..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabýn kaderi okuyanýn zekasýna baðlýdýr." -Latin Atasözü
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Umut Salih Tiryakioðlu




13 Kasým 2011
Ölüm Üzerine - 1  
Umut Salih Tiryakioðlu
Ölüm, çoðu insan için korkularýn efendisidir. En inanmýþ kalpleri bile okþar zaman zaman. Yürekleri sýkýntýyla doldurur. Varlýðýyla hayatý hem zehir eder hem de gerçekte olmadýðý kadar manidar kýlar. Peki gerçekte de öyle midir? En azýndan mantýken böyle olmasý gerektiði düþünülmelidir. Fakat bu dünyada gerçek olan tek olguyu, ölümü, o kapýmýzý çalana dek gözardý ederiz. Hayatýn içindeki küçük ayrýntýlarla sanki bu evrende sonsuza dek kalacakmýþýz gibi meþgul olur, böyle acý bir gerçek karþýsýnda pek önemsiz olan olaylarla ve düþüncelerle boðuþuruz. Mali durumumuz, baþka faniler nazarýndaki görünüþümüz, tuttuðumuz siyasi parti veya futbol takýmýnýn akýbeti gibi gelip geçici düþünceler -mantýða tamamen aykýrý olarak- zihnimizi meþgul eder de on yýllar içerisinde yokolup gideceðimiz hakikati karþýsýnda cinnete düþüp delirmez yahut da hayatýn gerçek anlamý üzerine cevaplar aramaya yeltenmeyiz.


:DIJC:
     
     Ölüm, çoðu insan için korkularýn efendisidir. En inanmýþ kalpleri bile okþar zaman zaman. Yürekleri sýkýntýyla doldurur. Varlýðýyla hayatý hem zehir eder hem de gerçekte olmadýðý kadar manidar kýlar. Peki gerçekte de öyle midir? En azýndan mantýken böyle olmasý gerektiði düþünülmelidir. Fakat bu dünyada gerçek olan tek olguyu, ölümü, o kapýmýzý çalana dek gözardý ederiz. Hayatýn içindeki küçük ayrýntýlarla sanki bu evrende sonsuza dek kalacakmýþýz gibi meþgul olur, böyle acý bir gerçek karþýsýnda pek önemsiz olan olaylarla ve düþüncelerle boðuþuruz. Mali durumumuz, baþka faniler nazarýndaki görünüþümüz, tuttuðumuz siyasi parti veya futbol takýmýnýn akýbeti gibi gelip geçici düþünceler -mantýða tamamen aykýrý olarak- zihnimizi meþgul eder de on yýllar içerisinde yokolup gideceðimiz hakikati karþýsýnda cinnete düþüp delirmez yahut da hayatýn gerçek anlamý üzerine cevaplar aramaya yeltenmeyiz.
     Peki bizleri hiç ölmeyecekmiþiz gibi davranmaya sevkeden saik nedir? Tembellik mi? Zaten sorularýmýza yanýt bulamayacaðýmýzý bilmenin verdiði umutsuzluk ve gamsýzlýk mý? Ýnsanoðlu binyýllar içerisinde olgunlaþtýðý ve artýk içine düþtüðü boþluktan baþka bir þey olmadýðýný kavradýðý için mi kendini hayatýn akýþýna býrakmýþtýr? Aramaya son mu vermiþ yahut da nihayet çýldýrmýþ mýdýr? Birbiri üzerine binen ölüm yýðýnlarýný göre göre deliren insanoðlu, bu sebeple mi sürekli gürültülü oyuncaklar icat edip, patlayýcýlar ve kurþunlarla katliamlar yapmakta ve toplumsal yaþantýnýn en ciddi olmasý gereken noktalarý bile panayýr yerine dönmektedir? Bütün dünya bir týmarhaneden ibaret olduðu için mi?
     Baloda giyeceði elbiseyi düþünen genç dimaðlarý görünce, insan bu gibi absürd fikirlere hak verebiliyor. Fakat kanýmca birgün bu dünyadan göçüp gideceðini bildiði halde yeryüzünde oynadýðý rolü tamamen benimseyip senaryonun telaþýna kapýlan, aldýðý her nefesten ýzdýrap duymayan, hakikati kovalamak bir kenara bunu pek de umursamayan insanoðlunun ruh hali, aslýnda bu türün onulmaz trajedisidir. Yerküre öyle bir tiyatro sahnesidir ki her insaný kendi minik rolüne esir eder. Ýþin ilginç tarafý, herkes kendini baþrol oyuncusu sanmaktadýr. Fakat bilmezler ki bedenleri bile birer makyajdan ibarettir. Perde inmeye baþlamadan önce onlara acý ya da neþe veren, onlarý gururlandýran, kalplerini ezen yahut inciten, onlarý yücelten veya yerlere vuran her þeyin bir hikayenin göz boyayan parçalarý olduðunu göremezler. Çünkü dýþ gerçekliði hem duyusal olarak kavrayýp hem de kendini ve çevreyi anlamlandýrabilen, bilince sahip, akli bir varlýk için olabilecek en kötü þey, bizatihi kendi sonudur. Bu gerçeði tam olarak idrak edebilip de delirmeyecek bir varlýk yoktur. Ýnsan zihni de varlýðýný bir sonraki nesle taþýyabilmek için evrilmiþ ve kendini milyarlarca sahnenin içiçe geçtiði bu ucube tiyatroda kaybederek, gerçeði unutarak, fani hayatýný hakikat belleyip umudunu geleceðe nakletmeyi baþarmýþtýr.
     Çünkü her beyin bir dünyadýr. Ýnsan, her þeyin merkezinde duran her þeydir. Her þeyin kýsa süre sonra sonlanacaðýný bilmek, kolay kolay hazmedilebilecek türden bir lokma da deðildir. Muhteþem ve mucizevi olan insanýn aklî doðasý, daðlarý bile parçalayarak yoluna devam eden su misali hatta daha keskin bir iradeyle bu korkunç gerçeði hayatýn genelinde belirsiz kýlmýþ; ancak çok sevdiðimiz kimselerin ölümü ile anýmsadýðýmýz bu korkunç hakikati, aklýmýz bizim için gizlemiþtir. Birgün baþýmýza geleceðini biliriz ama onu sanki bir düþ gibi kendimizden uzakta tutarýz. Yorgun bir günün sonunda elinde naylon poþetlerle evinin yolunu tutan, çocuklarýnýn -aslýnda hiç olmayan- istikbalini düþünen babanýn esrarý burada aranmalýdýr. O, içgüdüsel olarak, atiye bir kurtuluþ ümidi ile uzanmaktadýr. Geçmiþ, gün ve gelecek bu yönüyle birbirine perçinlenmiþ; insanlýk aðýr makyajlý yüzlerin berisinden belirsiz bir yarýna aðlamaktadýr.
     Aksi olsaydý, yani her insan hakikati olduðu gibi zihninde görüyor olsaydý insanlar dehþete kapýlýr ve bu sahneyi yerlebir ederdi. Þüphesiz kendi türünü de her þeyle birlikte yokluða sürüklerdi. Fakat âdemin çocuklarý, olaðanüstü gayret ve çýrpýnýþlarýnýn sonucunda unutmakla ödüllendirilmiþlerdir. Ýnsanlarýn çoðu bilmez ve görmezler. Bildiðimiz zaman ve uzay boyutunda ise her birinin varlýðýndan kesinkes emin olduðu zayýf bir frekansa yapýþýr ve hayatlarýný burada sürdürürler. Tam olarak, adýna “yaþam kavgasý” dediðimiz yerde... Bu, yine de gelecekte beliriverecek bir ümit kýrýntýsý için hayati bir buluþ olmuþtur.
     Ýnsanlar içgüdüsel olarak yaþamaya eðilimlidir. En kötü koþullarda hatta iþkence altýnda bir hayatý kendi varlýklarýný sona erdirmeye yeðlerler. Birtakým sosyal düzen kurallarýnca kendi yaþamýna son vermek yasaklanmadan ve bunu yapacak olanlarýn ruhlarýnýn lanetleneceði bildirilmeden önce de insanlar bu temayüllerini açýða vurdular. Henüz ham ve pürüzsüz olan zihinlerinde ölüm bir kavram olarak belirmeye baþladýðýnda bununla birlikte ölüm ötesi fikri de uyandý. Ýnsanýn ölümden sonra yaþayacaðýna, varolacaðýna dair hiçbir somut delil bulunmamasýna raðmen her toplum kendi algý dünyasýnda bu fikre sarýldý. Gözlerinin gördüðü, elinin dokunduðu, kokladýðý, tadýný aldýðý, sesini duyduðu bu duyular dünyasýna kesin bir gerçeklik atfeden insan, söz konusu kendi ölümlülüðü olduðu zaman duyu ötesine kadar uzanmayý biliyordu.
     Fakat hala boþluktaydý. Gizemler hala çözüme kavuþmuþ deðildi. Filozoflar, ruhani önderler, ilim adamlarý, gözlemci ve araþtýrmacýlar... Düþünce üstüne düþünce... Sorulara mutlak cevaplar bulunamýyor, insanlýk devasa bir kazanýn içinde kaynýyor, aslýnda temelinde ayný sorularýn peþine düþmüþ medeniyetler, ayrýntýlarda varolan düþünce farklýlýklarýndan dolayý birbirine giriyor, hakikat uðruna oluk oluk kan dökülüyordu. Ýnsanlar acýlarýna son verebilmek için inandýklarý dinlerinden dolayý birbirlerini katlettiler.
     Þeytan hakikaten de ayrýntýda gizliydi ve bununla besleniyordu. Bunca kavga, neticede insanlýðýn çok yönlü geliþmesine zemin de hazýrladý. Fakat bu metalik, demir tadýnda bir ilerleme idi ve ihtiyacýmýz olan cevaplarý vermeye yetmemiþti. Aksine beyinler biçim deðiþtirmiþ, daha doðrusu evrim geçirmiþ ve insanoðlunun evrensel trajedisi görmezden gelinmeye baþlanmýþtý. Ýnsan, ilkel atalarý gibi hayatta kalmak için çalýþýyordu fakat bunu “mesai” adý altýnda profesyonel bir düzlemde gerçekleþtiriyor, hayat kavgasý, insan aklýný ölüm ve ötesine dair düþüncelerden uzaklaþtýrarak asýl görevini ifa ediyordu. Bir nevi, insan, acýmasýz bir koþuþturmacanýn pençesine düþürülmüþ, insanlýðýndan uzaklaþtýrýlarak teskin ediliyordu. Bütün hayatýn bir rüya olduðunu anladýðýmýz, gerçekle yüzleþme aný, bu durumda ancak ölüm aný olabiliyordu.
     Karanlýk tarafýndan çok fena tuzaða düþürülmüþ, geliþtiðimizi sanarken aslýnda bireysel ve dünyevi mücadelelerimizin üzerinde yer aldýðý, zevk ve konforun ön plana çýkarýldýðý, zaman ve uzaydan ibaret bir dalga boyunda hem bedenen hem de ruhen hapsedilmiþtik. Düþüncelerimiz bile cürmümüzün sýnýrlarýna asýlý kalmýþtý. Kredi kartý borcundan dolayý intihar eden insanlar, terfi maksadýyla geliþtirilen insan iliþkileri, kiþisel geliþim adý altýnda oluþturulan þirket dinleri... Gerçek insanlarýn yerini þirket çalýþanlarý alýyor, insanýn nihai gayesi ebediyetten kariyer kaygýsýna kayýyordu. Ýnsanlýk bunca karmaþanýn peþisýra gelen teknoloji ile birlikte ferahlýða erdiðini sanarken aslýnda çok daha dar bir çerçevede sýkýþýp kalmýþtý.
     Her þeye raðmen bu bir tür kurtuluþ addedilebilirdi. Hayat, bir öz olarak, yoðun bir ýzdýrap ve anlamsýzlýk üzerine kurulmuþtu ve bütün bunlarý farkedebilecek bilinç ve sonsuz bir arzuyla yaratýlan ve yeryüzünde ikamet eden zavallý insanoðlunun acýsýný unutturacak idiyse üretmesi, didinmesi, hayatla mücadele etmesi ve rolünü hakkýyla oynamasý saygý duyulacak bir uðraþtý. Her ne kadar, bu algý biçimi insanlýðýn büyüklüðüyle kýyaslanamayacak biçimde dar bir koridor olsa da, yine de onu bugün için vareden tek sýðýnaktý. Aydýnlýk ve karanlýðýn kendi üzerinden savaþa tutuþtuðu insan, derin acýlara mahkum olmasýna raðmen, herhalükarda metanetini sürdürebiliyordu.
     Fakat gerçeði bu denli unutmuþ olmasý kabul edilemezdi. Hayatýn bir oyun ve oyalanma olduðu beyninin bir köþesinde durmalýydý. Yaþamý evrensel ilkelerle buluþturmalý ve ölüm gerçeði ile duyguda olmasa bile fikirde olsun yüzleþmeliydi. Çünkü insanlýk gerçeklerden sonsuza dek kaçamayacaktý. Bireysel hayatlarýmýzý hakikatin kendisi sanmakla, yuvalarýmýza ve sevdiklerimizin sýcaklýðýna sýðýnmakla önleyemeyecektik saatlerin ilerleyiþini. Yorganý kafasýna çekerek sadece çocuklar kabuslarý dýþarýda býrakabilirdi. Ýnsan ise kolay kolay hiçbir varlýðýn baþedemeyeceði ve kendisini çok aþan “olmak ya da olmamak” meselesini, bir bütün olarak koca bir gezegeni tiyatro sahnesine çevirerek ve kendini oynadýðý role inandýrarak son nefesine kadar etkisiz kýlabilecek kadar olgunluða ermiþ yüksek bir türdü.
     (Devamý gelecek)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Beyinde Felsefi Bir Serüven...

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Adalet Üzerine - 4 (Ýnsanlýðýn Þafaðý)
Adalet Üzerine (Yeni Bir Evrensel Sistem Arayýþý ve Adalet Düþüncesi)...
Adalet Üzerine (Hukuk Ekolleri Ýçerisinde Tabii Hukuk Doktrini'nin Ýdealist Duruþu ve Evrensel Bir Sistem Arayýþý)...
Adalet Üzerine...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Beyit [Þiir]
Bütün Sanatçýlarý Susturun [Þiir]
Sen Gitme [Þiir]
Allah'ý Bulmak [Þiir]
Türk Milletinin Evlatlarýna... [Þiir]
Þairin Hayatý [Þiir]
Biz... [Þiir]
Kýtalar [Þiir]
Aklýmdan Geçen Bazý Þeyler [Þiir]
Ýtiraf [Þiir]


Umut Salih Tiryakioðlu kimdir?

. . .

Etkilendiði Yazarlar:
..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Umut Salih Tiryakioðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.