca kimdir?

Ruh bedende ihtiyar olarak doðar; beden ruhu gençleþtirmek için ihtiyarlar. (Oscar Wilde)


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © leyla karaca, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.