Umutsuzluða düþmeyin. -Charlie Chaplin |
|
||||||||||
|
O kýz yine su kaplarýný alarak çeþmeye gelmiþti. Kýzýn çeþmeye her geliþi, Hayati’ nin iþe gitme saatine rastlýyordu. Hayati geçerken baktýðý zaman, kýzýn da kendisine baktýðýný görürdü. Hayati sabahlarý iþe giderken, akþamüstü iþten dönerken hep ayný kýzla karþýlaþýyordu. Bu bir rastlantý mýdýr, yoksa çeþmeye gelen kýz, iþe gidip geleceðim saatleri biliyordu da onun için mi karþýlaþýyoruz? Hayati içinden bunlarý geçiriyordu. Mahallenin çeþmesi, evinin insan göðsü yüksekliðindeki avlu duvarýndan rahatlýkla görülüyordu. Onu gördüðü zaman, sakal traþý uzamýþsa onunla karþýlaþmamak için bir müddet evden çýkmak istemiyordu. O günlerin Ankara’sýnda her evde su tesisatý olmadýðýndan, çeþme baþlarýnda karþýlaþmalar kaçýnýlmazdý. Hayati, bu kýzla olan bakýþmalarýný, zorunlu bir rastlantýya baðlamak da istemiyordu. Hayati cumhuriyet’in ilanýndan sonra, yakýn köylerden gelerek ‘Hamamönü’ semtine yerleþmiþ bir ailenin çocuðuydu. Kýsa da olsa bir evlilik yaparak ayrýlmýþ, bir gençti. Buna evlilik de denemezdi. Konusu edilen kadýnla altý ay beraber olmuþ, sonra da çevrenin olumsuz etkisiyle ayrýlmýþlardý. Babasýna ait bu evde þimdi yalnýz yaþýyordu. Yeterli olmasa da biraz ev eþyasý vardý, eksik olanlarý da evlenirken tamamlayacaktý. Hayati; temiz kalpli, hiçbir kimse hakkýnda kötü düþünmeyen, kendi halinde bir gençti. Bir matbaada mürettiplik yaparak geçimini saðlýyordu. Varlýklý sayýlmasa da, baþlarýný sokacak iki evi zamanýnda edinmiþlerdi. Annesi, babasý ve kýz kardeþi de bir üst sokaktaki diðer evlerinde oturuyorlardý. Hayati, çeþmeye gelen bu kýzdan baþkasýný düþünemez olmuþtu.. Orta boylu, minyon tipli, akça pakça, tam hayalinde yaþattýðý kýzdý. Ýyiden iyiye kýzýn hayali içine yerleþmiþti. Evini de öðrenmiþti. Bir sokak ötede, önü sahanlýklý çift kanatlý kapýsý olan bir evde oturuyorlardý. Ýþe gitmediði, evde bulunduðu bir Pazar günü, babasýnýn otlamasý için bahçeye býraktýðý kuzu’yu severken, o kýzýn annesi avlu kapýsýný açarak içeri girdi. Elinde karpuz kabuklarý vardý. Kuzu’nun önüne karpuz kabuklarýný býrakýp, Hayati’ye dönerek: “Yalnýz mý yaþýyorsun oðlum?” “Evet teyze!”, kadýn açýk kapýdan içeriye bakarak: “Senin annen, baban yok mu?” “Var, yukarýdaki evimizde oturuyorlar” Kadýn: “Haydi saðlýcakla kal evladým” diyerek gitti. Hayati, artýk bu iþin iyiden iyiye olacaðýný düþünerek bir sigara yakarak, kuzunun karpuz kabuklarýný yiyiþini seyretmeye baþladý. Konuyu annesine açmaya karar verdi. Öyle ya kadýn kýzýný vermeyi düþünmese, durup dururken karpuz kabuðunu kuzuya vermeyi bahane ederek yanýna neden gelsindi... Kýzýný vermeyi düþünmese, anamý, babamý sorar mýydý? Evin içine bakar mýydý? Nitekim birkaç gün sonra, bu konuyu annesine açarak, dünürcü olmalarýný istedi. Annesi: “Kimi kimseleri var mý? Ankara’nýn yirlisi mi?” diye soracak oldu, ama vazgeçti. Öyle ya ‘Hayati ne bilsin, evden iþe, iþten eve. Yaþý da geldi hani, biraz daha dursa oðluna kýz bulamayacak’ Annesi bunlarý düþünerek: “Peki babanla da görüþeyim, münasip bir günde halaný da alýp giderim” diyerek ayrýlmýþtý. Annesi bu konuyu babasýna da açarak, Hayati’nin bu arzusunu iletmiþti. Onun da olumlu baktýðý anlaþýlýnca, o münasip gün gelip çattý. Hayati’nin annesi, görümcesi ve kýzýný alarak bir Pazar günü kýzý görmeye gittiler. Kapýnýn tokmaðýný vurarak, açýlan kapýdan merdivenin bulunduðu saðanlýða yönelip, yukarý çýktýlar. Selam ve hoþgeldiniz karþýlamalarý ile, iþlemeli yastýk ve kýrlentlerle çevrili sedire oturdular. Komþu olduklarýný, üst tarafta evleri bulunduðunu, bir sokak ötede de oðlunun oturduðunu söyleyerek, hal hatýr sorarak sohbete baþladýlar. Evin yaþlý hanýmýndan baþka, orta boylu, kumral saçlý genç bir kadýn, iki de küçük çocuk vardý. Dünürlerin gözleri, açýlacak kapýdan, gelinleri olacak kýzýn gelmesini bekliyordu. Sohbet ilerlediði halde ne açýlan kapý vardý, ne de içeriye giren bir genç kýz! Konuþmalar devam ederken yaþlý kadýn, genç hanýmýn gelini, üç ve beþ yaþlarýndaki çocuklarýn torunlarýný olduðunu bildirdi. Kadýn devamla, Balâ’dan geldiklerini oðlunun þoför olduðunu ekleyince: Hayati’nin halasýnýn: “Kýzýnýz yok mu?” sorusuna kadýn: “Gelinim de kýzým sayýlýr, kýzým yok, oðlum var!” deyince durum anlaþýlmýþtý... Kahveler içildikten sonra, nezaketen kendilerinin de evlerine buyurmalarýný söyleyerek ayaða kalkýp uðurlanmalarla evden ayrýldýlar. Köþeyi dönüp, harap evin önüne gelince Hayati’nin anasýnýn sesi duyuldu: “Vih anam ilin evli kadýnýna dünürcü gelmiþiz, ya aðzýmýzdan bir söz çýksaydý” diyerek sinirleniyordu. “Baþýna taþ düþsün imi Hayati!..” derken, görümcesinin kýzý gülmekten katýlýyordu. Görümcesi söze karýþtý: “ Hiç mi sorup, soruþturmadýn mahalleden anam” Hayati’nin anasý: “Sormadým kýz, ya olur, ya olmaz ilin diline düþmeyelim diye. Ne bileyim bu oðlanýn ilin evli kadýnýna dünürcü göndereceðini!..”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Haydar Köprülüoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |