Týlsým-ý Kudret Eleþtirisi

Geçenlerde Kitap Fuarý Kocaeli'deydi. Bir gidelim bakalým dedim. Hem zaten yazý gönderdiðim sitelerden birisi olan Xasiork da orada fantastik kurgu konulu bir söyleþi yapacaktý. Sosyallikten zerre hoþlanmasam da gidecektik artýk..

Fuarda Beyaz Hoca'yý ve Turgut Özakman Abimizi gördüm. Yaklaþmak istesem de yaklaþamazdým herhalde. Turgut Özakman'ýn etrafý imza isteyen kuyruk tarafýndan yýlan gibi sarýlmýþtý. Beyaz Hoca'nýn da galiba badigardý yanýndaydý.. Hem zaten ben o kadar sosyal bir insan deðilim. Hadi Jenifer Lopez filan olsaydý gider bi imza isterdim, sýrf biraz daha yakýndan göreyim diye..

Fuarýn üstünden epey geçti diyebilirim ama izlenim yazýsýna dönüþen bu yazýyý yazarken bak yine hatýrýma geldi. Fuardan aklýmda kalan þeylerden biri de çok hoþ çikolata renkli bir hanýmefendi. Ne güzel bir gülüþü vardý. Türkiye'de Türkçe konuþan ve yedi sülaleri Türkiye'de birkaç yüzyýldýr yaþayan Afrika kökenli yurttaþlarýmýz olsa da.. Karþýmda bütün o yapay sarýþýnlar ve kýzýl,esmer, kumral hengamesinin arasýnda çikolata renkli bir ahu görmek ilginç bir deneyimdi doðrusu.. Neyse ben ne yazacaktým nereye geldim..

Efendim gideyim bir iki kitap alayým hazýr buraya kadar gelmiþken dedim. Xasiorkcu çocuklarýn gelmesine daha vardý. Ben de hemen uzandým daldým içeri. Biraz bakýndýktan sonra Laika Yayýncýlýk standýný gördüm. Altýkýrkbeþ Yayýncýlýktan bir arkadaþla (adýný öðrenmiþtim ama unuttum. Kusura bakma birader) kýsa bir sohbetimiz oldu. Fuardan, okurdan, fantastikten ve Altýkýrkbeþ'ten kýsa bir lafladýk.. Ben bir Drizzt Kitabý alýrken bana Týlsým-ý Kudret'i de gösterdi. Ýlk baþta sorduðum "aga, aksiyon macera var mý?" sorusuna dürsütçe cevap verdi. Geçmiþ ve günümüz arasýnda gelip giden bir öykü dedi ama bana kitabý iyi pazarladý doðrusu. Hem zaten ben de artýk yerli edebiyatý desteklemek için bir yerden baþlamalý diyordum. Kitabý aldým.

Xasiokcularýn toplantýda yanlarýnda getirdikleri kitaplarý daðýttýklarý bir anda baktým benden baþka kimse ortaya çýkmamýþ, elime üç kitap geldi. Bir tanesi de yine Týlsým-ý Kudret idi. Diðeri de Korkut Aldemir'in Ankara'da soðuk Gece isimli kitabýydý. Neyse sonradan gelen arkadaþlarla elimdeki kitaplarý paylaþtým bana Ankara'da Soðuk gece kaldý. Þu anda onu okuyorum.

Týlsým-ý Kudret, Göktuð Canbaba'nýn bir kitabý. Kitabýn kapaðý çok hoþ. Çok beðendiðim çizerlerden biri olan Ertaç Altýnöz'ün (http://ertacaltinoz.deviantart.com/gallery/) hazýrladýðý kapak çalýþmasý çok cici (http://ertacaltinoz.deviantart.com/gallery/?offset=24#/d319e9b). Yanlýþ hatýrlamýyorsam kitap aslýnda kitap deðil de bir resimli roman/çizgi roman olacaktý ama sonra proje kitaba çevrildi diye duymuþtum. Yazýk.. Ertaç Altýnöz neler döktürürdü kimbilir..

Eleþtiriler önce. Ben günümüzde geçmeyen, eski zamanlarýn fantastik eserlerini seviyorum. Genelde, yani %99 okuduðum tür budur. Beton ne kadar esnerse benim okuma tarzým da o kadar esner. Bu seferlik Türk edebiyatý için esnedim. Lan gene iyisiniz haa.. :) Esnettiniz beni. Ne diyordum.. Bence geçmiþte geçseydi hikaye ve günümüze hiç uðramasaydý daha iyi olurdu. Yazarýn seçimi, saygý duymak zorundayým. Ikinci eleþtirim, kitap daha uzun olabilirdi. Bence bir yüz sayfallýk daha olmaya yatkýndý çünkü kitabýn eksik yazýldýðýný hissettim. Bence bir iki konu yeterince açýklanamamýþ ve çok hýzlý geçmiþ. Asýl karakter konuda önemli bir rol üstlenmesine karþýlýk bu rolü yeterince iyi açýklanmamýþ yani esas oðlaný yeterince iyi tanýyamadýðýmý hissettim. Eski sevgilisi ve ondan önceki asýl aþkýyla ilgili biraz daha bilgi olmadan anlatýlan bazý þeyler yavan geldi bana. Ayrýca bir iki yerde geçiþlerin çok hýzlý olduðunu düþünüyorum. Sadece bir iki yerde ama sert bir kasise girmiþ gibi genel okuma üzerinde sýkýcý bir etki yaratýyor bu durum, bence yani..
Bir kahramanýn eksikliðini duydym romkan boyunca. Benim okuma tarzým bu, bir kahramana ihtiyacým var. Karizmasý olmalý, bir þekilde yakýn olmalý. Anti kahraman bile olsa bir karizmasý olmalý. Fransýz bende böyle bir his uyandýrmadý.

Eleþtirilerimi çok sert tutmadýðýmý umuyorum çünkü gerçekten Týlsým-ý Kudret'i okurken geçirdiðim zamaný kayýp olarak görmüyorum, haksýzlýk etmek istemem. Kitaptaki hikaye güzel, anlatým yer yer yukarda ifade ettiðim kasislere girse de kitabýn genelinde iyi ve kendi evrenini yaratmakta baþarýlý. Keþke biraz daha geniþletebilseydi bu evreni. Eski Osmanlýda geçen biraz daha aksiyolu bir maceraya dönüþseydi tadýndan yenmezdi. Hikaye çok çabuk ve hýzlý bitti. Dedim ya bir yüz sayfaya daha ihtiyacý vardý bence.

Her þeye raðmen bu kitap bence baþarýlýdýr. Türkiye gibi edebiyatýn ayaklar altýna alýndýðý.. Editörlerden torpilli eþ-dost-tanýdýklarýn nimet gibi aptal okur güruhlarýnýn gözüne sokulduðu bir ülkede.. Okurun aslýnda neyi okuduðunu bilmeyen salt popüler alýcý olduðu bir ülkede.. Göktuð Canbaba'nýn bu eserini kutluyorum. 10 üzerinden 7 Veriyorum. Feist abinin son okuduðum kitaplarýndan birine, bir iki sayfadaki çok etkileyici bir anlatýmýn yüzü suyu hürmetine, 6 verdiðim düþünülürse Týlsým'ý ondan daha çok beðendiðimi anlamýþsýnýzdýr.

Baharat Tüneli ve Bodur Nafi ile mutlaka tanýþýn. Bu kitabý okuyun. Fantastik okuyorsanýz bu kitabý okuyun.

Bu yazýyý hikayede yer tutan týlsýmlý þiirin mýsralarýyla bitiriyorum.

"Uðultularýn arasýnda bir ses duydum,
Öte diyardan bir haykýrýþ.
Araladým bin zincirli kapýyý ardýna dek,
Korkuyla kavrulan birini buldum.
Kýl gibi ince bir ipin üzerinde yürüdüm,
Kaným yere damlarken insan tohumlarýný gördüm.
Bedenim alevin korudur, yalanýn özü,
Ateþten topraða, hiçlikten varlýða döndüm."