..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yüz kiþinin içinde aþýk, gökte yýldýzlar arasýnda parýldayan ay gibi belli olur. -Mevlana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
ÝzEdebiyat - Yazar Portresi - Seyfullah ÇALIÞKAN
Seyfullah ÇALIÞKAN - DENÝZ FENERÝNÝN GÜNCESÝ
Site Ýçi Arama:


Öykü
  Ben Ýþin Kitabýný Yazmýþtým (seyfullah ÇALIÞKAN) 10 Mayýs 2004 Aþk ve Romantizm 

Önümüzdeki hafta yeni bir kitaba baþlayacaðým. Ýçinde bahçe bitkilerinin bakýmý hakkýnda deðerli bilgiler bulabilirsiniz. ÇEKÝRGENÝN AYAÐINDA NALÝNÝ. Birinci baskýsý tükenmeden sipariþ etmeyi sakýn unutmayýn..

  Zurnada Peþrev Olmaz (seyfullah ÇALIÞKAN) 15 Haziran 2004 Toplumcu 

Pazar yeri insan seli. Sarý kýzýn kulaklarý küpeli. Üç yaþlarýnda þeker mi þeker, ilk yaz gibi cývýl cývýl bir þey. Kulaklarýna sarý kirazdan küpeler takmýþ.

  Saman Altýndan Aþk Yürürse (seyfullah ÇALIÞKAN) 21 Kasým 2003 Ýronik 

Birþeyler kaçýrmýþ olmalýyým. Ne insanlarý, ne de iliþkileri anlamaya mecaalim yetmez olmuþ. Ben bütün altmýþikilerden tavþan olur sanýrdým, meðer timsah yapanlar da varmýþ. En iyisi ben gidip seksenbeþten dinozor olayým...

  Öyküler Sokaklara Yaðar (seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Aralýk 2003 Deneysel 

Ýnsanlar geçer ömrümüzden, yaþamlarý bizimkine karýþýr. Boynumuza asýlmýþ yaftalar gibi öyküler taþýrýz. Küçücük bir gülümsemeyi kýrk altýna alýr, üç kuruþa satarýz. Sýcacýk bir yüreðin kapýsýna seve seve kul oluruz. Cömert bir el bayramdan bayrama baþ

  Aylak Kentin Trenleri (seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Ocak 2004 Deneysel 

Sýcaðý beter bir yazýn gölgesinden parklarý, dallarda durmadan seviþen kumrularý anlatmak kolaycýlýktýr. Havuzda durmadan yýkanan üç ördeði anlatmakla asfaltýn eridiði öðlenleri avutamazsýnýz. Ama sonra gölgeler sokaklarda uzayýp, güneþ Bozköy üzerine

  Sokaklar Aðlarken Hýçkýrmaz (seyfullah ÇALIÞKAN) 23 Mayýs 2004 Sevgi ve Arkadaþlýk 

Uykusunu alamamýþtý ama yeniden uyumak ta istemiyordu. Nasýlsa uykuya dalar dalmaz yeni bir rüya baþlayacaktý. Ve ona anasýndan doðduðuna bin piþman edecekti. Uykularýn insana bu denli eziyet edeceðini hiç düþünmemiþti. Yataðýn kenarýna uzanýp bir sigara

  Defolu Aþklar Sergisi - 2 - (seyfullah ÇALIÞKAN) 31 Mayýs 2004 Aþk ve Romantizm 

Kýz ayrýlýðýn bu kadar acýsýz olmasýna inanamadý. Olaya melodram havasý katmak için sevgilisine gece telefon mesajý yazdý. “Beni durup dururken neden terk ettin. Hayatýnda baþka bir kýz varsa açýk söyle. Ben bu acýya dayanamýyorum. Ýntihar etmeyi düþünüyo

  Defolu Aþlar Sergisi - 1 - (seyfullah ÇALIÞKAN) 26 Mayýs 2004 Aþk ve Romantizm 

Ýliþkinin caným cicim bölümü bir kaþýk suda koparýlan fýrtýnalarla soðumaya baþladý. Esas oðlan kýzý artýk eskisi kadar þirin ve çekici bulmuyordu.

  Altmýþ Kontürlük Aþk (seyfullah ÇALIÞKAN) 21 Aðustos 2004 Deneysel 

Ama yine de seninle bir daha görüþmeyelim. Böyle giderse iþ iyice çýðýrýndan çýkacak. Sana bir þey olmasýna, benim yüzümden baþýna bir þey gelmesine katlanamam. Eðer sen aramazsan aðabeyim sana ulaþamaz. Çok baský yaptýlar ama evinin telefon numarasýný on

  Þarap Parasýna Masallar 3 (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Aðustos 2005 Deneysel 

Köpek yavrusu çok sevimli olduðu için birkaç kez diðer çocuklar tarafýndan çalýndý. Kasabamýzda fazla büyük bir yer olmadýðý ve herkes birbirini tanýdýðý için her seferinde kýsa süre sonra bulunup geri getiriliyordu. Hatta çalýndýktan sonra iki kez birkaç

  Þarap Parasýna Masallar 4 (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Aðustos 2005 Deneysel 

Ömrümüzün bundan sonraki çalkantýlý ve olaylý yýllarýnda da hep geride býraktýðýmýz o huzurlu ve tekdüze zamanlarý ararýz. Sen, yeni yaþamaya baþladýðýn bu kente, oturduðun sokaðýn gürültülerine, yaðmurlara ve rüzgârlara hatta sabah ayazýna bile alýþmaya

  Þarap Parasýna Masallar 2 (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Aðustos 2005 Deneysel 

Ara sokaklardan birine sapýnca kendimi daha iyi hissettim. En azýndan baþkalarýna göstermelik bu seremoniyi yaþamaktan ve kendimi riyakâr hissetmekten kurtulmuþtum. Þimdi aylar sonra her þeyi nasýl bu kadar ayrýntýlarýyla anýmsadýðýma ben de þaþýyorum. Se

  Deli Sülo (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Aðustos 2005 Deneysel 

Puþtluk elbette düzeysiz, argo ve kaba bir tanýmlama, farkýndayým. Yazarken ana avrat sövülemeyeceði için bildiðim en kaba tanýmý bilinçli olarak kullandým. Çünkü ben küçük bir köyde herkesin deli olarak kabul ettiði bir adamýn kahvede ceketinin alttan tu

  Þarap Parasýna Masallar (seyfullah ÇALIÞKAN) 15 Mayýs 2005 Deneysel 

Aþkýn kaybedeni veya kazananý yoktur. Sonunu biraz daha geciktirip, felekten bir kaç ay daha çalabilirdik. Sen her þey yolunda gittiðinde yaþadýklarýn sanki çok rutinleþmiþ gibi algýlýyorsun. Ýlla kavgalarýmýz, yersiz inatlaþmalarýmýz, gereksiz küskünlük

  Börekçi Þükrü - 2 (Son) (seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Aralýk 2010 Aný 

Deniz kýyýsýnda büyüyüp, ördek gibi iyi yüzebilen bir sahil çocuðunun denizde boðulmasý bana hep þaka gibi gelir. Belki de buna mistik bir yaklaþým eklemeliyim. Mademki biz denize aþýðýz, o da bize âþýk. Bu aþkýn mutlu sonlandýðý zamanlar olmalý. Deniz sevgilileri arasýndan seçtiklerini arada sýrada koynuna almalý. Aþk dediðimiz þey de her zaman kavuþamamayý anlatmamalý…

  Öyküsünü Arayan Adam (seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Temmuz 2006 Deneysel 

Ha yavrum,bizim cavcav sokak kapýsýný açýk bulup kaçtýydý. Ezi baþýndan aydeþ bi ciba çýkýp zangadanak cavcavýn üzerine seyitince cav cav pýr dedi uçup gitti. Ben onu arýyom. Sen benim cavcavýmý gödünmü diyom

  Denize Adam Düþtü (seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Temmuz 2006 Toplumcu 

Kocasýnýn yalancý olduðunu, çocuklarýný ve kendisini her gün dövdüðünü, içki ve kumar alýþkanlýðý nedeniyle eve ekmek getirmediðini, sürekli aç kaldýklarýný, komþularýn yardýmý ile zar zor yaþadýklarýný anlattý. Bunlarla yetinmeyip özel yaþamlarýnýn en mahrem sýrlarýný, adamýn erkek olarak yetersiz ve çok pis biri olduðunu, hiç banyo yapmadýðýný, hatta kendisini evine getirip birlikte içki içtiði arkadaþlarýna peþkeþ çekmeye kalktýðýný da söylemiþti.

  Nataþa, Mavra ve Raký (seyfullah ÇALIÞKAN) 17 Temmuz 2006 Gülmece (Mizah) 

- Ulan yalancý piç, kim görmüþ ulan beni? Nataþalarýn peþinde gezmiþim. En kýralý elli dolar bunun. Ýstesem kýrkýný birden satýn alýrým. Tamam, Rus kýzlarý benim dükkâna geldiler. Edebimizle, adabýmýzla esnaflýðýmýzý yaptýk. Gömlek, çamaþýr falan, birkaç gýldýr gýcýk alýp gittiler. Kýzlarla bir iþim olsa birine takýlýrým. Üçünü birden ne yapayým oðlum? Seni dinleyen de beni pezevenk sancak.

  Yaðmur, Kar, Deðermen Çöreði ve Orçun Abi (seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 Deneysel 

Ben yola çýkmadan önce tam yirmi üç gün aralýksýz yaðmur yaðmýþtý. Saçaklardan akan sularýn þýpýrtýsý ve bacanýn etrafýndaki tenekede oynaþan damlalarýn týnlayan sesi artýk sussun istiyordum. Neredeyse aklýmý kaçýracaktým. Oysa ben yaðmuru ölesiye seven, damlalar toprakla buluþtuðunda baðlasalar evde duramayacak biriydim.

  Yaz, Bahar Þeftali 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 Deneysel 

Cengiz Topel Ýlkokulu’nun bahçesindeki yüzlerce þeftali aðacý çiçeðe durduðunda belediye iþçileri gelip sokaklara kazmaya baþlamýþtý. “Sokak çeþmelerinden su taþýmak, tulumbalarýn kumlu sularýný içmek artýk sona erecek.” diyorlardý. Çukurlar benim boyumdan yüksekti. Çukurun birine inip bütün kasabayý kimseye görünmeden dolaþabilirdim.

  Yaz, Bahar, Þeftali (seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 Deneysel 

Baþýmýza ne geldiyse zaten bu þeftaliler yüzünden gelmiþti. Büyük bir ihtimalle arkadaþýmýn biri onu elimden alýp öfkeyle karanlýða fýrlatýrdý. Çünkü suçlu olan biz deðildik. Þeftalilerin insaný baþta çýkaran kokularý, tatlarý ve dallardan bize kýrmýzý kýrmýzý bakmalarýydý.

  Biyografimin Coðrafyasýnda Gezintiler (seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 Aný 

Pazartesi sabahý babam beni erkenden uyandýrdý. Her zaman baþýnda gezdirdiði, güneþten iyice solmuþ, lacivert rengi beyaza dönmüþ yün beresini bana giydirdi. Beni her zaman týraþ eden kasabamýzýn en usta berberi Cicim Hasan’a gönderdi. “Parasýný verdim. Seni erkeden dükkanda bekliyor.”diye de ekledi. Sabahýn saat yedi buçuðunda berber dükkanýna gittim. Dükkan gerçekten açýlmýþtý ve berber beni bekliyordu

  Bul Karoyu Al Parayý (seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Eylül 2007 Aný 

Bayram olmasa kalbini kýrardým. Dua etsin ki bu gün bayram. Buldunuz tabi benim gibi eþeði binin sýrtýna bakalým. Allahsýzlar, merhametsiz köpekler… Seksen yaþýndayým ben, boru deðil, tam seksen. Hala benim avucuma bakýyorlar. Bu yaþtan sonra çalýþsam ne olur, çalýþmasam ne? Utanmýyorlar. Yüzleri köpek derisi mübareklerin... Benden deðilse bile insan konu komþudan utanýr. Hiç utanma arlanmalarý kalmamýþ. Sýtký sýyrýlmýþ bunlarýn. Yuh size be yuh… diyordu.

  Çaki, Çakmak, Býcak, Tarak (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Eylül 2007 Aný 

Meriçli kalabalýða döndü. “Yahu bu gâvur, Makedonca bile bilmiyor.”dedi. Kalabalýk birden gülmeye baþladý. Sonra “Ben insanlýðýmý yaptým. Adým Hýdýr, elimden gelen budur.”deyip kendisi de gülmeye baþladý. Bu lafýn üzerine kalabalýk makaralarý iyice koyuverdi. Toplananlar aradýklarý eðlenceyi bulmuþlardý. Etrafýndaki kalabalýðýn güldüðünü gören yabancý adam da gülmeye baþladý. Ama o elbette kalabalýðýn aksine neye güldüðünü bile bilmiyordu.

  Karanlýk ve Gece Benim Þiirimdi - 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Eylül 2007 Deneysel 

Sokaklar karalýkla kucaklaþýrken ben ona giderdim. “Benimle evlenecek misin? diye sormazdý. Akþama gelirken bunu þunu al da demezdi. O baþka kýzlara benzemezdi. Bazen geceleri birlikte sokaklara çýkardýk. Ya istasyona iner çay içer, yada eski deðirmenden bozma su kýyýsýndaki kahveye giderdik. Yaþlý kahveci yorgun adýmlarýyla bize, sundurmanýn altýna çay servisi yapardý.

  Karanlýk ve Gece Benim Þiirimdi - 2 (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Eylül 2007 Deneysel 

Seni sürekli biriyle görüyorum. O kadýn kim? diye sordu. - Ha o kadýn mý? Hiç kimse deðil. Ýþ yerinden bir arkadaþým. - Boþuna kývýrma, istemiyorsan ben seni hiç görmemiþ gibi davranayým. Sen de yalan söylemek zorunda kalmazsýn. Ýstersen kapatalým gitsin, dedi.

  Karanlýk ve Gece Benim Þiirimdi - 3 (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Eylül 2007 Deneysel 

Ben de önemli bir þey sanmýþtým. Demek sadece arkadaþsýnýz, dedi. Aðzýndan çýkan sözcükleri son derece alaycý bir ses tonuyla söylemiþti. Bakýþlarýnýn altýnda “Ben daha fazlasýný biliyorum. Ýnsafa gel de þunu doðru düzgün anlat.” der gibi bir yüz ifadesi belirgin olarak okunuyordu. Ona ne anlatacaðýmý, nereden baþlayacaðýmý bilemiyordum. Derken yeniden söze o baþladý.

  Karanlýk ve Gece Benim Þiirimdi - 4 (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Eylül 2007 Deneysel 

Neredesin kýzým sen? - Ýzmir’deyim. - Unuttun beni valla, unuttun. - Unutur muyum, caným aaa, - Ben de akþamüzeri Ýzmir’e geleceðim. Nerede olduðunu söyle. Alayým ordan seni… - Gelemem, zaten akþama kalmadan dönerim. - Dönme, bu gece Ýzmir’de kalýrýz hem.

  Karanlýk ve Gece Benim Þiirimdi - 5 (Son) (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Eylül 2007 Deneysel 

Ýki kez evlenmiþti ve bir kýzý vardý. Kýzý evlendiði iki erkekten de deðil, yalnýzlýðýna ortak ettiði baþka bir genç adamdandý. Kýzýna þimdi babasý bakýyordu. Önümüzdeki yýl okula baþlayacaktý. Ýlk eþiyle liseyi býrakýp evlenmiþti. Mahallesinin afili delikanlýlarýndan biriydi. Evlenmiþ demek dile kolay ona henüz çocuk yaþta kaçmýþtý. Hayat o yaþlarda herkes için tozpembeydi. Delikanlý Karþýyaka- Konak vapurlarýnda çaycýlýk yapýyordu. Kaçtýðýnda yaþý küçük olduðu için polis yakalayýp evine geri getirmiþ, onu ailesine teslim etmiþti.

  Ramazanýn Ötesi Bayram (seyfullah ÇALIÞKAN) 1 Ekim 2007 Aný 

Ýnce Mehmet tüfeðini genellikle cami önündeki meydana gelmeden önce doldurmuþ olurdu. Bazen kýrk elli kadar çocuk onun etrafýný çevirip tüfeði patlatmasýný beklerdik. Dolma tüfeðin namlusunu havaya diker, dipçiðini kemerine dayar cami avlusundan gelecek iþareti beklerdi. Tüfeði kendi saatine göre deðil cami avlusundan gelen iþarete göre patlatýrdý. Tüfek patlayýnca önce kara barut dumanlarý havaya yükselir, arkasýndan da gökyüzünden çaput parçalarý yaðmaya baþlardý. Bir akþam Ýnce Mehmet dolma tüfeðin barutunu fazla kaçýrýnca namlu yerinden fýrlayýp kundaðý parçalamýþ, adamcaðýzýn eli yaralanmýþtý

  Alaca Bulaca 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 1 Kasým 2007 Deneysel 

- Anne bu amca ne yapýyor? - Boþ ver kýzým, diyor annesi. Boþ ver sen hadi yürü, çabuk. Küçük kýza adamýn ne yaptýðýný nasýl anlatacaðýný bilemiyor. Kolayýna kaçýyor, - Boþ ver kýzým o adamý, diyor yeniden. Teyzen bizi bekliyor. Hadi yürü biraz, çabuk ama…

  Alaca Bulaca 2 (seyfullah ÇALIÞKAN) 7 Kasým 2007 Deneysel 

- Ben o ýrzý kýrýtan þikayetçiyim, ayakkabýcýdan. - Kimmiþ bu ayakkabýcý, neyin nesiymiþ. - Ben ne bileyim asker aða. Kýrmýzý Anadol bi pikabý var. Ýþte o adam, bizim köye her hafta gelir. - Hayda, bulduk püsküllü belayý. Abi kýrmýzý kamyonetli adam diye bir þey var mý

  Alaca Bulaca - 3 Son (seyfullah ÇALIÞKAN) 13 Kasým 2007 Deneysel 

Öðretmen anlattý, anlattý, anlattý ve üzüldü. Bakýþlarý yerdeki kilit taþlarýna takýlýp kaldý. Dinleyenler de üzüldü. Ve hiç kimse tek bir soru bile sormadý. Onlar suskunluk içinde kendi düþüncelerinde gezinirken dut aðacýna bir sürü serçe kondu. Ortalýðý gürültüye boðdular. Dallar sallandý, birkaç sarý yaprak yere düþtü. Çaycý Kadir elinde bardaklarla dolu tepsiyle masaya geldi. Çay isteyen var mý abi? dedi.

  Kadýnlar Denizi (seyfullah ÇALIÞKAN) 6 Aðustos 2010 Ortamsal 

Bu saatte denize gelmek için ya sabahlarý çok sevmek gerekir, ya da ev kaçkýný olmak. O hangisiydi bilmiyorum. Onunla dün sabah Kadýnlar Denizi’nde karþýlaþtýk. Belki de konuþacak kimsesi yoktu. Ya da benim gibi gevezeydi. Deli deliyi görünce çomaðýný saklarmýþ. Ben sustum o anlattý.

  Fatma Öðretmen Beni Severdi (seyfullah ÇALIÞKAN) 27 Kasým 2010 Aný 

Fatma öðretmen beni severdi. Ama Osi o kadar zýrlayýnca hiçbir þey yapmadan duramazdý. Mecburen beni tahtaya kaldýrdý. Bütün sýnýfýn gözü önünde týrnaklarýný kulak mememe geçirdi. Bir daha kimseyle kavga etmeyeceðime yemin ettirdi. Osi’den de özür dilememi istedi. Mecburen her ikisini de yaptým. Öðretmenin keskin týrnaklarý kulaklarýmý delecekti. Olsun ama yine de çok acýmadý. Çünkü Fatma öðretmen beni çok severdi. Sadece sýnýfa yapýlan yaramazlýklarýn cezasýz kalmayacaðýný göstermek istemiþti.

  Börekçi Þükrü 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 4 Aralýk 2010 Bireysel 

Ne zaman karþýki pastaneden bir parça börek alsam hep akýlama o gelir. Belki de yirmi yýl o küçük kentin en ünlü börekçisi oydu. Küçük, camekânlý bir arabasý vardý. Üç tekerleði olduðu halde hiçbir yere gitmedi. O tekerlekler belki de cadde üzerinde on tur bile dönmedi. Beton elektrik direðine bir tekerleðinden zincirle kilitlenmiþ arabasý hep ayný yerde durdu. Yýllarca kavurucu güneþin, yaðmurun hatta yýlda birkaç kez parça parça kar yaðdýðý zaman bile hep oradaydý. Sanki araba direðe deðil, bütün kasaba o direðe ve arabaya zincirliydi. Yerinden kýpýrdasa bütün kasabanýn þakülü kayacaktý.

  Zaman, Mekan - Patates, Soðan 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Aralýk 2010 Deneysel 

Saat tam sekizde Bursa Nilüfer’deki E tipi cezaevinde beþ aydýr tutuklu bulunan Simitçi Nazmi gardiyanýn gürültüyle açtýðý demir kapýdan avluya çýkarak mahkûmlarý adliyeye götürecek araca bindi. Bu gün ilk duruþmasýna çýkacaktý. Arkadaþlarýndan ödünç aldýðý takým elbiseyi ve gömleðini giymiþ bir de boynuna kravat baðlamýþtý. Hayatýnda ilk kez kravat takýyordu. Ve ilk kez bu sabah kendini bu puslu aynada takým elbiseli ve boyalý ayakkabýlarla görmüþtü. Evlendiði, damat olduðu gün bile kravat takmamýþtý. Aynaya ilk baktýðýnda gördüðü resmin kendisi olduðuna inanamamýþtý. Saat tam sekizde cezaevi aracýna binip duvarlarýn dýþýna çýktý. Minibüste jandarmalarla birlikte altý kiþi vardý. Küçük parmaklýklý pencerelerden sokaklar, parklar ve insanlar görünmüyordu. Hiçbir þey görmese bile dýþarýda olduðunu bilmek onu keyiflendirmeye yetiyordu. Savcý ve hâkimleri, mübaþirleri ya da kâtipleri düþünmek istemiyordu. Þu anda kutu gibi kapalý bir yerde olsa bile yollar arabanýn tekerlekleri altýndan akýyordu. Köprülerden geçiyor, sokaklarý dolaþýyor ve trafik lambalarýnda duruyordu. Dýþarýda olmak ne güzeldi.

  Zaman, Mekan - Patates, Soðan (seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Aralýk 2010 Deneysel 

Küçük Sude tren istasyonun merdivenlerinden karanlýk dehlize ilerlerken artýk kuþlarý göremediði için üzüldü. Annesi her zaman acele ettiriyordu. Ve nedense her zaman gidecekleri yere geç kalýyorlardý. Oysa serçelerin hiç acelesi yoktu.

  Zaman, Mekan - Patates, Soðan 3 (seyfullah ÇALIÞKAN) 1 Ocak 2011 Deneysel 

Zurnacý Metin Bursa’daki Kamberler Mahallesindeki evinden saat tam onda çýktý. On gündür hiç iþ çýkmamýþtý. Her yýl kýþ gelince böyle olurdu. Sadece kýþ mevsimine denk gelen seçimlerde bu durum tamamen deðiþirdi. Akþam kahvede Davulcu Hüseyin “Yarýn iþe çýkýyoruz, sipsileri akþamdan suya býrak, yumuþasýnlar ” demiþti.

  Zaman, Mekan - Patates, Soðan 4 (seyfullah ÇALIÞKAN) 7 Ocak 2011 Deneysel 

Yerinden kalkýp onun koluna girdi. Aðzýndaki sigarayý saklamaya çalýþan delikanlýyý dükkânýn kapýsýndan sokaða attý. Bünyamin bu iþe fana bozuldu. Çuf çuf diye baðýrdý. Bütün sokaðý inleterek, Çuf çuf… Onlarca kez, hem de edepsiz el hareketi yaparak. "Çuf çuf iþte sana Osman. Çuf çuf…"

  Zaman, Mekân - Patates, Soðan¬ - 5 (seyfullah ÇALIÞKAN) 15 Ocak 2011 Deneysel 

Gün ortasýnda saat tam on iki de Teleferik semti üzerine Uludað’a týrmanan çelik halatlarýn gölgesi parkýn yukarýsýna týrmanýn yolu kalýn iki çizgiyle býçak kesiyordu. Sarhoþ Hamdi birkaç gündür rakýyý býrakmýþ ayýk geziyordu.

  Kuçiçane Partizan 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Mart 2011 Bireysel 

Partizanlar sadece geceleyin köylere inerdi. Gündüzleri ormanlarda gizlenir, bir yere gideceklerse karanlýk bastýktan sonra yürüyüþlerine baþlarlardý. Köylüler önceleri daðlarda partizanlarýn olduðunu bilmiyorlardý. Bulgar askerlerin kontrolündeki karakollarý bastýktan, köylere devriyeye çýkan jandarmalarý öldürmeye baþladýktan sonra duyuldular.

  Kuçiçane Partizan 2 (seyfullah ÇALIÞKAN) 3 Nisan 2011 Deneysel 

Arkadaþlarý ile birkaç parti kaðýt oynadý. Ýkindi vakti eve dönerken pazardan biraz meyve ve sebze aldý. Elindeki poþetlerle evine giden dik yokuþu çýktý. Aldýklarýný poþetleriyle birlikte buzdolabýna yerleþtirdi. Ýki soba kovasýný odun ve tutuþturucu kýrýntýlarla doldurdu. Sokaða bakan küçük odasýnýn sobasýný tutuþturup divana uzandý. Uzandýðý divandan bir daha uyanamadý. Birkaç yýldýr sýkýntý yaratan kalbi duruvermiþti. Sonsuzluða doðru uzanan derin bir uykunun kollarýnda kalmayý seçti.

  Daldýr Kaþýðý Yahniye, Sorma Etini Bahri"ye - 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Mayýs 2011 Deneysel 

DALDIR KAÞIÐI YAHNÝYE, SORMA ETÝNÝ BAHRÝ’YE -1 Gazetelerde hileli gýdalar ve insan saðlýðýna zararlý katký maddeleri ile ilgili haber okumadýðýmýz gün yoktur. Yapan da biz, satanda, tüketende… Yazýlanlara bakýlýrsa aldýðýmýz et ürünlerinde et dýþýnda her þey varmýþ. Üzerinde dana eti yazýlan sucuk ve salam ve sosis gibi ürünlerde sakatat, domuz, at, eþek eti kullanýlýyormuþ. Sakatat ve yaðlar bir tarafa dünyada birçok ülkede at ve domuz eti tüketiliyor. Saðlýk ve hijyen kurallarýna uygun kesilip hazýrlandýðý zaman kimse bu hayvanlarýn etini yediði için hastalýktan kýrýlmýyor. Biz inançlarýmýz gereði bu hayvanlarýn etini yemeyi býrakýn, yenilebileceði düþüncesine bile tiksinerek bakýyoruz. Keþke yediklerimizin içinde sadece at, eþek ve domuz eti olsa. Saðlýklý olsa, temiz olsa ve bilmeden dana eti niyetine tüketsek. Dünden razý olacaðýz… Yýllarca yurt dýþýnda yaþamýþ bir aðabeyimiz var. Sohbeti tatlý, keçisakallý, macera dolu birikimli biri iþte... Bu tiplerden mutlaka siz çevrenizde de bir iki tanýdýðýnýz vardýr. Mutlaka sürekli briç oynadýklarý bir ekipleri vardýr. Hepsi zamanýn mektepli, diplomalý, yabancý dil bilen okumuþ çocuklarý. Olgun abimizin briç yanýnda avcýlýk meraký da var. Neyse en iyisi olan biteni onun kendi aðzýndan anlatayým. Geçen sene Aralýk ayýnda bir hafta sonu Çakýroðlu’na býldýrcýna gittim. Býldýrcýný býrak çulluk bile rast gelmedi. Av hevesi sadece köpeðin iþine yaradý. Hayvan açýk havada kýra, bayýra vurdu kendini. Keyiften geberecek. Hayvancaðýz aniden önümden yüz, yüz elli metre ilerde zýnk diye durdu. Sarkýk kulaklarýný olabildiðince havaya dikti. Defneliðin kýyýsýna koþup havlayama baþladý. Ne olup bittiðini ben de anlamadým. Hayvan defneliðe doðru koþup havlayarak saldýrýyor, inleyerek geri kaçýyordu. Yaklaþýnca bir de baktým sýk defne kümesinin içinde bir domuz var. Beni görünce domuz çalýlarýn arasýndan çýkýp bayýrdan yukarý doðru koþmaya baþladý. Arka arkaya niþan alýp iki tane çaktým. Burnu üstü yere çakýlýp yuvarlanmaya baþladým. Önce niye vurdum ki bu hayvaný diye düþündüm. Tarlada ekinimiz yok, mýsýrýmýz yok. Þimdi Almanya’da olsam veya Ýsveç’te bu domuz dünyanýn parasý eder. Hem organik, hem yabani… Oysa þimdi ben burada býrakýp gideceðim leþi günlerce etrafý kokutacak. Domuzun orasýna, burasýna bakýp incelerken aklýma þeytanca bir fikir geldi. Yurt dýþýndayken arkadaþlar kuzu eti diye bana defalarca domuz yedirip sonra da alay etmiþlerdi. Üstelik yaðlý kýsýmlarý atýlýrsa etinin tadý kuzu etine de benziyordu. Býçaðýmý çýkarýp hayvanýn ön ve arka bacaklarýný kestim. Köydeki eve gittim. Kestiðim bacaklarýn derilerini yüzdüm. Etlerini kemiklerden ayýrdým. Yaðlý kýsýmlarýný kesip attým. Bir tencereye doldurup soðanlý, patatesli, havuçlu güzel bir yahni kaynattým. Hem de az buz deðil. Kocaman bir tencere… Yeme de yanýnda yat. Ardýndan Sinop’a bir telefon patlattým. “Uþaklar koþun gelin. Köyde ziyafet var. Sadece ekmek alýn. Baþka bir þey lazým deðil. Yok, içeriz, uçarýz diyorsanýz sizin bileceðiniz iþ. Mutfaðýmýzýn geçici bir ekonomik arýzadan dolayý içki servisini bir süreliðine durdurmuþtur,” dedim. Bir saate kalmadan çýkýp geldiler. Hem nevaleyi de oldukça çeþitlisinden düzmüþler. Icýðýný cýcýðýný sormasalar ben de yalan söylemek zorunda kalmayacaktým. Ekmek buldun mu yanaþ, dayak gördün mü sývýþ. Oðlan için adaðým vardý. Okulu bitirsin bir koç keseceðim demiþtim. Daha önümüzde üniversite var ama adak adaktýr. Kesmek lazým. Ýþte o koçu bu tün kestirdim. Birazýný fakir fukaraya daðýttým. Geri kalaný da size ayýrdým. Bir ikisi gak guk etti ama sesini kestim. Neymiþ efendim ben dindar deðilmiþim. Adak adamak kim ben kimmiþim? Oturduk sofraya hep beraber giriþtik yahniye. Kaþýklarýn biri batýp, öteki çýkýyor. Bir tabak, iki tabak derken tencerenin dibi göründü. Bir de iþin uzmanlarý var. Bu koç daha bir yaþýna yeni girmiþ. Yem ile deðil kýrda, bayýrda kekik ile beslenmiþ. Eti misler gibi kokuyormuþ. Sanki illa ukalalýk etmeliyiz. Her þeyden anlamalýyýz. Yahni kaþýklandý, þaraplar, biralar, rakýlar hafif hafif bünyede yol bulmaya baþladý. Sofra toplandý, tatlý bir sohbet baþladý. Zaten keyfimiz de yerinde. “Arkadaþlar, dedim. “Üzgünüm, yediðinizi ne kuzu ne de koçtu. Çakýroðlu’nda öðleye yakýn bir domuz vurdum. Ziyan olmasýna gönlüm elvermedi. Getirip eve piþirdim. Sonra da sizi çaðýrdým.” - Yalan valla yalan, bizimle kafa buluyor. - Doðrudur oðlum, ben anlamýþtým zaten. - Þaka dimi be Olgun abi. Hadi þaka de… - Yalan söylüyor. Bir bakýþta ne eti olduðunu þýp diye anlarým. - Yapar ulan bu gâvur, valla yapar… - Ne olursa olsun. Et güzeldi. Ellerine saðlýk. Ben takmam aga, - Domuz olsa ne yazar. Önemli olan niyet... Biz onu koç diye yedik. “Þaka þaka…” dedim. Hepsinin rengi geldi. Ama öte yandan içlerine de kurt düþtü bir kere. Artýk fayda çýkmaz. Kurcalayýp dururlar. Adým gibi biliyorum. Birisi atladý hemen; - Bunun kemikleri nerde? - Köpeklere verdim, nerede olacak köpeklerin karnýnda. - Derisi nerde? - Koçu kesen köylüye verdim. Derisini, ciðerlerini, kalbini ve böbreklerini o aldý. - Yalan dimi, ne olursun doðruyu söyle. Yediðimiz domuzun etiydi dimi? Bursa Nisan 2011 Seyfullah

