Bir Daha Kömüre El Sürmeyiniz
|
Ey karanlığın aydınlık yüzleri Masumiyetin ve asaletin temsilcileri Dönüp bakmak ister misiniz Sizden sonra neler kaldı geriye? Yorgunluklarınız, borçlarınız, umutlarınız, düşleriniz Tüm varlığınız toprağa gömüldü... İşinize yarar mı bilmiyorum ama Dünyanın her bir köşesinden Çok sayıda taziye geldi... Yine kömür toplasaydı o öpülesi elleriniz Yine kömürden lekeler olsaydı yüzlerinizde Yine vedayla çıkıp, vuslatla dönseydiniz yuvalarınıza da Yokluğunuzun acısıyla sınamasaydınız bizleri Yanıp tutuşmasaydı yüreklerimiz... Sevenleriniz, Sizden arta kalan acıyı şekillendirmekle meşguller şimdi... Ya siz, siz neyle gününüzü geçirmektesiniz, Kalmadı değil mi hiçbir meşguliyetiniz? Farkında mısınız, para kazanma telaşınız da Eve ekmek götürme derdiniz de bitti artık Başlayıp da çatısız bıraktığınız evin inşaati de... Karanlıkta iş yapamıyorsunuz şimdi, değil mi? Işığınız söndü çünkü, bedeniniz yundu yıkandı Aklandınız, paklandınız, bembeyaz elbiselerinizi giydiniz Bir daha kömüre el sürmek gelmiyor içinizden Sürmeyiniz zaten, bir daha el sürmeyiniz kömüre Yüreğiniz gibi temiz kalsın elleriniz Siz zaten çok temizdiniz Hiç kirlenmediniz, kirletmediniz İşte bu yüzden öldünüz, bu yüzden eksildi sayınız... Suçlu siz değilsiniz, sakın mahcubiyet içinde olmayınız Ölümdür suçlu, ölümdür utanması gereken Ansızın geldi, avuçlarında yangın vardı yangın, Alev alev çıldırmışcasına sarıp sarmalayan yangın... Gözünüz görmezken, kulağınız duymazken Tam da nefesinizle söyleşiyorken yaktı, kavurdu Sırtınızdan vurdu, ölüm çok acımasız davrandı Evet, ayıp etti sırtınızdan vurdu Yüzü kara olsun, yarınlarınızı çaldı, Hayallerinizi karanlığa gömdü... Merak buyurmayınız madenci kardeşlerim! Elbet bir gün öğreneceğiz bu yangının sırrını Bu zamansız yolculuğa yol açanı Kömürlü kapılar ardındaki bilinmeyen gerçeği... Rukiye Çelik Ankara/25 Mayıs 2014
|
|
Rukiye Çelik kimdir? | ![](/anagrafikler/yildiz.gif) | Ne yağmurla ıslanır bu deli yürek, ne bulutla sürüklenir. Dağlar aşar, zifiri karanlıkta yıldız olur parlar, öylesine dostluk aşkı taşır ki o yufka yüreğinde, aklından bile geçiremez uzanan bir elin çiçek yerine dikenle kendisine merhaba diyeceğini...Daima dürüstlüğün durağıdır onun yeri. Sana-bana-ona değil; yalanadır isyanı...Yüreğinde yaşattığı ikizler, güzellik ve iyiliktir yalnızca... Dayanamaz ne ayrılığa, ne de acıya....Sevmez, ne hüznü ne de kederi. Tüm içten dostluklara merhaba...
. |
|
|