  Daldýr Kaþýðý Yahniye, Sorma Etini Bahri"ye - 2 (Son) (seyfullah ÇALIÞKAN) 20 Mayýs 2011 Deneysel 

Gülbahçe hani bu tavuðun bacaklarý?, dedim. - Yahninin içinde. - Kemikleri nerde peki? - Piþirmeden büyük kemiklerin hepsini çýkardým. - Lades kemiðini de görmedim? - Doðrurken kesilmiþtir. - Býrak numarayý bu kemikler tavuk kemiði deðil.

  Gecenin Tepesi Atmasýn (seyfullah ÇALIÞKAN) 31 Ekim 2011 Deneysel 

O gece deli bir saðanak baþladý. Sonbahar için zaman erkendi. Gürgenler tepeden týrnaða yaprak, daðlarýn doruklarý yemyeþil çayýrlarla kaplýydý. Elmalar kýzarmýþtý kýzarmasýna ama henüz ayvalar sararmaya bile baþlamamýþtý. Yaðmur bindirmeden az önce gök çatladý. Yýldýrýmýn yaladýðý orman ürperdi. "

  Gökçeada 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 1 Aralýk 2011 Aný 

Rum kýzlar acayip güzeldi. Bu arkadaþlýðýn içinde biraz da bu etken olmuþtu. Þimdi, yýllar sonra bunu söyleyebilmek çok kolay. Ýlk baþlarda Rum kýzlara yaklaþabilmek için onlarla arkadaþlýðýmýzý kullanmak gibi bir niyetim olmuþtu. Sonralarý bunu aklýmdan geçirdiðim için bile çok utandým.

  Gökçeada 2 (seyfullah ÇALIÞKAN) 9 Aralýk 2011 Ortamsal 

Ahþap binanýn alt katý dükkân, üst katý evdi. Merdivenlerden bir kýz indi. Yüzünün alý tam al, beyazý kar gibi lekesiz, gözlerinin karasý gece gibiydi. Kumaþ boyasý alamadýk. Çünkü kýz bu iþlerden anlamýyordu. Babasý da yarým saate kadar gelecekti. Ama hýrdavatçý dükkânýnda Camcý da saatlerce beklenmezdi. Elimiz boy olarak dükkândan çýkýp gittik. Biz sonra yeniden geliriz dedik. O kýzý bir kez daha gördüm. Gökçeada çarþýsýnda postanenin önünden geçip gitmiþti.

  Gökçeada 3 (seyfullah ÇALIÞKAN) 16 Aralýk 2011 Aný 

aleköy sahilindeki askeri kampýn gerisinde karadut aðaçlarý vardý. Denizden çýkýp karadut aðaçlarýna týrmanýp bol bol dut yedik. Karadutun tadýný bilenler aðaca çýkan kiþinin temiz kalmasýnýn mümkün olmadýðýný da bilirler. Önce korunmaya çalýþtýk. Ama olmadý, baktýk hepimizin bir yerleri boyanmýþ. Ýlerleyen dakikalarda iþin çivisi kendiliðinden çýktý. Baktýk ki temiz kalamýyoruz hepimiz kendimizi karadutla boyadýk.

  Gökçeada 3 (seyfullah ÇALIÞKAN) 23 Aralýk 2011 Deneysel 

Ya da “acýmadý kine, hiç acýmadý, duymadým bile,”derlerdi. Baharla birlikte dersleri kýranlarýn dýþýnda haftada birkaç kez eðitim þefinin odasýna çaðýrýlanlar vardý. Bunlar resmen o odaya ve dayaða aboneydi. Ya zamanýnda kalkmazlar, ya yataklarýný toplamazlar ya da etütlere geç kalýrlardý. Bizim sýnýfta da bu ekipten bir iki kiþi vardý. Eðitim þefi bunlarý cezalandýrmaktan býkýp usandý,

  Gökçeada 4 (seyfullah ÇALIÞKAN) 31 Aralýk 2011 Deneysel 

Bu nasýl cezaevi, isteyen herkes buradan kaçar? - Ben geldiðimden beri hiç kaçan olmadý. - Duvar yok, parmaklýk yok, kaçmak isteyeni kim durdurabilir ki? - Kimse durdurmaz. Durdurmaya bile çalýþmaz. Ýsteyen kaçar. Ama kaçan bütün

  Lale Hýrsýzý (seyfullah ÇALIÞKAN) 11 Ocak 2012 Deneysel 

Kulübenin içindeki üç güvenlik görevlisi o an kadýnýn yüzüne baktýlar. Gördükleri karþýsýnda telaþa kapýldýlar. Kadýnýn yüzü kireç gibi olmuþtu ve göz pýnarlarý çeþme gibi akýyordu. Aðlamýyor, hýçkýrmýyor ama yaþlar yanaklarýndan aþaðýya süzülüp eski ayakkabýlarýnýn yanýna beton zemine damlýyordu. Kýsacasý kadýn hiç iyi görünmüyordu. Kadýnýn baþýna bir þey gelirse hapý yutarlardý. Hemen bir sandalye çekip kadýný oturttular. Tutanak tutmamýz lazým dediler. Sonra seni polise teslim edeceðiz. "Tutun öyleyse," dedi kadýn. Hiç alttan almýyordu. Yalvaracak, yakaracak gibi bir hali de yoktu.

  Gökçeada 5 (Son) (seyfullah ÇALIÞKAN) 12 Ocak 2012 Aný 

Bir mahkûma nasýl hapse düþtün diye sormamalýsýnýz. Dinledikleriniz genellikle içinizi acýtýr. Ve gözbebekliniz yerde çaresizlik içinde gezinirken siz teselli olabilecek cümleler arar durursunuz. Halil köy kahvesinde çýkan bir kavgada adam yaralamaktan içire düþmüþ. Daha on altý yaþýndaymýþ. “Kavgadan sonra olay siyasi bir boyut kazandý. CHP ve AP davasýna dönüþüverdi. Bir kurban gerekiyordu. Beni seçtiler,” demiþti.

  Öykülerin Saðý Solu Belli Olmaz - 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 2 Mart 2012 Deneysel 

Öyküler parmaklarýný avuç içine yuvarlayýp borazan yaparak çýðýrtkanlar gibi sokaklara baðýrmazlar. "Haydi, yetiþin baþlýyor." Biz duysak ta duymasak ta, görsek de görmesek de yaþamlarý ince ince iþlemeye devam ederler. Arada bir yaþamýn bazý renklerine uzaktan baktýðý doðrudur.

  Öykülerin Saðý Solu Belli Olmaz - 2 (seyfullah ÇALIÞKAN) 2 Mart 2012 Deneysel 

Peri masallarý kýlçýðý, pullarý temizlenmiþ balýk gibidirler. Ateþte piþse bile is kokmazlar. Öyküler yaþamlarýn içinden geçer. Parmak uçlarýna basarak deðil, ökçeleriyle kaldýrýmlarý sallayarak hem de… Onun balýklarýnýn zehirli dikenleri vardýr. Çiçeðe kesen baharlarý apansýz aldanýverir.

  Balatalara Baktýrsam Ýyi Olacak (seyfullah ÇALIÞKAN) 24 Mart 2012 Ýronik 

ir tarla dolusu, yüzlerce leylek hiç hareket etmeden öylece duruyordu. Yoldan bakýldýðýnda canlý olup olmadýklarý bile anlaþýlamýyordu. Gerçek olduklarýný bilmesem bir heykeltýraþýn figüratif çalýþmasý sanabilirdim. Üstelik hepsi birbirinden olabildiðince uzaða mýsýr taneleri gibi saçýlmýþlardý. Karýnlarý aç mý tok mu bilmiyordum. Neden böyle kýpýrtýsýz ve hüzünlü duruyorlardý? Yarým saat sonra güneþ iyice alçalacaktý. Leylekler Fadýllý köyündeki evlerin çatýlarýndaki yuvalarýna döneceklerdi.

  Balatalara Baktýrsam Ýyi Olacak 2 (seyfullah ÇALIÞKAN) 3 Nisan 2012 Fantastik 

üyük bir keyifle dizin dibini izlerken Kemalettin Abi arkadaþlar merdivenlerden indi. Osman, “Nasýl güzel olmuþ mu?” dedi. “Bayýldým,” dedim. “Avuçla para döktüm ama deðdi doðrusu. Gezi teknesi olarak düþündüm bunu. Önümüzdeki haftadan sonra baþlýyoruz. Binenler gelip bir daha binecekler, “diyordu. Osman konuþurken merdivenlerden çok güzel bir kadýn indi. Uzun, dümdüz siyah saçlarý, kalem gibi kaþlarý vardý. Burnu, aðzý, gözleri, her þeyi yerli yerindeydi. Denizden iyice bronzlaþmýþ omuzlarýný açýkta býrakan bir açýk sarý bir tiþört giymiþti. Þortu ise paçalarý kesilmiþ bir kot pantolondan yapýlmýþtý.

  Balatalara Baktýrsam Ýyi Olacak 3 (seyfullah ÇALIÞKAN) 9 Nisan 2012 Fantastik 

ana yaklaþtý ve yanaðýmdan öptü. “Çok tatlýsýn, kendimi tutamadým” ,dedi. Bir þey söylemeye çalýþtým ama kelimeleri bir araya getiremedim. Kýz suya atlayýp uzaklaþtý. Herkese el sallayýp kýyýya doðru yüzmeye baþladý. Kýza bak. Göz göre göre boðulacak, bir þey söyleyin,” dedim. “Boþ ver sen onu, evine gidiyor,” dediler. Geç kalýnca babasý kýzarmýþ. Kýz sahile kadar yüzebilir miydi? Hadi yüzdü diyelim bu kýz bikini ile onca sokaðý geçip evine nasýl gidecekti? Çarþýyý da böyle ýslak bikini ve saçlarýyla mý geçecekti? Kimse aldýrmayýnca ben de dertlenmeyi býraktým.

  Balatalara Baktýrsam Ýyi Olacak 4 (Son) (seyfullah ÇALIÞKAN) 17 Nisan 2012 Fantastik 

- Güzel abim hadi iþine git. Uçaðýn plakasý mý olur? Gövdesinde rakamlar var ama onlarýn çoðu uçarken yerden görünmez. Sen benle kafa bulmuyorsun dimi? Kamera þakasý falan olmalý diye kýllanmaya baþladým. Etrafa bakýndým. Adamýn þapkasý, yabancýlar gibi yanlýþ tonlama ve yarým sözcüklerle konuþmasý zaten yetirince ilginçti. - Seninle niye kafa bulayým. Ben sadece hakkýmý arýyorum. - Seninle bu þekilde anlaþamayýz. Sen elbette hakkýný aramaya devam et. Beni mahkemeye ver örneðin.

  Tacizci (seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Nisan 2012 Ortamsal 

O gün öðleden sonra tam cinlerim tepeme üþüþmüþken seni aradým. Birisiyle konuþmaya çok ihtiyacým vardý. Büyük bir ihtimalle sen o gün, o saatte elmalar almýþtýn pazardan. Mavi poþetin içinde kýrmýzýlarý cam gibi parlýyordu. Satýcý az önce yanýndan geçtiðin kadýna yalan söylüyordu. “Bahçe domatesi bunlar abla. Kestiðim domateslerin içine bak” diyordu. Þaþý satýcýnýn kör alýcýsý olurmuþ. Aldýrmadýn.” Domateslerle ilgilenen kadýn da Nisan baþýnda daha çayýrlar bile yeþermeden domates yetiþmeyeceðini biliyordu. Ama kýþ sebzeleri piþirmekten de usanmýþtý.

  Toto 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 7 Mayýs 2012 Aný 

O yýllarda neredeyse bütün çocuklar yoksuldu. Aramýzda varsýllar olmadýðýndan belki bizler deryadaki balýk misali yoksul olduðumuzu bilmezdik. Yoksul olmanýn en kötü tarafý elbiselerinizin eski ve yamalý olmasý, sofranýzda lezzetli yemeklerin bulunmamasý deðildir. Yoksullarýn anne babalarý çok sinirli olur. Ve onlarýn çocuklarýnýn payýna ekmekten çok dayak düþer.

  Kemik 1 (seyfullah ÇALIÞKAN) 25 Mayýs 2012 Bireysel 

Yaþlý ve fotür þapkalý bir adam kasap dükkânýna girdi. O sýrada kendisinden önce gelmiþ elli yaþlarýnda bir kadýn köftelik kýyma çektiriyordu. Kadýna hiç aldýrmadan kasaba baktý. Elinde bedeni iyice incelmiþ sivri bir býçakla kýrmýzý etleri bölen usta “Buyur bey amca ,” dedi. “Kemik Var mý? Ýçinde ilik olan kalýn kemiklerden istiyorum. Usta “Var Bey amca. Þu kýymayý çekeyim de bakarým.” Sonra usta kýymayý terazinin üzerinde býrakýp içerideki soðuk hava deposuna gitti. Ýki tane kalýn kaval kemiði ile döndü. Bu kemikler büyük bir ihtimalle iri bir tosuna aitti. Elindeki satýrý kemiklere yan çizgiler býrakacak þekilde vurdu. Kemik ikiye ayrýlýp iliði sarkýnca kýyma bekleyen kadýn koþarak dükkândan çýktý. Arkasýna bile bakmadan kaçýp gitti.

  Kemik - 2 (seyfullah ÇALIÞKAN) 19 Haziran 2012 Deneysel 

edyeyi koþar adým sürüp beni röntgen odasýna götürdüler. Görevli dýþarý çýkýp giysilerimi çýkarmama istedi. Kýpýrdanamadýðýmý görünce koþarak dýþarý çýktý. Hacer’i çaðýrýp geldi. O canýmý yakmadan fistanýmý yukarýya sýyýrdý. Ýç dizliðim ortaya çýkýnca ödüm koptu. Ömrüm boyunca bir baþkasýnýn önünde soyunmadým ben. Üstelik korkudan biraz altýma da kaçýrmýþtým. Islaklýk çoktan geçip gitmiþ ama renginden anlaþýlýr.

  Acemi Çapkýn (Seyfullah ÇALIÞKAN) 31 Mart 2017 Aþk ve Romantizm 

Bu hafta sonu beni bu kentten kaçýrmak mý istiyorsun? Seni yanlýþ mý duyuyorum? Böyle bir þey olasý mý? Senin aðzýndan çýkaný kulaðýn duyuyor mu? Garson bana bir bira daha verir misin? Duyduðum gerçekleþmesi hiç mümkün olmayan bir rüya olmalý. Eðer rüyadaysam sakýn beni uyandýrmayýn. Akþam olmuþ, güneþ batmýþ, eve geç kalmýþým. Kalayým, lütfen uyandýrmayýn beni. Yüz yýl düþünsem aklýma gelmezdi. Benim aklýmdan geçenleri mi okuyorsun? Çok güzel, gerçek olamayacak kadar güzel... Ben seninle cehenneme bile giderim, daðlar aþarým, denizler geçerim.

  Karanlýk Perdenin Püskülleri (seyfullah ÇALIÞKAN) 26 Mart 2017 Pastorel 

- Nereye lan dingiller. - Eve gidiyoruz oðlum. Sabaha kadar kahvede mi pinekleyeceðiz. - Yeme beni þimdi, bi kalem geç bunlarý... - Sana yalýn borcum mu var? - Tamam, uzun etmeyin, gidin. Kendinize mukayyet olun ama… - Bak aha buraya yazýyom. Bir çapanoðlu çýkcak bu iþten. O zaman gelip bana aðlamayýn tamam mý? - Amma uzun ettin be Kemal abi.

  Raký Þiþesine Ejderha Olduk (seyfullah ÇALIÞKAN) 26 Mart 2017 Kent 

Kani Abi iyi adamdýr, hoþ adamdýr. Azýcýk da entel dantel bir adamdýr. Çok okur, az yazar… Yazdýklarýný durmadan bozar. Yeniden ama yeniden býkmadan yazar. Sanki bir þeyden anlarmýþým gibi yazdýklarýný bana okutur. “Bak bakalým nasýl olmuþ,” der. Sadece hatýr, gönül için okurdum. Oysaki okumak kim, eleþtirmek kim, beðenmek kim, ben kim? Elime tutuþturduklarýný dikkatlice okurdum. Elimde deðil, bitirince gülerdim. Ben gülünce azýcýk darýlýr, yüzünü asar, beþ on saniye sonra her þey normale dönerdi. Her zaman yaptýðý gibi yine üzerinde bir þeyler yazýlý kâðýdý bana uzattý. - Oku bakalým, dedi.

  Selver (Seyfullah ÇALIÞKAN) 29 Mart 2017 Deneysel 

- Sen bana âþýktýn dimi lisedeyken, dedi. - Bilmem, çok zaman geçti, hatýrlamýyorum. - Bana mektup yazmýþtýn, Ýstanbul’a… - Yazmýþ mýyým? Niye yapmýþým ki öyle bir þey? - Âþýktýn iþte o yüzden. - Çocuktum ben o zamanlar. Aþtan ne anlarým? - Bu iþlerin yaþý baþý mý olur? Evet, sana âþýk olmuþtum demen seni küçültür mü?

  Raký Þiþesinden Ejderha Olduk –ýý - (Seyfullah ÇALIÞKAN) 28 Nisan 2017 Deneysel 

-Aklýndan geçen ne? Telefon alýnca ne olacak? -O zaman yengeye ulaþabiliriz. -Yenge deme lan kadýna. Bir kere olsun yüzümü görmüþlüðü bile yoktur. -Telefon alýyon dimi. -Bakarýz, þimdi sýrasý deðil. -Niye paran mý yok.

  Gelincikler Aðlar mý? (Seyfullah ÇALIÞKAN) 10 Mayýs 2017 Deneysel 

Katýrcýlarýn Osman’la gitti. Sabah ezaný hala kulaklarýmda... Avlu kapýsýnda son kez gördüm. Ýki karartý olup gittiler. Akþama genç bir kýsraða koþulmuþ Konya Yaylýsý ile dönecekti. Minibüs Gediz’e uçtu diyorlar. Kayýp diyorlar. Yalan söylüyorlar. Ýyi yüzerdi Yusuf’um. Ateþ yakar beni ama su boðmaz, derdi. Ýkisinin de ne ölüsü, ne dirisi. Gediz denilen bu su nereye gider? Hiç yorulmaz mý? Hiç mi duraklamaz, soluklanmaz mý?

  Öyle Pat Diye de Ölünmez ki (Seyfullah ÇALIÞKAN) 17 Haziran 2017 Deneysel 

Selviler neden aklýmý dolaþtýrýp duruyor bu akþam? Hâlbuki aðaç denince aklýma ilk önce Selviler gelmez ki. Ulu çýnarlar, köknarlar, ladinler, yabani elmalar, çakal erikleri gelir. Ama illa kirazlar ve onlarýn sonbaharda ateþ rengi yapraklarý... Dere kenarýnda dallarý sulara doðru sarkan söðütler. Asfalt boyunca uzayýp giden karaaðaçlar, çamlar, akasyalar, iðdeler ve tek tük incir aðaçlarý. Az kalsýn unutacaktým. Yaz kýþ parlak yapraklarýyla capcanlý görünen taflanlarý severim ben.

  Kara Tren (Seyfullah ÇALIÞKAN) 29 Mayýs 2017 Aný 

Kara tren çocuk gözlerimizde dev gibi bir makineydi. Her tarafýndan buhar çýkan, su ve yað damlayan öfkeden delirmiþ kocaman bir canavardý. Bazen Aðustos aylarýnda bacasýndan püskürttüðü kömür korlarýyla yol boyundaki kuru otlarý tutuþtururdu. Dere içindeki sazlýklar, yol boyundaki otlar anýzlar gibi kapkara olurdu

  Sokarým Seni Þalvarýma Çýkarýrým Tozpembe (Seyfullah ÇALIÞKAN) 12 Haziran 2017 Deneysel 

Ýmdat, ýrzýma geçiyorlar. Namusum elden gidiyor. Yetiþin… Ne alakasý var þimdi. Aklýma karpuz kabuðu düþürdü salak. - Þalvarýnda ne varsa çýkar, þuraya koy, dedim. Masayý gösterdim. Hiç niyeti yok. O hala bir fýrsat kolluyor. Þaþkýnlýðýmdan yararlanýp kaçacak. Pencereler demirli olmasa uçup giderdi zaten. Kaçamýyor, baðýrýp duruyor. Hýrsýz bizi kendi evimizde faka bastýracak. Vay uyanýk vay... Ben de baðýrmaya baþladým.

  Güvercinli Yazý - 1 (Seyfullah ÇALIÞKAN) 24 Kasým 2017 Bireysel 

II - Senin kafa biraz nanay galiba, dedi. - Bilmem, - Bi sus , bi sus o zaman… Kim söylemiþse seni kandýrmýþ. Benim kuþlarla hiç iþim olmaz. - Ne bileyim ben. Senin için kuþçu dediler. Ben de kanarya, saka, iskete, muhabbet kuþu, Hint bülbülü, cennet papaðaný falan satýyorsun sanmýþtým. - Senin kafa biraz nanay galiba… Ben güvercin meraklýsýyým adamým. Sivri baþýnýn ön kýsmýnda saçlarý kirpi dikenleri gibi dik dik uzamýþtý. Bizim oralarýn Yörüklerine benziyordu. Esmer, kýsa boylu ve esmer. Sinirli gibiydi. Sürekli yere tükürüyordu. Gözleri fýldýr fýldýr dönüyordu. Telaþlý, aceleci ve varlýðýmdan rahatsýz bir hali vardý. Eðer iþin içeresinde Çarýkçý Ýsmet olmasa yüzüme bile bakmazdý. Onun hatýrýna bana katlandýðý çok belli oluyordu.

  Kemeraltý (Seyfullah ÇALIÞKAN) 17 Nisan 2019 Kent 

Bir çocuk ne diye küçük bir köyden çýkýp buraya gelir? Bin kilometre uzakta, yabancý bir þehre, neden? Belki annesi ölmüþtür. Babasý yeniden evlenmiþtir. Üvey anne bu belki ekmek vermiyordu. Belki kötü söz söylüyordu. Dayanamayýp kaçmýþtýr. Babasý da ölmüþ olabilir. . Anasý yeniden evlenmiþtir. Ama üvey baba çocuklarý istememiþtir.

  Tek Taþ (Seyfullah ÇALIÞKAN) 18 Nisan 2019 Ortamsal 

Bu yýl sevgililer gününde ben de tek taþ istiyorum. -Ýki tane alsam olmaz mý? -Ben çok ciddiyim. -Ben deðilim. -Herkes sevgililer gününde hediye alýyor. -Ben de alýrdým ama sevgilim yok. -Ben neciyim? Sevgilin deðil miyim? -Otuz yýllýk karýmsýn. -Eee -Sevgilim deðilsin.

  Emekleye Emekleye Emekli (Seyfullah ÇALIÞKAN) 30 Mayýs 2019 Toplumcu 

Emekli olunca bir sahil kasabasýna yerleþecektim. Elde avuçta ne varsa satýp kendime bahçe içinde bir ev alacaktým. Çiçekler yetiþtirecektim, birkaç aðaç mandalina, limon, portakal… Aðaçlar evin arka bahçesinde olacaktý. Güller ve mevsim çiçekleri denize bakan tarafta…

  Tabanca (Seyfullah ÇALIÞKAN) 26 Temmuz 2022 Kent 

Tabancayý kaldýrýp raylara atmayý düþündüm. Fakat bu düþüncemden vaz geçiverdim. Bir kadýn baðýra baðýra telefonla konuþuyordu. Ona yaklaþýp tabancayý uzattým. Kadýn soru dolu gözlerle bana baktý. Gelen metroya atlayýp oradan kaçtým. Telefonla konuþan insanlar genellikle kendine uzatýlaný alýyorlar. Bunu daha önce arkadaþlarýma þaka için defalarca yapmýþtým.

 

 



Küçük bir çocukken babama yalvardým. "Ne olursun vilayet konaðý önünde kaleminden kan damlayan, ipten adam alan cümleler yazan katiplere beni çýrak ver." dedim. Ama beni dinlemedi. Önce bir katibin yanýnda iþe baþlayýp sonra bir yazarýn yanýnda çýrak olarak yetiþebilseydim düþlerim gerçek olabilirdi. Babam beni dinlemek þöyle dursun inadýna yapar gibi gitti beni terzinin yanýna çýrak verdi. Ýki hafta dükkana çay, gazoz taþýyýp kömürlü ütüyü tutuþturmak, her sabah dükkaný süpürmek zor geldiði için iþten kaçtým. Terzi çýraðýndan yazar olduðu nerde görülmüþ. Ýki yýl yazlýk sinemada makinist çýraklýðý yapmamýn bu günlere gelmemde çok faydasý oldu. Bütün türk filmlerinin senaryolarýný afiþine bakýp çözer hale geldim. "Bunlarý yazmaya ne var, ben de yazarým deyip" o iþide býraktým.

Çünkü bir yazma meraklýsýnýn maceralara atýlmasý, insan selinin içinde farklý yaþamlarla tanýþmasý gerekli. Kararým yerinde olmasýna raðmen kasabamýz küçük bir yer olduðu için karýþtýðým insan seli hiç bir yere akmýyordu. Artezyen borusundan aþaðý akan suyun girdabýnda akþama kadar dönüp duran saman çöpü olmaktan bir türlü kurtulamadým. Bu durgunluk sadece benim geliþmemi engelmedi. Kilometre kareye düþen vukuat sayýsýndaki azlýktan dolayý bütün kasabalýlar can sýkýntýsýndan patlardý. Hatta bir söylenceye göre bizim oralarýn adamýnýn ömrünün bu kadar kýsa oluþu can sýkýntýsýndan kaynaklanýyormuþ.

Mahallediki kadýnlar bile dedikodu malzemesi bulmakta zorluk çekerlerdi. Hatta eski yýllara ait dedikodularý tekrar tekrar seslendirip " nerde o eski günler, bizim gençliðimizde bu kasabada üç günde bir kýz kaçardý. Gaytan býyýklý kocalar içip içip eve gelirler, üþenmeden gecenin köründe dýr dýr eden karýlarýný döverlerdi. Gecinin bir yarýsý sokaða jandarmalar gelirdi, seyiri güzel olurdu. Bereketi kaçtý sokaklarýn valla" derlerdi. Böyle sakin ve sesiz bir kasaba insan düþ gücünü sürekli canlý tutamaz. Ne kadar hevesli olursan ol can sýkýntýsýnýn elinde mutlaka miskinleþip körelirsin. Güzel cümleler yazmak için, sürükleyici olaylar anlatmak için yanlýþ topraklarda büyüyüp çorak kaldým. Neden bu kadar sýkýcý olduðumu, kötü yazdýðýmý umarým anlarsýnýz.



 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.

 

Bu dosyanýn son güncelleme tarihi: 20.04.2024 01:12:48